DOWNLOAD

 

 

PLEİADES  ÖĞRETİLERİ  1

 

UNUTTUĞUNUZ  TANRILAR

 

 

 

 

BARBARA  MARCİNİAK,

ÖTESİ  YAYINCILIK

 

 

 

 

1997

 

2000

 

2011

 

 

 

www.cennetin-melekleri.web.tr

 

www.angels-heaven.org

 

 

 

 


(1)

ZAMAN İÇİNDE ELÇİLER

(2)

İLK YARATICININ YOLCULUĞU ÜZERİNE

(3)

TANRILARINIZ KİMDİR?

(4)

ÖZGÜR İRADE BÖLGESİNDEKİ ANILAR

(5)

IŞIK TELİNİ KİM TAŞIR

(6)

TARİHİN KİLİDİNİ AÇMAK

(7)

ÇOK BOYUTLU YAŞAM

(8)

EN BÜYÜK ZORBALIĞIN DIŞINDA

(9)

DERİN YENİ SINIRLAR

(10)

YENİ BİR IŞIK PARADİGMASI

(11)

OYUNUN ADI

(12)

IŞIK TAŞIMAK MÜTHİŞ BİR GÖREVDİR

(13)

SİZLER KİMİN AMACISINIZ?

(14)

ZAMAN TARİHİNDEKİ GİZ: DUYGULAR

(15)

BÜTÜNLÜK YOLUYLA DÜNYANIN İNİSİYASYONU

(16)

ZAMANIN ÖNCÜLERİ

(17)

IŞIK DİLİ

(18)

BİLİNÇ SENFONİLERİ

(19)

İÇ ALEVİ TUTUŞTURMAK

(20)

DAHA YÜKSEK BİLİNCE GİDEN KÖPRÜ: CİNSELLİK

(21)

ÜÇ BOYUTTA EVRİMLEŞME SÖZÜNÜZ

(22)

IŞIK DALGASININ GALAKTİK GELGİTİ

 

 

 

 


(1)

 

ZAMAN İÇİNDE ELÇİLER

 

 

Buradayız. Pleiades’den gelen kolektif bir enerjiyiz. Uzun bir öykümüz var. Atalarımız gelişimini tamamlamış başka bir evrenden geldiler. Siz sadece bir gezegenin gelişimini tamamlaması üzerine çalışıyorsunuz. Bizler size bu hedefinizde yardım etmek üzere buradayız. Bu gelişim ya da dönüşüm çok uzun çağlar önce duyruldu. Önemli bir çağda yaşıyoruz. Dünya’da olanlar bütün evreni etkileyecek.

 

Bütünlenme, kim olduğunuzu anlamanıza bağlı. Ancak bu şekilde deneyimi sürdürebilirsiniz. Atalarımız bütünlemesini kendi kendine gerçekleştiren bir evrenden geldiler. Gelişimin ardındaki gücün İlk Yaratıcı, İlk Neden ya da İlk Yaratıcının zaman içindeki yolculuğu olduğunu sonradan anladılar. Geldikleri evren, özünü keşfetmiş bir evrendi. Öz yaratıcılıktı. Özün ne olduğunu keşfederek bizlerin yaratıcılar olduğunu ortaya çıkardık.

 

Atalarımızın İlk Yaratıcıya dönerek bu titreşim içinde varolma ya da tamamlanan her gelişimden sonra olduğu gibi yola devam etme seçeneği vardı. Sizin, günü gelip bütünlenme sürecine hazır olacağınızı gördükleri için bu evrene elçi olarak gelmeyi seçtiler. Plei’ye geldiler çünkü bu yıldız sistemi günün birinde, en zor zamanınızda, İlk Yaratıcı ile yeniden ilişki kurmaya hazır olacağınız kriz döneminde size yardım edebilecek durumda olacaktı.

 

Atalarımız, Dünya’nın Özgün Planlamacıları, dünyalar ve uygularlıkların tohumlarını yaratıcılık ve sevgiyle atan orkestra şefleri arasında yer alıyordu. Orkestra şeflerinin orkestrayı severek yönetmesi gibi nitelikleri dolayısıyla atalarımız da dünyaları birbirine uyumlu hale getirmeyi seviyordu. Atalarımız sizin de atalarınızdır ve size eski ailemiz diye seslenmek istiyoruz çünkü öylesiniz. Atalarımız DNA’larını Özgün Planlamacılara verdiler. Bu DNA, insan ırkının DNA’sının bir parçası oldu.

 

Biz Ple’ler, sizin geleceğinizden geliyoruz. Bizim “şimdi” olasılıklarımızın birinin içinde bir zorbalık ve karmaşa alanı da bulunuyor. Dünya’nın aynı zorbalık ve bozulmayı içeren olası geleceklerini gördük. Zaman, üç boyutlu gerçeklikte son derece yanlış anlaşılıyor. Zamanın dakikalar ya da derecelerle ölçüldüğünü sanıyorsunuz. Kavrayabildiğinizden çok daha geniştir zaman. Gerçekten de zaman, onu aynı anda esneterek, çarpıtarak, kıvırıp bükerek farklı gerçekliklere doğru ilerlemenizi sağlamak üzere bilgiyi şifreler, onunla oynar. Eliptik bir zaman eğrisi üzerinde hareket ederek, sadece eğri boyunca ilerleyip ne zamanın ne de gerçekliğin “katı” olduğunu keşfederek birçok gerçekliği deneyimleyebilirsiniz.

 

Bütün gerçeklikler “katı”, gelecek de önceden belirlenmiş (gelecek bir dizi olasılıktan ibarettir) olmadığı için, şu anda Dünya’da daha fazla olumlu olasılık ekleme imkanı görüyoruz. Bu gezegene ışığı yeniden getirmeyi ve Dünya’yı özgün amacına uygun bir şekilde onarmayı arzu ediyoruz. Bu amaç, Dünya’nın galaksiler arası olağanüstü bir bilgi alışveriş merkezi haline gelmesidir. Böylece, zamanın belli bir bölümünde, çekirdek ya da tohum olarak adlandırdığımız bir yere değişim getirmek üzere geri geldik. Bu değişim sadece Dünya’yı etkilemeyecek, sizin geleceğinizi, bizim şimdiki zamanımızı ve bütün evreni de etkileyecek.

 

Büyük bir haber bu! Siz Dünya’ya evrimin yakın olduğu bir yer ve zamanda geldiniz. Sizin de katılacağınız belirleyici bir aşama gerçekleşmek üzere. Yalnız değilsiniz. Bu gezegeni çevreleyerek gerçek enerji ölçerleri olarak çalışan ana gemiler var. Sizinle çağlar boyunca birlikte çalışmış olan eski ve yaşlı yıldız sistemlerinden Yeryüzüne gelen ışınlar var. Bilgi ışınları gezegenin üzerine gönderiliyor.

 

Bilgi size ışınlandığında, bedeniniz alıcı, ölçebilen, barındırıcı ve başkalarına iletici durumda olabilmelidir. Pek çoğunuz bu ana gemilerde, istediğinizde zengin bir bilgi kaynağına ayarlayabileceğiniz kendi radyo istasyonlarınıza sahipmişsiniz gibi telepatik iletişim kurabileceksiniz.

 

Bu, süper bilincin, varlığınızın en yüksek yönünün evrimi. Süper bilince dönüşmekte korkmanıza gerek yok çünkü siz zaten osunuz, sadece hatırlamanız gerekiyor. Dünya’yı çevreleyen perdeler harmonic convergence kaldırıldığından bu yana dış kozmostan gelen bu enerjiyle durmaksızın ışınlanmaktasınız. Siz onunla yaşamaya alıştıkça da yoğunluğu ve yayılımı sürekli olarak artıyor. Şimdi öyle bir hızla evrimleşmektesiniz ki, bu on yılın her bir yılı, geçen yüzyılın on ya da daha fazla yılına karşılık geliyor. Anılar ve başka birçok şeyin akımına uğrayacaksınız. Pek çoğunuz gemilerle güneş sisteminin çeşitli bölgelerine doğru yolculuğa çıkacak. Işık Çağı’na geldiğinizde varlığından habersiz olduğunuz dünyaların kapıları açılacak önünüze. Tunç Çağı, Demir Çağı, Sanayi, Bilgi Çağı gibi çağlardan geçtiniz. Bu çağlar, tohum ekme, dikme, yetiştirme ve yaşam gizilgüçlerini üçüncü boyuta getirmeyle ilgiliydi.

 

Üçüncü boyutun yoğunluğunu azaltarak bedenin şimdiki gibi katı bir durumda olmayacağı daha yüksek boyutlara geçebilmenizi olanaklı kılacak boyutsal bir değişiklik gerçekleşmek üzere. Buraya geldiniz çünkü evrim sürecinde ustalaşmak ve onunla birlikte yaşayabilecek halde olmayı istediniz. Birçok gerçeklikte birden yaşayabilmeniz anlamına geleceğinden çok heyecan verici olacak bu.

 

Sizin derinliklerinizde bütün yanıtlar gizli. Yanıtları kendi varlıklarınızdan alabilmeniz için zihninizin ön planında sorular beliriyor. Bunu başarabilmek için önce bilginin orada saklı olduğuna inanmanız gerek.

 

İnsanlık şu sıralarda büyük bir ders alıyor. Bu ders, kuşkusuz, iyiliğinizin, İlk Yaratıcı ve varolan her şey ile bağlı oluşunuzun farkına varmanız. Ders, herşeyin birbirine bağlı olduğu sizin de bütünün bir parçası olduğunuzun bilincine varmak.

 

Uzayın genişliği boyunca pek çok kültür ve toplum var ve bu toplumlar ta başından bu yana kesintili olarak bu gezegende oldular. Size eşlik etmeye gelenler sadece biz Ple’ler değiliz. Biz yalnızca belli bir yıldız sisteminden bir grubuz. Burada pek çok nedenden ötürü konaklamış diğerleri var. Dünya dışı varlıkların çoğunun buradaki varlığının nedeni, sizi bulunduğunuz yerden daha yüksek bir yere getirmek ancak burada başka nedenlerden ötürü bulunanlar da var.

 

Tarihiniz çok özel zamanlardan geçiyor. Aranızdan çoğu, Dünya’ya çağlar ve çağlar önce yıldız enerjisiyle ve daha yüksek dünyalarla uğraşarak geldi. Dünya’nın, ülkelerin defalarca değişmesi gibi güçlüklerden geçmiş olduğunu oldukça iyi biliyorsunuz. Bu süreçte Dünya’ya defalarca yardım edildi.

 

Sizi gelişime doğru harekete geçirmek üzere gelenler tanrılara dönüştürüldüğünde bilgi çarpıtıldı. Çocukların kendi yapamadıklarını yapanları ilahlaştırması gibi, toplumunuz aynı yöntemi tanrısallık yaratmada kullandı. Bu yöntemin ardındaki anlayış, değiştirmek için buraya geldiğiniz inanç paradigmalarından biri. Olağanüstü sınırlamaların kendi kendilerini oluşturmasına izin vermesinden ötürü üçüncü boyut dünyası, büyük bir meydan okuma alanıdır. Bu sınırlamalar yoluyla yapılar ortaya çıktı. Bu süreç sırasında yaratıyor ve İlk Yaratıcının parçası olduğunuzu, İlk Yaratıcının ise deneyim yaşamayı arzuladığını öğreniyorsunuz.

 

Siz, olağanüstü varlıklar, Işık Ailesi’nin bireylerisiniz. Bu zamanda Dünya’ya, bir değişim yaratmak, bir değişiklik yapmak, geçiş sürecine eşlik etmek üzere görevli olarak geldiniz. Anahtar sevgidir. Sevgi evreni oluşturandır. Dünya’da varolan teknoloji ancak bir dereceye kadar ilerleyecektir çünkü insanlık sevginin gerekli olduğunu henüz anlamış değil. Enerji yaratıcılığın bütün biçimlerini alabilir ama eğer birisi hırs, nefret ya da ışığa ulaşma amacı olmayan herhangi bir duygu taşıyorsa ilerlemesine izin verilmez. Sevgi temel taştır; eğer birisinin sevgisi varsa bütün olanaklar onun için mevcuttur. Plan, bilgi ve sevgi -ki bu da yaratıcılıktır- olan ışık anlayışını geri getirmektir. Bu da, çağlar ve çağlar boyunca önceden karanlık olan bir sisteme gelip onu değiştiren Işık Ailesi gibi özgür ruhlar gerektirir.

 

Olduğumuz yerde gerçek anlamda özgür ruhlarız biz. Dediğimiz gibi, bizim kendi sistemimiz değişim gerektiriyor. Kendi sistemimizi değiştirebilmek üzere çeşitli sistemlerde Işık Ailesi yoluyla bir köprü ya da bağlantı olarak çalışıyoruz. Sizin bilincinizin sevgi ve sorumlulukla gelişmesi bizi besler, canlandırır ve gelişimimizi sürdürebilmemizi sağlayacak şekilde bilincimizi geliştirir. Onun için, biz nasıl sizlerin dostları ve rehberleri isek ve size yardım ediyorsak siz de bize yardım ediyorsunuz.

 

Bu dönüşüm sizi nerde içine alacak? Sizi, bilinçli bir şekilde dünyalar oluşturacak niteliğe gelmiş görmek istiyoruz. Bir çok yeni dünyada tohum ekmeye ve ekilecek yeni türler olmaya hazırlanıyorsunuz. Dünya’da olanların tarihi içinizde saklandığı için başkalarına öğretebilecek ve diğer dünyaların da tutmaları gereken yolda ilerleyebilecek durumda olacaksınız.

 

Katıldığınız plan, geniş bir plan. Başarabileceğinizden emindiniz. Buraya gelişinizden önce, çok yardım alacağınız, gelişiminizin farklı dönemeçlerinde süreci tetiklemek, ateşlemek ve -işinizi sizin yerinize yapmak değil- hatırlatmak için farklı varlıkların farklı görevlerle gezegeniniz üzerinde belireceği de size söylendi. Tetiklerden biri de bizleriz, biz katalizörüz. Ple ismini duyduğunuzda bir bağ hissediyorsunuz çünkü size kendi bilginizi geliştirmenizde eşlik ediyoruz.

 

Sizinle çalışırken niyetimiz, en büyük esin kaynağınızı bulabilmeniz için size kim olduğunuzu hatırlama fırsatı sunmak. Her birinize bir görev ya da bir oluş tarzı verebilseydik her birinizden bir esine dönüşmesini isterdik. Eğer böyle bir yetenekle yaşayabilir, karşınıza çıkan her şey için bir esin kaynağı olabilirseniz ışığınızı yaşayacaksınız ki bu da çok derin birşeydir.

 

Bizim kendi, sizin kendi nedenlerimizden ötürü ve birlikte evrimleşmek, yeni bir titreşimsel frekans yaratmak için burada olduğumuzu hatırlayın. Bireyleri evrimleri boyunca birbirinden ayıran inanç paradigmalarını kırmak istiyoruz. Daha önceki inançlarınız ne olmuş olursa olsun, sizi varlığınızın en derininden sarsacak bilgiler vererek bir elçilik, uyum ve işbirliği oyunu yaratmak istiyoruz.

 

Biz, sizinle konuşan bu grup, özgeçmişimizi birkaç ilginç deneyimle zenginleştirmek niyetindeyiz. 1988’de konuşmaya başladığımızda birliğimiz, tümüyle Ple olan kimi bedenli, kimi bedensiz elli-yetmiş beş arası varlıktan oluşuyordu. Sayımız arttı ve birliğimiz şimdi birçok farklı sistemden gelen yüzün üzerinde varlıktan oluşuyor. Artık Ple Plus (Artı) olarak adlandırılabiliriz. Gerçekliğimizde, sizinle yapmayı planladıklarımızı gerçekleştirebileceğimize inanmayanlar var. Şansımızı zorladığımızı, fazlasıyla risk aldığımızı hissediyor, hala koltuklarının ucunda oturmuş, olacakları bekliyorlar.

 

Sisteminizde, bizim korku salmak için burada olduğumuza inananlar var ama bu doğru değil. Hiçbirinizi korkutmak istemiyoruz. İstediğimiz, size bilgi vermek. Karanlık bir odada oturur sesler işitirseniz bu korkutucu olabilir. Ama seslerin kaynağını görmek için ışığı yakarsanız artık o kadar korkutucu olmayacaktır. Uğraşımız konusunda bilgi edinmenizi istiyoruz. Bilgi ışıktır; bilgisizlik karanlıktır. Aydınlıkta çalışmanızı istiyoruz, karanlıkta değil.

 

Sizinle birlikte çalışmaya giriştik çünkü bilincimizi daha fazla özgür irade ve ifade yönünde evrimleştirmek istiyoruz. Tıpkı sizin içinde bulunduğunuz sistemi değiştirmekle görevli olmanız gibi, biz de içinde olduğumuz sistemi değiştirmekle görevliyiz. Amaçsız değiliz. Dediğimiz gibi, sizin geleceğinizden geldik ve belli durumlarda işimiz başımızdan aşkın. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak sizler fiziksel olarak bu gezegende yaşamanız nedeniyle önümüzdeki yirmi yılda çökecek olan gerçeklikler zincirine yeni bir halka ekleyebilirsiniz. Bu dönüşüm sizlerin kanalıyla gerçekleşecek. Sizin şimdi yaptıklarınız ve dünyaya olanlar bizi büyük ölçüde etkiler.

 

Bizler yardımcı olmak, öğretmek ve bu süreçte birlikte ilerlerken evrimleşmek için buradayız. Kendi bakış açımızı sadece sizi daha yüksek bir bilince getirmek için ortaya koyuyoruz. Bu bakış açısının tek bakış açısı olduğunu söylemek istemiyoruz! Bütün bu öğreti, büyük bir amaçla oluşturuldu. Anlattığımız öyküler, sizi bilincin daha yüksek boyutlarına taşımak için hazırlandı. Niyetimiz budur.

 

Seçtiğimiz sözcük ve konuşma biçimimiz, bedenlerinizin derinliklerinde saklı olan şifreleri harekete geçirecek tetiklerdir. Bedenleriniz, içlerinizdeki yanıtlarla titreşime geçebilmeyi bekliyor. Biz sizlerle konuşurken sizler hatırlayacaksınız, sorularınızın cevaplarını bulacaksınız.

 

Sizinle konuşurken gerçeğin tanımını genişletmenizi istiyoruz. Bununla birlikte size söylediğimiz hiç birşeyi sözcük anlamıyla değerlendirmeyin. Her zaman, size daha büyük resmi görmenizi sağlaması için yaratmak istediğimiz geniş sarmalı izleyin. Asla bizim tanımladığımız bir düşünceye takılıp kalmayın çünkü bizim burada oluş nedenimiz, sadece paradigmalarınızı yeniliklere açmak ve içinizde saklı olan gerçek bilginin harekete geçebilmesi için kafeslerinizi sarsmak. Siz, bilginin olduğu yersiniz ve biz bunu sizin içinizde uyandırmak için geldik.

 

Değerlendirmeniz için ortaya fikirler atmak istiyoruz. Sizi tek bir düşünceye takılıp kalmamaya yüreklendirmek ve tereddütte olduğunuz ya da korktuğunuz şeyleri de ele almak istiyoruz. Kendinizin karanlık ya da gölge yanlar denilen kısımlarıyla yüzleştiğinizde bunun, içine aldığı her şey için bir özgürleşme fırsatı yarattığını anlayın. İlk ve son ilkeye dayanıyor bu da; düşünce yaratır. Kendinizi hangi durumda bulursanız bulun, sizi oraya getirmiş olan, düşüncelerinizin gücüdür. Deneyiminizi ve gezegensel varoluşu dönüştürecek olan da düşüncenin yaratıcılığına olan inançtır.

 

Size aşırı ayrıntılı tanımlar getiren ve mutlak şeylerden söz eden herkese biraz kuşkucu olmanızı öğütleriz. Bir kişinin öyküsünü dinleyin, sonra doğruluğunu hissedip hissetmediğinize bakın. Sizin kendi çıkarınız ve yükselişinize hizmet ediyor mu? Size öğretmek istediklerimizden biri de, ne yapılacağına karar vermenin size bağlı olduğudur. Size bilgi veririz ancak bununla ne yapacağınıza karar vermek size bağlıdır. Yaşamlarınızdan siz sorumlusunuz, biz değil.

 

Öykü anlatıcılığımızla gurur duymak isteriz. Bizim bilgi sunuş şeklimizde belli bir inandırıcılık ve heyecan uyandırıcılık vardır. Bununla birlikte, size bir noktada anlattığımız öykü, kesinlikle anlatılabilecek tek öykü değildir. Söylenecek son söz ve asla yegane gerçek değildir. Daha büyük resmin sadece bir parçası, küçük bir bölümüdür.

 

Size bugün anlatacağımız hangi öykü olursa olsun, bundan bir yıl sonra başka bir öykü anlatacağımızı garanti ederiz çünkü bundan bir yıl sonra daha geniş bir bakış açınız olacaktır. Böylece hikaye sürekli gelişir. Size düşen, hikayenin içindeki kimliğinizi ortaya çıkarmak, inanmak istediğinizi ya da size söyleneni değil, sizin bildiğinizi onun içinde bulmaktır. Bilmek, sizin İlk Yaratıcı ile aranızdaki bağ olduğu için bilginize güvenmek zorunludur. Her biriniz, rollerinizi hatırladıkça yaşamınızın anlamını bilir olacaksınız.

 

Burada olmayı siz seçtiniz. Belleğinizi geliştirmek ve insan varoluşunun değerini tekrar yaradılışın ön planına geri getirmekle görevlisiniz. Size ihtiyaç var. Bu görev için yaşamlar boyunca eğitildiniz, hazırlıksız gelmediniz buraya. Şimdi bütün bilmeniz gereken sizin içinizde. Ve aldığınız eğitimi anımsamak sizin göreviniz. Bu yaşamınız, yeni bir bilgi alacağınız bir ömür değil. Daha önce söylediğimiz gibi, zaten bildiğinizi anımsamanın gerçekleşeceği yaşam. Bizler sadece bunu hatırlatmak için buradayız. Bu, görevimizin bir parçası.

 

 

 

 

 


(2)

 

İLK YARATICININ YOLCULUĞU ÜZERİNE

 

 

İnsanlık bir deneydir. Yaradılış içinde yer alan her şey gibi insanlık da tasarlanmıştır. İlk Yaratıcı, daha büyük bir öz-keşif, varlığından zevk alma ve kendini ifade etme amacıyla çok zaman önce yaradılış ile deneyler yapmaya başladı. İlk Yaratıcı, evrene kendi uzantısı olan yaşam enerjileri ve özleri getirdi, kendi uzantılarına, sahip olduğu armağanları bağışladı. Yeteneklerini isteyerek ve özgürce verdi. Birçok başka evren ve evren tasarım yolları var. İçinde yer aldığımız bu özel evren, her şeye izin olan bir özgür irade bölgesi olarak tasarlandı.

 

İlk Yaratıcı, kendi uzantılarına, “Gidin, yaratın ve her şeyi bana geri getirin.” dedi. Bu da basit bir görevdi, değil mi? Diğer bir deyişle İlk Yaratıcı, “Size kendimden bir armağan vereceğim. Siz de gidecek, kendinizi özgürce armağan edeceksiniz, böylece bu evrende yarattığınız her şey, özünü benim varlığım olarak bilecek.” dedi.

 

Ilk Yaratıcının yaratıcı tanrılar olarak adlandıracağımız bu uzantıları, gittiler ve İlk Yaratıcının içlerinde varolan enerjisiyle deneyler yapmaya başladılar. Kendi hiyerarşilerini yarattılar, yarattıkları hiyerarşiler diğerlerini yarattı. Ortaya çıkan her hiyerarşi, varlığına kendi özünü bağışlayacağı ve bu evrenin gelişimine yardımcı olacak başka bir düzen yarattı. Sonunda bu galaktik sistemlerin birinde Dünya’yı galaksiler arası bir bilgi merkezi olarak tasarlayan bir plan oluştu. İnanılmaz bir plandı bu. Dünya, galaktik sistemlerden birinin kıyısında yer alan, diğer galaksilerden kolayca ulaşılabilecek güzel bir yerdi. Birçok yola açılan geçide, enerjilerin uzayda yolculuğu için varolan yollara yakındı.

 

Galaksilerin hepsi bu gezegende kendi temsilcililiklerini yaratmak için birbiriyle yarıştı. Yaratıcı tanrılardan bazıları usta genetikçilerdi. Yarattıkları düzen içinde yaşam yaratmak üzere molekülleri -kimliğin, frekans ve elektrik yükünün şifrelendiği moleküller- birbirine bağlayabiliyorlardı. Duyarlı birçok uygarlık, bu gezegende temsil edilmek için DNA’larını verdiler. Genetik ustaları da, duyarlı uygarlıkların Dünya’nın bilgi değişim merkezi, ışık merkezi, Yaşayan Kitaplık haline getirilmesine katkı olarak verdiği DNA çeşitleriyle oynayarak kimi insan, kimi hayvan olan çeşitli türler tasarladı. Dünya için hazırlanan plan, büyük bir plandı.

 

Özgün Dünya Planlamacıları, ışık adı verilen bir bilinç için çalışan ve onun bir yönü olan Işık Ailesi üyeleriydi. Işık bilgidir. Işık Ailesi, tasarlamış olduğu bilgi merkezini yarattı. Galaksilerin bilgileriyle katkıda bulunabileceği ve hepsinin kendi belli bilgileri ile katılıp paylaşabilecekleri bir yer tasarladılar. Dünya, kozmik bir kitaplık, bilginin frekanslar ve genetik süreçlerle nasıl saklanacağı üzerine deneylerin yapılabileceği inanılmaz güzellikte bir yer olacaktı.

 

Zaman yapısı dışında yüz bin yıl, sizin bildiğiniz zaman yapısı içindeki bir yıl gibidir. Yaratıcı tanrılar sizin bildiğiniz zaman içinde varolmaz. Birkaç yüz bin ya da milyon yıl onlar için hiçbir şeydir.

 

Farklı enerjiler yaratıldı. Dünya üzerinde belki beş yüz bin yıl önce çok ileri uygarlıklar geliştiren insan türleri bulunuyordu. Sizin Lemurya ya da Atlantis olarak adlandırdığınız uygarlıklardan söz etmiyoruz. Bizim için bu uygarlıklar çağdaş sayılır. Güneydeki kıta, Antarktika’nın buz dağları altına gömülü olan eski uygarlıklardan söz ediyoruz.

 

Dünya üzerindeki Yaşayan Kitaplık tasarısı sonunda kavga konusu haline geldi. Bu, kimilerini sahiplenmeye itecek kadar çekici bir tasarıydı. Dünya’nın ilk dönemlerinde bu gezegenin sahipliği için uzayda savaşlar yapıldı. Dünya’ya kimin sahip olduğunu merak ettiğiniz oldu mu hiç? Gözde bir mülktür dünya. Uzayda sahipsiz mi kalacağını sanıyorsunuz?

 

Savaşlar oldu ve Dünya bir ikilem yeri haline geldi. Dünya bir özgür irade yeri olduğu için, istediğini yapma hakkına sahip olan yaratıcı tanrılardan bazıları geldi ve duruma el koydu. Biz buna Dünya’nın “yağmalanması” diyoruz. Wall Street’teki şirket hisselerinin ele geçirilmesi gibiydi. Bu yaratıcı tanrılar, sizin tarihsel olarak insan uygarlığının başlangıcı olarak adlandırabileceğiniz bir dönemde yaklaşık üç yüz bin yıl boyunca yağmaladı Dünya’yı. Bu, sizin şimdiki zamanda uygarlığın başlangıcı olduğunu düşündüğünüz bir dönemdir. Gerçekteyse sadece daha geç bir dönemin, modern insanlık döneminin başlangıcıdır.

 

Savaş olduğunda bazı varlık birimleri uzayda çarpıştı ve Dünya bölgesini ele geçirdi. Yeni sahipleri, Dünya’daki yerli tür olan insanların olan bitenden haberdar olmasını istedi. Bilgi sahibi olmazsa türü denetim altında tutmak daha kolay olacaktı. İşte bunun için ışık bilgi, karanlık ise bilgi yokluğudur. Bu varlıklar ışığı yendi ve Dünya onların bölgesi haline geldi. Bu size ışık üzerine yeni bir fikir veriyor, değil mi? Büyük ölçüde radyoaktivite ve nükleer hareket vardı, Dünya’nın büyük bir bölümü parça parça dağıtılmıştı. Özgün tür olan insan büyük bir yıkım yaşadı, dağıldı.

 

Dünya’nın yeni sahipleri olan bu yeni yaratıcı tanrılar da genetik ustalarıydı. Yaşamın nasıl yaratılacağını biliyorlar, bu bölgeyi kendilerince nedenlerden ötürü istiyorlardı. Bölgeler yaratıldı ve her şeyde bilinç olduğu için bazı enerjilerce öyle kalması sağlandı.

 

Bilinç sürekli olarak iletişim halindedir. Bilinç belli elektromanyetik frekanslarda titreşir ya da titreştirilebilir. Bilincin elektromanyetik enerjileri, besin kaynağı yaratmak üzere belirli bir şekilde titreşime geçirilebilir. Tıpkı elmanın çeşitli şekillerde hazırlanıp yenilebilmesi gibi bilinç de pek çok şekilde hazırlanıp alınabilir.

 

Kendi evrim süreçleri içindeki kimi varlıklar, yarattıkları yaşamlara frekanslarını değiştirdikleri bilinç biçimleri yerleştirdikçe kendilerini doyurabildiklerini, beslenmelerini sürdürebildiklerini keşfetmeye başladılar. İlk Yaratıcının kendisini bu şekilde beslediğini anlamaya başladılar. İlk Yaratıcı dünyaya kendisi için bir besin kaynağı olmak üzere başkalarını bir bilinç elektromanyetik frekansı yaratmaya gönderdi.

 

Gezegenin yeni sahiplerinin iştahı ve tercihleri, eski sahiplerininkinden farklıydı. Yarattıkları karmaşa ve korku bu yeni sahipleri besliyor, harekete geçiriyor ve güçlerinin sürmesini sağlıyordu.

 

Üç yüz bin yıl önce gelen yeni sahipler, İnciliniz, Babil ve Sümer tabletleriniz ile Dünya’nın bütün metinlerinde sözü edilen olağanüstü varlıklardı. Dünya’ya geldiler, yerli insan türünü yeniden düzenlediler. Beslenmek ve güçlerini sürdürmek üzere DNA’nızı ancak sınırlı bir dalga boyunca belli frekansları yaymaya elverişli olacak şekilde değiştirdiler.

 

Bir dizi duyarlı uygarlığın vermiş olduğu on iki DNA iplikçiğine sahip ilk insanlar, olağanüstü varlıklardı. Yeni sahipler geldiklerinde laboratuarlarında çalıştılar ve farklı -iki iplikçikli, çift sarmallı- DNA ile yeni insan çeşitleri yarattılar. İnsan türünün özgün DNA’sını alıp çözdüler. Özgün DNA kalıbı insan hücrelerinde kaldı ama işlevini yitirmişti artık, aslından ayrılmış, koparılmıştı.                 cennetin-melekleri.web.tr

 

İnsan hücreleri içinde ışığın şifrelendiği iplikçikler, bilgiyi taşıyan enerji hatlarından oluşan çok ince bir ağ bulunmaktadır. Ağı oluşturan bu hatlar -fiber optik benzeri- bir kablo gibi çalıştığında DNA’nızın sarmalını oluşturur. Yapınız yeniden düzenlendiğinde çifte sarmalla bırakıldınız. Hayatta kalmanız için gerekli olmayan ve sizi bilgi sahibi tutacak her şey kaynağından koparıldı. Geride sadece sizi denetim altında tutulabilir ve müdahale edilebilir frekanslarda tutsak edecek bir çifte sarmal bırakıldı.

 

İnsanların frekanslarıyla oynayıp değiştirmek, denetim altında tutmak üzere gezegenin çevresine elektrikli tellere benzer bir frekans perdesi yerleştirildi. Zaman geçtikçe frekans perdesi, ışık -bilgi- frekanslarının geçişini çok zorlaştırdı. Işık frekansları kontrol perdesini geçebildiğinde onları alacak kimse yoktu. İnsanların DNA’sı kaynaktan koparılmış, ışık şifreli iplikçiklerin düzeni bozulmuştu, yaratıcı kozmik ışınlar bağlanacakları, alınacakları hiçbir şey bulamıyordu karşısında.

 

Bu öyküde sizin rolünüz nedir? Sizler Işık Ailesi’nin üyelerisiniz. Sadece bu kitabı okuyor olmanız bile Işık Ailesi’nden olduğunuzu gösteriyor. Bazılarınız için bu bir düş yalnızca. Size, derinliklerinizde bildiğiniz şeyi anımsatıyoruz. Bu gezegene hafıza bankalarınızı harekete geçirmeye; kendi gerçekliğinizi yaratmanız, gezegenin frekansını değiştirmeniz, kendi kendiniz ve bu bölgenin sahipliğini haklı olarak talep etmek üzere kim olduğunuzu hatırlamaya başlamanız için insan ırkını ışığın dalga boyu ile esinlemeye geldik.

 

Ple’ler olarak bizler, zaman içinde -belki geçmişimiz olarak adlandırılabilecek bir şeye- ışığın temsilcilerinin izinde geri geliyoruz. Yeniden düzenlenen insan ırkının DNA’sını değiştirmek üzere her birinizin taşımayı kabul ettiği bir frekansı sizinle paylaşmak için geri geliyoruz. Biliyor musunuz, büyük bir haber bu! Manşet bile olabilir.

 

Özgün Planlamacılar bölgeyi kolay kolay bırakmayacaklar. Bu kadar çabuk mu pes edeceklerini sanıyorsunuz? Özgün Planlamacılar, bir bir bedenlenerek ışığı, yaratıcı kozmik ışınlar yoluyla akan bilgi olarak, kaybedildiği yere geri getirmesi için Işık Ailesi’ne çağrıda bulunmaya başladı. Işık Ailesi, ışıktan ve bilgiden yoksun kalmış bir sisteme gelerek buradaki görevine başladı. İnsanlık yasalarını değiştiren bu yaratıcı kozmik ışınlar birey birey ve sonra da grup grup insanların bedenlerine işlemeye başladı. Çağlar boyunca bilgi frekansları, gezegene çok küçük miktarlarda taşınmıştı. Kendisini her zaman ifade etmek istemiş olan ışık ya da bilgiyi insanlardan uzak tutmak için zaman zaman büyük savaşlar yapıldı. Özgün Planlamacılar bunun kendi tasarılarını ellerinden alan yaratıcı tanrıları anlama konusunda bir ders olduğunun farkındaydı.

 

Özgün Planlamacılar, Dünya’nın frekansının değişeceği bir zamanda kendi planlarını uygulamak için gerekli düzenlemeyi yaptı. Kendi frekanslarını dünyanın frekansının değişeceği bu zamana uyarlayamayan sahipler ise yok olup gideceklerdi. Duygular besin kaynağıdır. Besin kaynağı sevgi olanlar da vardır. Özgün Planlamacılar, Dünya’nın frekansını sevgiye göre değiştirmeyi istiyorlar. Şimdiki sahiplerin besin kaynağı olan korku, endişe, karmaşa, açlık ve ümitsizlik ortadan kaldırılmalı.

 

Bilin bakalım bu besin kaynağını ortadan kaldıracak olan kim? Sizsiniz! Işık Ailesi’ni bireyleri olarak özgür iradeye sahipsiniz. Sizler sistemi yok edecek olanlarsınız. Kendi korkularınız üzerine zafer kazanmak ve gezegenin geri kalanına korkulacak hiçbirşey olmadığını göstermek üzere buradasınız. Başınızı belaya sokmayı ve bela yaratmayı seviyorsunuz. Sizler Işık Ailesi’nin dallarısınız. Gerçeklik sistemlerine girmek, frekansı değiştirmek ve böylece bilgiyi getirmekle tanınıyorsunuz. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak başkalarını kendi inancınıza çevirmek sizin göreviniz değil. Siz sadece sistemlere girer ve alıcı olarak hareket edersiniz. Yaratıcı kozmik ışınları insan varlıkları olarak işgal ettiğiniz bedenlerinizle alırsınız içinize. İnsan kılığına girmişsiniz ve bir sürece gerçekleşme izni veriyorsunuz.

 

Şifrelenmiş durumdasınız. Hafızanız güçlendikçe frekansı değiştirmek üzere buraya gelişinizi kararlaştıran plana cevap verir olacaksınız. Belli bir frekansı alacak, tutacak, koruyacak ve sonra da yaşayacaksınız. Frekans olarak kimliğiniz, elektronik titreşimler yayan bedensel, zihinsel, duygusal ve ruhsal bedenlerinizin toplamıdır. Kendi frekansınızı yaşadıkça, herkesi, gittiğiniz her yeri etkilersiniz. Şu anda yaptığınız da bu. Görevinin ne olduğunu anlamış ve hafızası yeni yeni canlanmaya başlamış olan birçok kişi var.

 

İnsan türünü etkileyen frekansı değiştirme planı, DNA ve ışığın şifrelendiği iplikçiklerin yeniden düzenlenmesini gerektirir. Plan, bu zamanda inanılmaz bir özellik taşıyor. Dünya kendi yolunda evrenin evrimine eşlik ediyor. Dünya, olayların gerçekleştiği sahne, varolunacak yerdir. Planın çiçek açmaya başladığı yer burasıdır ve Dünya’da olup bitenler pek çok gezegeni de etkileyecektir.

 

Işık Ailesi’nin üyeleri olarak kuralları öğrenmek, girdiğiniz kişiliği anlamak ve alıştırmalar yapmak için Dünya’ya birçok rol ve farklı zaman dilimlerinde gelmeyi kabul ettiniz. Frekans değişikliğinin başlayacağı ve hepinizin planı uygulamak için büyük sayılarda bedenleneceğiniz zaman için Dünya deneyimine ihtiyacınız vardı.

 

Her yere yayılmış olan Işık Ailesi bir araya gelmeye başlıyor. Hepiniz dikkatlerinizi ortak olmayan değil, ortak olan yanlarınıza çevirmek zorundasınız. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak kendi büyümenizi harekete geçirmek için bilgiyi gezegene yansız bir şekilde getiriyorsunuz. Kendi gelişiminiz gezegenin gelişimini etkilediği için bunu yapmanız gerekiyor.

 

DNA’nız, çifte sarmaldan on iki sarmala evrimleşecek. Bu on iki sarmal, bedeninizin içindeki ve dışındaki enerji merkezleri ya da çakralara karşılık geliyor. Gezegen üzerinde yaşayan milyonlarca insan bununla görevli. Görevi yerine getirmek üzere kusursuz bir hale geliyor ve bu pek az kişi başkalarını etkiliyor. Yakında, kim olduğunuz ve görevinizin ne olduğu konuları zihninizde büyük bir açıklık kazanmaya başlayacak.

 

Bu inanılmaz ölçüde evrimsel bir süreçtir. Bireyin deneyimleyebileceği bu süreç gelecek yirmi yılda hızlandırılmış bir şekilde gerçekleşecektir. DNA’sı şimdiden on ikili olarak düzenlenmiş insanlar vardır aranızda, on ikili sarmal halinde. DNA’nın bu on iki sarmalı, bedenin içinde ve dışında birbiriyle etkileşim halindedir. On iki iplikçiğin bağlantısı, on iki enerji ya da bilgi merkezinin işlev görmeye başlayabileceği ve birbirleriyle bilgi alışverişine girebilecekleri anlamına gelir.

 

Geleneksel olarak bu merkezlerin yedi tanesi bedende, beş tanesi de beden dışında konumlanmıştır. Yaygın isimleri çakra merkezleridir ve bu zamanda güneş sisteminiz içinde tanıdığınız on iki göksel cismin dönüşüyle bağlantı halindedir. Bu on iki göksel cisim bilgi ile döner. Evrenin sonuna kadar giden çakra sistemleri ile birlikte döner. Bedeninizin içinde dönen DNA ile birlikte hareket eder.

 

İnsan DNA’sı on ikili sarmal halinde yeniden düzenlendiği ve bu bilgi üzerinde etki yapmaya başladığında açığa inanılmaz bir güç çıkacak. Bireyler, sadece bir araya gelip istedikleri şeye birlikte niyetlenerek -kozmosun her yanından gelen enerjilere ortak bir telepatik alıcı oluşturarak- evrenin çehresini değiştirecek.

 

DNA’nızın yeniden düzenlenmesi sürecine mutasyon ya da dönüşüm adını veriyoruz. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak bu mutasyonu bedenlerinizde içselleştirebilecek hale geldiğinizde on iki bilgi merkezinizi de bütünleştirebilecek durumda olacaksınız. Deneyimlerinizi sizin yarattığınızı anlamaya başlayacak ve bilinçli yaratıcılar olmayı öğreneceksiniz. Bundan da ötesi, gerçek kimliğinizi bilinçli hatırlayanlar haline geleceksiniz.

 

Onuncu, on birinci ve on ikinci çakralarınız kendiliğinden açılmaya başladığında yaşamlarınızda pek çok gezegen dışı enerji belirecek. Bu enerjiler, aranızda yüksek frekansları yakalayabilenler arttıkça gezegen üzerinde etkisini gösterecek. Onuncu çakra güneş sistemiyle, on birinci galaksi, on ikinci ise evrende bir yerle bağlantılıdır. Bu frekansları aldıkça dünyanın büyük kısmını şoke edecek kadar şaşırtıcı bilgiyi gezegene getireceksiniz.

 

Kimlikler, kültürler birleşecek, birçok “yeni dünya düzeni” birbirinin içine geçecek, büyük bir kaos ve karmaşa yaşanacak. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak, kaos ve karmaşanın ışıkla yeniden kurulmak üzere düzeni çökertmek üzere gerekli olduğunu bilerek olanları izleyebilirsiniz. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak, evrimsel bir sürecin gerçekleşmekte olduğunu ve frekans değişikliğine bütünüyle uyum sağlayabilenlerin evrimleştiğini anlayabilirsiniz. Dünya bu zamanda varolmak için son derece heyecan verici bir yer. İyi bir plan bu, değil mi?

 

 

 

 

 


(3)

 

TANRILARINIZ KİMDİR?

 

 

Tanrının kimliği üzerine birçok yanlış inanç var. Evren, zaman içinde kendilerini yaratıcı bir şekilde ifade etme gereksinimini karşılamak içim evrimleşip her türlü yetenek ve işlev geliştirmiş olan zeki varlıklarla doludur. Varoluş ve bilincin ardındaki önemli olan şey yaratıcılıktır, yaratıcılık da birçok biçim alır.

 

Çağlar önce Dünya, varoluşun yeni biçimlerini yaratmayı kendilerine amaç edinen büyük varlıkların zihnindeki bir düşünceden ibaretti. Bu varlıkların çoğu, bu evrenin yaradılışını etkiledi. Tanrı ismini verdiniz onlara. Gerçekte İlk Yaratıcıdan çok uzaklaşmış, dünya dışı, ışık taşıyıcı enerjilerdi. Biz, büyük harfli Tanrı kavramını ender olarak kullanırız. Terimi kullandığımızda da anlatmak istediğimiz, İlk Yaratıcı olarak bildiğimiz varlıktır. Kendi içindeki sevgiyle İlk Yaratıcı her şeye bilinç bağışladı. İlk Yaratıcı’nın yolculuğunda her şey İlk Yaratıcıdır.

 

Bizler kendimizi İlk Yaratıcı’nın uzantıları olarak görürüz. Sürekli bilgi toplarız, serüvenlere atılırız ve İlk Yaratıcı’nın beslenmesi için yaşamlarımızı daha ilginç ve zorlu kılacak ne gerekiyorsa yaparız. Tasarılarımız ve çabalarımızla İlk Yaratıcıyı besledikçe ona yeni yaratıları hayata geçirmesini sağlayacak daha fazla enerji vermiş oluyoruz.

 

İlk Yaratıcının varlığına hiçbir zaman yaklaşamadık. Aramızda en yüksek ışık titreşiminde olanlar bile evrimimizin bu aşamasında İlk Yaratıcının yakınında olma yeteneğine sahip değil. Onun ışığının yoğunluğu ile yaşamaya hazır değiliz yeterince. Evrimimizin bir anında İlk Yaratıcının varlığını da olsa görebilmeyi ya da onunla bir süreliğine bir olmayı arzu ediyoruz.

 

İlk Yaratıcıya yaklaşmayı mümkün kılan, bilinç evrimi ve bilgiyi barındırmaktır. Dünya’da birçok kişi Tanrı ile bir olduğunu hissetmiştir. İlk Yaratıcının, o andaki titreşimlerine uyan bir kısmı ile bir olmuş olabilirler. İlk Yaratıcının toplam titreşimi, bu kadar çok bilgiyi barındıramayacağı için fiziksel aracı bir anda yok eder. Sizin için “Tanrı”yı temsil edenler, İlk Yaratıcının tek bir anlık bölümüdür.

 

İlk Yaratıcı bile daha büyük birşeyin parçasıdır. İlk Yaratıcı, başka bir yaradılışın çocuğu olduğunu, kesintisiz bir öz-keşif ve farkındalık sürecinde bulunduğunu keşfetmektedir sürekli. Hatırlayın, bilinç her şeydedir ve hiçbir zaman icat edilmemiş, sadece olmuştur. Bilinç bilmektir ve bilişiniz sizin İlk Yaratıcıya en yakın yerinizdir. Bildiğinize güvenirseniz içinizdeki Tanrıyı harekete geçirirsiniz.

 

Şu sıralarda dünyanın gerçekte ne kadar büyük olduğuna ve hem dünyayı hem de kozmosu içine alan bu oyunda kimin kim olduğuna ilişkin büyük bir farkındalık gezegeni sanıyor.

 

Siz farkında olun ya da olmayın, Dünya üzerinde düzenler, hiyerarşiler olduğu gibi kozmosta da düzenler vardır. Belli bir bölgede yaşayabilir ve burada bir düzen olduğunu fark etmeyebilirsiniz. Toprağınızı işleyebilir, vergilerinizi öder, oy kullanmamaya karar verebilir ve herhangi bürokratik, siyasal bir düzenin varlığını unutabilirsiniz. Benzer bir şekilde Dünya da evrende geçerli olan bürokratik siyasal yapıyı unutuyor.

 

Bürokrasilerin, hiyerarşilerin varolduğunu ve bu örgütlerin sizinkinden farklı zaman deneyimleri bulunduğunu bilmeniz önemlidir. Başkaları, bildiğiniz şekliyle bu zaman yapısında yaşamazlar. Sizin bir yıl dediğiniz başkaları için belki de sadece günün küçük bir bölümüdür. Bunu gerçekten kavramaya başlayabilirseniz, bu gezegenin geçmiş birkaç bin yıl boyunca neden görünürde kendi haline terk edilmiş olduğunu da anlayabilirsiniz. Şimdi gökler yeniden hareketlenmeye başlıyor; sizler yeni bilgiyi paradigmalarınıza, inanç sistemlerinize katma gereği ile yüz yüzesiniz. Gezegeni bir kültür şoku, büyük bir sürpriz bekliyor.

 

Buraya bu zamanda belli bir amaç için geldiniz. İnsan ırkını yeniden düzenleyecek yaratıcı tanrılar geri dönüyor. Bazıları geldi bile. Gezegen defalarca ziyaret edildi. İnsan varlığının tohumu bir dizi deney sırasında buraya ekildi. Tarihin Dünya’daki akışını yaratan birçok etkileyici faktör oldu. Bu gezegen üzerinde milyonlarca yıl varolup da iz bırakmadan gelip giden uygarlıklar vardı. Bu uygarlıklardan her biri, sizin Tanrı diye adlandırabilecekleriniz tarafından etkilendi.

 

Tarihiniz, Tanrı olarak adlandırdığınız bir dizi ışık varlığı tarafından etkilendi. İncil’de bu varlıkların çoğu, gerçekte tek bir varlık değil de son derece güçlü dünya dışı ışık varlıkları iken tek bir varlığı temsil etmek üzere birleştirildi. Bizim açımızdan bunlar gerçekten de müthiş enerjilerdi; neden yüceltilip tapınıldıklarını anlamak zor değil.

 

Dünya üzerinde bu varlıkların gerçek resimleri hiç çizilmedi. Bütün bu tanrılar, yaratıcılık, bilinç ve enerjiyle çalışarak öğrenmek ve kendi gelişimlerini ilerletmek için buraya geldiler. Kimi çok başarılı oldu, derslerinde ustalaştı, kimi de oldukça yıkıcı yanlışlar yaptı.

 

Kimlerdi bu eski zaman tanrıları? Gerçeği etkileyebilen ve doğa ruhlarına iradeleri önünde boyun eğmelerini buyurabilen varlıklardı. İnsanlar geleneksel olarak insan ırkının yapamadığı şeyleri yapabilenlere Tanrı demiştir.

 

Bu varlıklar birçok toplumun kültüründe kanatlı yaratıklar ve ışık topları halinde resmedildi. Dünya, tanrılarınızın kimler olduğuna ilişkin imalar, ipuçları ve sanat eserleriyle doludur. Bununla birlikte, insanları dilediği gibi kullanmak isteyenler, sizi denetlemelerini sağlayacak bir paradigma yaratmak üzere kendi öykülerini uydurdular. Size bu varlıkların gerçekten tanrılar olduğu, tapınmanız, boyun eğmeniz gerektiği söylendi. Bu paradigma şimdi büyük bir değişimin eşiğinde. Gerçek ortaya çıkacak. Dünya’ya bakışınızı bütünüyle değiştirecek bir gerçek bu. Görmek istemeyenlerin vay haline! Şokun yansımaları bütün dünyayı saracak.

 

Bu gezegeni yönetmiş olan yaratıcı tanrılar, çoğunlukla başka boyutlarda varolmakla birlikte fiziksel bir görünüm de alabilirler. Kendilerini beslemek için duygusal travma yaratırken Dünya’yı belirli bir titreşimsel frekansta tutarlar. Kimi varlıklar her şeyden önce yaşamı kutsuyor, kimi de yaşamı kutsamıyor ve onunla bağlantılarını anlamıyor.

 

Bilinç bilinci besler. Sizin için bunu anlaması zor çünkü sizler yiyecekle besleniyorsunuz. Bazı varlıklar için besin bilinçtir. İster kızartın, ister haşlayın ya da bahçeden toplayın, bütün besinler kendi gelişimlerinin belli bir noktasında bilinç içerir. Beslenmek için içinize alırsınız onları. Sizin duygularınız başkalarının besinidir. Zarar vermek ve çılgınlık yaratmak üzere hareketlendiğinizde, bu şekilde beslenen başkalarını doyuran bir titreşimsel frekans yaratıyorsunuz.

 

Sevgi titreşimi ile yaşayanlar var ve bu grup, gezegende sevgi besinini yeniden yapılandırmak istiyor. Gidip başka dünyaların tohumunu atabilme fırsatını elde edebilmek için evreni sevgi frekansına çevirmek istiyorlar.

 

Sizler özgür iradeli ışık grubunu temsil ediyorsunuz. Gezegene geri gelmeyi kabul ettiniz. Görevlisiniz. Fiziksel bedenlerde doğuyor, onlara egemen oluyor ve ruhsal kimliğinizin gücüyle fiziksel bedeni değiştirmeye çalışıyorsunuz. Hepiniz, bütün bu işlere girişmenize en uygun genetik özellikleri özenle seçtiniz. Her biriniz, içinde Işık Ailesi’nin geçtiği genetik bir hikaye seçti.               cennetin-melekleri.web.tr

 

İnsanlar, hakları olan alanda yaşayıp birçok gerçekliği anlayabildiğinde çok boyutlu olma ve tanrılarla bir ve onlara eşit olma yeteneğine sahiptiler. Bu kimliği içinizde uyandırmaya başlıyorsunuz.

 

Tanrılar bu yeteneğinize el koydu. Parası olan birinin şirket hisselerini alıp şirketi geçirmesi gibi, gezegenin fonları da bu tanrılar baskın geldiğinde o kadar boldu. Sizi büyük harfli Tanrı olduklarına inandırmak üzere genetik yapınızı yeniden düzenlediler.

 

Işık Ailesi dağılıp gezegenden gittiğinde ve bilgisizlikle hareket eden karanlık takım geldiğinde bu böyleydi. Bedenleriniz, bu tanrıların temsil edip sizden uzak tuttuğu bilginin korkusunu ve bu bilgiye ulaşma çabasının anısını taşıyor. Bunu yapan tanrılar olağanüstü uzay yaratıklarıdır. Manipülasyonun bir çok çeşidini bilir, pek çok yöntemle gerçeklileri farklı gösterebilirler. Bilgisizlikleri içinde insanlar, bu uzay yaratıklarına büyük harfli Tanrı demeye başladılar.

 

Büyük harfli Tanrı, bu gezegeni hiçbir zaman bir varlık olarak ziyaret etmedi. Büyük harfli Tanrı her şeydedir. Sizin sadece, tapınılmak ve kafanızı karıştırmak isteyen ve Dünya’yı bir prenslik, bu özgür irade evreninin galaktik sınırında sahip oldukları bir yer olarak gören küçük harfli tanrılarla işiniz oldu.

 

Baskından önce olağanüstü yetenekleriniz vardı. İnsanın özgün biyogenetik örneği inanılmaz bir bilgi kaynağıydı. Boyutlar arası bir nitelikteydi ve pek çok şey yapabilecek durumdaydı. Yaratıcı tanrılar baskına geldiklerinde yerli türün çok fazla bilgi sahibi olduğunu düşündü. Yerli ırk, kendilerini Tanrı yerine koyanların yeteneklerine fazlasıyla benzeyen yeteneklere sahipti.

 

Biyogenetik bir müdahale yapıldı ve büyük bir yıkım oldu. Özgün veri tabanları dağıtılmış ama yok edilmemiş deneysel tür örnekleri getirildi gezegene. Bir zamanlar DNA’nız eksiksizdi. Bilginin olduğu gibi sınıflandırıldığı ve birbiriyle ilişkilendirildiği, aradığınız herhangi bir şeyi anında bulabildiğiniz güzel bir kitaplık gibiydi. Bilginin kaynağından koparılması amacıyla biyogenetik değişiklik yapıldığında biri gelip referans sistemini saklamış, hiçbir düzen kalmamacasına bütün kitapları raflardan çekip yere yığmış gibi oldu. DNA’nız çok zaman önce yağmacılar tarafından işte böyle dağıtılıp karıştırıldı.

 

Olanların kesinlikle bir öyküsü var ve şimdi size bunu anlatıyoruz. Mantıklı zihninize değil, bu öyküyü hatırlamaya başlayabilmeniz için hafıza bankanıza sesleniyoruz. Bu şekilde ne olduğunu ve süreç içinde kim olduğunuzu anlamaya başlayacaksınız.

 

Genetik bilginiz bütünüyle dağıtılmıştı. Bir düzeni yoktu ama hücre içinde bırakıldı. Üzerinde oynayabileceğiniz ve sizi işler durumda tutacak şekilde size kalan tek bilgi, çifte sarmaldı. Çifte sarmal boyunca yer alan birçok veri tabanı susturuldu, kapatıldı. Böylece pek az bir veri ile hareket eder oldunuz. Yönlendirilmeniz ve bilincin kendisini büyük harfli Tanrı yerine koyanlar tarafından denetlenmeniz son derece kolay bir hale geldi.

 

Bu varlıklar varolan türü aldı -gerçekten de görkemli bir türdü bu- ve kendi ihtiyaçlarına göre yeniden işledi. Bu varlıklar insanın içindeki bilgi frekansını kesintiye uğrattı, DNA’sını değiştirdi ve bilgisizlik içinde bırakılmanız için size çifte sarmalı verdi. Erişim frekansınız kapatıldı, kendi radyonuzun istasyon düğmesini çeviremez oldunuz.

 

Yaratıcı tanrılar, insan bedenindeki zeka, tasarı ve şifre demek olan DNA’yı değiştirdiler. Eğer bir şifre, içinde işlerlik kazanacağı bir yere sahip değilse kendisini varlık alanına geçiremez. Daracık, küçük bir odaya kapatılırsanız ve büyümeniz için alan bırakılmazsa kendinizi asla ifade edemezsiniz. Sizin şifreniz çok sınırlı bir DNA’nın içine girmeye zorlandı.

 

Bu zamanda Dünya’da olmanın en heyecan verici yönlerinden birisi de DNA’nızda gerçekleşmekte olan yeniden düzenlenme. Gezegenin üzerine kozmik ışınlar geliyor, böylelikle bedenlerinizin içinde bir değişiklik yayılıyor, yeniden düzenleme gerçekleşiyor. İçinde tarihi ve Yaşayan Kitaplığın farkındalığını barından dağıtılmış bilgi toparlanıyor.

 

DNA evrimleşiyor. Işık şifreli iplikçikler şeklinde biçimlenen yeni sarmallar bir araya geliyor. Dağıtılmış bilgi, İlk Yaratıcıdan gelen elektromanyetik enerjilerle bedeninizin içinde bir araya getiriliyor. Biz, sizin bu sürecinizi izlemek, yardımcı olmak ve kendimiz de evrimleşmek için buradayız.

 

Bir araya gelme ya da yeniden düzenleme sürdükçe bilincinize doğru kendiliğinden hareket edecek çok daha fazla bilgiye yolu açan daha gelişkin bir sinir sistemine sahip olacaksınız. Uyur durumdaki birçok beyin hücresini uyandıracaksınız, fiziksel bedeninizi şimdiye dek kullandığınız düşük yüzdeye karşılık bütünüyle kullanabilir hale geleceksiniz.

 

Gezegenin üzerindeki her yer bu değişimden, farkındalıktan etkileniyor. Aranızdan Işığın Bekçileri olanlar ve şimdiki gerçekliği bütünüyle değiştirmek, farklı seçenekler getirmek isteyenler frekansa güçlü bir biçimde bağlanıyor. Böyle olmaz ve anlaşılmazsa, süreç karmaşa yaratabilir. Yaratacaktır. İşte bu nedenle topraklanmalısınız.

 

Gereği gibi kullanılırsa kaos bir yeniden düzenleme için yolu açar. Zaman çöküyor ve enerji çoğaldıkta çoğalıyor. Buraya enerjiyi ilk kullananlar olmak üzere geldiniz. Enerjiyi bedenlerinize çektikçe bilince giden yollar açılacak, sizin geçtiğiniz yollardan geçmelerine gerek kalmayacak şekilde başkalarına yardım edeceksiniz.

 

Çoğu insan, bu enerjiyi hiçbir hazırlığı olmaksızın birdenbire hissetmeye başlayacak. Hepiniz veri ve bilgi demek olan ışığı gezegene çekiyor ve bunu yaptıkça da tek bir sözcük bile etmeksizin bilincin keşfedilmesine yeni yollar açıyorsunuz.

 

Bilincin yeni yolları, yeni gerçeklikler, yeni seçenekler, yeni yaşama ve varoluş biçimleri yaratır. İşte bu nedenle de toplumunuzun çöküş yaşaması kaçınılmazdır. Toplumunuz ışığı barındırmıyor, çok boyutlu olanakları barındırmıyor, sizi sınırlar içinde tutuyor ve artık bundan bıktınız.

 

Yaratıcı tanrılar, uzayda kendi evleri olan uzay varlıklarıdır. Onlar da evrimleşiyor. Bazıları var ki, yarattıkları yaşama değer vermediklerini hissettikleri için onları “yaratıcı tanrılar kulübünden” kovmak istiyor. Yaklaşık üç yüz bin yıl önceki el değişikliğinden önce, bilgiyi getirmede ve birçok galaktik sistemi birbirine bağlamada kullanılacak olan bu büyük bilgi merkezini gerçekleştirmek için özgün ekibin çoğu burada çalıştı. Sonra yaratıcı tanrılar arasında büyük bir savaş oldu. Savaşı, gezegenin en eski metinlerinde öyküleri anlatılan uzay varlıkları kazandı. Buraya gelmişlerdi çünkü kendilerince birçok nedenden ötürü burayı ele geçirmek istiyorlardı. Burada, İlk Yaratıcının evreninde her şeye izin vardır. Her şeye izin olduğu için birçok ders öğrenildi.

 

Yaratıcı tanrıların kimileri evlendi ve soylarını birleştirdi, tıpkı Avrupa kıtasında çeşitli kralların ve kraliyet ailelerinin evlenmesi ve krallıklarını birleştirmesi gibi. Yaratıcı tanrılar, ne yaratabileceklerini görmek için bir türü diğer bir türle birleştirecekti. Hatırlayın, genetikten anlıyorlardı ve her şey yaşam gücünün tezahürü, kullanımı ve yaşam gücünün nasıl çalıştığının anlaşılması ile yaratılır. Projenin çapı, sizin şu andaki anlayışınızın ötesinde.

 

Gelip Dünya’nın özgün planını parça parça eden bu varlıklar kim? Bizim kimi zaman Kara Fanilalılar adını verdiğimiz uzay varlıkları kimler? Karanlığın güçlerinden söz ettiğinizde nazik olun. Kötü varlıklarmış gibi söz etmeyin onlardan. Sadece bilgisiz olduklarını ve olması gerekenin bu olduğuna inandıkları için bilgisiz sistemler yarattıklarını anlayın. Biz kez savaştıkları ve kendi kendilerini bilgiden ayırdıkları için şimdi umutsuzca varolan bilgilerine ve var ettikleri şekliyle yaşama asılıyorlar. Bu korku temelli bir yaşam; bu, diğer yaşamları saymayan, başka yaşamları kullanan bir yaşam. Kim bu varlıklar? Bunlar sürüngen.

 

Bu uzay varlıkları yarı insan yarı sürüngen. Çok fazla ciddiye alıp üzülmemeniz için işi duygulardan biraz arındırmak, mizah katmak üzere onlara Kertenkeleler diyoruz. Bizler sizi korkutmak için gelmedik, sizi bilgilendirmek için geldik. Bütün bunları derinliklerinizde biliyorsunuz. Kim olduğunuzun tarihini açmaya başladığınızda aranızdan bazıları sürüngen anılarına erişim kazanmaya başlayacak. Her zaman insan bedeni içinde bedenlendiğinize inanırsanız yanılgı içinde olursunuz. Yaradılışı deneyimlemek için bedenlenirsiniz, bilgi toplamak ve bunu toplu olarak anlamak için. Kuşkusuz tek bir deneyim geçirmiyorsunuz. Bu, yaşam boyu aynı lokantada yemek yemek, sonra da “Yiyecekler üzerine her şeyi biliyorum” demeye benzerdi. Budalalık! Sınırlarınızı genişletmeye başlayın ve pek çok şey deneyimlemeniz gerektiğini bilin. Bütün yaşamın içinde deha vardır.

 

Yaratıcı tanrılar birçok biçim alır, hepsi de Kertenkele değildir. Böcek biçimli yaratıcı tanrılar da vardır. Biz Pleiades’liler kuş benzeri ve sürüngen yaratıcı tanrılarla birlikte çalışıyoruz. Bunlar uzaydan gelip pek çok farklı kültürde kuşların enerjisiyle çalıştılar. Mısır, Güney Amerika ve Kuzey Amerika’daki kadim kültürlerin resimlerine bakarsanız kuş ve sürüngenlerin işaretlerini göreceksiniz. Kuşlarla sürüngenler kimi zaman birlikte çalıştı, kimi zaman savaştılar. Siz daha fazlasını kavradıkça hikaye daha da ilerleyecek. Tarihinizi anımsamaya başlayacaksınız.

 

Yaratıcı tanrılar size çok bağlıdır. Ana baba olmaya karar verdiğinizde çocuklarınızdan öğrenmeyi, onların mutluluğundan sorumlu olmayı, onlara kendilerinden sorumlu olmayı öğretmeyi kabul edersiniz. Aynı şey yaratıcı tanrılar için de geçerlidir. Sizin büyümenizi izleyerek yaşam ve yarattıkları şey hakkında bilgi sahibi oluyorlar. İyi anne baba olmayı öğreniyorlar.

 

Yaratıcı tanrıların kimileri, sadece bakımını üstlenmek ya da gereksinimlerini karşılamak için yaşam yarattı. Duygularınızın önünü kestiler. Tür olarak sizden saklanan büyük gizlerden biri de duyguların zenginliği ve bolluğudur. Duygularını keşfetmekten alıkoyuldunuz çünkü duygular yoluyla birçok şeyi anlayabilirsiniz. Duygularınız sizi ruhsal bedeninize bağlar. Ruhsal beden elbette fiziksel değildir ve çok boyutlu alana varolur.

 

Frekans değişikliğinin çapı artık değişti, dışarıdan gelen enerjiler gezegeni değiştirmek için çalışıyor. Bu enerjilerin size ihtiyacı var. Gezegeni dışarıdan değiştiremezler, gezegen içeriden değiştirilmek zorundadır. Enerjiler sadece bedenlerinize işleyen yaratıcı kozmik ışınları getirir ve bedenleriniz içinde evrimsel bir sıçrama yaratır. Duyguların nasıl doğru kullanılacağını anladıktan ve kendi frekansınızı denetlemeye başladıktan sonra bu ışınları yayabilir hale geleceksiniz. O zaman da bu varlık düzleminde korku frekansını beslemeyeceksiniz.

 

Gezegen üzerindeki korku frekansı düşmeye başladığında korku frekansıyla yaşayanlar besinlerini, yiyeceklerini kaybedeceğinden, korkuyu çoğaltan birçok hareket yaygınlaşacak. Beslenmelerini sevginin yeni frekansı ile değiştirmemek için korku frekansını yeniden yerleştirme girişiminde bulunacaklar. Kertenkeleler, Dünyaya gezegendeki duygusal karmaşayı yayıp çoğaltacak düzenler kurdu. Bu karmaşa onlara geri dönüyor ve varlıklarını bir şekilde ayakta tutuyor.

 

Bir gezegene ulaşmak için bir kapı ya da yolunuzun olması zorunludur. Uzayda, diyelim Jüpiter’e uçabilirsiniz ama gezegendeki yaşamın zaman çerçevesine girmenizi sağlayacak kapıyı bulamazsanız terk edilmiş ve yaşam barındırmıyor gibi görünen bir yere inebilirsiniz. Kapılar, gezegenin yaşamın varolduğu boyutlarına girmenizi sağlar. Bu kapılar zaman koridorlarına açılır ve çok boyutlu deneyim alanları olarak çalışır.

 

Dünya üzerinde farklı türlerin, uzaydan gelen yaratıcı tanrıların girişini sağlayan çeşitli kapılar vardır. Dev kapılardan biri de uğruna savaş verilmekte olan Ortadoğu kapısıdır. Dünya tarihinde gerilere doğru gidecek olursanız bu kapıdan ne kadar çok din ve uygarlığın geçtiğini göreceksiniz. Çapı yaklaşık bin mil olan dev bir kapıdır bu. Ortadoğu’da bu kadar çok hareket olmasının nedeni bu kapıdır. Kertenkeleler bunu kullandı.

 

Kertenkeleler bu kapıyı denetim altında tuttu. Bu bölgeyi çalışmalarını yürütecekleri bir yer altı üsleri ve mağaralarını yaratmak için kullandılar. Dicle ve Fırat ırmakları arasında yer alan eski Mezopotamya uygarlığı, belli bir uygarlığın giriş yaptığı bir uzay kolonisiydi. Kuveyt bu bölgenin ağzında bulunuyor. Bu, insan ırkının başkalarının gereksinmesine hizmet üzere yönlendirildiği bir kapıdır.

 

Kertenkeleler arasında iyi ve kötü niyetli olanlar bulunur. Neden size bütün bunları anlatıyoruz? Neden bilmeniz gerekiyor bunu? Bilmeniz gerekiyor çünkü Kertenkeleler yeniden geliyor ve sizin boyutunuzla birleşiyor. Bilinçteki evrimsel sıçrama, sadece sevgi ve ışığa doğru hareket edip her Allahın günü baklava börek yemekten ibaret değildir. Gerçeğin ne kadar karmaşık olduğunu, ne kadar farklı çeşitlerinin bulunduğunu ve hepinizin nasıl varolduğunu kavramak zorundasınız. Onlarla barış yapmak ve ruhunuzun bütünleşmesine odaklanmak üzere birleşmek zorundasınız. Bu şekilde İlk Yaratıcıya geri gelebilirsiniz.

 

Pek çok şeyi yargılama ve kötü olarak etiketleme fırsatı ile karşı karşıya gelmek üzeresiniz. Ama yargılayıp etiketlediğinizde yeni gerçeklikleri deneyimleyip hissedemeyeceksiniz. Bunun bir özgür irade alanı olduğunu ve son plan, oynanacak son kart olan bir Tanrısal Plan bulunduğunu her zaman göz önünde bulundurun. Hepinizin bu son kartın bir as olacağını hatırlaması gerekiyor.

 

Gezegende yaşanan dramın doğası hayli ilginç. Ne zaman varolan sistemde bir frekans değişikliği olsa bu sistemden dışarı doğru hareket eden belli bir çekim gücü olur. Bu çekim gücü, sisteme giren her enerjiyi onun da evrim ya da sürecin parçası olabilmesi için sisteme çeker. Deneyimlediğiniz şeyleri, hissedebilmek için kendinize çekersiniz.

 

Tanrısal Plan nedeniyle kadim zamanların yaratıcı tanrıları bu zamanda yeniden buraya çekiliyor. Sürece katılmak ve frekanslarının değişeceğini anlamak zorundalar. Pek çok insan gibi onlar da değişime direniyor ama yine de kendi gerçekliklerini yaratıyorlar. Son üç yüz bin yılın bu yaratıcı tanrıları kendilerini kimin yarattığını unuttu. Yani kendi tanrılarını unuttular.

 

Işık Ailesi’nin üyeleri olarak siz unutmadınız. Göreviniz kavramak. Enerjiyi kararlı bir hale getirip yaratma gücünü harekete geçirecek kavrayış ve anlayışı gezegene getirmek. Bu gezegende ışık azımsanıyor, yaratıcı tanrılar da sizi anımsıyor. Kendi dehaları içinde bile kör noktaları var. Öylesine güç aşığılar ki birbirleriyle savaşıyorlar.

 

Yaratıcı tanrılar kendilerinden bir parçayı verdiler ve kendi tasarımlarının bir parçası haline geldiler. Onların kullanılabilir güçlerinin uzantısı olduğunuz için bu varlıklara bağlısınız. Gerçeği sadece dışarından değil, içeriden de değiştirmek için buradasınız. Hatırlamaya niyet ettiğiniz şey bu.

 

Yaratıcı tanrılar üzerinize yeniden baskı kurmak için geliyor çünkü yok olmak istemiyorlar. Sizin kanalınızla bir “sistem çökmesi” yaşandığını görüyorlar, daha büyük bir zarar ve korku vermek, bölge için bir kez daha savaşmak üzere buradalar. Besin kaynakları onlar için önemli. Gezegenin denetimini yitiriyor, korku ve karmaşa yaratmak için yerin altında yuvalarının bulunduğu, ilk kapıları Ortadoğu’ya doğru çekiliyorlar.

 

Özgün Planlamacılar, frekansa ilişkin olarak seçme özgürlüğünü gezegene geri getirmek istiyor. Evrimin son döneminden sorumlu olan tanrılar frekans değişimini kullanarak seçme özgürlüğüne izin vermiyor. Size hayal edebileceğiniz her yolla yanlış bir gerçeklik resmi çizerek psişik enerjinizi çalıyorlar. Biz bu tanrıların kötü olduğunu söylemiyoruz. Size sadece meydana gelen olaylar ve bu olaylara nasıl da masumca karıştığınız konusunda bilgi veriyoruz. Bu durumların sizin belli bir şekilde düşünmenizi ya da hissetmenizi ve belli bir bilinçle titreşmenizi sağlayacak düzenlemeler olduğunu anlamıyorsunuz.

 

Biz de aynı oyunu oynarız. Ne yaptığımızı görmek için geriye baktığınızda, sizin için bir frekans değişikliği planı yapmadık mı? Sizi tuzağa düşürüp aklınızı çelip özgür iradenizin varlığına, bu şekilde belli bir frekansta titreşmeyi seçebileceğinize inandırmadık mı?

 

En iyisi, sizin hepinizin Noel Baba’nın eski tanımlarından vazgeçmeniz. Noel Baba ve benzeri karakterler hakkında gerçeği nasıl keşfettiyseniz tanrı olarak tapındığınız bu enerjilerin de etrafında bir örtü, öykü, idealleştirilmiş bir bakış olduğunu da öyle ortaya çıkaracaksınız.

 

Gezegende egemen olan enerji, inanç sistemlerinizi kendi iradesine göre kendine çekiyor. İnanılmaz enerji akımlarını dışarıya akıtıyor ve bu enerji canlı. Size bütün düşüncelerinizin bir dünya yarattığı söylendi. Düşünceleriniz gerçek, gittikleri bir yer var. Tam şu anda altı milyar insan düşünmekte. Dünya üzerinde bu kadar enerji canlı. Bu enerjideki hakim duygu ne? Ve bu enerji kendini ifade etmeye ikna edilebilecek ya da zorlanabilecek olsa ortaya ne çıkardı?

 

Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, düzen içinde kimin kim olduğunu söylemeye gelmedik. Biz sadece yanılsamalarınızı yıkmak, inandırıldığınız şeylerin balonlarını patlatmak istiyoruz. Bunun yanlış olduğu değil söylemek istediğimiz, yalnızca daha büyük düşünmenizi önermek.

 

Aranızdan giderek daha çoğu bu plana göre titreşmedikçe hakim enerjinin uğrayacağı kayda değer kaybı hissedin. Frekans değişikliği ya da mantıklı zihninizin ısrarının üstesinden geldiğinizde ve mükemmel bir şekilde bir Frekans Bekçisi kadar temiz olduğunuzda yapabileceklerinizi düşünün. Frekans olarak kimliğin, fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal bedenlerinizin elektromanyetik dalgalar halinde yaydığı toplam enerji olduğunu hatırlayın. Birisinin sizden çekip aldığı bir şeye kendi iradeniz doğrultusunda sahip çıkıp onu geliştirmeye başladığınız zaman gezegendeki titreşimi değiştirirsiniz.

 

Sistemi çökertenler olarak son derece usta olduğunuz şeylerden biri de budur. Sizin şimdiye dek araç olarak kullandıklarınızı küçümsemek ya da hesaptan düşmek değil niyetimiz. Bizim istediğimiz yalnızca eski araçlarınızı aşmanız. Beslediğiniz saygı ve bağılılıklarınızın bir kısmı, zamanı gelip de her biriniz size bu zamanda yolunu gösterdiğimiz adımların ötesine geçtikçe size daha fazla hizmet etmeyecek olan inançlara yönelikti. Başka bir enerji size, “pekala” diyebilecek, “Eğer Pleiades’liler size bunu gösterdiyse çok iyi yapmışlar. Size yol gösterdiler. Bırakın sizi daha ileri götürelim.” Gezegene gerçekte nihai noktayı temsil edecek hiçbir şey verilmediği için evrimin sonu yoktur.

 

Sürüngen geçmişinizin tarihini andıkça tarihin ataerkil sistemindeki pek çok iz bırakmış karakterin sürüngen ailesinin bir parçası olduğunu göreceksiniz. İnsanların kötü olmaması gibi sürüngenler de kötü değildir. Sizden daha az İlk Yaratıcının parçası değildir onlar. Yüzleri ve fizyolojileri daha az değerli değildir. Genetik ustaları pek çok farklı biçim alabilir. Yalıtılmış bir türle çalışmanın güçlüğü, anlaşılıyor ki gerçeğin olanca çıplaklığıyla ortaya konmasının yaratabileceği şoktur.

 

Birçok başka yaratıcı tanrı var, bunlardan yalnız bazıları insan biçiminde. Şu andaki huzursuzluğunuz ya da rahatsızlığınızın en önemli kısmı, size en yabancı görünmelerinden ötürü sürüngen türü varlıklardan geliyor.

 

Tanrılarınızın kimler olduğuna ilişkin görüşlerinizi genişletmek istiyoruz çünkü bu tanrılar Dünya’ya geri dönecek. Gezegenin geçirmekte olduğu böylesine büyük karmaşanın nedeni de bu. Yaratıcı kozmik ışınlardan gelen frekansları almayı öğrendikçe bu tanrılarla karşılaşmaya hazır hale geleceksiniz. Dediğimiz gibi, bir kısmı geldi bile. Sokaklarınızda yürüyor, akademilerinize, hükümetlerinize ve iş yerlerinize giriyorlar. İzlemek ve enerjiyi yönlendirmek için buradalar. Kimi önemli bir yardım, kimi de öğrenmek ve evrimleşmek için geliyor. Kimi yüce olmaktan uzak niyetler besliyor.

 

Dünya dışı enerjileri nasıl ayırt edeceğinizi anlamak zorundasınız. Bir özgür irade evreni bu, onun için yaşamın bütün biçimlerine izin var. Eğer bir enerji sizi korkutmaya, dilediği gibi yönlendirmeye çalışıyorsa birlikte çalışmanın çıkarınıza olmayacağı bir enerjidir. Kiminle çalışacağınızı seçme olanağınız var. Birisinin sadece olağanüstü ve görünürde sihirli yetenekler geliştirmiş olması, bu varlığın ruhsal olarak mutlaka evrimleştiği anlamına gelmez. Ayırt etmeyi öğrenin.

 

Enerjinin canlı hale geldiği son derece önemli bir zamanda yaşıyorsunuz. Hissettikleriniz bütünüyle, saklı potansiyelinizin harekete geçirilip uyandırılmasının sonucu. Rüzgar şiddetle esiyor ve size ortalıkta heyecan verici bir şeyler olduğunu gösteriyor. Tanrılar burada. Sizsiniz bu tanrılar.

 

Bilinciniz tarihinize açıldıkça eski gözlerinizi açmayı öğreneceksiniz. Bunlar, bir insanın değil, tanrının bakış açısından gören Horus’un gözleridir. Birçok gerçekliği görebildiği ve resmi, tarihi bütünüyle bir araya getirebildiği için eski gözler varolan her şeydeki karşılıklı bağlılığı ve anlamlılığı görür. İçinizdeki eski gözleri açtığınızda kişisel tarihinizin bütünüyle ilişki kurabilecek hale gelmekle kalmayacak, gezegenin, galaksinin ve evrenin tarihi ile de ilişkinizi kurabileceksiniz. İşte o zaman gerçekten, tanrılarınızın kimler olduğunu ortaya çıkaracaksınız.

 

 

 

 

 


(4)

 

ÖZGÜR İRADE BÖLGESİNDEKİ ANILAR

 

 

Bir varmış bir yokmuş, bir şeyler yaratmak isteyen varlıklar varmış. İstediklerini gerçekleştirmeleri için yaradılışın bir bölümünü çok ince düzeylerde değiştirmeleri gerekiyormuş. Bu varlıklar, bilincin ışık adı verilen bir yönü için, onunla birlikte ve onu özenle koruyarak çalışıyorlarmış. Çeşitli zamanlarda bu Işık Bekçileri karşılaşır, birlikte çalışır ve yolları gerçeğin farklı boyutlarında çakışırmış. Planları, yarattıkları modelleri birbirleriyle paylaşır ve planlarının yürürlüğe gireceği bir zamanı tasarlarlarmış.

 

Işık ekibinin kimi üyeleri İlk Yaratıcıya özgü olasılıkları ortaya çıkarmıştı; İlk Yaratıcı ne yapardı, İlk Yaratıcı nerede hareket ederdi, İlk Yaratıcı nasıl uyarılabilirdi? Bu varlıklar ışıkla neler yapılabileceğini anlamışlardı, planları son derece büyük bir özenle hazırlanmıştı. Yüzlerce bin yıl boyunca ışık varlıkları planı uygulama çalışmaları yaptı. Bu planın bir kısmı da, zamanı geldiğinde İlk Yaratıcıdan geleceğini öngördükleri sarsıntıya hazır olmaktı.

 

Temel çalışma gerçekleştirilip egzersizler başladığında büyük bir bağlılık ve hazırlık vardı. Plan son derece cüretkar olduğundan uygulamaya geçmeden önce öğrenilecek çok şey bulunuyordu. Işık Bekçilerinin amacı ışık ya da bilgiyi ışığın hoş karşılanmadığı ve varolana uymadığı bir gerçekliğe getirmekti. Uymayan bir papucu ayağınıza geçirmek gibiydi.

 

Işığın uyacağı zaman için bir plan hazırlamaları gerekiyordu bu varlıkların. Bu varlıklar sizlersiniz, zamansa şimdi. Zaman özenle ayarlandı ve her biriniz varlığınızın en derininde buraya bir amaçla geldiğini biliyor. Sizi şimdiye dek kendi gerçeğinizle sınırlayan, çelik teller gibi ince bağlarla bağlayan ve kendiniz ve kozmosla ilişkinize ilişkin fikirlere hapseden her şeyi serbest bırakacağınız hayati bir anı başlatmak için geldiniz.

 

Planı harekete geçirmek ve ışık bilinciyle çalışmak üzere bedenleriniz için zaman şimdidir. Eyleminiz bu andan kaynaklanıyor. Bütün yapmanız gereken, bu enerjinin bedeninize girmesine izin vermeye başlamak. Bu enerjiyle birlikte titreşmek, benliğinizin geçitlerini, kendilerini fiziksel bedeninize hapseden duygusal enerjileri temizlemek. Benliğinizi incelemeye başladığınızda bilincin iç yolları ya da iç sinir sisteminde gezilecek bir çok benlik olduğunu göreceksiniz.

 

Toplumunuzun, sizi kendinizin bu en derin, ödüllendirici ve heyecan verici bölümünü keşfetmekten çok zekice alıkoyacak şekilde tasarlanmış olduğunu göreceksiniz. Işık Bekçileri olarak gerçeklik seçenekleri yaratacak, bunları gezegenin kitle bilincine getireceksiniz. Bunu, kim olduğunuzun, hayatta bütün yaptıklarınızın, hayatta size yapılan her şeyin kabulü ile bir iç barış ve iç sevgi yaratarak önce kendiniz için yapacaksınız. Sizi, ışığı temellendirdiğiniz bu son aşamaya getirmede tam olarak gereken durumlar olduğu için bunları kabul edecek ve bütününüze katacaksınız.

 

Eski bir öykü bu ve bedeninizde saklı. Sizden istediğimiz, size hatırlattığımız şeylerin bir kısmı da bu tarihi hazine odasını açmanız, bir iç arkeolog olmanız. Bilincin amaçlılığı konusunda bir fikir edinmeye başlamak üzere bu yaşam ve birçok başka yaşamlar boyu hafızanın yollarında yolculuk etmeye istekli olmanız.

 

Kendi bilincinizin amacına ilişkin bir fikir edinmeye başlayıp yolculuk ettiğiniz zekice yolları, kullandığınız pek çok kılığı, katıldığınız pek çok eylemi keşfettikçe varlığınızın bütününü kabul etmeyi öğreneceksiniz. Davranışı yüceltmeyen tavrı, kendi cinsel kimliğinizi, yaşamlar boyu hayatı nasıl değerlendirdiğinizi ya da değerlendirmediğinizi kabul eder hale geldikçe bedeninizde timüs bezi yakınlarında, dört ve beşinci çakralar arasında yer alan bir çakra merkezi açılacak. Sinir sistemi olasılıkla buradan açılmaya ve bilgi akmaya başlayacak, buradan hareketle bedeniniz canlanacak ve koşulsuz sevgiye doğru ilerleyecek.

 

Katıldığınız süreci kabul edip araştırdıkça şu anda gezegende olanlar üzerine daha büyük bir anlayış sahibi olacaksınız. O zaman da başkalarının bu zamanda en iyi öğrendikleri melodi ile dans etmelerine izin vereceksiniz. Gezegende bazı hayli karışık melodiler işitiliyor ama hepsinin bir amacı var. Amaç, benliği gerçek hakkında bütünüyle bilgi sahibi olabilecek kadar güçlendirmek. Gerçek yoluyla benlik, ruhun ya da sizin kişisel yolunuzun ne olacağına açıklıkla karar verebilir.

 

Dünya için yapılan özgün plan, bütün çeşitli galaktik sistemlerin bilgi değişim merkezi olmasıydı. Özgün Planlamacılar bu tasarıdan vazgeçmedi. Işık Ailesi’nin üyeleriydi onlar. Aranızdan bazıları Özgün Planlamacılarla çok yakındınız. Bir an için bunu hissedin.

 

Anılarınızı uyandırmak istiyoruz. Rahatça, bilerek ve bilgiyle hareket edebilmeniz için bu gezegende türünüzün başına gelenlerin çapını anlamaya başlamanızı istiyoruz. Özgün Planlamacılar farklı dersler ve farklı gerçekliklerin yapısını anlayacak yetenektedir.

 

Değindiğimiz gibi, bir özgür irade evreninde İlk Yaratıcı tarafından her şeye izin vardır. Bundan ötürü, zaman sizin bildiğiniz şekliyle yerel bölgeniz dışında varolmadığında, olaylar kendiliğinden olmaya bırakılır. Böylece siz insanlara, Dünyada herhangi bir kozmik gezegensel hareketin gerçekleşmesinden bu yana uzun bir zaman geçmiş gibi görünür. Evrimin daha geniş planında o kadar uzun sürmemiştir, ama sizler Dünyanın zaman çerçevesine tutsak olduğunuz için uzun bir zamanmış gibi hissedersiniz.

 

Işık bilgi verir, karanlık bilgiyi saklar. Böylece, gelecek zamanlara üç boyutlu gerçeklik alanının dışına yolculuk ettikçe sizin için kimin kim, neyin ne olduğunu ayırt etmek kolay bir hale gelecek. Ayrımını yapmanız gereken tek şey, bir şeyin ışık mı olduğu, size bilgi verilip verilmediği ya da karanlık mı olduğu, bilginin sizden bütünüyle gizlenip gizlenmediğidir.

 

Karanlık ve ışık, gidip isteklerini yerine getirmek üzere sayısız yaratıcı tanrı yaratan aynı yaratıcıdan, İlk Yaratıcıdan gelir. Bütün bu yaratıcı tanrılara dünyalar oluşturma özgürlüğü verilmiştir; yaşamın nasıl yaratıldığının keşfi, yaşamın sorumluluk sahibi ağırlayıcılarının nasıl olunacağı, yarattıkları galaktik sistemlerde nasıl gezegenlerin anne babası haline geleceklerinin keşfi özgürlüğü. İyi bir anne baba olmayı öğrenmek, sürekli devam eden bir süreç olmuştur.

 

Yaratıcı tanrılar kendilerini aldı, kendilerini yarattı ve dünyalarını kendileriyle beslediler. Mısır’da dünyayı mastürbasyon yaparak yaratan bir tanrı hikayesi vardır. Tanrı kendini aldı, yarattığının dışında değil içinde olabilmek için kendinden küçük parçalar yaptı.

 

Yaratıcı tanrıların parçası olan hafızaya hepinizin erişmesi gerek. Kim bu tanrılar? Bu tanrılarla savaşan tanrılar kimler? Bazı tanrılar, buraya gelip sizi denetleyenler kimler? Görevinizin bir bölümü hafızanıza ulaşmak.               universe-people.com

 

Bu varlıklar Dünyaya döndüğünde birçoğunuz onlara dönüp, “Evet, olağanüstü tanrılar bunlar” diyecek; “Onları harika buluyorum. Öyle olağanüstüler ki. Bakın yapabildiklerine.” Bu tanrıların bazısı dünyanızı onarıp kurtarıyor gibi görünecek. Daha geniş bir bakış açısını kaybetme tehlikesi de işte burada. Dünyanızı onarıp kurtarmaya gelmiş gibi görünecekler, gerçekteyse yapacakları sadece yeni bir otorite ve denetim biçimi yaratmak. Söylemek istediğimiz, öyle kişilerin bu varlıklar üzerine bir inanç sistemi, bir paradigma kuracağı. Varlıkların burada bulunuşunu size satmak için büyük bir pazarlama programı oluşturulacak. Program sürmekte.

 

Işık Ailesi’nin üyeleri olduğunuz için sizler dünya üzerindeki kitlelere benzemiyor, başkalarının bilmediği şeyler biliyorsunuz. Bu varlıkların ışıktan olmadığını bilebilirsiniz, bunu benliğinizin derinliklerinde bilebilirsiniz. Bunu bilmeyen bir toplum sizi hasta edebilir. Mucizeler gerçekleştiriyor, dünya tarihinin en önemli olayı oluyormuş gibi göründüğü için pek çok insan bu varlıklara tapınacaktır. İnsanlığa yepyeni bir fırsat, yepyeni bir çağ veriliyor gibi görünebilir. Sonraysa çok büyük bir sürpriz olacak ve insanlar zorbalıkların hiç olmadığı kadar büyüdüğünü görecekler.

 

Amaç, kuşkusuz, her birey için bağımsızlaşmak ve gezegen için birleşmektir. Sıçramayı herkes gerçekleştirmeyecek. Herkes uyum içinde çalışmak isteyen frekansta titreşmiyor bu zamanda. Yeni, daha yüksek bir otorite, yeni bir paradigma, hayvan tanrılar ya da her ne ise, olduğunu düşündükleri şeyi bulduklarında kendilerini vecd halinde hissedecekler var dünyada. Böylece, Işık Ailesi gezegene sızdığında, girdiğinde kendi gezegensel küresini, kendi Dünyasını yaratacak.

 

Hepiniz otoriteyi öğreniyorsunuz. Şimdi burada bulunan varlıkların patronu kim? Kim onların tanrıları? Bağlı oldukları otorite kim? Bu otorite şimdi Dünyaya dönüyor. Dünya için alınacak bir ders var bunda. Ne ruhsal olarak bilgi sahibi olan, ne de ruhsal yollara dayanmış bu varlıklar ruhsal bir gücün varlığını yadsıyor. Ruhsallığın yasalarını etkileyen bilimsel ilkeler, teknolojiler geliştirdiler.

 

Ruhsal dünyaların varlığını anladığınız ya da inandığınız için evrimleştikçe herkesin bu bilgiyi doğallıkla kucaklayacağını düşünebilirsiniz. Öyle değil. Ruhsal bağlantıları anlamaksızın madde ve gerçeklikle oynayan parlak bir usta haline gelmek mümkündür. Bunu öğrenmeniz çok önemli.

 

Gezegene yıldızlardan gelenler olacak. Dünya üzerindeki insanların kitle bilincine inanılmaz gelen becerileri olacak. Ama herhangi bir ruhsal arayışa bağlı olmadıkları için bu varlıklar hissetmeyecek. Araştırma, ruhsal benliği uyandırma seçimi elbette bu gezegende ve bütün bu evrendeki herkese açıktır. Ama herkes kullanmayacak bu seçimi.

 

Tıpkı gezegende sizin kendi his merkezleriyle -duygusal ve ruhsal bilinçle- bağlantıları olmayan çok güçlü bireyler yetiştirmeniz gibi, uzayda da ruhsallıkla hiçbir ilişkisi olmayan son derece güçlü uzay kralları ya da uzay varlıkları vardır. Yoğun güçlere sahiptirler. Bu güçlerle karşılaşırsanız kendinizi Golyat’la karşılaşan Davud gibi hissedersiniz. İşte bundan ötürü sizin hepinizin frekans titreşimleri arasında dans edebileceğiniz ya da deneyimlemek istediğiniz dünya istasyonuna geçivereceğiniz şekilde gerçekliğinizi değiştirmeyi öğrenmeniz önem taşıyor.

 

Tapınılacak bir şeylere sahip olmayı istemek Dünyadaki kontrol frekansıdır. Gezegen, yeni birisi ya da bir şeye tapınmaya doğru gidiyor. Bu da olası holografik bir eklenmedir -tapınılacak yeni bir tanrı. Yaratıcı tanrılar, sürüngenler planlarının başarısızlığa uğradığını biliyor. Niyetleri şimdi yeni bir plan, yeni bir saptırma, gücü elinizden alacakları yeni bir yol yaratmak. Onun için, her şeyden önce kendinizi dinleyin, onunla dans etmeye başlayın, onunla dostlar edinin. Siz, kendiniz gerçeği kendi içinizde keşfetmeyi ve yaşamanızı bu şekilde yönlendirmeyi amaçladınız. Bu gerçekten özgür irade alanında verilen bir armağandır.

 

Bir özgür irade alanındaki çelişki ya da dengelemenin bir bölümü de her şeye, hatta zorbalıklara bile iznin olmasıdır. Özgür irade alanında herkese kendi gerçekliğini yaratma potansiyeli bağışlanmıştır. Gerçeği sizin için yaratacak birisinin olması bir özgür irade seçimidir. Dünyadaki insanların çoğu, başkalarına gerçeklerini yaratıp kendilerine dayatma izni veriyor. Frekans kontrolü yoluyla yanıtları dışınızda aramaya yönlendirildiniz. Yeni tanrılar ortaya çıktığında onlara tapınmaya hazırsınız. Bu böyle sürüp gidiyor. Frekansı bu şekilde kontrol edenler aynı şeyin içinde yiterler. Onların aynaları sizsiniz.

 

Kendi rehberliğiniz ve cesaretiniz doğrultusunda yaşamaya başladığınızda her şey bütünüyle değişir. Birçok yerde olan da bu. Düşünce Dünyada nasıl dolaşıyorsa, evrende de düşüncenin yönlendirilebileceği yollar var. Izgara yapılar ve yaratıcı kozmik ışınlar, sizin inancınızı başka varoluş alanlarına taşıyan bir galaksiler arası sistemin parçaları. Böylece bugün bile sizler bir frekans olarak başka sistemleri besleyen yaşayan ilham kaynaklarısınız.

 

Başka sistemlerden sizin sisteminize enerji çekişimize benzer bir şekilde siz de başka sistemlere enerji göndererek onları etkiliyor ve bilmiyorsunuz bütün bu olup biteni. Sistemleri etkilemedeki gücünüzün farkına varmanızı istiyoruz. Ne denli güçlü olduğunuzu bile bilmiyorsunuz. İşte bu nedenle tehlikeli olabilirsiniz. Bu dönüştürücü enerjiden inanılmaz miktarlarda aldınız. Ne yapacaksınız bununla? Nasıl yönlendireceksiniz? Kendinizi seviyor musunuz?

 

Özgün Planlamacılar buradaki belirli alanın çok daha ötesinin peşindeler. Evrensel DNA’da bir sıçramanın peşindeler. Bütün evrenin bilinçte yeni bir senfoni seslendirmesini istiyorlar. Amaçları sadece Dünyanın frekans açıklığının yeniden yapılandırılması değil bundan çok daha büyük oynuyorlar; bütün bu evrenin titreşimsel değerini yeniden yapılandırmak istiyorlar. Bunu, anahtar bölgelere sızıp eşzamanlı bir içe çöküş yaratarak gerçekleştiriyorlar. Bu, çeşitli merkezlerde bütün evrenin zamanı geldiğinde kendi frekansını değiştireceği şekilde evrensel bir uyanış olacak.

 

Özgün Planlamacılar İlk Yaratıcının çıkarı için çalıştı. İlk Yaratıcı varolan her şeyden ders alır, çünkü odur her şey olan. Sizin kendi derslerinize, kendiniz için ortaya koyduğunuz şeylere saygı duymanız gibi, İlk Yaratıcı da bütün yaradılışı onurlandırır. İlk Yaratıcı bırakır yaradılışı olsun ve bilge bir annenin çocuklarından çok şey öğrenmesi gibi doğurduğunu seyrederek kendi potansiyelini öğrenir. İlk Yaratıcının deneyimleyip evrimleşebilmesi için sizin gidip en yeni buluşları getirmenize ihtiyacı vardır.

 

İlk Yaratıcı, enerjisini bu özgür irade alanına yöneltti, çünkü geleceğinizde, geniş bir bakış açısından kendi haline bırakılacak olursa bu deneyimin nereye gideceği görüldü. Enerji alır yürür ve başka enerjilere sahip olur. Bu evrensel sistemde yüzlerce, binlerce yıllık bir diktatörlüğün kurulması çok büyük bir olasılık olarak var. Uzak gelecekte bir yerden bu deneyim elden geçirildi. Asıl enerjisi değiştirildi, dönüştürüldü ve bilinciniz uyandı. Sistemin derinliklerine giren sizler de çeşitli görünümlerde bu dönüşümün parçasısınız.

 

Sizin insan kısmınız kimin iyi, kimin kötü ve uzay hiyerarşisinde kimin kim olduğunun tanımını yaptı. Bu konuda muazzam bir edebiyat birikimi var, hepsini de satın aldınız. Yıkın bütün bu düşünceleri. Bizim kim olduğumuz düşüncesi de dahil yıkın her birini.

 

Gelecek yıllarda gökten gelenler Işık Ailesi’nin üyeleri olmayabilir. Gezegendekilere ayna tutacak gelenler. Size, dersinizin otorite olduğunu söylemiştik; kendi kendinizin otoritesi haline gelmek ve karar sürecinizi hükümettekilere, ebeveynlerinize, öğretmenleriniz ya da tanrılara bırakmaya son vermek olduğunu. Dünya halkının özerk olmasının zamanı gelmiştir.

 

İnsanlar uyanmadan önce kendilerine bir numara yapılmasına gereksinecek. Çoğunuz kendinizi büyük bir düş kırıklığına uğramış bulabilir. Sizler, başkalarının görmediği şeyleri göreceksiniz. Gezegen üzerinde kitle histerisinin oluştuğunu görecek, bununla birlikte yaşayamayacaksınız. Kitlelerin budalalıktan ibaret sahte bir tanrıya doğru gittiğini göreceksiniz.

 

Neyin olabileceğini hissetmeye başladınız. Işık taşımak müthiş bir görevdir. Bir kez bedeninize aldığınızda bir daha durduramazsınız. “Işık ekibini terk ediyorum. Işık Ailesi’nin üyesi olarak tanınmak istemiyorum.” diyemezsiniz. Bazılarınız kimi zaman bunu ister ama ışık bir kez gelmişse gelmiştir artık.

 

Gezegenin üzerinde çevresinde sizin “kötü çocuklar” olarak hissettiğiniz, hükümet güçlerinizin iş yaptığı uzay varlıklarının da sizinle aynı konularla ilgilendiğini görmenizi isteriz. Onlar, size inançlarınızı ve canlandırdığınız dramayı yansıtan varlıklar. UFO araştırma örgütleri tarafından tiksindirici tavırlar sergilemekle, mutasyon yapmakla suçlandılar.

 

Şimdi, bu varlıklar size kendi dünyanızı yansıtan bir ayna gibi hareket ediyor. Neye boyun eğdiğinizi, liderlerinizin bütün dünyada neler yapmasını kabullendiğinizi gösteriyorlar. Hükümet ve medya karşısındaki boyun eğici tavrınız, kullanılış biçiminiz dünya dışı varlıklar tarafından mutasyona uğratılan bir inekten çok mu farklı? Buraya gelen dünya dışı varlıklar kendi türünüzün yaptığından farklı hiçbir şey yapmıyor. Kitleler liderlerine kendi adına istedikleri şeyi yapmasına izin veriyor çünkü ayağa kalkıp, “Hey! Bunu onaylamıyorum!” demiyor. Dünyada bir kendinden hoşnutluk söz konusu. Gezegendeki bilinç, “Bunu benim için sen yap. Ben sorumlu olmak istemiyorum. Sen benim hükümet görevlim ol. Sen benim öğretmenim ol. Sen benim patronum ol. Birisi bana ne yapmam gerektiğini söylesin.” bilinci.

 

Dünya dışı varlıkların size yansıttıkları tavrınız bu. Televizyonda gösterilen Ziyaretçiler filmini hatırlıyor musunuz? Film size uzaydan gelen kimi varlıkların hinliği ve kurnazlığı üzerine bir fikir veriyor. Gerçekten de onlara tapınacak, son derece güçlü ustalar olduğuna inanacak insanlar olacak. Bu senaryoların gerçekliğinin kanıtlanacağını söylüyoruz. İnsan bilinciyle gezegendeki dünya dışı varlıklar arasında henüz sonuca varmamış bir birleşme var, size hızlı bir şekilde pazarlanmakta olan bir birleşme.

 

Sezgilerini inceleyip kullanan çoğunuz, insan ırkının geri kalanının aptallığı ve uzaydan gelip sizinkilere benzeyen bedenleri olmasa da kendilerini sizin yaratıcılarınız olarak sunan kimi varlıkları ideolojik olarak yüceltmeleri karşısında hayretten donakalacaklar. Bu varlıklar pek çok şey yapabilecek durumda olacak ve birçok teknolojiyi paylaşacak. Gezegendeki bilim insanlarınıza, mikrop savaşını öğreterek önce yaratılmasına yardım ettikleri kimi hastalıkları iyileştirecekler belki.

 

Toplum tiksinti uyandıracak içinizde çünkü yeni tanrılara uymayacaksınız ve kendi köşenize çekileceksiniz. Yeni tanrıların kertenkeleler olabileceğini anlıyor musunuz? Sıkı durun çünkü neyin gerçekleşeceği üzerine hiçbir fikriniz yok. Size bütün olacakları söyleyecek olsaydık çoktan dağılır giderdiniz.

 

İki taraflı ajan olduğu için her iki grupta da oynayanlar var. Son derece karmaşık bir konu bu ve anlamanızın zamanı geldi. Paradigmalarınızı bir yana itiyor, kimliğinizi genişletiyoruz çünkü sizleri birşeye hazırlıyoruz. Hazır olduğunuzda bir kimlik içinde dimdik ayakta durabilecek hale gelecek, orada olduğunu düşündüğünüz şey tarafından ezilmeyeceksiniz.

 

Ah, sevgili insanlar, bir serüvenin içindesiniz ve ancak sizler gerçekleştirebilirsiniz bu serüveni. Beden dışı dünyalar sizi sürekli destekliyor. Işık Ailesi üyeleri her zaman çevrenizde ve sizlerle. Yine de sizinle paylaştığımız yasalarda ustalaşmak, onları gezegende temellendirmek size bağlı.

 

Eğer size öğrettiklerimizle (kimliğinize inanmak, eşzamanlığa inanmak, planın bir parçası olduğunuza inanmak) birlikte yaşamaya başlarsanız büyük felaketin, inanılmaz tuhaflıkların orta yerinde bile insanlık yasalarına meydan okuyabilir durumda olduğunuzu göreceksiniz.

 

Yaratıcı tanrıların ona doğru evrimleştiği kendi tanrıları vardır. Yaratıcı tanrılarla onların tanrıları arasındaki bilinç sapması, mutlaka türlerin değil de dünyalar ve evrenlerin manipülasyonu bağlamında gerçekleşti. Tür olarak siz, pek çok gerçeklik dahilinde maniple ediliyorsunuz. Göreviniz, kaç gerçeğin içinde varolduğunuzu ortaya çıkarmak. Yaratıcı tanrılar gerçeklik hokkabazlarıdır. Peki onların gerçeklikleriyle hokkabazlık eden ve onları yaratmalarıyla bütün bu dünyalarda ilk sıraya yerleştiren kim?

 

Bütün bunların hissedilmesi gerek. Bırakın beyin hücreleriniz, akılcı, bilinçli zihniniz şeyleri dakik bir şekilde tanımlamak istemeksizin varlığın kapısını tıklatsın. Bu deneyim içinizde bir duygunun büyümesini içerir. Sonra günün birinde, bir anda, bir öğleden sonra, içinizi kaplayan bir bilme duygusuyla, binlerce sayfalık bir kompozisyon beş saniyelik tanrısal bir vecd halinde canlanıverir.

 

 

 

 

 


(5)

 

IŞIK TELİNİ KİM TAŞIR

 

 

Evrenin tarihini fiziksel bedeninizde taşıyorsunuz. Gezegende şu anda olmakta olan, bu bilgiyi barındıracak bir bilgisayar, olacağı noktaya kadar evrimleşmesine izin vermenizden ötürü, fiziksel bedeninizin tam anlamıyla geçirmekte olduğu dönüşüm.

 

Bu, sizinle gerçekten bir ilgisi olmayan biyogenetik mühendisliği sayesinde olacak. Elbette, bu süreci işbirliğine girmeyi isteyerek kolaylaştırabilirsiniz. Tür olarak sizler, sizi yaratan ve tarihinizin periyodik dönüm noktalarında DNA’nızı yeniden tasarlayan varlıklar tarafından biyogenetik olarak değiştiriliyorsunuz.

 

Bu zaman periyodu, geri dönmeleri, burayı geri alıp özgün planına döndürmeleri için, özgün yaratıcı tanrılar ya da tasarının yaratıcıları tarafından tasarlandı. Tasarıya katılmaları için milyonlarca varlık çağrıldı. Milyonlarca varlık, “Evet” dedi, “bizler özgür ruhlarınız. Gidelim, geri alalım tasarıyı ve görelim bakalım olması gereken hale getirebilir miyiz. Yıkıntıları yeniden ayağa kaldıracak, bir araya getireceğiz.”

 

Böylece planlar çizildi, tasarımlar yapıldı, içlerinde hangilerinin resesif gen ve ışık iplikçiği taşıdığının anlaşılması için genler incelendi. Açık seçik bir şekilde, soyaçekimsel olarak, ışığın şifrelendiği evrimleşme potansiyeli taşıyan iplikçik birleşimlerine bütünüyle ulaşmanızı sağlayan soyu seçtiniz.

 

Bedenlenmeden önce hepiniz, şifre ya da planınızı ateşleyecek, hafızalarınızı harekete geçirecek olayların tasarlanmasına izin verdiniz. Sonra bedenlendiniz ve unuttunuz. Parçası olduğunuz tanrısal bir amaç ya da Tanrısal Plan olduğunu anladığınız için hepiniz plan ve şifrelerinizi bir ölçüde ateşlediniz. Şifrelerin ve benliğinizin gerçekleştirilmesinin ateşlenmesi son derece yoğun bir hale gelecek. Bunun nedeni, evrimleşen DNA. On iki sarmallı DNA’nız yerine yerleştirildiğinde bu sarmallar on ikili çakra sistemine bağlanmaya başlayacak.

 

On iki çakra, çevirebilecek durumda olmanızın gerektiği bilgiye doğru girdap merkezidir. Gezegende olmadığınızda bile evrimleşiyor, benliğinizin diğer kimlikleriyle belki de daha hızlı ilişki içinde oluyorsunuz. Bundan ötürü, evrimleşmek için, mümkün olanın tavanı ya da sınırı olarak belirlenenin ötesine geçip büyümenizi gerektiren özellikle zorlu durumlar seçiyorsunuz. Girdiğiniz gerçeklik ne olursa olsun, olağanüstü varlıklar haline gelmeniz gerekiyor çünkü Işık Ailesi’nin üyeleri, özgür ruhların dalları olarak sizin güçlü olduğunuz yan bu. Sorun ya da ahenksizlik yaratacak bir karşıtlık değil, uyumlu bir karşı koyuş yaratacak bir şekilde karşıt konumda olabileceğiniz zorlu durumlarla yüzleşmek için bu gezegene bilerek geldiniz. Ahenginizle eski titreşimsel frekansa karşı çıkıyorsunuz.

 

Başkalarıyla aranızda hissettiğiniz sürtüşme, kısmen sizin bu evrimleşme ve atılım yolunda olmanızdan kaynaklanıyor. Başkaları bundan hoşlanmıyor çünkü sizin gibi cevap verecek biçimde kodlanmadılar bu zamanda. Bazıları bunun için hiç kodlanmadı. Kimisi planı biliyordu, buraya bu zamanda izleyici olmak üzere geldi. Bazı çekingen varlıklar buraya geldiler, çünkü planetin planı gerçekleştirilirken gezegene adım atacak cesareti bulurlarsa, bunun bir şekilde onların kendi bilinçli yolculuklarının onaylanması olacağını, dönüşüme katılımları sadece burada olmakla sınırlı bile olsa, bunun onları daha yüksek bilinç durumlarına fırlatacağını biliyorlardı.

 

Böyle bir etkinliğin sadece çevresinde olmak bile güçlendiricidir. Onun için, bu zamanda gezegende olup da bu büyük frekans değişikliğine katılma kararı alan herkese hak ettiği değeri verin. Gezegende ne kadar çok frekans olursa eski frekansı değiştirecek o kadar çok enerji bulunmuş olur. Kendisini ışığa açanların bedenleri tam anlamıyla yeniden düzenleniyor. Bedenin bu yeniden düzenlenmesi, DNA’nın yeniden yapılandırılmasıdır.

 

DNA’nız bir iplikçiktir. Bir bilim insanı bunu bağlayıcı iplikçik olarak tanımlayabilir. Bu noktada yapabileceklerinin en iyisini yapan bilim insanları, DNA’nın belli kısımları üzerinde belli şifreler buldu. DNA’nın gereksiz kısımlarını da buldular. Başka bir deyişle, çözemedikleri, anlayamadıkları kısımlar var, bunların öylesine varolduklarını düşünüyor ve “Artık DNA” adını takıyorlar. İzi kaybediyorlar.

 

Yaratıcı tanrılar tarafından hepinizin nasıl yaratılmış olduğunuzdan söz etmiştik. Gelecekte genişletilecek ya da mekan eklenecek evler gibi inşa edildiniz. Şimdi, sizi tasarlayanların kimliğinize eklemeler yaptığı bir dönüm noktasında bulunuyorsunuz. Bilim insanlarının “Artık DNA” adını verdiği, bedeninizde uzun zamandır uyur durumda bulunan bir şeydi ve artık harekete geçiriliyor. Öğretilerimizde oksijenlenmenin önemini her zaman vurguluyoruz çünkü oksijen şifreleri besliyor, bedenlerinizdeki artık (aslında kuşkusuz artık olmayan) DNA’yı uyandırıyor.

 

Bilim insanlarının “Artık” diye nitelendirdiği, bedeninizin derinliklerinde, bütün bir alıcı, bir dördüncü boyut varlığı olmanızı sağlayacak algıları barındırıyor. Uyandırılan bu DNA, görme, işitme duyularınızı değiştirmenizi, ömrünüzü uzatmanızı vb sağlayacak. DNA’nızın bilim insanlarını şaşırtan uyur durumdaki parçası şimdi hayata geçiyor.

 

Öylesine hızlı bir dönüşüm geçiriyorsunuz ki, kimi bilim insanları süreci hastalık olarak adlandırıyor. Bazıları bu durumdan ötürü çok kaygılı. Hükümeti DNA araştırmalarına milyarlarca dolar yatırım yapmaya ikna ettiler. Bedeninizde olmakta olan kesinlikle bir hastalık değil. Doğal bir şekilde dönüştürülmekte, yeniden düzenlenmektesiniz. Bu dönüşüm, çoğunlukla siz uykudayken yapılıyor. Böylece, sabahları uyandığınızda bedeninizde bir şeyleri farklı hissedebilirsiniz. Bu değişimlerin kendilerini göstermesini, yeni yetenekler geliştirmeyi bekleyebilirsiniz. Kendiliğinden birçok şey bileceksiniz.

 

İnsan bedeninin özgün tasarımcıları iyi niyetli varlıklardı. Bu özgün yaratıcı tanrılar, size biyogenetik olarak müthiş bir ruhsal canlılık ve müthiş bir yetenek zenginliği bağışlamada çok cömert davrandılar. Bilginin çoğu, bedeninizde dağıtılıp şimdi yeniden düzenlenen ışık şifreli iplikçiklerde saklıdır. Kemikleriniz ve iskelet biçiminiz bu bilgiye uyar. İskelet biçiminiz düzenlendiği, kutsal güç alanlarının enerjisi serbest kaldığı, kozmik ışınların bedeninize çekildiği ve hücrelerinizin içinde ışığın şifrelendiği iplikçikler kendi kendilerini yeniden düzenlemeye başladığında değişim içinde olduğunuzu göreceksiniz. Baktığınız her şey size değişimi yansıtacak.

 

Sizi bir dizi boyut ya da frekansa yükseltmek üzere yaratıcı tanrılar tarafından tasarlanmış olan şimdiki evrimsel sistem, yedisi bedeninizin içinde, beşi dışında olmak üzere on iki çakra merkezine karşılık gelen on iki sarmalın evrimine dayanır. Sistem bu şekilde devreye girer. İnsan bedenindeki sarmallara ilişkin olarak en düşük frekanslı olan istasyonlara bile ulaşılabilecek ortak bir frekans yakalanmalıdır.

 

On iki sarmalın ötesine geçebilecek insanlar da vardır. Ancak, genellikle insanlığın bilinç durumu bu tür bir hızlandırmayı başarabilecek durumda değildir. İnsanlar için çifte sarmala dayalı bir sistemden on iki sarmallı sisteme geçiş yeterince büyük bir aşamadır.

 

Bazı kişiler kısa bir süre sonra on iki sarmalla çalışacakken gezegendeki diğerleri on yılın sonlarına dek bu değişimi almayacaklardır. Bunun nedeni, her bir bireyin ancak bütünleyebilecek hale geldiğinde frekansı alacak biçimde şifrelenmiş olmasıdır. Planın bu erken aşamasında bile birçok kişi değişiklikleri bütünlemede zorluk çekmekte. Yeryüzündeki insanların büyük bir çoğunluğu kendisini sadece tek bir gerçeğin varolduğuna, bunun dışında bir şey olmadığına inandırmış. Bu insan ırkının çöküşü olabilir.

 

Bir kişide sarmallar bütün güçlerine ulaştığında o kişinin düşüncesini aşan iç bilgisinde bir uyanış olur. Bu iç bilgi, kendini bilmedir, fiziksel dünyadan çok daha fazlasının olduğunu söyleyen bilgidir. İnanın ona. Bilin. Anlayın.

 

Fiziksel dünya ruhsal dünyanın izidir. Ruhun ve benlik evriminin dünyası bir bilgi patlamasının eşiğinde bulunuyor; ucuz enerji, serbest enerji -her şey verilecek size. Bunların hepsi ışık şifreli iplikçiklere bağlı.

 

Öyküyü size anlatırken, baskına gelip duruma el koyan yaratıcı tanrıların sizi denetim altında tutmak için belli bir şekilde hareket etmeleri gerekiyordu. Zekanızı kaynağından koparmaları gerekiyordu, onlar da DNA’nızdaki sarmalları oluşturan ışık şifreli iplikçikleri dağıtıp kopararak bunu yaptılar. Bu iplikçikler şimdi yeniden sarmallar halinde bir araya gelmeye başlıyor. On ikili sarmallar haline gelene kadar üçlü gruplar halinde evrimleşecekler. Birçok ışık şifreli iplikçiğin oluşturduğu bu on iki sarmal beden içinde titreşmeye başladığında sarmalların her biri bir çakra merkezine karşılık gelecek.

 

Birçok çakra merkezi ve oluşturabilecekleri olası sarmallar var. Şu anda, insanlığın kendisini yok etmeksizin başa çıkabileceği sarmal ve çakralara ilişkin ortak payda on ikidir. Böylece şu anda -daha önce belirttiğimiz gibi yedisi bedende, beşi beden dışında olmak üzere- on iki çakraya bağlanacak on iki sarmalın gelişimi üzerinde çalışıyoruz. Kendinize hissetme izni verdiğinizde fiziksel olarak dokunup yerini saptayabileceğiniz için bedendeki yedi çakrayla çalışmak fazla zor değildir. Bunların ilk üçü, hayatta kalma, cinsellik ve algısal hissetme çakralarıdır. Dördüncüsü, şefkat ve her şeye bağlı oluş merkezi olan kalp çakrasıdır. Beşincisi gırtlak çakrasıdır ve konuşmayla ilgilidir. Altıncısı üçüncü göz, vizyon gözüdür. Yedincisi taç çakradır, insanın kimliğinin fiziksel biçimin ötesine uzandığı bilgisine açılır. Bedenin dışındaki beş çakraya geçtiğinizde gerçekliğinden emin bile olmadığınız bir şeyde olup biteni anlamak için yeni yollar aramaya başlamak zorundasınızdır.

 

Sekizinci çakra sizin hareket alanınızda yer alır. Başınızın on iki ya da daha fazla inç üzerinde salınmaktadır. Çoğu insan sekizinci çakra merkezini fiziksel bedenin yakında tutar. Dokuzunca çakra da yakındır, bedenin birkaç fit uzağında bulunur. Dokuz sarmal oluştuğunda bu çakra Dünyanın atmosferine ilerleyerek ağa bağlanacak, daha çok bir Dünya çakrası haline gelecektir. Dokuzuncu çakra bir bağlantıdır.

 

Onuncu, on birinci ve on ikinci çakralar çok daha uzaktadır. Hatta girip bağlandığında onuncu çakra güneş sisteminizde olacaktır. On birinci çakra galaktik sisteminizde gidecek, on ikinci çakra ise bu evrende bir yerde bulunacak ve temellenecektir.

 

Tıpkı diğer kişisel çakralarınızın ortak merkezler olması gibi, onlar da ortak merkezler olduğu için bu kişisel merkezlerden de bilgi alacaksınız. Çakra deneyimlerinin dilini çözmeyi öğrendiğinizde yaşamın artık eskisi gibi olmadığını göreceksiniz.

 

Hepiniz bu özel zamana yanıt vermek üzere kodlandığınız için şu anda gezegendeki herkes geçmeyecek bu değişimlerden. Her biriniz, ne zaman, nerede ve nasıl en iyi şekilde hareket edeceğinizi gösteren bir harita, belli bir düzenle geldiniz. Çoğunuz, size yüce benliğinizin keşfinde rehberlik edecek bu planı nasıl izleyeceğini öğreniyor. Bunu bir kez öğrendiğinizde ışığın bir aracı haline geleceğiniz ve sadece eyleme niyetlenerek bu harekete geçirileceğiniz için yaşam oldukça çabasız bir hale gelecek.

 

Farklı insanlar bu değişimlere farklı zamanlarda maruz kalacak çünkü herkes bir anda yaşamayacak bunu. Bu, belli bir düzenin gerektiği bir zamanda kaosa yol açardı. Bir birey değişimlerden geçer, deneyimlerinin dilini çözerken kendisine yardımcı olması için bu değişimlerden geçmiş birisine başvurabilir. Başlangıç kişileri olanlarınız için süreç çok güç olabilir. Sizler yol göstericilersiniz. Değişimlerden geçebilecek hale geldiğinizde yolu açıp diğerlerine gösterebilirsiniz. Zamanın örgü yapısına bağlanmak isterseniz olabilecek bazı olayları gösteren yol haritaları vardır. Kendi evriminiz için sürekli olarak ne kadar çalışırsanız, evrimleşecek en son kişi için de değişimler o kadar hızlı gelecektir.

 

Bir zamanlar insan ırkı daha yüksek boyutsal frekanslardaydı, gerçeklikler arasında hareket etme ve maddeyi değiştirme yeteneğiniz vardı. Bu yeteneklerin çoğu, gerçekliğinizden sorumlu olan varlıklar tarafından kasıtlı olarak dağıtıldı. Her gerçekliğin kendi koruyucuları olduğunu ve farklı zamanlarda farklı hizmetler ve koruyucuları bulunduğunu anlamanız gerekir.

 

Koruyucu deyimini yansız bir şekilde kullanıyoruz. Siz koruyucu sözcüğünü koruyan birisi için kullanırsınız. Biz, bir koruyucunun gerçeklikten sorumlu olduğunu ve belki de onu başkalarından koruduğunu, başkalarının gelip gerçekliği değiştirmesine izin vermediğini söyleyeceğiz. Koruyucular, onlara değindiğimiz anlamda mutlaka iyi niyetli, yükseltici varlıklar olmak zorunda değildir. Gerçekliğinizi koruyan varlıklar sizi özgürleştirecek varlıkları uzak tutabilirler.

 

Yeniden işlendiğiniz, doğuştan getirdiğiniz pek çok yeteneğiniz dağıtıldığı, kaynaktan koparılarak çalışmaz hale getirildiği için bu kadar fazla şey unuttunuz. Toplumunuzda kontrol yukarıdan zihinlere geliyor. Bilgilerden bazılarına ulaşmaya yeltenecek olursanız elinizde bu gerçeklikleri anlamlandırmanızı sağlayacak araçlar ya da birikim olmadığı için Dünyanın çevresinde koruma perdeleri bulunuyor.

 

Şu anda gezegen bütünüyle gerçekliklerin genişletilmesine gömülmüş durumda. Bu başka gerçekliklere girebilmek için önce kendi gerçekliğinizi son derece derinlemesine keşfetmek zorundasınız. Yirmi yıllık bir psikanaliz sürecine vakit yok. Kendi duygusal evriminiz içinde yirmi otuz yıllık bir yolculuğa çıkmanızı sağlayacak beceri ve yetenekleri birkaç saat içinde geliştirmek durumundasınız. Duygusal otoyolda yolculuğa çıkacaksınız çünkü insan bedeni kendisini duygularla ifade eder. Bu da türünüzün eşsizliği ve ona bahşedilmiş armağandır.

 

Duygusal otoyolları önce bu özel yaşam süresinde kendinizden gizlemiş olduğunuz alanlara açmanız gerekecek. Bilgi içinizde düzene kavuştukça anılar sel gibi akabilir. Yaşandığı zamanlar size güç gelen ya da belki anlamlı bir çerçeve bulamamış olduğunuz anıların akımına uğrayabilirsiniz. Bazılarınız çocukken hepinizin yaşamış olduğu dünya dışı varlıklarla temas olaylarını anımsayabilir. İster etkin, ister edilgen katılımcılar olun yaşarken anlamamış olduğunuz cinsel ifadeleri hatırlayabilir bazılarınız. Böyle şeyler insanın duygusal bedeni tarafından gizlenebilir çünkü duygusal beden yargıya karşı çok duyarlıdır, zihinsel beden ise muazzam yargılarda bulunur. Ruhsal bedene bağlı olan duygusal beden bundan sakınır.

 

Hepiniz kim olduğunuzu bildiğinizi düşünüyorsunuz. Bu yaşam süresince büyümeniz sırasında anımsadıklarınıza dayalı öyküleriniz var -kim olduğunuza ilişkin. Size iletmek istediğimiz anıları sizinkilerden farklı olan bir dizi paralel ve geçerli varoluşunuz olduğu. Duygusal bedeniniz işleyemeyeceği için bu anılara ket vuruyor ya da ilgili olaylara odaklanmıyorsunuz.

 

Bağlantı kuracağınız şeyin çoğu, anlamamış olduğunuz ve hedefini anlamak üzere içine girmeniz gereken bir bölümünüz olduğu için cinselliğinizle ilgili. Nedir cinsellik? Uygun olan ve olmayan ifadelerini belirleyen kurallarını kim koymuştur? Çoğunuz daha gençken size öğretmek için sürekli olarak çevrenizde olan temas ve enerjilerin farkına varmak da sizi bekleyen şeylerden biri olacak. Onların gerçekten olmakta olduğuna inanmanız için size destek verilmemiş olduğundan bu olayların önünü tıkadınız.

 

Bu çok boyutlu keşfe başladığınızda kendinizden gizlemiş olduğunuz anılar öne çıkacak. Özellikle on iki yaşında küçükken geçirdiğiniz olayları ve yaşamınızdan kocaman parçaları bütünüyle unutabilmiş olmanıza şaşıracaksınız. Sinir sistemini keşfederken, zihin işleyecek durumda değilse bilgi akışını kesme ustalığı sizi hayrete düşürecek. Ama yine de kayıtlar burada, yeniden gösterebileceksiniz. Artık yansız olmayı, katıldığınız şeyi yargılamamayı öğrendiğiniz için bu şeylerin çoğunu işleme beceriniz olacak.

 

Şimdiki bedeninizi, kimlik ve yaşamınızı araştırırken çabuk olun. Yıllarınız yok incelemeye ayıracak. DNA’nızdaki bilgi yeniden işlenip devreye sokulduğunda bu yaşamdaki olayların yaşadığınız pek çok farklı yer, girdiğiniz pek çok farklı kimlikle nasıl bağlantılı olduğunu, geliştiğini ve amaçlılık sergilediğini hissedebilecek hale geleceksiniz.

 

İdeal durumda yargılamaktan uzaklaşacak, böylece de burada gerçekten ne yaşanmış olduğunun ilk elden, hücre hafızası yoluyla deneyimlediğiniz öyküsünü yakalayabilecek durumda olacaksınız. Daha yüksek frekansa geçip gezegendeki yaşamlarınızın geleceğini belirlemenin biricik yolu süreçteki katılımını yargılamamaktır. Son derece karmaşık, son derece önemli bir şeydir bu; sadece söylediğimizi hissedin. Bu süreç, varolan paradigmanın yıkımını ve gerçekten ayrılmayı gerektiriyor. Meşru, gerçek bir varoluşun sizden saklandığını anlamaya başlayacaksınız. Kim olduğunuzu hatırlamaya başlamanız şart.

 

Yalnız değilsiniz. Bunu tek başınıza yapamazsınız. Size ruhunuzun sancak taşıyıcısı olduğunuzu söylesek de sizin öyküyü anlayan ve bütün gerçeklikleri etkileyebilecek olan bu enerji girdabını yaratmak üzere geri gelen başka yönleriniz var. Bu zamanların önemini, siz değişmeye razı oldukça getirdikleri heyecan ve sevinci ne kadar vurgulasak azdır.

 

Değişmeye, tutunduklarınızı bırakmaya razı olmazsanız pek sevinç kaynağı olmayan deneyimlerden geçeceksiniz. Hepinizin vazgeçmek istemeyebileceği bazı şeyleri olacak. Sıkı sıkı sarılıp tutunduğunuz bir alan olduğundan hepiniz için zorluk oluşturacak bu. Ama yine de, her biriniz buraya bir şey yapmak üzere geldiniz, onun için yolculuklarınızda, ruhunuzun deneyimlemek için yanıp tutuştuğu şeyle ilgilenebilirsiniz. Burada bitmemiş bir işiniz olmasına benzer bu. Perde çoğunuz için öyle sıkıca çekilmiş ki, uçup gidemiyor ve “Ne işim var ki burada yine? Buralı değilim ben!” diyor.

 

Daha yüksek boyutları anlayanlarınız kendini çoğu zaman çok yalnız hissetti bu gezegende. Şimdi milyonlarca var sizin gibi, müthiş bir destek grubu oluşturuyorlar. Karşılaşıp birbirinizi bulmak, ince bir ipek ipliği başka bir ipek ipliğe ekler gibi bilinçlerinizi bir araya getirmek üzeresiniz. En güzel oluşumun büyük bir çaba gerektirmeksizin ortaya çıktığını göreceksiniz, çünkü bir planın parçası bu ve bazı şeyleri yapmak üzere harekete geçiriliyorsunuz.

 

Gezegen bütünüyle öyle bir kontrol altında tutuldu ki, buraya ilk geldiğinizden bu yana kendi gerçekliğiniz üzerinde denetim sahibi olmadığınız düşüncesiyle eğitildiniz. Size her şeyin ikincil olduğu, her şeyin söz hakkınızın olmadığı bir şeye bağlı olduğu öğretildi. Bu yanlıştır! DNA’sını kontrol eden sizsiniz.

 

Her şey üzerinde bütünüyle kontrol sahibisiniz. Bunu keşfedip inanana dek bu özgür irade alanında kim ne yapmanızı isterse ona bağlı olursunuz. Masumiyetiniz içinde DNA’nızın, zekanızın ve başka birçok şeyin kontrol edilmesine yol açan şeylere maruz kaldınız.

 


(6)

 

TARİHİN KİLİDİNİ AÇMAK

 

 

Genetik malzeme ve sarmalları ışık şifreli, fiber optik sistemler gibi bilgi taşıyan incecik iplikçiklerden oluştuğu için DNA kodlamanın taşıyıcısıdır. Harekete geçmek ve bilgiyi bedeninize getirmek için kullandığınız ışık sütunu da ışığın şifrelendiği iplikçiklerden oluşur. Işık şifreli bu iplikçikler büyük miktarlarda veri ve bilgi taşır, bedeniniz onlarla doludur. Belli bir düzen içinde bir araya getirilip yerleştirildiklerinde ışık şifreli iplikçikler birlikte çalışır ve taşıdıkları tarihe anlam kazandıran bilgileri serbest bırakırlar.

 

Bedeninizin içindeki ışık kodlu iplikçikler, evreninizin tarihini barındıracak kadar devasa büyük bir kitaplığa benzer. Dünya tarihi boyunca burada yaşayan pek çok tür oldu. Siz kendinizi insanlığın bu gezegenin yerel türü olduğuna inandırdınız. İnsanlar buraya yerleştirildi. Çok kısa bir zaman içinde insanları bir şok bekliyor çünkü çok farklı yaratıkların iskeletlerini ortaya çıkaracaklar. Bunların bazıları, bulvar basınına konu olmak ve şaka olarak kabul edilmek ya da korkuyla gizlenmekle birlikte özellikle Güney Amerika’da meydana çıkarıldı bile. İnsanlığın bilinç frekansı alıcılığa yükseldiğinde ve kitle ruhunun sinir sistemi paradigmada bir sıçrama yapabileceğiniz noktaya kadar dengelendiğinde, Dünyanın kendisi, meteorolojik şablonlar, Dünyadaki değişiklikler, ruhsal keşifler vb bir dizi olayla gizini açıklayacak. Yepyeni bir tarih çıkaracaksınız ortaya.

 

Önünüzdeki görev, DNA’nızın evrimleşmesini bilinçli bir şekilde istemeniz, buna niyet etmeniz, rıza göstermenizdir. İstemek, arzu etmek, birçok kimliğe girip çıkmanızı gerektirdiği için kolay değildir. Çok boyutlu varoluşunuz, özünüz ya da ruhunuzun tarihsel açısından her çeşit karaktere büründünüz, bunların kimileri acı doluydu. Size meydan okuyan zorlu deneyimlerdi.

 

Zaman, zorluklardan geçip ışık şifreli iplikçiklerde yeniden bir araya gelerek yeni sarmallar oluşturma, kendinize ise, DNA’daki bu yeni bilginin içinizde nereye bağlandığını algılama izni vererek, bedeninizin içindeki tarihin kilidini açma zamanıdır. Mantıklı zihniniz için her zaman anlamlı olmayacaktır bu. Mantıklı zihninizin, bir yeri, işlevi ve amacı olduğunu ama bunun sizin kimliğinizi oluşturmadığını öğreneceksiniz. Ve eğer onu aşırı ve kötüye kullanırsanız bedeninizde gerilim yaratırsınız. Deneyimlediğinizi her zaman mantıklı olarak anlamanız gerekmez. Kendinize bakın; mizah duygunuzu her zaman koruyun; evrimleşmekte olduğunuz fikrini koruyun.

 

Birçok şeyden geçeceksiniz çünkü çakra sisteminizden oluşan bir kimlik merdivenine tırmanmaktasınız. Çakralar, sizin kendinizi herhangi bir alanda harekete geçirdiğiniz ya da ifade ettiğiniz yaşamlara göre ayarlanmış enerji bilgi merkezleridir. Gelecekteki birkaç yıl içinde kimliğinizi ortaya çıkarmanız şarttır.

 

Işık şifreli iplikçikler bir ışık aracı, ışığın parçası ve ifadesidir. Bir suretleri bedeninizin dışındayken bu ışık şifreli iplikçikler hücrelerinizin içinde milyonlarca ince, tülümsü iplikçik olarak bulunur. Işık şifreli iplikçikler, sizin kim olduğunuzun öykülerini barındıran Işık Dili geometrisini taşır. Işık şifreli iplikçikler gezegene daha önceden gelmemiştir çünkü onları uzak tutan karanlık ekip tarafından yaratılan bir kirlilik söz konusuydu.

 

Işık şifreli iplikçikler dilin geometrik bir biçimini tutan ışınlar gibidir. Size kozmik bir veri tabanından gelir ve bilgi taşırlar. Çoğunuz, bedeninize verilecek bir şifaya gereksinmeyecek durumdasınız. Sizin, bedeninize yerleştirilecek anlık bir eğitim ya da aşılamaya ihtiyacınız var. Gelecek birkaç yılda olacak olan da bu.

 

Gezegendeki bazı kişiler, özellikle de kristallerle çalışanlar başka bedenleri bu iplikçiklerle doldurup harekete geçirmeyi öğrenecekler. Bu deneyimi yaşamak isteyenlerin bedenlerinde anında bilgi ve anında bilme verilmesi için iplikçikler harekete geçirilecek. Eğitim işte bu yöne doğru evrimleşiyor. Tüm bunlar sırasında yanınızda bulunacak varlıklar olacak. Bu varlıkları ve çevrenizde varolan diğer gerçeklikleri fark edebilecek duruma geleceksiniz.

 

Işık şifreli iplikçiklerdeki bilgi dağıtıldığında kitaplıklar yanıp tükenmedi, sadece kitaplar raflardan devrildi ve odanın ortasında öylece kaldı. Canlandırın gözünüzde; dev bir stadyum büyüklüğündeki bir mekana giriyorsunuz, bütün kitaplar ya da onlarla dolu bilgi, raflardan çekilip alınmış, ortalıkta öylece bırakılmış. Şans bir yana, nasıl bulabilirdiniz aradığınız herhangi bir şeyi? İnsanlar şansın düzenine inanmadığı için içlerindeki düzeni hiçbir zaman izlememişlerdir.

 

İplikçiklerdeki bilgi içinizde bırakıldı ama onları anlamlı bir hale getirmenin mantıklı bir yolu yok. Böyleyken, şu anda nasıl bulacaksınız bilgiyi? Bilgi size kendisini sunacak. Süreç bu. Gidip aramanıza gerek yok çünkü bu keşif sizin mirasınız ve kim olduğunuz. DNA yeni sarmal biçimleri oluşturmaya başladıkça bu yeni sarmallar bedende şu sıra geliştirilmekte olan bir sinir sistemi boyunca hareket edecek ve anılar bilincinize akın edecekler. Bu sinir sistemini geliştirmek, ışığı bedeninize çekmek, sisteminizi oksijenle beslemek, enerji hızlandırmalarında nasıl hareket edileceğini öğrenmek ve bedeninize daha fazla fikir ve deneyim çekmek için çalışmak zorundasınız. Bu süreç büyümeye ve kendi kendisini bedeninizde beslemeye başladığında -nasıl erişeceğinizi bilmek isteyeceğiniz için- sadece gözlemleyin onu. Dramalarınıza takılı kalmak, kitaplarınızdan birini diğer kitaplardaki bilginin toplanmasına izin vermeksizin yeniden ve yeniden okumak gibidir. Fazlası var; bütün bir hikaye var.

 

Bütün bu hikaye sizin ruhunuzun tümüyle ilgili. Işık Ailesi üyeleri olarak fiziksel bedenlerinizde bütün varoluşlarınızın bilinçli farkındalığını barındırmayı kabul ediyorsunuz. Bütün bu varoluşlarda yaptıklarınızı, oynadığınız rolleri kabullenmeyi ve farklı gerçekliklere akın ederek onları Işık Ailesi’nin bir temsilcisi olarak yaptığınız anlaşmaya göre değiştirmeyi kabul ediyorsunuz. Bu anlaşma içinde elbette özgür iradeniz var.

 

Üçlü sarmal sizi hissetme merkezine getirir. Hissetme merkezi duygu, duygu ise sizin ruhsal benliğinize bilet, yol ya da köprüdür. İnsanlar duygusal benliklerini yadsırlarsa ruhsal boyutlara gidemezler. İsa bir keresinde, “Kendini bil!” demiştir. Kendini bil! İşte aynı şey bu. Bu mesaj gezegene uzun zaman önce verildi ama çarpıtıldı ve insanlar gerçekten ne kadar büyük olduklarını, yapmaları gereken tek şeyin kendilerini yeniden düzene sokmaktan ibaret olduğunu anlayamadılar.

 

Çalışma her zaman içseldir. Gezegende bir değişikliğin nasıl yapılacağını bilmek isterseniz size her zaman söylediğimiz, “kendinizi ele alın”dır. Kendinizi geliştirin. Benlik sınırlarının ötesine geçin. Çok boyutlu olmayı, astral dünyada varolmayı, fiziksel bedenin ötesine yolculuk yapmayı öğrenin. Bedeni “burada” sona eriş olarak tanımlamaktan vazgeçin; denetim altında tutulmanız için toplumun sizi benimsemeye yüreklendirdiği şeydir bu. Bir özgür irade alanında birisi sorumluluğu almak isteyeceğinden kontrol oyunun parçasıdır. Sizler Işık Ailesi’nin üyelerisiniz. Hangi düzene ve hangi tanrılara cevap veriyorsunuz?

 

DNA gerçek ve yaşamın yaşayan tarihidir. Kişi eğer bu tarihle bütünleşebilecek durumdaysa videolar, kaset ya da kitaplar olmaksızın gerçekliklere girebilir. Deneyimleyebilir. Çoğu yerli kültür, gezegende bırakılan Yaşayan Kitaplık kalıntılarını bulacak şekilde eğitilmiştir. Bu da onların Dünya ve hayvanlara duydukları saygıyı ve her şeyde kendini gösteren işbirliği anlayışlarını açıklar. Yerli kültürler, zamanı geldiğinde bir eğitim alanı ve hafızanın olası bir harekete geçirilişinde yer alması için gezegene bilerek getirilmişlerdir.

 

DNA şifreyi saklar. Kimlik şablonunu, varoluş planını, evrenin ve bu özel yerdeki yaşamın tarihini saklar. Bu da insanların hücrelerinde depolanmıştır. Gezegenin hizmetkarları olan insan sakinlerin özgün DNA’sı on iki sayısı üzerine temellenen bir genetik şablona sahipti. Bu nedenle genetik malzemenin on iki sarmalı, her birinin on iki sayısı bulunan pek çok diğer temsilci ya da bilgi kaynağına bağlıdır. Bilginin on iki sarmalı, insanı -dünya sakinlerini- bedenin içi ve dışındaki ilgili bilgi merkezlerine bağlar.

 

Dünya şimdi, Özgün Planlamacıların, Dünya sakinlerinin on iki sarmalını yeniden harekete geçirmek ve Dünyayı yeniden rayına oturtmak üzere geri dönüş amaçlarıyla birleşiyor ya da bir hizaya geliyor. Çağlar ve çağlar önce biyolojik kitaplık tasarlandığında bu canlı kitaplıkta depolanan verinin kilidini açacak anahtarı gezegenin hizmetkarlarının saklaması kararlaştırılmıştı.

 

Bunun on iki bilgi merkezi ile bağlantısı nasıl kuruluyor? İnsanın çakra sistemleri bağlanıp açıldığı ve harekete geçirildiğinde bilgi kendini ifade yolunu arar ve erişilir hale gelir. Kendisini ifade etmeye başlamasını sağlamak üzere bu bilgiyi yaşamın ön planına getirerek şifreleyen ya da tetikleyen belli şeyler vardır. Yedisi bedeninizin içinde, beşi dışında olan bilgi merkezlerine bağlandığınızda başka bir on ikili bilgi merkezi grubundan enerji almaya hazır hale gelirsiniz. Kendi on iki çakranızı harekete geçirdiğinizde on ikili paralel merkez gruplarında biriktirilmiş ve sizin sürecinize etkinlik kazandırmaya devam edecek enerjiye bağlanırsınız. Bu da beyni er geç eksiksiz, bütün ve bilgisayar benzeri işleyişine getirecektir.

 

On iki paralel gerçeklik, gizlenen bilginin kilidini açma yolları sunar. Bilgiyi açmanın birçok adımı vardır. Bunu, nihai bilgi parçasına ulaşmak için çeşitli düzeylerde parmak izi ve diğer izleri kullanan hükümetin gizli güvenliğine benzetebilirsiniz. Eğer çok gizli bir şey gözlerden uzağa saklanmışsa şeylerin bağlanması gereken birçok farklı yol vardır.

 

On iki DNA sarmalının harekete geçirilmesi, on iki bilgi merkezinin -on iki çakra ya da eterik çemberin- dönmesi, hareketi ve açılması ile çakışır. Bu, on ikinin dönmesiyle bağlantıya geçmenin başlangıcıdır. Enerjinin bu düzeni gerçekleştiğinde enerjiyi güneş sisteminizin on iki gök cismine getirir ve çeker. Gök cisimleri de enerjiyi geriye, Dünya’ya yansıtır. Dünyanın biyogenetik olarak canlanması için tuttukları enerjiyi serbest bırakarak kendilerini harekete geçirirler. Bu on ikili gruplar giderek çoğalıyor –sözgelimi on iki dönen evren. On iki merkezin dönmesiyle yeni bilincin kaosu yaşanmaya başlayacak çünkü on iki enerji merkezi -özellikle de dışarıda yer alan beş tanesi- geri dönüp gezegene bağlandığında inanılmaz bir enerji akımı olacak.

 

On iki sarmalın dizilimi tür olarak sizin bilgiye bütünüyle sahip olacağınız anlamına gelmiyor. Bunun anlamı, insan ırkını daha yüksek bir bilince fırlatmak üzere yeni bir işlem standardı yaratmak için gerçekleştirilmesi gereken en fazla ve en az mutasyondur. Mutasyon, herkesin kendine göre etkileneceği yeni bir frekans düzeyi getirecektir. Süreç, atmosferinize doğan yeni bir güneşe benzetilebilir. On iki sarmal, ışık şifreli iplikçiklerdeki bilginin bütününü içermez kuşkusuz. Bununla birlikte, on iki sarmalın biçimlenmesi tür olarak size pek çok şey, kim olduğunuza ilişkin çok daha geniş bir fikir verecektir.

 

Işık Ailesi üyesi olarak kim olduğunuzu biliyorsunuz. Ancak, insan kimliğine girdiğiniz için kimi zaman kendinizi, kim olduğunuzu bilmediğiniz düşüncesiyle aldatıyorsunuz. Varlığınızın ebedi yanında Işık Ailesi’nin bir üyesi olduğunuzu biliyorsunuz.

 

Bir kitaplığın neye benzediğini bildiğiniz için Dünyaya Yaşayan Kitaplık adını veriyoruz. Kitaplık, bilginin biriktirildiği ve erişilir olduğu yerdir. Gittiğiniz her yerde bir kitaplıkta olduğunuz imgesini canlandırmak istediğimiz için bu benzetmeyi kullanıyoruz. Ancak henüz, bilgiyi nasıl çözeceğinizi ya da kitaplıkta yerinizi bilmiyorsunuz.

 

Herkesin canlandırmaya başlamasını istediğimiz bir imge bu. Dünyayı daha fazla sevmeyi, burada herkes için bağlı olunabilecek bir şey olduğunu daha yoğun bir şekilde düşünmeyi sağlayacak. İnsanlarla iletişim kurmaya çalışan zeki bir yaşam olduğunu ortaya çıkarınca artık kimsenin yalnız olmasına gerek kalmayacak. Kişiyi on iki bilgi merkezine bağlayan on iki sarmal formüle edildiğinde kitaplık aktif hale geçecek.

 

İnsanlar, Yaşayan Kitaplık bilgisine erişim anahtarı olarak tasarlanmıştır. Konuya değineceğimiz birçok öykü var. Milyonlarca yıl önce, özellikle kocaman hayvanların gezegenin koruyucusu olarak çalıştığı dinozorlar döneminde ve belirli enerjiler burada veri yüklenmesi için oluşturulduğunda, yaşam bu gezegende bütün türleriyle birlikte hüküm sürüyordu. Bu, milyonlarca yıl boyunca böyle devam etti.

 

Şu anda on iki, bağlantıya geçilen sistemdir ve çevrenize bakacak olursanız bunu her yerde görürsünüz. Nedeni, günün birinde sizi başka bir yerde başka bir şeye bağladığını görmenizi sağlamak olan simgesel bir eklemeydi bu. Doğal ritminiz değil, on iki enerjisini gerçekliğin birçok başka sisteminde kullanmak üzere yapılan bir grup anlaşması. Şifreli bir formül. Mantıklı zihin için hiçbir anlam ifade etmeyen çoğu şey, ışık şifreli iplikçikler ve giderek daha duyarlı hale gelen beden için muazzam bir anlam ifade ediyor.

 

Bunun çok etkisiz bir sistem olduğunu, doğal bir akış olmadığını söyleyenler çıkacaktır. Ama on ikili sistem, gezegenin ona göre ayarlandığı akıştır. Gerçekte, bakacak olursanız siz on üçlü bir sistemsiniz. Ay bir yıl içinde kaç kez dolunay haline gelir? On üç. On üçlü sistem gelecek. Geçmiş zamana doğru hareket edeceğiniz için yakında buna açılacaksınız. On üç enerjisi mantığın ve dayatılan sistemin ötesine geçer.

 

Söylediğimiz gibi, Özgün Planlamacılardan enerji almak üzere Işık Ailesi gezegene geldi. Bu enerji genetik bir değişim yaratacak ve ışık şifreli iplikçikleri harekete geçirecek, yeniden düzenleyecek. İplikçikler, bedeni harekete geçirecek on iki sarmal sistemini oluşturacak. Bu da, Dünyada depolanan veriye erişim sağlamak üzere kullanılmaya hazır olacağından insanları çok değerli kılacak.

 

Bu kadar önemli olan veri nedir? Böcek, çiçek, domuz ve eşek kuyruğu, tavşan kulağı ve her türlü şey biçimine girmiş, sizin onu keşfetmenizi bekliyor. Bilginin on iki kitaplığa farklı düzemlerde yüklenmiş olduğunu vurgulamak isteriz. Kitaplıklara geldiğinizde çeşitli izin şifreleri bulunuyordu. Başka bir deyişle, kitaplıklara girmenin çok çeşitli yolu vardı. Elinizi kolunuzu sallayarak girip “Bütün bu bilgiye erişim iznim var” diyemezdiniz. Tıpkı şimdi yönetiminiz için geçiş izni olması gibi, bilgiyi barındıran kitaplıkların da güvenlik sistemleri vardı.

 

O zamanlar zorbalığın nabzı atmakta olduğundan kitaplıkları öncelikli olarak oluşturmak gerekiyordu. Kimi enerjiler, Zaman Bekçileri, bilginin yanlış ellere düşmesinden endişeleniyordu. Böylece, engin bir oyun duygusu içinde kitaplıklar çok çeşitli biçimlerde tasarlandı. Diğer kitaplıklar ya da dünyalar hiç sizin dünyanız gibi değil. Zaman Bekçilerinin görevi, bilincin evrimleşmesini, bilgi sahibi olmasını ve bilgiye erişim sağlamada kullanılmasını olanaklı kılacak bir tasarı oluşturmaktı.

 

Başlangıçta insanın kitaplığın yol göstericisi olma rolü büyük bir onurdu. İnsan olmaksızın kitaplığa ulaşılamıyordu ve insanla ne kadar uyum içine girilirse kitaplığa erişim de o kadar artıyordu. İnsan, bilgiyi her şeyde bulacak şekilde gereğince serbest, gereğince de bağlı olmaktan gurur duyuyordu.

 

İnsanlara kitaplığın kartları denilecek olursa kimileri diğerlerinden daha iyi kitaplık kartlarıydı. Kitaplık kartı olmak için eğitim veriliyordu. Gezegende bilgi bulmak isteyen varlıklar geldiğinde belli şifrelere cevap verecek şekilde şifrelenmiş insanla birleşmeleri gerekiyordu. Düşük şifreli birisi bir şeyin ancak belli bir miktarını görebilirdi. Gelenlerin her biri belli bir bilgiye ulaşmak amacındaydı. Bilgi birisinden saklandığı için değil, onların biyolojik yapısına elektromanyetik olarak uyum sağlamadığı için uzak tutuluyordu.

 

Veri bireyin inanç sistemine girebilmelidir. Aksi taktirde, birey, sevgiyle yoğun bir şekilde yumuşatılmayan enerjinin akınına uğradığında havaya uçabilir. Herhangi bir şey sevgiyle yoğun bir şekilde yumuşatıldığında kişiyi savrulup gitmekten korur, çok geniş ufuklu bir anlayışı algılamaya odaklanmasını sürdürmesini sağlar. Geniş ufuklu anlayışların gezegene uyarlanmış biçimidir bu; sevgi frekansını kullanılır.

 

Duygusuyla bağlantılı olmadığı için ışık frekansı geniş ufuklu anlayışları taşıyamaz. Sevgi frekansı duyguyla bağlantılıdır. Kişi kendisi hakkında genişletilmiş bir anlayış yarattığında bireye amaç veren bir sevgi olmalıdır. Sevgi olmaksızın kişi, amaç olduğunu hissedemez, oysa şeylerin ne kadar engin olduğunu anlamak için her zaman amaca bağlı olması gerekir.

 

Günün birinde cinselliğin sürecin parçası olduğunu keşfedeceksiniz. Kendi cinselliğinize sahip çıktığınızda onu ifade etme fırsatlarını görecek, bu yollarla ifade etmek isteyip istemediğinize karar vereceksiniz. Ulaşılır hale geldiğinizde ve başkaları sizi kitaplığı keşfetmede kullandığında yıllar geçtikçe çok ilginç karşılaşmalar yaşayabilirsiniz. Geri gidip yazıları ve kadim metinleri incelerseniz tanrıların aşağı inip insan varlıkların kızlarıyla birleştiğini anlayacaksınız.

 

Cinsellik, kitaplık kartının ateşlenmesinde kullanıldı. Ancak burada büyük bir tehlike vardı çünkü kötüye kullanıldı. İşte bu nedenle de cinselliğinize sahip çıkmak ve onu kiminle paylaşacağınızdan son derece emin olmak çok önemli. Hiçbirinizin satın alınmasını ya da kandırılmasını istemeyiz. Size, bakmanız ve başkalarını dürüstçe ve bütünlük içinde mi deneyimlediğiniz yoksa sizi pohpohladıklarını mı görmeniz öneriliyor. Gücün hizmetkarları haline geliyorsunuz.

 

Geleneğe bağlı olup da bizim, gözetim olmaksızın erişilebilir çok fazla bilgi ürettiğimizi hissedenler var. Biz, dünyanın büyük bir çarpışmayla yüz yüze olduğunu ve kimsenin engellenmediğini söylüyoruz. Diğer birçoğu gibi gezegeni, anımsama fırsatlarının akınına uğratıyoruz. Böylece bu bilgiyi ve becerileri toplamaya başladığınızda sizin aracılığınızla erişebilecekleri şey nedeniyle size doğru çekilen başkaları da olacak.

 

Birisiyle cinsel ilişki kurduğunuzda başka kitaplıklara ulaşan bir bulvar açılmış gibi olur. Çok, pek çok şeyle ilintilidir bu. Sizden istediklerimizin biri de bedenlerinizi onurlandırıp sevmeniz, kendinizi sevmeniz ve sizi gerçekten seven birisiyle cinsel ilişki kurduğunuzdan emin olmanızdır. Onunla evleneceğiniz anlamına gelmez. Ama kiminle ilişki kurduğunuzu bilmeniz için sevginin olması gerekir. Bu şekilde, yaptığınız keşifler ikinizin arasında hareket eder. Sizi bilgilendirdiğimiz ölçüde uyarmıyoruz. Güçleri konusunda dikkatli olmayanların başına gelenleri göreceksiniz.

 

Başka bir deyişle cinsellik, oyun değildir. Birçok yol açmanın aracıdır. Kişi eğer ona dikkatle yaklaşmazsa partneri olmasa bile enerjileri kendine çekebilir. Kişi eğer, cinselliği bilgiyi harekete geçirmede kullanıyorsa yanlış enerjileri davet edebilir. Onun için cinselliğin frekansına dikkat edin çünkü duyguları yüzeye getirir, duygularsa Yaşayan Kitaplıkta depolanan veriye erişimin anahtarıdır.

 

 

 

 

 


(7)

 

ÇOK BOYUTLU YAŞAM

 

 

Yaşam olayına katılımdan yararlanmaktasınız. Sadece fiziksellik içinde olarak bile başka hiçbir yerde toplayamayacağınız kadar deneyim ve özellik topluyorsunuz. Bu özel zaman ve son birkaç yüz bin yıl içinde Dünyadaki fizikselliğin parçası olmak gerçekten çok güçlü bir olay çünkü sizin, karanlığın hüküm sürmüş olduğu bir yere geldiğiniz anlamını taşıyor. Gözlerinizi bir şekilde açmaya ve sevinç ile yükselişin farkına varmaya çalışmanız gerekti. Çağdaş tarihi düşünürseniz yaşamları yükseltmeleri gereken insanlar için bunun gerçekten çok ender bir olay olduğunu göreceksiniz. Bu nedenle yükselişi kendiniz için gerçekleştirmek ve kendinizi bunu yapabileceğinize inandırmak zorundasınız.

 

Dünyadaki varoluşun doğası çağlar boyunca ışık ve karanlık arasındaki savaşım oldu. Kimileri bunu iyi ve kötü ya da yücelme ve şer arasındaki savaşım olarak adlandıracaktır. Biz bunun sadece, belli yasa ve kuralların geçerli olduğu bir olay ve yer olduğunu ve kuşkusuz Dünyanın, varoluşta bu tür zorluklarla baş etmek zorunda olan yegane yer olmadığını söyleyeceğiz.

 

İçinde hareket ettiğiniz biyolojik yapının düşleyebileceğinizden çok daha büyük bir kapasiteye sahip oluşuyla eşsizsiniz. Potansiyelinizden ancak düşük bir oranda yararlanabileceğinize inandırılmış olduğunuz için sizi savaşım içinde izlemek çok ilginç. Gerçekten sizler, tanıların imgesinde tasarlanmış büyük yaratıklarsınız. Hatta bu tanrı vergisi inanılmaz potansiyele sahipken öylesine kontrol altında tutuldunuz ki, potansiyeliniz kendi varlığını yadsıdı. İnsanların çoğu yeteneklerinin yüzde üç ya da dördünü kullanır. Daha ileri bir aşamada olanlar yeteneklerinin yüzde 12-15’ini kullanır. Nerede ayrılıyor insanların çoğu? Geri kalan yüzde 80-90 nerede? Yeteneklerin yüzde 90’ı ile ne yapılabilir? İşte bu yüzde 90 şimdi uyanıyor ve eski gözler, benliğin nelere yetenekli olduğunu anımsayıp görmeye başlıyor. Eski gözler açıldığında ve gerçek potansiyelinizi gördüğünüzde kendinizle kavga etmeye bir son vereceksiniz. Sınırlamalar için kavga etmeye son verecek ve kendinizi geride tutmak için kullanmakta direndiğiniz şeyleri aşmaya başlayacaksınız.

 

Eski Mısır’da, din okullarında eğitilen inisiyelerin gözlerini başka gerçekliklere bütünüyle açmak birçok yaşam boyunca sürüyordu. Belli aileler içinde bedenlenip kim olduklarını anımsama konusunda eğitiliyorlardı. Düşlerinde gördükleri için anne babalar kimin dünyaya geleceğini anlardı. Daha birleşme gerçekleşmeden önce bedenlerine kimin geleceğini bilirlerdi. Gözler çok daha açıktı ve birçok farklı gerçekliği görebilirlerdi. Uyanıklık dünyası, uyku dünyası, ölüm dünyası ve düş dünyası gibi birçok farklı dünyaya bakabildikleri için Horus’un gözleri denirdi onlara.

 

Eski gözlerini açmak isteyen ve uyanmakta olan ustalar olan sizler pek çok başka yaşam boyunca eğitilmeyi deneyimlediniz. Aldığınız eğitimi tapınak yaşamıyla hiçbir ilgisi olmayan bir beden ve sistemle -size yeteneklerinizden dolayı bir şans vermeyi düşünmeyen bir şeyle- bütünleştirme zamanı şimdi. Özgür ruhlarsınız siz, onun için toplumunuz Eski Mısır’da olduğu gibi tanrı vergisi armağanlarınızı ön plana çıkarmanızı beklemiyor. Resmiyet içinde bu yetenekleri ortaya koyacak hiçbir yer, toplum içinde hiçbir mezhep yok. Konu sizin nasıl yaşadığınız değil. Beden, ruh ve zihnin yeteneklerinizin kullanımına uygun sayılacağı bir tempoda ilerleyeceksiniz.

 

Kendinizi egonuzun uygun gördüğü oranda hızlanmadığınız için cezalandırmayın. Egonun sizin bir yanınızı gören gözleri vardır. Ruh ya da sizin aracılığınızla bakan Horus’un gözlerinin neyin uygun olduğuna ilişkin görüşü bütünüyle farklıdır. Gereksinimlerinizi, yapınızı, planınızı bilerek sağlam kalmanızı sağlayacak bir tempoda çalışacaksınız. Akıl hastaneleri eski gözlerini açıp da buna bir anlam veremeyen ya da ne olduğunu anlamayan insanlarla doludur; evlerinin durağını bulamazlar. Bağlanacağı bir yer olmazsa sinir sisteminin hassas dengesi altüst olur.

 

Sinir sistemlerinizi hızla geliştiriyorsunuz ve bunu fark etmenin yolları var. Arada bir, sizi bildiğiniz şekliyle fiziksel gerçekliğin -üçüncü boyut kimliği olan frekansın- dışına çıkaran itkiyi alabilir duruma geliyorsunuz. O zaman da başka bir titreşime geçip alışılmışın dışında bir şeyin -olağanüstü bir şeyin- olmakta olduğunu görüyor, hissediyor, fark ediyorsunuz. Normal olarak yadsıma o zaman geliyor çünkü eğer mantıklı zihin olanı açıklayamaz ya da duruma hakim olamazsa deneyimi yadsır ya da anısına ket vurursunuz.

 

Sizin için en iyisi sezgilerinizden ayrılmamak, hissettiğinize güvenmek, mantıklı zihniniz için anlam ifade etmese de güvenle hareket etmektir. Bir yerlere girmeniz gerektiğini hissettiğiniz için sabırsızlık çoğunuz için bir tuzaktır. Çok yavaş hareket eden, içe dönmek için duran ve gözlemleyen, yere yakın olan ve çok iyi gören kaplumbağanın niteliklerini yadsımayın.

 

Eski gözlerin bu açılışında hızlandırılmak istiyorsanız, bağlılığınızı ifade edin. Düşünce vardır. Düşünce yaratır. Düşünceniz eğer en büyük gelişim ve beceri ile bir hızlandırmaya doğru hareket etmekse yapacağınız budur. Kuşkunun da bir düşünce olduğundan kuşkulanacak olursanız o da kendisini yaratacaktır. Size gelenin ince doğasını yadsıyacağınız için kuşku doğduğunda gelişim sürecini durdurur.

 

Bizim “adlandırılmamış on yıl” olarak etiketlediğimiz 1990’ları bitirdiniz. Dünya üzerindeki bütün büyük olayların gerçekleşmeye başlayacağı zaman bu zamandı. Birçok olay gerçekleşmiş durumda ancak bunlara resmiyet tarafından küçük parçalar halinde el konuldu. Eski giysileri resmiyete artık dar geliyor, sınırlarına sığamıyor çünkü gerçekliği hakikatte evrimleştiği şekliyle içine almıyor.

 

Aranızda eski -uyanan ustalar- olanlarınızın uyanırken eski gözlerden bakacak hale gelmenizi ve bildiğiniz, anımsadığınız, derinliklerinizde yer alan bir şeyi uyandırmanızı istiyoruz. Kendinize inanmanız, kendinize güvenmeniz gerekecek. Görebilmeye, gördüğünüzü anlamaya ve başkalarına bu daha geniş görüşü ifade etmeye gereksiniyorsunuz. Sizi her zaman kim olmuş olduğunuzun bilgisine götürecek olan bir anlayışa ya da bilincin yoğun iç patlayışına ulaşacaksınız.

 

Kilitleri açıp kendinize ilerleme izni vermek size, yalnızca size bağlı. İnançlarınızdan ve düşüncenin öneminden söz ettik. Düşüncenizin sonucu olduğunuzu, düşüncenin olduğunu ve anlayışın, manipülasyonun, dünyanızda çalışmanın özünün bu olduğunu tekrar tekrar vurguluyoruz. Bu süreci entelektinizden alıp bedeninize yerleştirmeye ve yaşamınızı bu şekilde yaşamayı vaat etmeye başladığınızda eski gözler gerçekten görmeye başlayacak.

 

Ruhunuzun tarihini görmeye başladığınızda bu belli bedendeki kimliğiniz -şu “ben”- çok önemsiz görünebilir. Kendini çok eski zamanlarda bu gezegende ifade eden muhteşem bir özünüz vardı ve şu anda algıladığınızdan çok daha fazlası devam etmekte. Varoluş bir metre kalınlığında bir kitapmış da siz Yeni Çağ’ın uyanışı ile bu gezegende kitabın ilk birkaç sayfasındaymışsınız gibi bir şey bu. Yaşamlarınız boyu bütün bu kitaptan geçiyorsunuz.

 

Bütün bu bilgiyi işledikçe, sizin ve uygarlığınızın nerede varolduğuna, nereden geldiğine ilişkin düşüncenizin sınırlarını aşmaya başladıkça öykü bilincinize akacak. Kimliğinizi çözmeye başladığınızda siz olan bir dizi kimliğe kol kanat gerin, onurlandırın, sevin aralarından hiçbirinin önemsiz olduğunu hissetmeyin. İster tarlalarda çilek toplayın, ister sokak köşelerinde izmarit arayın, her birini onurlandırın. Benliğin ilk ateşi taşıyan yönünün kendini sizin aracılığınızla ifade etmesine izin verin. “Ben” olmak uygun düştüğü zaman hala “ben” olabilirsiniz. Enerjinin büyüklüğü, gerçeği yerine getirmek üzere, planın bir parçası olarak fiziksel aracınızı kullanmak istediğinde “ben” yok edilmez. Bunun yerine “ben” sürece dahil edilir; çok boyutlu hale gelmektir bu. Hareket edebilir halde olmaktır.

 

Oldukça derin bir zaman dilimi içinde burada olduğunuzu hepiniz biliyorsunuz. Üzerine yazılan, fısıldanan, konuşulan çağ, sizin çağınız. Bu, insanlığın gözünüzün önünde dönüşüme uğradığı ve kısa bir süre önce olmadığı bir şeye tam anlamıyla dönüştüğü çağ. İnsanlar neye dönüşüyor? Yanıt oldukça basit; insanlar çok boyutlu varlıklara dönüşüyor.

 

Büyük bir sözcük bu, büyük bir kavram. Bununla birlikte, sizin için pabuçlarınızı bağlamak kadar da tanıdık bir şey. Çok boyutlu insanlar aynı anda birçok farklı yerde bilinçli olarak varolan insanlardır. İnsanlar, bir durumdan öbürüne geçme yeteneği olan, kim olduklarının büyüklüğünü, ten ömürlerinin sona erdiği yerde sona ermeyeceklerini anlayan varlıklara dönüşüyor ya da evrimleşiyor. İnsanlar aura ya da eterik bedenin bittiği yerde bitmez; birçok farklı gerçeklikte varolurlar.

 

Bu, çok boyutlu benlik çağı; birçok farklı gerçeklikte farkındalıkla hareket edebilen benlik; er geç iki yerde birden olup kaybolabilen benliğin; dört boyutlu bilinçte hareket edebilen benliğin -düşünürün değil sezgileyenin. Benliğin düşünen kısmının çok önemli olduğunu ama fiziksel bedenin genel müdürü olamayacağını, danışmanı olacağını anlayan benliğin çağı.

 

Sezgi, bir bilinç evliliğine ulaşmak üzere eğitilmek için rehberlik aldığınız geniş bir yoldur. Mantıksal olan erkek yön ile hissetmek olan dişi yönün evliliğidir bu. Sezgi, onları bir olmak üzere bir araya getiriyor.

 

Harekete geçme zamanı şimdi. Son derece önemli bir noktadasınız; dev bir değişim, dev bir aşama, vazgeçme, serbest bırakma zamanı.

 

Şimdi ışık ve ruha varoluşunuz boyunca sizi etkileme izni verme, kendinizi benliğin varlığından haberdar olmadığınız çok boyutlu yönleriyle ve bölümleriyle bir olmaya bırakma zamanı. Benliğin bu yönleri gerçekten de var. Bu yönleriniz size bağlı ve ruhunuzun bayraktarı, evrende bu zamanda ışığın hareketi için bir araç olarak sizi kullanıyor.

 

Grubumuz içinde İlk Yaratıcının olasılıklarının planını çıkaranlar, zaman içinde yolculuk ve öngörülerinde büyük ölçüde haklı çıktılar. Gerçekten de İlk Yaratıcı varoluşun bu bölgesine, bilincin bu özgür alanına bir titreşim değişimi gönderiyor. Eylem burada, Dünyada ve şimdi gerçekleşmekte. Burada, galaksinizin bu köşesinde, kenarında, evrenin bu ucunda başlıyor.

 

Büyük bir deneyim bu, her biriniz katılmak için büyük bir coşku ile geldiniz. Cesaret. Üzerinde ne kadar dursak azdır; cesaret. İç rehberliğinizi izleyin ve kendinize güvenin. Enerjiyi fiziksel bedenlerinize çağırın ve kullanın. Karşı koyun insanlık yasalarına çünkü buraya bunun için geldiniz. Sizler özgür ruhlarsınız, bizler de özgür ruhlarız.

 

Bu bilinç yolunda yolculuk yapamayanlar var, sorun değil. Bilincinizi geçirdiğimiz yol, kolay bir yol değil. Savaşlar sonucunda gelebilse de bu yol size ruhunuzun aradığı ödülleri verecek. Bilinçte yol açarak ilerleyen öncülerseniz görüş açınızın geniş olduğu bir yere ulaşacaksınız, bu gezegenin içinde ve dışında gidebileceğiniz yerlere ilişkin yepyeni seçenekleriniz olacak. Sizinle ilişkisi olanlar da yeni seçeneklerinin olduğunu görecekler. Bu zamanda gezegene çekilen bütün bilinçler evrenin yapısını değiştirecek bir evrim kıvılcımını tutuşturacaklar. Büyük düşünün. Gerçekten büyük düşünün ve o doğrultuda harekete geçin.

 

Kim bu çok boyutlu benlikler? Birçok kez, benliğinizin sizden çok daha büyük olan, sizden çok daha fazla bilen bölümleri olduğuna inanmaya sevk edildiniz. Bir ölçüde doğruydu bu, bir ölçüde hala da doğru. Bununla birlikte, ruhunuzun bayraktarı olarak bedeninizde depolanmış olan ve bütün tarihinizi taşıyan bilgiyi harekete geçirmeye başlayacağınızı göreceksiniz.

 

Benliğin bu diğer bölümlerinin kendilerini göstermeye başladığını nereden bileceksiniz? Son derece ince bir düzlemde gerçekleşebilir ya da kafanıza kalasla vurulmuş gibi olabilir. Benliğe bağlıdır nasıl olacağı. Bir gün oturmaktayken göz açıp kapayıncaya dek bir anda kendinizi başka bir odada oturur bulabilirsiniz. Kafanıza kalasla vurulması budur. Daha ince bir düzlemde, sokakta yürür, bir vitrine bakarken bir manken ya da bir resim birden içinizde bir şeyi harekete geçirebilir; bir anlığına kayar ve sizinle eşzamanlı var olan bir kimliğinizin açık seçik imgesini yakalarsınız.

 

Benliğinizin fiziksel olarak varolmayan ya da gerçek uzay yaratıkları olarak uzayda çalışan yönlerini keşfetmeye başlayacaksınız. Ruh uyanmak üzere. Her bir yönünü tanıyacak, ruh benliğinin her bir yönü de bütününü bir anda bilecek.

 

Titreşim hızıyla birlikte hareket etmeyi öğrenip dört boyutlu hale geldiğinizde farkındalığınız bütün gerçekliklere bir anda açılacak. Bu yetiyi üç ya da dört gerçekliği dengelemekle geliştirmeye başlayacak, sonra beş altı gerçekliği ele alacak ve bu şekilde ilerleyeceksiniz. İlk Yaratıcının yetilerini uyandırıyorsunuz ve kendi İlk Yaratıcınız haline geleceksiniz. Bu evreni ve bütün diğer evrenleri yaratırken İlk Yaratıcının amacı, kendinin bütün her şeyde (bilinci her şeydedir, biliyorsunuz), her şeyin ilişkili olduğu her olayda bilincinde olacak, bütün bunları hesaplayacak ve aklını kaçırmayacak ölçüde kendisini geliştirmek ve çok boyutlu birçok açık bilgi kanalına sahip olmaktı.

 

Bu yetiyi kendinizde geliştirmektesiniz. Aslında şu anda geçtiğiniz bölümünüz, gerçekten varolduğu konusunda kuşku ve merak duyduğunuz için en katı bölümdür. Beden bir şey söyler, zihin başka bir şey. Bilgi artıyor, içinizde uyanmakta olanın bilgisidir bu.

 

Amacınıza her zaman bağlı kalmalısınız. Bu armağan ve yetenekler sizin için ilk elden yaşanan deneyimler haline geldiğinde, ne olursa olsun üzerinde çalışmak zorundasınız. Tanrısal bir rehberlik aldığınızı ve yaşamınızda nasıl bir kargaşaya neden oluyor görünürse görünsün, olan her şeyin size yükselişiniz için çekildiğini bilin. Bu olaylar sizi eninde sonunda daha zengin kılacak. Şimdiki durumunuz, arka bahçenize altın dolu fıçılar atıldığında “Allah kahretsin! Altın çimleri mahvetti!” demeye benziyor. Onca altın oraya atıldığı için çimenlerinizin artık eskisi kadar güzel olmadığını düşünüyorsunuz.

 

Ne zaman bir deneyimle karşılaşırsanız karşılaşın, katılmayı öğrenin ona, fiziksel bedeniniz içinde eksiksiz bir katılımcı olun. Tadını çıkarın, güzel bir zaman geçirin ve aynı anda deneyiminizi, bıraktığı izi, deneyiminizin başkaları ve sizin üzerindeki etkisini, bütün deneyimlerinizden çıkardığınız sonuçları nasıl gözlemleyebileceğinizi öğrenin. O zaman, başınıza alışılmadık nitelikte bir şeyin geldiği her sefer kendinize, “Aman ne hoş! Bak yine geldi. Ne öğrenebilirim bundan?” diyebilirsiniz.

 

Deneyiminiz olmadığında hayal etmeye, yaşamınızın sorumluluğunu üstlenmeye ve gelecek sefer yaşamınıza gizlice sokulduğunda bu deneyimlere hükmedebiliyor ya da etkileyebiliyormuşçasına hareket etmeye başlayın. Bunu, kötü adamların sizi yakalayamayacağı ya da tam kırık not alacakken teneffüs zilini çaldırabileceğiniz, bir şekilde uyanmayı öğrenmiş olabileceğiniz bir düştekine benzer bir biçimde yapabilirsiniz. Bireyler ve tür olarak yaşamın bütün deneyimlerine ilişkin bu inanç ya da niyeti geliştirmek zorundasınız.

 

Bu gezegende benliklerinizin bir araya getirilmesi gerçekleşmek üzere. Karşılaşacağınız benlikler evrenin her yanından geliyor. Düşündüğünüzde yüreğinizi yerinden oynatacak benlikler var, baktığınızda kalbinizin duracağı benlikler. Siz olan benlikler var.

 

Dünya bu zamanda bir inisiyasyon geçiriyor. Dünyanın bir parçası olduğunuz ve kendinizi bu sistemden ayıramayacağınız için siz bir inisiyasyon geçiriyorsunuz. Dünya kendisini dönüştürüyor ve güneş sisteminiz için bir domino taşı olmaya niyetleniyor. Pek çok dünyayı bütün bu dünyaların varoluşunu sağlayabilecek kadar iyi temellenmiş tek bir dünyada birleştirmeyi ve deneyimi anlaşılır kılmayı istiyor. İşte bu dünyanın yaptığı. Böylece aynı zamanda elbette hepinizin de yapması gereken.

 

Üç boyutlu dünya bir boyutlar çarpışmasına doğru ilerliyor -bir dünyalar çarpışmasına değil, boyutlar çarpışmasına doğru. Birçok boyut birbiriyle çarpışmak üzere. Bu boyutların bazısı korkunç ve çok korkutucu görünüyor. Sınav, inisiyasyon (inisiyasyon her zaman fethedilip dönüştürülecek olan başka bir gerçeklikten geçmektir), inanılmaz karanlıkta görünen ve siz oldukları için sizinle birleşmeye gelen bu enerji ve varlıklarla yüzleşmektir. Onlar sizin için çok boyutlu benliğinizin bir bölümü, siz ise bayraktarsınız ve siz ışıksınız. Karanlığa ışık gelecek. Son derece duru bir halde olun onlarla uğraşırken. Eğer bir şey hakkında duraksamanız varsa yapmayın. Saf ve temiz olun.

 

Işığı bilginin tanıtımı, dağıtılması ve paylaşılması olarak tanımlıyoruz. Karanlık ise bilginin denetimi ve saklanmasıdır. Bunu düşünün ve hissedin. Bu gezegene ışık taşımanın ve muazzam bir gezegensel dönüşüm yaratmanın şifreli planı ile; ruhunuzun, önderliği üstlenecek olan bölümünün bayraktarı olmak üzere geldiniz. Ruhunuzun bu bölümü, “Hızı ben belirlerim. Burada hızın ölçüsü ise ışık ve bilgi, artık karanlıkta olmamaktır” diyor.

 

Işığı sizin aracılığınız dışında nasıl bulacağını bilmeden karanlıkta olan yanlarınız olduğunu hiç düşündünüz mü? Onlar da ışık istiyor. Çözümler ve yanıtlar istiyor. Hissedeceğiniz şey mutlaka karanlık gücün niyeti değil, duygusal maskesi -bilgi eksikliğiyle titreşen korku- olabilir. Benliğinizin bilgisiz kısımları bilgilenmek için size geliyor. Onları nasıl bilgi sahibi yapacaksınız? Işık dökerek, ışığı paylaşarak. “Bütün diğer benliklerimin bu yolculukta beraber olmasını ve onlar için de ışık istiyorum” deyin. Oldukça basit.

 

Işık ve karanlık arasındaki savaşın size gerçekten yararı olmaz. Sizi karmaşa içinde tutan ayrım hikayesinin parçasıdır bu. Gerçekte sadece birbirleriyle çatışma içinde olan değişik biçimlere bölünmüş bireysel ruhlar vardır. Kendinizle savaşıyorsunuz. Işık ve karanlık ile iyi ve kötü arasındaki savaş yalnızca sizin parçalarınız arasında. Bu parçalar, sizin birey olarak bir bölümünü oluşturduğunuz aynı enerji birliğinin çok boyutlu uzantıları ya da yeniden bedenlenmeleri. Bir şeyden onu anlamadığınız için korkarsınız. İlk Yaratıcının oyununun bir parçası olan bilincin ayrı bölümleri olarak sizler, ikilemlerden oluşan bir evrende varoluyorsunuz. İlk Yaratıcı bu evreni özgür irade unsurlarıyla yarattı ki özgür irade kaosa, sonra da enerjilerin yeniden düzenlenişi ve Yaratıcının her şeyde gerçekleşmesine yol açabilsin.

 

Özgür irade ile her şeye izin vardır, karşıtlıklar gerçekleşir. İlk Yaratıcının her şeyde olması ve her şeye olma izni vermesi gibi karşıtlıklar da benlikten kopar. Karşılaştığınız, korktuğunuz şeyler sizsiniz. İyi ve kötü hikayesine yoğunlaşıyor ve anlamak istiyorsanız bütün yapacağınız, sizin bakış açınızdan top oynamanızı sağlayan başka bir yanınızla top oynamakta olduğunuzun farkına varmak.

 

Kötü denilen şey önemli bir amaca hizmet ediyor. Sadece kötü göründüğü için yargılıyorsunuz onu. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak, başka yerlerde varolduğunuzda kendinizin çeşitli yönlerine girer ve mükemmelliğin parçalarını oynarsınız. Buraya geldiğinizde gezegenin yoğunluğuna girdiniz ve güç bela işleyen çifte sarmalla çalıştınız, böylece birçok şeyi unuttunuz. Şimdi, uyanıp ne olabileceğinizin farkına varırken düşmanınızın siz olduğunun bilincine varmaya doğru ilerliyorsunuz.

 

Işık Ailesi’nin üyeleri olarak başkalarının sahip olmadığı muazzam bir anlayışa ulaşabilirsiniz. Bu anlayışa birlikte geldiniz, size varlığı anımsatıldı, şimdi öğreniyor ve kabul ediyorsunuz. Görevinizin bir bölümü de, kendinize düşmanınız ve sizden ayrı gibi görünen benliklerinizle birleşme iznini vermek. Bu benlikleriniz varoluşun bütün çeşitlemeleri içinde yer alıyor. Bir göreviniz de ruhunuzun bir araya getirilişi boyunca yaratıcılık, ışık ve bilginin frekansı olan sevgi frekansını taşımak. Ruh olarak deneyim toplamak ve İlk Yaratıcıyı zenginleştirmek için bir araya geliyorsunuz. Ayrıldığınızda gider, uygun bilgiyi toplamak, kendinizi bütünlüğe getirmek üzere, özgür iradeyle nasıl bir seçim yaptıysanız, yargıda bulunmaksızın o şekilde hareket edersiniz.

 

Bu iyi-kötü hikayesi, eğer aşmazsanız sizi tuzağa düşürebilir. Siz, birçok farklı sistemde bedenlenen inanılmaz bir kişilik bolluğunun toplamısınız. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak bu gerçekliğe bilgi getirmek için geldiniz, aynı şeyi birçok farklı sistemde de yapıyorsunuz. Sizin aynı şeyi kertenkele, böcek ya da kuş kolonilerinde yapan çeşitlemeleriniz var. Siz bir kişilikler toplamısınız. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak, kendinizin yeniden bedenlenmeye ilişkin deneyiminiz olan insan dışı biçimleri de içeriyor.

 

Işık Ailesi üyelerinin paylaştığı bir özellik, duyarlı ya da karma gerçekliğin birçok çeşitlemesine katılımdır. İçine bedenlenmeyi seçtiğiniz birçok biçim size çok yabancı ve çok korkutucu gelebilir ama ruhunuzu böyle evrimleştirdiniz. Tek bir türe büründüğünüz gibi kertenkele ya da başka bir şey biçimine de bürünebilirsiniz. Görünürde hiçbir ortak yanı olmayan bir dizi tür kanalıyla İlk Yaratıcının özünü anlamak üzere kendinizi toparlayabilmek için yapıyorsunuz bunu.

 

Işık Ailesi’nin üyeleri olarak işin içyüzünü biliyorsunuz. Gerçeklikleri birleştirmek ve ilgili herkesin korkularını bırakıp indirgemeden yaşayabilmesi için, kendi içinizde daha fazla bilgi sahibi olmak üzere elçiler olarak geldiniz. İşinizin bir bölümü de bu diğer benliklerle karşılaşmak, birleşmek ve bunun nasıl bir şey olduğunu hissetmektir. Olabileceğin en iyisi, çok boyutlu gezginler haline gelmeniz ve gücünüzü bedeninizden alabilmektir. Bir tarlada çalışıyor olabilirsiniz, belki bahçıvanlık yapıyor ya da birisiyle sohbet ediyor, çilek topluyorsunuz ve bir şey çalınıyor kulağınıza, bir ses. Özür diliyor, “Beni çağırıyorlar. Geri geleceğim” diyorsunuz. Gidiyor, oturuyor ve o anki Dünya kişiliğini bırakıyorsunuz gitsin. Sonra da bilinçli farkındalıkla o kişiliği bu gerçeklikte Işık Ailesi’nin yeteneğine nerede katılması gerekiyorsa oraya götürüyorsunuz. Bunu bileceksiniz.

 

Çok boyutlu oyuncular haline geleceksiniz hepiniz. Aranızdan birisi sesi duyup çağrıldığında diğerlerinden özür dilediği zaman bunlardan hiçbirini düşünmeyeceksiniz. Bilinçli farkındalıkla yolculuk yapacaksınız, eğlenceyse kendiliğinden gelecek. Bunları yaşayacağınız için kitap okumaya, bant dinlemeye, sinemaya gitmeye çalışmayacaksınız. Gezegene Işık Ailesi’nin becerilerini getirdikçe, tanrılarına uymayacağınız için başkaları sizin burada olmanızı istemeyecek.

 

Özgür olmayı herkes istemez. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak sizler özgür olacak yeni bir dünya yaratacaksınız. Özgür olmak istemeyenlerin de Dünyaları var. Bir bölünme ve ayrılma zamanı olacak. Işık Ailesi’nin üyeleri hiçbir şeyi zorlamaya gerek olmadığını bilir. Birlikte uyum içinde çalışmanız, birbirinizi desteklemeniz, yaptıklarınızdan bazıları son derece alışılmadık olacağı için, kendinizi işinizde daha rahat hissetmek üzere birbirinizi aramanız yeterlidir.

 

Her biriniz buraya bu zamanda bir frekansın taşıyıcısı olmak üzere gönüllü olarak geldiniz. Şu sıra bu frekans ışık ama er geç sevgi frekansının nasıl taşınacağını öğreneceksiniz. Büyük çoğunluğunuzun sevgi frekansının ne olabileceği üzerine en ufak bir fikri yok. Sevgi ve ışıktan söz ediyorsunuz ama onların çeşitleri ve gerçek anlamlarını bilmiyorsunuz. Işık bilgi, sevgi yaratılıştır. Yaratabilmekten önce bilgi sahibi olmanız gerekir. Bunu anlıyor musunuz?

 

Gelişip kavrayışın bu yüksek boyutlarına ulaştıkça benliğinizin sizi yükselmekten alıkoyan, çimento blokları gibi hissettiğiniz katmanlarını aşacaksınız. İnsan deneyini sınırlayan frekansı bir radyo istasyonu gibi düşünün. İnsan deneyi üç yüz bin yıl boyunca bir radyo istasyonu dinledi. Hep o aynı eski şarkıları! İnsan deneyi düğmeyi çevirip başka bir kanal dinleyebilecek durumda değildi, böylece aynı frekans yayınlandı durdu. Bu da karantinaya, gezegenin mühürlenmesine yol açtı.

 

İlk Yaratıcı ve Özgün Planlamacılar tarafından gönderilen yaratıcı ışınlar bu frekans kalkanını deliyor, Dünyayı bombardımana tutuyor. Bununla birlikte birilerinin onları algılaması gerek. Alıcı olmaksızın yaratıcı kozmik ışınlar kaos ve karmaşa yaratır. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak sizler bu sisteme yaratıcı kozmik ışınları almak üzere geliyorsunuz. Bütün gezegeni değiştirmek için insanların geri kalanı arasında bilgiyi, yeni yaşam biçimini ve yeni frekansı yayacaksınız.

 

Işık Ailesi’nin üyeleri olarak frekansı oturtmak ve gezegen için de erişilebilir kılmak üzere, dönüşüm sürecinin bedenlerinizin içinde gerçekleşmesi için buradasınız. Bu süreci yaşıyor ve gezegene yayınlıyorsunuz. Ne anlama geliyor bu? Gerçekliğinizin er geç değişeceği ve gerçekliği ele alış biçiminizin de değişeceği anlamına geliyor. Bildiğiniz siz olmayı bırakıp, bilinçte bir sıçrama yapacak, bu siz gibi bekleyen bütün diğer sizlerle daha derin bir bağ içinde olacaksınız!

 

Bu süreç, çok boyutlu benliğin tanınması, birleşmesi ve kullanılmasını gerektiriyor. Daha yüksek bilgilere eriştikçe yalnız olmadığınızı, birçok benlik olduğunu göreceksiniz; bunu anlamaya zorlanacaksınız. Çok boyutlu benlikten geçilmeksizin daha yüksek bilgiye ulaşılamaz. Bu da, zaman ve mekanın ötesinde, sürekli genişleyen şimdide varolan ortak bir zekanın bütünüyle bilincine varmak, deneyimlemek, karşılaşmak ve bir olmak anlamına geliyor.              himmels-engel.de

 

Görevli olarak gönderilen birisi çalışma alanına yollanmadan önce nasıl uzun bir süre eğitime tabi tutulursa, gezegende sürmüş olan tarihsel manipülasyon üzerine sizlerin de tıpkı o şekilde, Işık Ailesi’nin üyeleri olarak geniş bir araştırma yaptığınızı söylediğimizde bize inanın. Her biriniz eğitildi, içinizde bu bilgiye sahipsiniz. Bize düşen, tellere dokunmak ve hazırlandığınız melodi, şarkı ya da dansı gerçekleştirebilmeniz için bilincinizden eyleme doğru ses getirmek. Bilginiz içinizde, onu keşfetmeye razı olduğunuzda, derin, daha derin düzeylerde uyanacak. Buna razı olanlarınız son derece kendine yeterli bir hale gelecek. Korktuğu için durmayanlarınız inanılmaz ölçüde bilgili hale gelecek.

 

Kendinize, çok dürüst bir şekilde korkunun evrim sürecinizde her zaman rol oynayacağını, buna alışmanız gerektiğini söyleyeceksiniz. Korkunun kötü olduğunu hissetmeyin. Korkunuza yenik düşüp eline geçtiğinizde onu aşabilmek için çevrimi tamamlayıp bütün hissettiklerinizi deneyimlemek zorunda olursunuz. “Bu korkuyu dönüştüreceğim. Planın parçası olduğunu anlayacağım. Bana hizmet edebileceğini anlayacağım.”, demeye başlayın. Anımsayın, gücünüz ve iradenizle gerçekliği yaratma yetiniz korkunuzun başladığı yerde biter. Size yaşamın korkuyla karşılaşmak olduğunu söyleyeceğiz. Yaşamınızdaki olaylara ve onları nasıl yarattığınıza bakmaya başlayın. Onları her zaman size hizmet etmek için yarattığınızı anlayın. Bunun için eğitildiniz. Bunun için şifrelendiniz.


(8)

 

EN BÜYÜK ZORBALIĞIN DIŞINDA

 

 

Bir toplumdaki en büyük zorbalık sıkı yönetimin denetimi değildir. Bilincin psikolojik olarak yönlendirilmesiyle uygulanan denetimdir. Bilinç psikolojik olarak öyle bir şekilde yönlendirilir ki gerçeklik, onun içinde varolanların tutsak olduklarını bile fark edemeyecekleri bir biçimde tanımlanır. Yaşadıkları yerin dışında bir şey olduğunun bile farkına varmazlar. Biz, sizlerin varolduğunu düşündüğünüz şeyin dışında olanı temsil ediyoruz. Bu, sizin kimi zaman göze aldığınız, bizimse sizin oturmanızı istediğimiz yer; toplumun size yaşayabileceğinizi söylediği yerin dışı.

 

Size sahip olduklarını düşünenler tarafından -hükümetten Dünya Yönetim Ekibine, uzaydakilere kadar- ağıldaki koyunlar gibi güdüldünüz. Frekans kontrolüyle bilgiden yoksun bırakıldınız. Frekansı istediğiniz istasyona ayarlayabileceğiniz bireysel bir alıcı verici olarak düşünün. Zekanın taşıyıcısı olan dalgaların yayınıdır bu. Frekans yayılımı sınırsızdır, iletilen zeki madde yelpazesi de sınırsızdır.

 

Frekans kontrolü, ulaşabileceğiniz istasyonların sayısını kısıtlar. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak statik kaos yoluyla yeni frekanslar yakalamak ve fiziksel boyuta getirmek zorundasınız. Bu gezegendeki erişim menzili, umutsuz bir şekilde farkındalığınızın açılmasına gereksindiğiniz birçok şeyden ötürü uzun bir süre boyunca son derece kısıtlıydı. Siz kendi kişisel tarihinizi ve artık bırakıp değiştirmek zorunda olduğunuz etkisiz davranış kalıplarını öğrendikçe gezegenin nabzı da kendi davranış kalıplarına göre atar. Bir gezegen olarak tarihi son derece dramatik bir şekilde tekrarlamak üzeresiniz.

 

Sınırlama frekansını değiştirip kaldıracak, yerine bilgi frekansını getireceksiniz. Bilgilendirildiğinizde korku içinde olma gereğini aşarsınız. Kendinizi bilgisiz ve kontrol dışı hissettiğinizde bütünü anlayamazsınız. Her biriniz içinizdeki, varlığınızın -DNA’nızın- şifresindeki bir şeyi uyandırmaya geldiniz ve şimdi ona cevap veriyorsunuz. İşte bunun için yaşamınızın her alanında arayış içindesiniz.

 

Siz ve pek çok başkaları gezegendeki dönüşüm sürecine başladı. Elektromanyetik olarak değiştikçe frekansınızı ya da yayınladığınız melodiyi değiştirirsiniz. Sizi gelişmekten alıkoyan, kaos ve karmaşa ile sürekli zarar veren frekansı er geç bırakacaksınız. Kendi frekansınızı değiştirir, taşır ve korursanız er geç farklı bir biçimde titreşir, bu nedenle de çevrenizdeki herkesi etkilersiniz. Çevrenizdekiler frekans değişiminin ulaşılabilir olduğunu hissederler, değişim de o zaman bir dalga gibi gezegenin çevresini dolaşır. Gezegen, ulaşmak için çok çalıştığınız bu yeni frekansı kabul ettiğinde domino zincirinin ucundakiler de alacaklar onu. Bu yeni frekansın adı bilgi ve ışık. Kölelikten kurtuluş. Bilgisizlik ve yanlış bilgiden kurtuluyor, bilgilendiriliyorsunuz; ışığa çıkıyorsunuz.

 

Hepiniz bilgilenmek ve gezegene frekans değişikliği getirmekle görevlendirildiğiniz için Frekans Bekçileri olmayı öğrenmek zorundasınız. Belli bir bilgi alanına yükselip sürekli olarak orada kalmalısınız. Bunu hareket ya da dinlenme halinde isteyebilmek için de bedeninize hükmedebilir hale gelmelisiniz. Kendi içinize dönebilmeli, duygusal ve fiziksel olarak iyileştirilmesi gerekeni iyileştirmelisiniz. Başkalarına yolu gösterebilmek için benlik cangılından ayrılmaya, açıklığa çıkmaya başlamak zorundasınız. Kimi zaman başkalarına yolu konuşarak değil, sadece kendi frekansınızı koruyarak, işleyerek ve bunu yapma cesaretine sahip olara göstereceksiniz.

 

Sistem bozucular ve olası Frekans Bekçileri olarak uzmanlıklarınıza en çok gerek duyulan alanlara gideceksiniz. Işık Ailesi üyeleri olarak bedenlenen varlıkların çoğu Birleşik Devletler’e geldi çünkü burası en büyük gelişmeyi yapabileceğiniz ülkedir. İnkaların da yaygın olduğu bir ülke haline geliyor. Özgürlüğün ülkesi, gözü pekliğin yuvasında yaşadığınıza inanıyorsunuz, oysa gezegenin en sıkı denetlenen deneysel toplumunda yaşıyorsunuz. Buradaki zorbalığı izlemek ilginç çünkü duvarsız bir zorbalık bu. Bir ülke ve ortak bir bilinç alanı olarak Birleşik Devletler, bir şeylerin doğru olmadığının farkındalığına henüz ulaşmadı. Gerçekte Birleşik Devletler çevresi, kontrolün açık olduğu eski Sovyetler Birliği’nden çok daha sıkı bir denetim altında.

 

Birleşik Devletler’deki sistemden vazgeçmekten herkes korktuğu için vazgeçmek zorunda bırakılacaklar. Sistem yozlaşmış, çalışmıyor, yaşamı onurlandırmıyor, Dünyayı onurlandırmıyor. En önemli şey bu. Bir şey eğer yaşamı, Dünyayı onurlandırmıyorsa çökeceğine dair iddiaya girebilirsiniz, olacaklar büyük yankı uyandıracak.

 

Bilinç değişmek zorundadır. Bu, Tanrısal Planın bir parçası ve bu fırsat kaçırılmayacak. Çevrenizde maddi dünyaya aşırı dalış, metafizik dünya konusunda ise büyük bir anlayış eksikliği vardı, bunun için hayatta ön sırayı neyin aldığına ilişkin yeni bir öncelikler sıralaması olacak. Her şeye sahipken ayaklanacaklarını asla düşünmeyenler her şeylerini yitirdiklerinde ayağa kalkacak. İnsanlar inanılmaz potansiyellerinin bilincine varacak.

 

Gelecek bir iki yıl içinde bir bağlılık ve komünal işbirliği hareketi ülke çapında yayılacak. Siyasal ideolojiye ilişkin bölünmeye son vereceksiniz. Tasarlanmış bir bölünmedir bu. Bir halk ne zaman bölünse ve dikkatini ortak olmayan noktalara ya da kendisini diğerlerinden farklı olarak etiketlendirmeye yoğunlaştırsa, ortak noktaların keşfi en iyi biçimde saklanmış olur. Bölünme, insanları bir araya gelip çok güçlenmekten alıkoyar.

 

Özellikle Birleşik Devletler’de süren siyasal oyunların çoğu sizi bölmek için tasarlanmıştır. Yeni Çağa bakın. Yeni Çağın ne kadar bölünmüş olduğunu görüyor musunuz? Sizi ortak noktalarınızı görmekten alıkoyan her türlü şey söylendi. İnsanlar bunun farkına vardıklarında öfkelenmeye başlayacaklar. Size denetim ve bölme yöntemleri açıklandıkça öfke oluşacak Birleşik Devletler’de. Ülke bölünüyormuş gibi görünen olaylar gerçekleşecek, ancak insanların bir araya getirilmesi amacına hizmet edecek bu olaylar. Yeni bir gurur, yeni bir bütünlük anlayışı gelecek, çünkü bu zamanlar için tasarlanan bu.

 

Maddi alan, herkesin bağlı bulunduğu bir alandır. Birleşik Devletler’deki yaşam, cebinizde ne kadar para olduğu, hükümetin cebinizdeki paranın ne kadarını istediğiyle ölçülüyor. Bu da, vergi hepiniz için ortak nokta olduğu için hem en büyük zarara, hem de en yoğun bir araya gelişe yol açıyor. Hepiniz aynı Tanrıya tapınmayabilirsiniz ama hepiniz vergi ödüyorsunuz.

 

Ortadoğu krizi, akıllıca bir hareketle hükümetinizin istediğini elde etmesini, sizden izin isteme sorunuyla yüzleşmeksizin akaryakıt vergisini arttırmasını sağladı. Bütün bunların nasıl akıllıca düzenlendiğini görüyor musunuz? Biraz daha fazla verginin yığılmasıyla insanlar yaşamlarının niteliğini sorgulamaya başlayacaklar. Bu ülkede büyük bir öfke göreceksiniz çünkü insanlar kendilerini güçsüz hissedecek. İnsanlar sürmekte olan yönlendirmeyi en sonunda anladıklarında ve duygularıyla ilişkiye geçmeye başladıklarında öfke ilk gerçekleşen duygulardan birisi olur.

 

Çağdaş teknoloji, frekans kontrolünün en büyük silahlarından biridir. Size eğlence ve rahata ulaşmanın yöntemleri benimsetildi, tümü de frekans kontrolüne ilişkindi. Televizyonunuzdan kurtulmanızı hararetle öneririz. Bilincinizi gündelik olarak manipüle etmenin temel aracıdır televizyon. Deney öyle ince düzeyde ayarlanmıştır ki, televizyon kanalıyla yaratılan rahatsızlığa bilinçaltı olarak cevap verirsiniz. Kendisini televizyon seyrederek öldüren -ve bu sırada doktorları zengin eden- bütün bir kuşak var.

 

Kimi zaman özgürleştirici bilgi de yayınlanıyor -hatta belki bir Yeni Çağ gösterisinde bile olabiliyor bu. Yine de, ne kadar yükselebileceğinize, sınırsız olabileceğinize ilişkin bir televizyon gösterisini izlerken, bilinçaltı bir düzlemde sizi özgün düşünceden alıkoyan bir frekansa maruz kalıyorsunuz. Bu bilinçaltı etki, sizi hareketsiz ve bir “hayatta kal, dakik ol, sessiz ol, işe git” toplumuna bağlı kılıyor. Televizyon hareketsiz, oturulup aşırı yiyerek geçirilen bir yaşamın propagandasını yapıyor. Çevrenize bakın. Uyanın insanlar!

 

Televizyondaki bilinçaltı etkilerin çoğu, gezegen dışı varlıklarla bağlantı halinde geliştirilmiş bir teknolojinin ürünüdür. İnsanın bilincini bilinçaltı etkiyle bozmak dünya çapında bir program haline gelmiştir. İki, üç, dört televizyonu olan evleri düşünürseniz bunun son derece başarılı olmuş bir olan bir pazarlama programı olduğunu kabul edersiniz. Televizyondaki bilinçaltı etkilerden haberdar olan bazıları buna karşı bağışık olduklarını hissediyor. Bununla birlikte, televizyonun etkileri öylesine derin işleyen güçtedir ki, siz ne kadar açıkça bildiğinizi söyleseniz de teknolojinin titreşimsel frekansınıza yaptıklarını dengeleyemezsiniz.

 

Duygusal bedenlerinizden beslenen varlıklar olduğunu söylemiştik. Televizyonun onlar için ne kadar zekice bir araç olduğunu düşünün. Dünyanın her yerinden milyarlarca insan, beyaz camda seyrettiklerinden kaynaklanan duygusal besin salıyorlar atmosfere. Sinirlerinizi bozmak için o kadar çok savaş çıkarmalarına gerek yok artık -bunun yerine film yapmaları yeter!

 

Televizyon seyretmeye gereksinen insanlar zihinlerindeki bilgi bolluğuna ulaşmıyor ve çevrelerindeki her şeyin ele geçirebileceği bir hale geliyorlar. Aslında, evrimleşmeyi gerçekten istiyorsanız gazete okumayın, radyo dinlemeyin, televizyon seyretmeyin. Eğer belli süreler için medyadan özgürleşir, kaos, endişe, stres, hay huy ve ihtiyacınız olmayan her tür baştan çıkarıcılık frekansından ayrılırsanız durulmaya başlar içiniz. İçinizde neler olup bittiğini dinlemeye başlar, dünyada içinde kaybolmaksızın yaşarsınız. Temizlenirsiniz. Bunun ne kadar üzerinde dursak azdır!

 

Elektronik gereçler de frekansınızı bozar. Özel olarak frekansınızı bozmak için tasarlanmamış olsalar bile kimi zaman bir şeyin elektronik frekansıyla aranızda uyumsuzluk olur. Üstelik, dediğimiz gibi çoğu da, sizi belli bir frekans açılımında tutarak, güvenli, zararsız, etkisiz, üretken sığırlara dönüştürecek statiği yaratmak üzere tasarlanmıştır.

 

Ya bilgisayarlar? Birleşik Devletler’de piyasaya ikinci derecede hakim ürünü bilgisayarlar oluşturmaktadır. Kaçınız bilgisayar başında çalışıyor ve özellikle de büyük şirketlerin ana bilgisayarlarına bağlandıklarında baş ağrıları ediniyor? Büyük şirketler zihin denetiminin içindedir; kendileri için enerji elde etmek üzere sizin zihinlerinizi kullanırlar. Kişisel bilgisayarlar o denli güçlü değildir.

 

Önümüzdeki yıllarda bazı yeni icatlar çıkacak ortaya -piyasada reklamın yapılması için asla patent verilmeyeceği için yeraltı icatlar. Takasa dayalı bütün bir ekonomi olacak, bazı icatların ticareti insanlar arasında yapılacak. Frekans kontrolünün büyük bir bölümüne karşı atağa geçecek teknolojiler olacak. Bu teknolojiler havanızın ve suyunuzun niteliğini değiştirebilir, evinizi temizleyip kapatabilir, bu şekilde bir enerji bütünü haline gelebilirsiniz ve sizi hiçbir şey yaylım ateşine tutamaz. Olağanüstü şeyler başaran teknolojiler var. Teknolojinin size karşı nasıl kullanıldığını anlıyor musunuz? Sizin için kullanılmadı. Televizyon kendi başına mutlaka kötü değil ama kötü amaçla kullanıldı. Teknolojide yanlış bir şey yok. Önemli olan, teknolojinin nasıl kullanıldığı. Fark burada.                  cennetin-melekleri.web.tr

 

Kontrol altında olduğunuz diğer bir alan eğitim sistemi. Öğrettiğiniz şeylerin çoğu içtenlikten uzak. Çok çalışıyor, borç alıyor, özellikle bilim, matematik, psikoloji ve tıp araştırmaları alanında siz ayağınızı kapıdan içeri atmadan önce tarih olan bir şeyi öğrenmek için para ödüyorsunuz.

 

Sizi diplomanızdan ötürü ödüllendiren bir toplumda yaşarken ne yaparsınız? İşe şöyle söyleyerek başlayın: “Dünyamı ifade ettiğime inanıyorum. Varoluşumu tanımlamak için bu kimlik belgelerine gereksinmediğime inanıyorum. Kendi içimde eşsiz, bağımsız olabilirim.” Dünyayı dereceler olmaksızın keşfetmenin yöntemini ya da yolunu bulun. Eğitim, gerçekte bilginin peşinde olmaktır, bilgiyse çölde bir yürüyüşle de gelebilir. Bir kitabın sayfalarını karıştırarak edinilmesi gerekmez. Okulu biraz araştırmanın zararı yok ama size öğretilenin doğru olduğu fikrine rağbet etmeyin.

 

Duygularınızın temelinde çatışan konularla denetlenip bölünüyorsunuz. Çocuk aldırma-aldırmama konusu küresel değil milli bir konu. Bazen masum kurbanlar görünüşte kendileriyle hiçbir ilgisi olmayan olayların altında eziliyor ya da çil yavrusu gibi dağılıyor gibi görünebilirler. Kuşkusuz size öğretilen budur -güçsüzsünüzdür ve ancak tanrıların canı isterse kurtulabilirsiniz ama bu hiçbir zaman olmamıştır. Yaşamları bir kaza ya da şiddet sonunda ellerinden alınanlar bunu seçer.

 

Çocuk aldırmama-aldırma konusu Birleşik Devletler’de uyumsuzluk yaratmak üzere hükümet içindeki gruplar tarafından kasıtlı olarak ortaya atıldı. Böl ve ele geçir, insanlara sahip ol. Eğer insanların seçmesine, özgürlüğüne ve yaşamlarını sürekli olarak iyileştirme yeteneklerine izin verirsen onlara sahip olamazsın. Konu kürtaj bile olsa insanlar insanlara karşı çıktığında, bundan kontrolü elde tutanlar yararlanır.

 

Nasıl yararlanırlar? Burada, Birleşik Devletler’de kadınları kendi aralarında birleşmekten alıkoyarlar, erkeklerin birleşmesine izin vermezler. Korku içinde bırakırlar insanları. Bu konuları sürekli önünüze getirerek sizi bir kadının bedeninin doğurma süreci üzerinde hiçbir denetimi olmadığına inandırırlar. Kürtaja ihtiyacınız yok; eğer bunu istemiyorsanız hamile kalmanıza gerek olmaz. Nasıl mı? İradeyle. Bir kadın kendisine, “Şu sıra bir çocuk sahibi olmaya hazır değilim” diyebilir. Ya da diğer seçenek olarak, “Bir çocuğu kabul durumundayım” diyebilir. Kendinize sahip çıktığınızda kendi beninizle ne yapabileceğiniz konusunda hükümetin iznine gereksinmeniz olmayacaktır.

 

Büyük kentlerin sokaklarında şiddet, kontrolün başka bir incelikli yoludur. Birleşik Devletler’deki büyük kentler -Los Angeles, New York, Washington D.C. vb- enerjinin Kuzey Amerika kıtasına geldiği ya da şimdiye kadar gelmiş olduğu enerji kovaları ya da çukurlarıdır. Bu kentlerdeki şiddette artış oldu. Çünkü bilinmektedir ki huzursuzluğun sürdürülüp haber konusu yapılması bütün bir ulusu yönlendirmede uygun bir araç olabilir. Böyle şeyler fiziksel düzlemde kasten harekete geçiriliyor, eterik düzlemden de yardım görüyor çünkü ne kadar çok korku doğarsa sorumlular o kadar beslenir bundan.

 

Ailesiyle birlikte dışarı çıkan bir kadın saldırıya uğrar, görünürde masum bir kurban olan genç oğlu saldırganlarla dövüşür, bıçaklanır ve tatilinin ortasında hiç beklenmedik bir şekilde ölürse birçok insan arasında yayılan korku pek çoklarını besler. Ortadoğu’daki savaşın getirdiği korku olağanüstüydü.

 

Yaşam gücünüz elinizden alındı. İnsan ırkının bireyleri olarak ortak bir noktanız varsa o da duygularınızdan ötürü uğradığınız saldırıdır. Başkaları duygularınızla araçlarmış gibi oynadı, duygularınızla sahip olduğunuz gücü öğrenmenize hiçbir zaman izin vermediler.

 

Bütün bu öykü her zaman dönüp dolaşıp duygulara geliyor. Duygular sizi bir yerlere götürüp bağlantıya geçiren biletler gibidir. İnanılmaz ölçüde zenginsiniz. Duygulardan yana ne kadar varsıl olduğunuzun bir farkına varsaydınız. Düşük titreşimli varlıklar -onlara böyle diyebilirsek eğer- korku, kaos ve şiddete dayalı çok düşük frekanslı duygularla varolur.

 

İnsan iradesini insan zihni üzerinde kullanma yeteneği sizin son çareniz. Bedene iradeniz doğrultusunda hakim olma yeteneği tam da gezegenden sorumlu olan kişilerin anlamanızı istemedikleri şey. Bağımsızlaşıp kendi frekansını sahiplenenler çoğaldıkça burada yeni frekansı istemeyenler kaos, karmaşa ve karşıtlık yaratmak için karşıt bir frekans getirecekler. Bir toplumun büyük bir sıçrama ya da değişim eşiğinde olduğu her zaman tam karşıtı hareketler olur.

 

Bir konuya her zaman daha geniş bir açıdan bakın ki yansız kalabilin çünkü açı sürekli genişleyecektir. Gezegen bazı varlıklarla büyük bir yüzleşmeye doğru ilerliyor. Biz sadece buna işaret ediyoruz; biz korku yaymak için burada değiliz. Korku öbür takımın hissetmenizi istediği şey. Biz sizin değiştirmek istediğiniz her şeyi değiştirebileceğinizi anlamanızı istiyoruz. Bu, gelecekte bir sayı oyununa dönüşecek çünkü erk sahibi olacağınız bir yere gelmek için birlikte çalışacaksınız.

 

Işık Ailesi üyeleri olarak insanların, ışık sütununu imgeleyip, enerji yükleyerek, bedenin içine çekmek yoluyla, bütünüyle işler hale gelmesini istiyoruz. İsteyin. Her gün bir ışık kordonu ile çalışmaya niyet edin, ışık frekansları sizi bağlantıya geçirir, koruma ve bilgi ile doldurur. Işığın belkemiğinizin köküne, bedeninize ve Dünyaya ilerlediğini, solar pleksus (Güneş sinir ağı, Göbek şakrası ve çevresi. Ç.N.) bölgesinden bir çeşme gibi dışarı akarak ışıktan bir altın kalkan oluşturduğunu hissedin. Olanları belirlemek için solar pleksus bölgesini kullandıkça hissetmek yoluyla kavramayı öğreneceksiniz.

 

Dünyanın sahipleri, insanların duygularının buğday gibi hasat edilebilir bir ürün olduğunu anlamalarını istemiyorlar. Kendi hasadınızın bir ürün olduğunu anlamalarını istemiyorlar. Kendi hasadınızın sorumluluğunu üstlenirseniz buna siz karar vermedikçe başkaları sizden çıkar sağlayamaz, sizi kullanamaz. Belli bir frekans ve bağımsızlık içinde hareket ederseniz sizi kontrol etmek isteyenler sizinle ilgilenmez. Onların istediği, beslenmelerini sağlayan korku dolu, karmakarışık bir frekanstır. Gezegende korku ve kaos egemen oldu, o varlıklar çıkardı bu duyguları ortaya. Bu frekansı yaratmak için her yeri böldü ve ele geçirdi. Barış, sevgi ve bilgi ile hareket ederseniz bu yerin yapısını temelden değiştirir, frekans seçme özgürlüğünü gezegene geri getirirsiniz.

 

 

 

 


(9)

 

DERİN YENİ SINIRLAR

 

 

Frekans kontrolü altında bir toplum olduğunuz için insanlığın teknoloji yaratma becerisi sınırlıdır. Daha ileri ya da uzayda daha geniş yolculuk yapma olanaklarına sahip, sistemler arası etkileşim oranı daha yüksek olan, daha az denetlenen bir toplumda teknolojik ilerlemeler oldukça şaşırtıcı ve yücelticidir. Gezegene dışarıdan gelen çoğu armağan ya da etki ört bas edilmiştir. Elbette kimi bilgiler gezegene çeşitli yollardan verilmiş ve bunun sonucu olan teknolojiler yaşama biçiminde büyük değişikliklere yol açmıştır.

 

Bu yüzyılda yaşama biçiminde gerçekleşen değişikliklerden biri de filmlerin gelişidir. Sinema endüstrisi yoluyla yepyeni bir etki yaratma yolu gelmiştir gezegene. Bu gezegende bir sinema endüstrisinin varoluşu gibi uzayda bir holografik endüstriye sahip gezegenler vardır.

 

Bunlar, holografik eklentiler, gerçeğinden ayırt edilemeyecek dramalar yapar ve giriş kapılarından sizin gerçekliğinize sokarlar. Bu uzay varlıkları yüzlerce bin yıldır varolduğu ve insanlığın frekansları da denetlendiğinden insanları aldatmak oldukça kolaydır.

 

Holografik eklentiler, Dünya üzerinde bilinci yönlendirmede, denetim altında tutmada ve bilginin tarihini bilgisizliğin -sınırlı sayıda bilginin- tarihine çevirmede kullanıldılar. Gördüğümüz kadarıyla holografik eklentileri kullananların amacı her zaman insanlara ışık, bilgi ya da yücelmeyi getirmek değildir. Işık gibi gösterilebilse de gizli amaçları vardır.

 

Holografik deneyimler, özellikle de gökyüzündeki görüntüler çok sayıda insanı aynı anda etkilemek üzere oluşturulur. Hepsi olmasa da UFO görüntülerinin çoğu holografik eklentilerdir. Bir kişinin çeşitli şekillerde tasarlanıp aynı anda birçok farklı kültürde gösterildiği holografik eklentiler olmuştur. Bazı Dünya dinsel öykülerinin Dünya’nın bir köşesinden onunla hiçbir fiziksel teması olmamış başka bir köşesine kadar birbirleriyle benzerlikler taşımasının nedeni budur.

 

Holografik eklentiler tıpkı üç boyutlu gerçeklik gibi görünürler. Ardışık bir hareketin parçasıymış gibi görünmeleri için üretilen ve sizin gerçekliğinize sokulan yaratılmış olaylardır. Gözlemcilerin zihinlerini etkilemede kullanılırlar ve farkına varılmaları çok zordur. Ortadoğu ve gezegenin diğer bölgelerinde birçok dünya dışı etkinliğin bütünüyle gündeme geldiği ve yayınlanmaya başladığı gelecekteki birkaç yıl içinde bunu bol miktarda deneyimleyeceksiniz. Büyük olayların kimisi son derece gerçek, kimisiyse insanlığın bilincinin denetleneceği bir dünya düzenine götürmek üzere tasarlanmış olan eklentiler olacaktır.

 

Holografik eklentilerin enerji alanları vardır ve taranabilirler. Enerji alanları farklı olduğu ve inanılmaz bir hızla titreştiği için tarama çubukları bu eklentiler üzerinde farklı bir biçimde hareket eder. Aralarına girip katılabilirsiniz. İnsanlar aralarına girip gerçek olduklarına yemin edebilirler. Ancak, insanların zihinlerini etkilemek için düzenlenmiş olan olaylardır bunlar. Holografik eklentiler bilgi vermek için değil, kontrol amacıyla oluşturulurlar. Varolan teknolojinin bir yönüdürler.

 

Tıpkı filmler gibi gerçeklikler de yaratılıp sahneye çıkarılabilirler. Sinema, televizyon sizin gerçeklik yaratma biçiminizdir. Gerçeklikleri öylesine zekice “gerçek” bir şekilde yaratan başka, son derece ileri varlıklar vardır ki aradaki farkı söyleyemezsiniz. Işın gibidirler. Projektör ışıklarının geceye yayılması gibi holografik eklentiler de giriş kapılarından gezegene yansıtılır. Sürecin, boyutların birleştirilmesini gerektirmesinden ötürü muazzam bir enerjiye ihtiyaç vardır. Bunun gerektirdiği teknoloji üçüncü boyutta değil, başka boyutlarda bulunur, bu nedenle boyutsal bileşim gerekir.

 

Boyutlar arasındaki fark nedir? Bir boyut bir diğeri için neden önem taşır? Çünkü her boyutun farklı bir moleküler titreşim değeri ya da biçimi bulunmaktadır. Holografik eklentiler boyutların birleşmelerini tamamladığı yerlere gereksinirler, çünkü buraya girebilmek için başka boyutlardan geçerek oynamaları gerekir.

 

Bilginin bağlanamadığı gelişmemiş sarmallar yüzünden insanlığın gözü defalarca kapatıldı ve aldatıldı. Işık Ailesi bütün bunları değiştirmek için geldi. Gezegende yeni bir frekansın taşıyıcılığını yapmak ve gezegenin geri kalanının da aynı frekansta titreşmeye başlayabilmesi için bu yeni frekansı bedenlerinizde korumak üzere buradasınız. Bu frekans, gezegendeki iki sarmallı DNA temelindeki yapılarda bir kesinti yaratacaktır. Yapılacak bir şey yok; zaman evrim zamanıdır. Dünya bu evrim için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdır.

 

İnsanlar enerji okumayı öğrenmek zorunda. Gerçekliği algılamak için gözlerinin, kulaklarının, burunlarının, ağızlarının vb sağladığı algılardan fazlasını kullanmak zorundalar. Gözlerin, kulakların, burun, ağız ve dokunma duyusunun gerçeklik aldatıcıları olduğunu söylemiştik. Gerçekliği kilit altına alır onlar. Siz gerçekliği bu duyular aracılığıyla algıladığınızı sanırken gerçekte onlar sizin gerçeklik algılayışınızı sınırlandırıyor. Çocukluğunuzdan beri deneyimi yorumlamak için gözlerinize, kulaklarınıza, burnunuz, ağzınız ve dokunma duyunuza güvenecek şekilde eğitildiniz. Artık deneyimi belirlemek için algılamanın başka biçimlerine ihtiyacınız olacak. Sizin hesaba katmadığınız biçimlerden biri de hissetmek. Hissetmenin -bilişiniz, sezgisel, psişik benliğinizin- yolu gezegendeki frekans kontrolüyle hiçbirinizin ulaşamayacağı şekilde tıkandı. Kendi bilginizi ve size özgü sezgi yolunu bulsaydınız kontrol edilemezdiniz.

 

Neyin denetlendiğini, neyin denetlenmediğini nereden bilirsiniz? Buradaki deneyiminizin bir bölümü de bunu öğrenmek, biraz sıcak olan suyun içine girip ne zaman dışarı fırlayacağınızı bilmektir. Varlığınızın en derin yerinde keşfedebileceğiniz ve oradan hareketle yaşayabileceğiniz bir bütünlük var. Bu, yaşamı ve öncelikle sizi ama en önemlisi, sorumlu olduğunu yaşamı onurlandıran bir bütünlüktür. Siz sizden sorumlusunuz ve size verilen ve güvence altına alınan armağan, ışığınızı, bedeninizi, becerinizin elverdiği en iyi deneyimi onurlandırmaktır.

 

Bütünlüğünüzü korumaya, geliştirmeye, mucizeleriyle potansiyelini keşfetmeye başladığınızda size oraya buraya taşıdığınız bir yük gibi görünmüş olan bedeninizin gerçekten paha biçilmez olduğunu anlayacaksınız. Sizin için işitilmemiş bir zenginlik kaynağıdır o. Fiziksel bedenlerinizle sizler birer milyardersiniz. Hissetme merkezini kullanmayı, içinizdeki bilgiyi harekete geçirip onunla hareket etmeyi, ona güvenmeyi öğrenmek zorundasınız.

 

Işık Ailesi’nin üyeleri olarak boyutları birleştirmeye niyetleniyorsunuz. Göreviniz, başka gerçeklikleri bu gerçekliğe çekmek, sinir sisteminizin farklı moleküler dalgalanmaları işlemden geçirmesi ve her şeyi yoluna koyabilir halde olmasını sağlamaktır. Hissetme merkezinizi kullanarak algılamayı ve başkalarına bunu nasıl yapabileceklerini göstermeyi öğreniyorsunuz. Sizler yol göstericilersiniz.

 

Holografik eklentileri hissederek ayırt edeceksiniz. Doğru gelmeyecekler hislerinize, inandırıcı olmayan, tuhaf bir şeylerin varlığını hissedeceksiniz. Holografik eklentiler gerçekliğinize sokulduğunda doğru olmayan bir şeyler vardır. Işık Ailesi üyeleri olarak, holografik eklentilerle karşılaştığınızda, bunlar sizi yüceltmekten çok denetlemede kullanıldığı için şifreleriniz ve iplikçikleriniz kendilerini iyi hissetmeyecektir. Bu eklentiler, duygularınızdan başkalarını besleyecek bir noktaya kadar yararlanmada ve sizi belli bir yeni işlerlik düzeyine getirmede kullanılırlar.

 

Gelecek on yıl içinde bu teknolojiler daha fazla kullanılacak. İşte bu nedenle insanlığın gerçekten, gerçek olan konusunda köklü bir uyanışın eşiğinde olduğunu söylüyoruz. Gerçeğin sınırları oldukça derindir.

 

Ortadoğu’nun kimi enerjiler için uygarlık aramak üzere kullanılan boyutsal bir giriş kapısı ya da yolu olduğundan söz etmiştik. Gezegensel bir alanı terk edip uzaya gittiğiniz, belli bir takım bilinç kuşaklarını aştığınız zaman, hedeflediğiniz belirli zaman dilimi ya da koridorunda gezegene dönüşünüzü olanaklı kılacak girişi bulmak zorunda olduğunuzu anımsayın. Sistemler bu şekilde kapalı ve dokunulmamış bir halde tutulur, akınlardan ve ele geçirilmekten korunur. Güney Amerika kıtası, Kuzey Amerika kıtası, Asya, Çin ve dünyanın her yerinde giriş kapıları vardır. Tartışmakta olduğumuz muazzam kapıysa Ortadoğu’da bulunmaktadır. Dev boyutlarda bir kapıdır bu.

 

Halkın zihin ve inançlarını etkilemek üzere pek çok holografik eklenti ya da drama bu kapıdan içeri sokulmuştur. Kapı şimdi bir bunalımın ortasında olmasından dolayı holografik eklentiler için olduğu kadar karmaşa içindeki bu dünyayı değiştirecek, herkesin farklı yönlerde ilerlemesini sağlayacak bir inanç sistemi için de önde gelen adaydır. Gezegende bu tür olayların gerçekleşmeye başladığında hissetme merkezlerinizin farkına olun.

 

Ortadoğu birçok boyutun buluştuğu ve başka boyutlardan varlıkların gezegene girebileceği bir kapıdır. Hassas bir nokta. Yakın zamanlarda, son kırk elli bin yıl içinde birçok uygarlık ortaya Ortadoğu’dan çıktı, pek çok dinsel drama burada başladı. Film üretiminin California’da daha kolay olması gibi, holografik eklentilerin bu bölgede üretilmesi girdap nedeniyle daha kolaydır. Bu kapıdan sokulacak olası bir holografik eklenti, dünya dışı varlıkların uzaydan gelişidir. Ya da Mesih’in gelişi. Ya da bir tanrının geri dönüşü, bir kurtarıcı, herkesin belli bir düşünce yolu izlemeye başlaması için yaratılan bir neden. Gördüğümüz gibi, bu kez ışığın gelişi değil. Geçmişte tarihin akışını değiştirmek üzere gezegene sokulan holografik eklentilerin bir örneği, İsa’nın çarmıha gerilişidir. Size tarihsel olarak oynatılan drama, Çarmıha Gerilenin oynamaya geldiği gerçeklik değildir. Bu varlığın yaşam versiyonlarından biri, gerçekmiş gibi eklenecek ve oynanacak şekilde holografik bir gösteri olarak biçimlendirilip tasarlanmıştır.

 

İsa belli bir süre bir varlıklar komitesi olarak geldi. Size anlatılan öykü dramlaştırılmış, pazarlanmış bir versiyondur -bu varlığın geçmişte ve şimdi kim olduğunun sıkı bir şekilde denetlenen bir versiyonu. Size öğretilen İsa dramasının bir kısmı holografik bir eklentiydi. İsa hakkında gelecekte ortaya çıkaracağınız şeyin bir kısmı da başka bir potansiyel holografik eklentidir. O halde uyanık olun. Çoğu insan bizim dine küfrettiğimizi, bu sözlerin şeytandan gelme olduğunu söyleyecektir. İncil’in söylediğini nasıl sorgulayabiliriz? Bütün bunları nasıl sorgulayabiliriz? Bunların hepsi ataerkil örgütler tarafından söylenip yapıldığı için kendi propagandalarını yapmışlardır. Hepsi böyleydi. Gezegene denetimi geri getirmede kullanıldılar.

 

Gerçekte İsa, bir sistem bozucu, Işık Ailesi’nin bir üyesi olarak ışığı Ortadoğu kapısından getirmek üzere gönderildi. Bu da birçoğuna içeri girip insanlığın bilincini, olayların nasıl gelişeceğine bağlı olarak gelecek yaklaşık yirmi yıl içinde tamamlanacak bir döngüye hazırlayacak olan gerçekliğin tohumlarını atmanın yolunu açtı. İsa’ya “Çarmıha Gerilen” de denir. Çarmıha gerilen tek bir varlık değil, insanları insanlığın karanlık zamanında, insanların gizemlerini anlayabilecekleri bir zamanda etkisi altına alan bir dizi varlık olarak geldi. Size, gerçeğe pek bağlı kalınarak söylenmeyen şeylerden biri de İsa’nın büyük bir kabul gördüğüdür. Çarmıha Gerilen varlıkların gezegene getirdiği enerji çok iyi bir şekilde kabul edilmişti.

 

İsa varlığıyla ilgili bir dizi drama, özgün bir plan vardır; Çarmıha Gerilenler komitesinin Dünyaya gelme, ışık ya da bilgi dağıtma, insanlara insan bedeninin neler yapabileceğini gösterme planı. Sonra, “Bu konuda ne yapacağız? Bizim kapımıza geliyor, bizse bu kapıyı kontrol altında tutmak istiyoruz. Bu enerjiyi nasıl kullanabileceğiz? Bu bir özgür irade evreni, istediğimizi yapabiliriz”, diyen varlıklar vardır. Böylece, başka birisinin niyetlerinden korku ve duygu yaratmak ve bilinci aslında hiç de amaçlanmadığı bir yola sokmak üzere İsa dramasının holografik bir eklentisini yarattılar. Bu da, bir özgür irade evreninde, özellikle kapı bölgelerinde bir grup tanrı için başka bir grubun öyküsüne baskın yapıp, kendi versiyonlarının eklentisini sokmanın mümkün olduğu anlamına geliyor. Belki bu, zamanında çok fazla insanı etkilemez ancak zaman içinde holografik eklentinin etkisi er geç kendisini hissettirecektir.

 

Bunun çoğunuz için düş kırıklığı yarattığını biliyoruz. Ancak, bizim bu bilgiyi sizinle paylaşarak yaptığımız, sizi harekete geçirmek, hissetmenizi, hatırlamanızı ve bu kadar çok düşünmemenizi sağlamak. Bu bir mantıklı düşünce süreci değil, bir hissetme süreci. Bedeninizde neler oluyor? Sorun kendinize, “Kimliğim ne benim? Bu nasıl olabilir? Onun içindeki ben kimdir?” O zaman kendiniz için kim olageldiyseniz özelliklerinizin çoğunu bırakmaya başlayacak ve birçok şeyi anlayabilir hale geleceksiniz.

 

Sistemi bozmak için neden buraya geldiğinizi anlıyor musunuz? Frekans kontrolünün ne kadar karmaşık olduğunu anlıyor musunuz? Gerçeğin ne kadar hassas ve ince olduğunu anlıyor musunuz? Birbirleriyle uyum içinde oldukları ve zihinleriyle her şeye sahiplermiş, her şeye inanabilir, her şeyi yaratabilirlermiş gibi hareket ettikleri taktirde insanların gerçeklik denetimini nasıl ele geçirebileceklerini anlıyor musunuz?

 

Bir zaman önce ışığın bu gezegende azımsandığını söylemiştik. Gerçekten bu böyle. Ne kadar çok insanın kendi düşünceleri ve yaşamları üzerinde söz hakkı kazandığı, kaçının bu bağımsızlığı ve yaşama biçimini başkalarına da öğretmek üzere yaydığı bilinse sorumlular bu konuda bir şeyler yapmak için oldukça çabuk harekete geçerdi. Işık azımsanıyor, iyi bir şey, çünkü ışık hepinizi özgürlüğe kavuşturacak.

 

Heyecan verici bir göreviniz var -gıpta edilecek bir işiniz- ve hepiniz, ödevinizi yerine getirmek için gereksinim duyacağınız yardımı alıyorsunuz. Şu anda aracı ya da belki gerçek anlamda enerji dönüştürücü olarak hareket eden varlıklar ve ana gemilerden oluşan muazzam bir akın var gezegene. Gezegene gelen ışınlar, çağlar boyunca Dünya ile birlikte çalışmış olan eski ve yaşlı yıldız sistemlerinden geliyor. Astronomlarınız tarafından çoğuna sadece sayı verilmişken, bazıları da Sirius, Arcturus, Orion, Plieades takımyıldızları gibi tanıdığınız isimler taşıyor. Işık ışınları Dünya çevresindeki bir dizi ana gemi tarafından bütünüyle farklı bir sistemle süzüldükten sonra gezegene gönderiliyor. Çoğunuzun içinde bu iletişime cevap verecek ve frekansınızı kapatan, sizi bu bilgiyi almaktan alıkoyan psikotronik savaşı sayesinde atlatacağınız aşılanmış parçalar var. Bu aşılamalar negatif değil. Kaçırılmadınız, bunları iradeniz dışında almak üzere incelenmediniz. Bunlar, gezegen dışı enerjileri almak için kendinize çektiğiniz eterik aşılamalar. Şimdi aktif hale geliyorlar. Çoğunuz farklı hissettiğinizi düşünüyor. Günün değişik zamanlarında, özellikle uykudan önce çeşitli sesler duyuyor ya da bedeninizde bir tür elektriksel titreşim hissediyorsunuz.

 

Bilgi size ışınlandığında olabilmesi için bedeninizin belli bir durumda olması gerekir. Bilgi bir akım gibidir, akımı kullanmazsa bedeniniz rahatsız bir duruma geçer. Dünya insanları bu zaman için programlandılar, gezegende bedenlenip de bir yanlış yaptıklarını, burada olacakları bilmediklerini söyleyecek hiç kimse yoktur. İçlerinde bu frekansları barındırma yeteneğine ayarlanabilecek bir mekanizma olmaksızın hiç kimse doğmamıştır bu gezegene.

 

Çoğunuzu mantıksal zihinden uzaklaşmaya yüreklendirdik çünkü mantıksal zihin, bu bilgi ve elektronik enerjiyle çatışma içine girecektir. Gelecek birkaç yıl içinde anlayışınız ve size gelen bu frekanslarla titreşiminiz kendi radyonuzun düğmesini çevirmek gibi olacak. Size yayın yapan ana gemilerle doğrudan bir telepatik bağlantı kuracaksınız. Bilgiye kendi bağlantı hattınız olacağı için zaman gelecek, bir kanal bilgisi toplantısına gitmek aklınıza bile gelmeyecek. Size gelecek bilgi zenginliği büyük bir güvence olacak; sizi olanlara ilişkin bilgilendirmek üzere yayınlanacak.

 

Daha güvenli bir hale geldikçe, fiziksel olarak gelip size öğretmeye başlayan bir ışık varlığı görünür hale getirme yeteneğine sahip olacaksınız. Kanal bilgisi ya da bilginin başka bir varlık kanalıyla getirilme süreci, her biriniz kendi varlığını size ders vermesi için tam olarak tezahür ettirdikçe ilkel bir yöntem haline gelecek. Bu arada bizler size öğretmek, kim olduğunuzu anımsatmak ve kendinize neyi çekebileceğinize ilişkin bir fikir vermek üzere buradayız. Bizim her şeyden çok istediğimiz, Işık Ailesi’nin üyeleri olarak insanların özgürlüğe kavuşturulmasında size yardımcı olmak. Dikkatinizi kendi dansınızda yoğunlaştırın. Hangi melodiyle dans edecek, hangi sihirle hareket edeceksiniz, ona olanakların yeni bir tanımını sunmak üzere bilincinizi hangi yüksekliğe itmeye hazırsınız?

 

 

 

 

 


(10)

 

YENİ BİR IŞIK PARADİGMASI

 

 

Şafağı Getirenler kimdir, rolleri nedir? Şafağı Getirenler, güneş ışınlarını taşıyan ve ışık ile bilgi getirenlerdir. Belli bir yıldız sisteminde belli bir çalışmayı sürdürmelerini sağlayan eski bir organizasyonları, eski bir toplumları, eski bir ruhsal birlikleri vardır. Sizler Şafağı Getirenlersiniz; eğer olmasaydınız bu kitap sizi kendisine çekmezdi. Bu seçkin örgütün üyeleri işlerini yapmak üzere farklı zamanlarda Dünyaya gelirler. Bu, bir döngü ayarlandığında ve olaylar, kozmostan ve Dünyadan gelen enerjilerin kendi bedenlerinde birleşmesini olanaklı kılacak bir kusursuzluk içinde gerçekleştiği zaman olur.

 

Kozmos enerjileri her zaman dünyaya gelir, Dünya enerjileri ise her zaman kozmosa doğru yükselir. İnsanlık Dünya ve gökyüzü arasında, kimilerinin gökkuşağı köprüsü olarak adlandırdığı kutsal bir köprü yarattı. Şafağı Getirenler, şafak ya da ışığın içlerinde uyanması için bu enerjilerin birleşmesini sağlar. Sonra da bu şafağı uygarlıklara getirir. İşte siz busunuz. İşte bu yaptığınız şey. Sizler Şafağı Getirenlersiniz.

 

Şafağı getirenler olarak yaptığınız anlaşmayı kolaylaştıracak bir tavır var. Bu tavır, hoşgörü ve deneyimlerinizi hesaba katmayı sağlamak, bu fikirden hareket etmektir. Şafağı Getirenler için, nasıl kurulmuş, gücü ve zayıflıkları neler, oynadığı rol ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun, her bağlantı bütünü oluşturur. Güç, zayıflık ya da etki birbirleriyle kıyaslanmak zorunda değildir mutlaka; bunlar sadece bilincin kendi gerçeklik dansında odaklanmayı seçtiği tavırlardır.

 

Size kendiniz hakkında ders veriyor, dışınızda değil içinizde olanın kilidini çözmenizde yardımcı oluyoruz. Şafağı Getirenler olarak şafağın sökmesinden önceki en karanlık saatinizde, ışığın olup olamayacağını kendinize sorduğunuz zamanda bulunuyorsunuz. İşte o zaman, neredeyse bir anda görünmeye başlar ışık. Nereden gelecek? Düşüncenizi nasıl değiştirecek? Varoluş, nasıl bir an olduğu kadar karanlık olur da an sonra ışık vardır? Şafağı Getirenler olarak şafağı siz söktüreceksiniz. Bunun için eğitildiniz. İşiniz bu.

 

Işık Ailesi olarak da bilinen siz Şafağı Getirenler, kendinizi evrimleşmiş varlıklar durumuna yükseltmek için dönüşüm sürecinden geçmeyi istediniz ve bilinçli bir şekilde kabul ettiniz. Gezegene ışığı geri getiriyorsunuz, insanlığın yeni evrimini getiriyor ve frekansı önce kendi bedenlerinizde temellendirip yaşayarak farkındalık ve zekadaki kozmik evrimsel sıçramayı olanaklı kılıyorsunuz.

 

Işık Ailesi bir işlem merkezinden -bu evren içinde yer alan, verici istasyon olarak çalışan bir kaynaktan- geliyor. Sizin galaktik sisteminiz içinde merkez güneşler, bu evrenin içindeyse merkez bir güneş var. Mayalar bu güneşi Alcyone olarak adlandırmışlardı. Başkaları başka isimlerle. Güneşin ışığı vardır, ışığınsa bilgisi. Bunu çok basit bir şekilde anlatmak gerekirse, Işık Ailesi’nin üyeleri evrenin ana bilgi deposundan geliyorlar.

 

Bu merkez güneşten bir daire ya da spiral hareketiyle geliyor, buradan aldığınız bilgiyi bu evrendeki çeşitli sistemler arasında taşıyorsunuz; planı çiziyor, hazırlıyor ve yolculuğa çıkıyorsunuz. Bu açıdan eşsizsiniz, biliyorsunuz bunu. İnsanlara baktığınızda çok farklı olduğunuzu görüyorsunuz. Kalabalığı uyandırmayı seviyorsunuz, sistemleri açıkça bozmayı seviyorsunuz. Birisi “geçmek yasak” dediğinde bu başka herkes için geçerli olur ama sizin için değil. Kapının kapalı olduğu, açamayacağınız yere gidersiniz. Kendinizi çok boyutlu kimliklere ayırıp değiştirmek üzere sistemlere girerek çalışırsınız. Kimi zaman bu sistemlere, sistemleri bozmak için çağrılacağınız zaman için hazırlanmak üzere yüz binlerce yıl süren bir hazırlık boyunca bedenlenirsiniz. Sizi destekleyen bir özgeçmişiniz var. Örneğin, Dünyaya defalarca geldiniz. Böylece, dünyanın değişim geçireceği, paradigmanın değişeceği çağrısını alırsanız şöyle diyebilirsiniz: “Burada çeşitli şekillerde 247 kez bulundum, bir zamanlar bedenimi yükseltebiliyordum. Şunu, şunu, şunu yaptım. Bir sistem bozma oyununun planı için gidecek olursam anılarımı tazeleyebileceğime, ortaya çıkaracağıma, yasalara meydan okuyacağıma ve görevi yerine getireceğime eminim.”

 

Kimi zaman olmaz, herhangi bir nedenden ötürü bırakılmak zorunda kalır plan. Bu sizin için büyük bir düş kırıklığı yaratan bir deneyimdir. Bununla birlikte, her şey plana uygun olarak işler ve sistemi bozup yeni bir ışık paradigması yaratmayı başarırsanız bu sizin için kozmik bir orgazm gibi bir şeydir.

 

Şafağı Getirenler ya da Işık Ailesi üyeleri gruplar halinde çalışır. Sistemlere yalnız gitmezsiniz. Frekansı tek başınıza taşıyamayacağınız için bu işi yapabilmek için birbirinize ihtiyacınız var. Sistemlere gruplar halinde girerek planı başarıyla gerçekleştirme olasılığını yükseltirsiniz. Sizler son derece zeki olan merkezi güneşin ışınları, ışık sarmalları gibisiniz. Rehberiniz, merkez güneşin içindeki büyük zeka.

 

Bilincin kralıdır ışık, varoluşta bir amacı vardır. Bugün size anlatacağımız öykü, anlayabileceğiniz bir öykü. İnsanlara seslendiğimiz, sizin giderek daha fazla anladığınız her sefer size daha fazlasını veriyoruz. Işığın herhangi başka bir şeyden daha soylu olduğunu düşünmenizi istemiyoruz. Ruhunuzun özünde bir şey sizi bu ışık kaynağına bağlıyor, bu mesleğe çekiyor ama bu, yaptığınız işi herhangi diğer bir işten daha iyi kılmaz. Farklı kaynakları olan, farklı niyetlerle sarmallanan başkaları da var; top oyununu mümkün kılan da bu. Bunu öğreniyorsunuz.

 

Size bunların hepsini İlk Yaratıcının yarattığını ve her şeye kendisini bağışladığını anımsatıyoruz. Öz farkındalık arayışına girdiğinizde İlk Yaratıcı buna da hükmeder. Her şeyin içinde olan kendisinin farkında olmaya çalışır ve şeyleri, İlk Yaratıcının onların içinde ve varlığının farkında olduğu bilinciyle donatır. Farkındalık, İlk Yaratıcı ve yerde sürünen en küçük böceğe, karıncaya kadar bütün yaratılış arasında gidip gelen bir ayna gibidir. İlk Yaratıcının ışıkta olması için sözüm ona kötü de ışıktadır, “kötünün” de kutsal bir hedefi vardır.

 

Bilincin pek çok krallığı vardır. “Bilinç krallıkları” anlamanızı istediğimiz bir kavram için bulduğumuz düşsel sözcükler. Bilinç krallıklarında enerji benzerliği vardır, bilincin pek çok krallık çeşidi bulunur. Işık Ailesi belirli bir bilinç krallığından geliyor.

 

Bilinciniz yaratılış yasalarını, yönlendirmeyi ve gerçeklik yönetimini öğrendiğinde sizin için seçeceğiniz herhangi bir biçimde görünür olmak oldukça kolaydır. Şaman ve yerli kültürlerine ilişkin anılarını canlandırmış olanlarınız, yerli kültür öğretilerinin bir bölümünün de çeşitli gerçekliklere nasıl girileceği ve biçim değiştirmekten oluştuğunu iyi bilir. Bazı kültürlerde şamanlar bu nedenle saygı görürdü. Genetik şifreleri taşıyorlardı ve gezegen üzerinde yaşayanlara kıyasla sayıca çok azdılar. Büyü ve giz ellerindeydi, sürekli canlı tutuyorlardı. Hayvan biçiminde ve diğer şekil ve kılıklarda dolaşabiliyorlardı. Gerçekten de oldukça derin bir ilimdi bu.

 

Bu ilim gezegende olduğu için elbette gezegen dışında da vardır. Dünya şu anda bir “olay” yeri, hassas bir noktadır. Kendi devrimini -bir yaşam biçimini değiştirme devrimi gibisinden bir devrim değil, Dünya çevresindeki bütün uzayı değiştirecek olan bir boyut değişimi- başlatmak üzere kodlanmıştır.                     all-the-world-downloads.org

 

Yaşam biçimlerini öğrenmek isteyen birçok dünya dışı varlık moleküler yapılarını nasıl yeniden düzenleyeceklerini bilir ve dünyaya insan görünümünde gelir. Boyutların birleşme ve çarpışma potansiyelini taşıdığı fırtınalı değişim zamanlarında büyük gösteriye katılmak üzere gelen olağanüstü bir enerji birikimi olur.

 

Büyük gösteri yalnız üç boyutta değil, birçok düzlemde gerçekleşir. Varoluş ve bilincin bütün boyutlarında bir zincirleme tepkime olur. Bazı varlıklar kendilerini insan biçiminde Dünyaya ışınlar ya da olay sırasında burada olmak için bu gerçekliğe bir bilet fırsatı yakalayarak bedenlenirler. Belki aralarından bazılarının gezegenden olmadığını, sistem bozucular olarak değil, gözlemlemek, katılmak ve bilgiyi sürekli evrimleşen kendi sistemlerine götürmek üzere anlamak için burada bulunduklarını sezinliyorsunuz.

 

Onlar insan görünümüne girebilen ve rollerini kusursuz bir şekilde oynayan zeki varlıklardır. Anıları kimi zaman açık, kimi zaman örtülüdür. Frekans kontrolü yüzünden bu varlıklar için buraya başka yerde kim olduklarının bütünüyle bilinçli anısıyla gelmek her zaman kolay değildir. Işık Ailesi’nin insan görünümündeki üyeleri olduğunuzun farkındalığı gelecek birkaç yıl içinde büyüyecek. İnsan türünün planlanan evrimi ve insan DNA’sının planlanan yeniden düzenlenişinin bir kısmı da her birey için bir hafıza bankası açmak ve kim olduklarının hatırlanmasıdır.

 

Elbette gerçekliğin farklı boyutlarında farklı deneyimler, farklı yasalar vardır. İnsan ırkı olarak uzun zamandır kapalı kaldığınız üçüncü boyutta deneyimleyebileceğiniz şeylere ilişkin bir sınırlama vardır. Üçüncü boyut, bir seferinde tek bir gerçekliğe yoğunlaşmayı olanaklı kılacak şekilde tasarlanmıştır. Frekans, sinir atışı ve frekansların beden içindeki sinirlerin nabzını düzenleme değerine göre bu şekilde düzenlenmiştir.

 

Siz manyetik ve biyogenetik olarak ayarlanıp tasarlandınız. Işık Ailesi’nin üyeleri insandan çok daha ötedir. Ayırıcı özelliğiniz, çok boyutlu alemin üstün tamamlayıcıları olmanız. Çok boyutlu alemde Işık Ailesi üyeliği için başvuransınız.

 

Işık Ailesi üyeleri olarak kendinizi çalışmanıza hazırlamak için Dünyaya bedenlendiniz. Çalışmanız ne? Oldukça yalın; ışık bilgi olduğu için ışık frekansını kısıtlayan sistemlere frekans taşımak. Bu soğuk bir bilgisayar verisi değil; bilincin elektromanyetik yayını ile biyolojik olarak iletilen bilgi. İşte sizin uzmanlık alanınız. Kimliğinizin anısı bütünüyle uyandığında bir kartvizit bastıracak olsaydınız üzerinde şöyle bir şey yazardı: “Özgür ruhlu Işık Ailesi üyesi. Sistem çökertici. Özgür irade evreni sınırları içinde bilinç sistemlerini değiştirme alanında çalışmaya hazır.”

 

Hedefiniz bu! Yaptığınız bu. Bu, kimliğinizin hepinizin ortak noktası olan bir yönü. Şu anda milyonlarcanız burada. Burada öncelikle kim olduğunuzu anımsamak, sistem içinde çok boyutlu olarak çalışmak ve insanlara -buranın uzun zamandır frekans kontrolü altında bulunan yerlilerine- yeni bir sistem öğretmek üzere bulunuyorsunuz. İnsan görünümündesiniz. Bunu kavramaya başlar başlamaz kendinizi insanlık draması ve insanın frekans kontrolü çıkmazından kurtaracaksınız.

 

Frekans kontrolünün üç yüz bin yıl önce, akıncı bir grup yaratıcı tanrı tarafından oluşturulmasından önce yerli tür oldukça zekiydi. Çok gelişmiş bir bilgi alma sistemleri vardı, doğrudan uzay temaslarıyla gezegene bilgi çekebiliyorlardı. Aldıkları bilgiyi çok çeşitli yollarla yayıyorlardı. Bilginin yayılması bu zamanda teknoloji temellidir- sizin dışınızda bir şeye dayanır. Size kontrol yönünde satılmış ürünlerin bir başka zekice faturasıdır bu da. Çok zaman önce, bu gezegende iletişim, insanlar arasında içsel mekanizmaların kullanılmasıyla sağlanan temas yoluyla gerçekleşiyordu, dışınızdaki teknoloji yoluyla değil.

 

Çoğu insan, tarihlerinin birkaç bin yıldan öteye gittiğini kavrayamaz. Siz, gezegenin milyonlarca yıllık bir tarihi olduğunu öğrenecek, hatırlayacak ve öğreteceksiniz. Önce, gezegen tarihinin geçen üç yüz bin yıllık bölümünün üzerindeki perdeyi kaldıracak ve bilincinizle bütünleştireceksiniz, bu şekilde insanın çıkmazı üzerine daha geniş bir fikre sahip olursunuz. Hatırlayın, tarih bütünüyle içinizde, dışınızda değil. Şimdiki teknolojinizde ışık şifreli iplikçikler, zekanın fiber optik üzerinden iletiminin temsili gibi simgesel bir biçim içinde bedeninizin dışında yaratılıyor. İnsan ırkı, içinde öğrenmesi gerekeni dışında yaratıyor. Bu, ışık ustalığının bir bölümüdür.

 

Varlığınızın büyük kitaplığı kaos içine girdiğinde geride bir parça bilgi bırakıldı. Bunun amacı, insan ırkını denetlenebilir, çalışabilir, yönetilebilir, yine de kendi kendine işlev görebilir, görevlerini yerine getirebilir ve belli bir frekansı, korkuyu üreten bir yaşam, bilinç biçimi şeklinde güdülenebilir halde tutmaktı. Bu korku, düşünebileceğiniz her biçim altında denetlenen bir madde olarak gezegende geçen üç yüz bin yıl boyunca yayıldı.

 

İnsanlar elektromanyetik olarak titreşip korku frekansını yaydıklarında bir bilinç iletimi gerçekleşir. Korku nereye gider? Düşünceleriniz nereye gidiyor? Ortak bilincin besin ürettiğini söylemiştik. Sistem bozucular olarak besin kaynağını söküp atmak ya da besin kaynağını korku ve kaostan başka bir şeye değiştirmek için geldiniz. Bu kaynaktan beslenenlerin ya beslenme tarzlarını değiştirmelerini ya da gezegeni terk etmeleri gerekecek. Siz, bilgiyi, ışığı, değişim potansiyelinin ve ışıkla işbirliği yapıp titreşecek bir besin kaynağının varolduğu anlayışını getirmek için buradasınız. Yaptığınız ve tamamlanmaktan sorumlu olduğunuz şey bu.

 

Bazılarınızın bunun nasıl başarılacağı, yaşamlarınıza kusursuzluk durumunu nasıl getireceğiniz konusunda şaşkınlık içinde oluşlarını anlıyoruz. Hepinizden bu andan başlayarak istediğimiz, gelecekteki hiçbir deneyiminizi geçmişinize dayandırmamanızdır. Geçmişi gelecekte olacakların özrü olarak bu ana sürüklemeyi hepiniz seviyorsunuz. Bununla ünlenmişsiniz. Ama daha yeni ışınlanmışsınız gibi ve bir bebek kadar masummuşsunuz gibi, gündelik yaşamınızın gerekleri içinde ilerlemek zorundasınız. Her sabah uyanıp her gün ileriye doğru adım attığınızda o gün ne deneyimlemek istediğinize açıklıkla niyet edin. Eğer bunu yapmayacak ya da yapma alışkanlığını geliştirmeyecek olursanız buradan gitseniz daha iyi olur! Gerçeklik bu şekilde tasarlanır. Daha önce söylediğimiz gibi, insan ırkından saklı tutulan büyük sır, düşüncenizin deneyim yarattığı ve düşüncenin gerçeklik yarattığıdır. Bütün gerçeklik düşünce tarafından yaratılır. Bu bütünüyle öznel bir deneyimdir. Ama elektromanyetik olarak, deneyimleri belirli bir gerçeklik yelpazesinde yaratacak şekilde kontrol edilmektesiniz.

 

Işık Ailesi üyeleri olarak sizler hayli yolculuk ettiniz ve yeni frekanslar getirme olanağına oldukça iyi bir biçimde uyum sağladınız. Uzaydan size ışınlanan ve bedeninizdeki yeni oluş kalıbını harekete geçirecek yeni frekansları yakalamak için buraya geldiniz. Amacınızın bu olduğunu bilmeye başladıkça hedefinizi de bilinçle tasarlamaya, hangi alanda olursa olsun, ne istediğinizi ve deneyimleyeceğinizi açıkça bilmeye başlayacaksınız.

 

Hepiniz kendince seviyor oyun oynamayı. “Malzeme” olmasa sıkılıyorsunuz. İşte bunun için bu planı, bu baskını oluşturdunuz. Aslında bu gerçeklik ya da dünya, gerçekliğin baskına uğramasından çok önce Işık Ailesi’nin varlıkları tarafından kuruldu. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak sizler Özgün Planlamacılardınız. Burada, bağlanmaya ve kullanılmaya hazır, zengin bilinç kaynakları vardı. Sizin “karanlık” olarak adlandırdığınız başka ailelerden varlıklar gezegene el koyduklarında ışığı uzak tutmakla çok iyi bir iş yaptılar. Işık ancak sizin şimdiki paradigmanızın elverdiği büyüklükte ama orada başka gruplar ve bilinç krallıkları da var. Şimdilik sadece ışık ve karanlıkla çalışacağız. Karanlık grup ışığı uzun zaman uzak tutmakla çok iyi bir iş yaptı. Ancak zaman doldu!

 

Sizler ışığın özgün ruhlarısınız. Geri gelmeye ve bilincin başka bir akınını sahnelemeye karar verdiniz -bu kez milyonlarcanız- çünkü İlk Yaratıcı’nın enerjisiyle çalışırken herkesin büyük bir bilinç zenginliği elde etme olasılığının çok yüksek olduğunu biliyordunuz. Bu ışığı bedenleriniz ve gezegene çekmeye başladığınızda dramayı, oyun oynamayı seven pek çok insan bundan etkilenebilir. Işık içlerine nüfuz edebilir, bir reaksiyon oluşturabilirler çünkü ne kadar ışık getirirseniz o kadar hızlı yayılacaktır. Siz yerli tür olduğunuzu, dünyanızı baskıncılardan geri almak için burada Özgün Planlamacılarla yakın ilişki içinde çalıştığınızı anımsadıkça gezegende ışık kesinlikle artar.

 

 

 

 

 


(11)

 

OYUNUN ADI

 

 

Gelecek zamanlarda hayatta kalmak için düşüncenin belirmesi ya da süper bilinç fikrini benimsemek şarttır. Süper bilinç sizin için şu anda bir sözcükten ibaret. Henüz içinizde yer etmiş bir kavram değil çünkü henüz varoluşu uyum içinde ve bu kadar bilgiyle dolmuş bir şekilde kavrayamıyorsunuz. Ama evrimleştikçe bu yöne doğru ilerleyeceksiniz. Bu bilinç anının gezegeni kaplamaya başlayabileceğinin son derece farkında olanlar var ama bunun olmamasına bel bağlıyorlar. Oysa gerçekleşti bile. Sizi bu konuda temin etmek üzere geçmişinize geri döndük.

 

Önce düşünce gelir. Deneyim her zaman ikincildir. Asla tersi değil. Deneyiminiz her zaman düşüncenizin yansımasıdır. En önemlisi açıklık ve gücünüzün farkında olmaktır. Her zaman düşünceleriniz dünyanızı oluşturur. Bunca frekans kontrolü titreşimi ile bombardımana tutulduğunuz için inip çıkıyorsunuz. Bu sizi berraklıktan alıkoyuyor. Irk olarak son derece berrak, merkezlenmiş olmaya ve kendinizi her zaman yaşanan ana getirmeye kararlı olmak zorundasınız. Gelecek ya da geçmişte yaşamaya son verin, şimdinizde yaşayın. Kendinize, “Ben ne istiyorum?” deyin “Kişisel evrimimi hızlandırmak istiyorum. Ruhun artan bir kapasite için bana yardım etmesini istiyorum. Bedenimin kendi kendisini iyileştirmesini istiyorum. Sağlık dolu olmak istiyorum. Zorluktan vazgeçmeyi, böylece insanlığın ne olacağının canlı bir örneği olmayı arzu ediyorum.” Bu düşünce şeklidir sizin için her şeyi hızlandıracak olan.

 

Davranış kalıplarınıza göz atın. Kendinizi, deneyiminizin bir parçasını yarattığınızı yadsırken ve onu sizin yarattığınız bir şey olarak sahiplenmeyi istemiyor bulursanız sadece izleyin. Şöyle söyleyin: “İlginç değil mi? Sürekli böyle yapıyorum. Yarattığımı sahiplenmek istemiyorum. Hoşuma gitmezse başkasını suçluyorum. Bakalım bu davranışı daha ne kadar sürdürecek ve başka bir davranış biçimi geliştirmek için bir çözüm bulma iznimi kendime ne zaman vereceğim.”

 

Kendinizi yargılamayın. Kendinize, “İlişkili olduğum her şeyde sorumluluğumu kabul edeceğim. Bana olan her şeyde sorumluluğumu kabul edeceğim. Başıma gelenden hoşlanmıyorsam kendime hoşuma gitmeyen şeyleri neden yarattığımı soracağım. Belki de bunun nedeni, değiştirebilmemi sağlamak üzere benim için gerçekten yolunda olmadığını göremediğim bir şeye dikkatimi çekmektir.”

 

Yaptığınız her şeyin kusursuz bir amacı varmışçasına hareket edin -her zaman. En yüksek çıkarınız ve ulaşabileceğiniz en büyük fırsat, içinde olduğunuz her olayı işlemekle ilintiliymiş gibi davranın. Her zaman bu şekilde hareket edin. Sokakta yürürken birisi, “Silahım sırtına dayalı, çık bakalım paraları!” derse büyümenizi en yüksek noktaya götürme fırsatı verilmiş gibi davranın. Bu şekilde hareket ettiğinizde sonuçların ne olacağını asla bilemezsiniz. “Mış” gibi davrandığınızda bilmeden ve beklentisiz bir şekilde hareket edersiniz. Bir tavırdır bu. Hepiniz bu tavrı benimseyip, her olay sizi büyümeniz ve farkındalığınızda daha ileri götürmek için tasarlanmış gibi hareket etseniz, o zaman döner dolaşır, silahını sırtınıza dayayan kişinin sizin bir suretiniz ya da parçanız olduğunu görebilirsiniz. Bir şeyi iyileştirebilecek durumda olabilirsiniz; korktuğunuz bir şey yapma fırsatı verilmiş olabilir size bu deneyimle.

 

Yarattığınızdan korkmayın. Yarattığınıza güvenin. Onda sizin için her zaman bir şeyler olduğuna güvenin. Kirli, eski, korkunç şeylermiş de onları bir daha asla görmek istemiyormuşsunuz gibi dramalarınızı halının altına süpürmeyin. Bitirin işinizi bu dramalarla. Döngülerine girip kendinizi kaybetmeye bir son verin. Bununla birlikte, anneniz, kardeşiniz, sevgilinizle yaşadığınız dramanın yirmi yıl sonra yepyeni bir keşfe ulaşmak üzere kullanabileceğiniz bir şey olduğunu da anlayın. Onun için bırakın bu yaşam dramaları sizin için bir törpü olsun. Bitirin işinizi onlarla, yapabildiğiniz kadar çözümleyin, barışın, size düşen payı kabul edin, sonra bırakın, bilinciniz yoluyla size bir şey öğretmek üzere geri dönsün çember. Bırakın sizin için aşılmasını istediğiniz engellerden çok sürüp giden deneyim hazineleri olsun. Bunlara duygu bağlıdır, anımsayın, duygu sizi başka hareketlerin alanına götürebilir.

 

Gerçekliğinizi yalnızca belirli alanlarda yaratıp başka alanlarda etkisiz olduğunuza mı inanıyorsunuz? Yaşamınızın bazı alanları üzerinde hiçbir kontrolünüzün olmadığını mı iddia ediyorsunuz? Toplum size sahip olamayacağınızı söylediği için doğal olarak sizin olandan mı vazgeçiyorsunuz? Olayların birden bire olmadığını göreceksiniz. Bazılarınız sizin kendi gerçekliğinizi yarattığınızı, başkalarınınsa -özellikle başına her şeyin gelebileceği küçük bebekler ya da tacize uğrayan çocuklar- kendilerininkini yaratmadığını düşünüyor. Görünürde çaresiz çocuklar ya da açlıktan ölenlerin de kendi gerçekliklerini yaratması çoğunuz için anlaşılması zor bir kavram olabilir. Kurban zihniyetini paylaştığınız her zaman insanlara güçsüz oldukları ve bu olasılığı sizin için ortak bir hale getirdiğiniz mesajını verirsiniz. Başkalarının drama ve derslerini onurlandırmayı öğrenmek zorundasınız. Gazetelerin size, belli bir senaryoya katılan herkes için varolan değişim olanağını anlatmayacağının farkına varın; çünkü gazeteler olayları bu şekilde anlatmaz ya da izlemez. Olayların altında yatan eşzamanlılıkları anlamıyorsunuz. Medyanız yalnızca -sözüm ona- dışsal olguları ortaya koyar, insan dramaları ve derslerine eşlik eden duygusal anlamın zengin ırmak yatağını ise görmezden gelir.

 

Birisinin kurban gibi göründüğü dramalara karışanlar normal olarak duygularından o denli kopukturlar ki hissettikleriyle düşüncelerini birleştiremezler. Kurbanlar kurbanları bulur. Zafer kazananlar zafer kazananları. Onun için lütfen, insanların umutsuz kurbanlarmış gibi göründüğü herhangi bir gazetecilik olayında ya da dünya dramasında, onları ve kendi dramalarını yaratmalarını selamlayan kendinizi onurlandırın. Bir şeyler öğrenmenizi gerektirecek bir gerçeklik olmayabilir ya da katılma ihtiyacı hissedeceğiniz bir şey olabilir. Başkalarının ışığa ulaşmak için yoğun alemlerden geçmeleri gerektiğini anlamak zorundasınız. Kimi zaman aydınlanmaların en büyüğü en büyük felaketlerde, en büyük zorluklarda yatar.

 

Bir restorana gidip istediğiniz bir şeyin siparişini verdiğinizde aşçıbaşı hazırlar, garson size getirir. Siparişi siz verirsiniz ama siz hazırlamazsınız. Hazırlayan aşçılar ya da ruhsal enerjidir ama siz de önünüze konulmasını seçersiniz. Siz restorana gidip önünüze getirilmesini istemedikçe konulmaz. Böylece bundan sorumlu olur, bedelini ödersiniz.

 

Yaşam da böyledir; bir restoran gibidir yaşam. Restoranda nasıl yapıyorsanız hayatta da nasıl sipariş verildiğini öğrenin, sonra da siparişi verdiğiniz için önünüze getirileceğine inanın. Bir restorana gittiğinizde mönüdekilerin her biri için tasalanmaz, kendi kendinize bunu hak edip etmediğinizi sormazsınız. Pekala, bazen sorarsınız. Bazen kendinize, “Bunu hak etmiyorum. Fiyatı elli dolar. Bütün verebileceğim yedi dolar” diyebilirsiniz.

 

Restoranlarda nasıl davrandığınız, hayatta da nasıl hareket edeceğinizin harika bir göstergesidir. Anlaşılması gereken inanılmaz bir öğretidir. Bir restorana gittiğinizde sadece siparişi verir, “İstediğim bu,” der ve geleceğine inanır mısınız, yoksa işi berbat edeceklerinden tasalanır mısınız? Sipariş alınır alınmaz mutfağa giden garsonun peşine düşer, “Ay, taze marulları yoktur herhalde. Soğanları adam gibi sote etmezler şimdi, tanrı bilir istediğim mantarlardan da bulunmaz” mı dersiniz? Hayır. Tıpkı sipariş ettiğiniz gibi sunacaklarına inanır ve işi kendi haline bırakırsınız. Sunulduğunda “Teşekkür ederim” dersiniz. Doğru gelmemişse doğrusunu istersiniz.

 

Restoranda bir şeyler ısmarlarken gösterdiğiniz ilahi soğukkanlılığa bakın. İşte yaşamda da böyle istemeniz gerekir. Ne istediğiniz konusuna açıklık kazandırın, isteyin ve bırakın olsun. Siparişin alınıp alınmadığını sorgulamak ya da nasıl yerine getirileceğine ilişkin öğütler vermek için Ruhu hattın öbür ucunda tutmayın. Siparişinizi verdiniz. Geleceğine güvenin.

 

Düşüncelerinizin sonucusunuz. Bu gezegende öğreneceğiniz başka bir şey olmasa bile bu gerçeklik ve başka birçok gerçeklikte kuralın bu olduğunu öğreneceksiniz. Düşünce deneyimi yaratır. Neden kendinize bu armağanı sunup varlığınızı olağanüstü, muhteşem, yüceltici bir yetenek içinde düşünmeye başlamayasınız. Toplumun geri kalanının sizinle aynı fikirde olmasına ihtiyaç duymaktan kurtulun. Kendi kendinizi onaylayın. Bazılarınız için çok güç bu. Alışkanlığınız yoksa kendinizi nasıl onaylayacaksınız?

 

Sözcükleriniz ya güç verici ya da güçsüzleştiricidir. Kendi ışığınızı yaşama yürekliliğine sahip olmanızı istiyoruz. Onun için de düşüncelerinizin dünyanızı oluşturduğunu, olabilecek her yoldan vurgulamak ve inandırmak istiyoruz sizi. Dağarcığınızdan olmalı ve çalışmak sözcüklerini çıkarın. Bu sözcükleri sarf ettiğiniz her zaman para ödeyecek olsanız borcunuz boyunuzu aşardı. Yüklü bir güçsüzlük borcu içindesiniz. Olmalı, sizin başka birinin boyunduruğu altında hareket ettiğinizi gösteriyor. Kendinize ilişkin söz hakkının size ait olduğunu anımsatmak isteriz.

 

Eğer birisi bir gazete çıkarmaya ya da davranış kalıplarını değiştirmeye çalışırsa hayatının sonuna kadar çalışabilir. Çalışmak, yapmak değildir. Çalışmak sözcüğünü her kullanışınızda ortaya hiçbir şey çıkarmayacaksınız demektir, çünkü çalışmak bir özürdür. “Yapmaya çalıştım. Çalıştım. Çalıştım.” Kendi yaşamınızda “yaratıyorum”, “yapıyorum”, “ortaya çıkarıyorum”, “niyet ediyorum” ve “oluşturuyorum” sözcüklerini kullanın. “Çalışıyorum”u unutun.

 

Bir icracı haline gelir ve yaşamda istediğinizi ortaya çıkarırsanız birçok insana ayna tutarsınız. Her şeyin sınırlı olduğuna ve ya birinin ya öbürünün icracı ya da oluşturucu olabileceğine ilişkin bir inanç vardır. Gerçekliğin yasalarını eğip bükebileceğinizi göstermeye başladığınızda, elinizde onların istediği bir şey olduğunu ve siz buna sahip oldukça kendilerinin elde edemeyeceğini düşündükleri için başkaları kimi zaman bundan hoşlanmaz.

 

Başkalarından sonra geldiğinize inanır, yeterli olmadığı için başkalarında olmayan bir şeye sahip olmaktan korkarsınız, tanrısal ilkelerin bedeninizde işlemesine ve gezegende yapılanmalarına izin verdiğinizi, ışığın yaşayan örneği olduğunuzu anlamıyorsunuz demektir. Işığın temel amacının sizin kanalınızdan hareket etmesine izin veriyor, başkalarının neler yapabileceğinin yaşayan örneği haline geliyorsunuz. Bu hepinize öğretmek istediğimiz yüksek titreşimdir. Sınırlama olmadığını anlamanızı istiyoruz.

 

Gezegenin bütününde sınırlama diye bir şey yoktur. Her birey, gezegenin bütününde varoluşla işbirliği yapabilir ve eşsiz bir şekilde hareket edebilir. Yolunuza ruhsal ya da maddi ne tür bir armağan çıkarsa çıksın başkalarından daha talihli olduğunuzu düşünmeyin. Bunun yerine sadece, tanrısal ilkelerin fiziksel bedeninizde işleyebileceğini ve bunun nasıl olduğunu başkalarına da gösterebileceğinizi anlayın. “Dinleyin, işe yarıyor. Ben bunu başarabildim. Siz de yapabilirsiniz” diyebilirsiniz.

 

İnsanlara oluşturmaktan korkmamalarını öğretmek için saatler harcıyoruz. Size, “Ancak olmasına çalıştığın şeyin bir değeri vardır. Çok çalışmazsan bir şey elde edemezsin” diyen bir ahlak anlayışıyla büyüdüğünüz için hepiniz korkuyorsunuz. Her birinizin, bu çok çalışmak fikrinin nereden geldiğini gözden geçirmesi şarttır. Ana babalarınıza, onların inanç sistemlerine bakın. Her şeyi çabasızca nasıl başaracağını öğrenen yeni bir insan ırkını temsil eden bir bilincin doğumundan söz ediyoruz.

 

Eğer bir şey çabasızca elde edilmemişse unutun gitsin. Çok fazla çaba gerektirmiş gibi görünüyorsa bir şeyler size doğru yolda olunmadığını gösteriyor demektir. Bir şey ancak kimsenin çok fazla çalışmasına gerek kalmaksızın çabasızca oluyor ve yerini dolduruveriyorsa doğrudur. Hepiniz bu şekilde yaşamaya başlayacak olsanız bilinç türünün yaşama yaklaşımı bütünüyle değişecektir. Sorumsuzluk ya da işten kaçma değil, tuğlaları bir yerden bir yere taşımanın yeni bir yoludur bu.

 

Bir seferinde bir grup insanla büyük bir tuğla yığını üzerine konuşuyorduk. “Tuğlaları nasıl taşıyorsunuz?” diye sorduk. “Birer birer”, diye yanıtladı hepsi. “Bunu yapacak başka birini tutmak hiçbirinizin aklına gelmedi mi?” dedik.

 

Göreviniz tuğlaları buradan oraya taşımaksa nasıl yaparsınız bunu? İlk yanıtınız “Taşırım. Toplarım” olabilir. Ama birisini çağırıp “Bu tuğlaları benim için taşı” diyebilirsiniz. Böyle yaparsanız hala görevinizi yerine getirmektesinizdir. Yapılması gerekeni yapıyorsunuz. İşi kendiniz yapmazsanız cezalandıracağımızı mı sanıyorsunuz? Hayır. İşi yapıyorsunuz. Farkı görüyor musunuz?

 

Para herkesin üzerinde durduğu bir konu gibi görünüyor. Hepinizin paranın size nasıl geldiğine ilişkin inançları var. Para için çok çalışmak gerektiğine inandıkça işiniz de o kadar çok olacak. Çoğunuz, para için çok çalışmanın doğal olduğuna, uğruna yeterince çalışılmamış paranın “kirli” olduğuna inanıyor. Size çabasız sözcüğünü hatırlatmamıza izin verin ve dağarcığınıza ekleyin. Kendinize, “Şunun gerçekleşmesine çabasızca niyet ediyorum”, deyin. Çabasız olmak, gerçekliğe kendisini size başka deneyimde harcanacak bol enerjiye yer açacak şekilde sunma komutunu vermektir.

 

Hatırlayın, gerçekliğiniz düşüncelerinizin sonucudur. Eğer güçlüklere inanırsanız yarattığınız ne olur? Çoğunuz, çıtayı yükselten bireyler olduğuna inandığınız ve sizin için belli bir çalışma ahlakıyla değer sistemini temsil eden aile ya da toplum bireylerini onurlandırıp saymakla geçirdi yaşamını. Bu çalışma ahlakı ve değer sistemini sorgulamayı ya da başka herhangi başka bir yol olup olmadığını düşünmediniz. Böylelikle de para kazanmak için büyük bir enerji sarf etmeniz ya da parayı size verecek birisi tarafından işe alınmanız gerektiğine inanıyorsunuz. Bu düşünceler bütünüyle yanlış. Ne kadar üzerinde dursak azdır. Siz izin verdiğinizde Ruh sizi türlü beklenmedik yolla karşılar. Bunun daha önce olmamasının yegane nedeni mümkün olduğuna inanmamış olmanızdır. Şeylerin olabilirliğine inandığınızda gerçeklik değişir.

 

Zihinsel durum buradaki oyunun kuralıdır. Size bunu ne kadar söylesek az; gerçekliği nasıl hissettiğiniz ve nasıl programladığınız, ona cevap verme şekliniz ya da onun kendisini size sunuş şeklidir. İşte bunun için “Yola koyulun!” diyoruz size. “Şaşırtıcı olun! Size heyecan veren şeyi yapın!” İmkansızı yapın!” Yapabilirsiniz. İstediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Dünya ne durumda olursa olsun dünyanızı dönüştürebilirsiniz.

 

Hatırlayın, oyunun kurallarını -düşüncelerinizin sonucu olduğunuzu, bunun evreninizde geçerli bir yasa olduğunu- öğrendiğinizde bütün yapmanız gereken, nasıl olmak istediğinizi düşünmektir; öyle de olacaksınız. Bunu bir kez kavradığınızda kendi kendinize hareket geçer, gücü kendiniz üretir ve kendinizden alır olacağınız için bedeninizi, yaşınızı belirleyebilir kendinize ilişkin her şeyi onarabilirsiniz.

 

 

 

 


(12)

 

IŞIK TAŞIMAK MÜTHİŞ BİR GÖREVDİR

 

 

Hepiniz için kendi kimliklerinizi çok daha geniş bir anlamda yeniden tanımlamanın zamanıdır. Kozmosta sizin ve hatta siyasetçilerinizin çoğunun hiç bilmediği olaylar oluyor. Tanrıları tanımlamanıza ilişkin saçmalıklara -tanrıların bu gezegene uzaydan gelen, özel yetenek ve becerilere sahip, ruhsal nitelikli varlıklar olduğu düşüncesine- bir son vermek zorundasınız. Gelecek birkaç yıl içinde tür olarak bazı son derece rahatsız edici düşünceleri ortaya çıkaracaksınız. Sizleri Işık Ailesi’nin kararıyla seçeneklerinizi anlayabilme ve bilgilenmeye hazırlıyoruz.

 

Sizinle çok boyutluluk düşüncesini -pek çok yerde olabileceğiniz ve bilincinizi değiştirebileceğiniz anlayışını- vurguladık. Bu Dünya dışında yaratılmış bir dizi dünya olacağı fikrini paylaştık sizinle. Zaman gelecek, sizinle paylaştığımız her şeyden kuşkuya düşeceksiniz. Sisteminiz sarsılacak ve bilgisiz olduğunuz boyuta inanmak istemeyecek, böylece verdiğimiz bilginin geçerliğini bir süre yadsıyacaksınız.

 

Size ancak kendi hızlanmanız temelinde bilgi sunabiliriz. Kendinizi geliştirmek ve bilgi istemeyi akıl etmek zorundasınız çünkü müdahaleye ilişkin tanrısal bir yasa bulunuyor. Yasayı çiğneyip Dünyaya müdahale eden pek çoğu var. Atalarımızın dünyasında bile bunu yaptılar. Buranın bir özgür irade evreni ve özgür irade bölgesi olduğunu, elbette bunun altında yatanın da her şeye izin olduğunu yeterince tekrarladık. Bundan dolayı her zaman diğerlerinin üzerinde efendi, usta ve otorite olmak isteyenler bulunacaktır. Burada ne kadar çok varlığın diğerlerini kontrol ettiğini fazla basite indirgediniz.

 

Işık Ailesi, ışınlar boyunca her yöne doğru müthiş bir hareketin olduğu toplumlar yaratma merakı ya da tercihiyle tanınmıştır. Bu ne demek? Işık bilgidir, onun için de Işık Ailesi bilgi ailesidir. Sizin zaman anlayışınızda belki milyarlarca yılı bilinç denetimini araştırmak ve yaymakla geçiren bilinçler -savaş aileleri- vardır. Zaman sınırlamasının dışında varolan bir evrende özgür irade alanındaki bütün senaryolar sahnelenir.

 

Bu sizin için, kendinize ilişkin görüşlerinizi kökten değiştirip sınırları aşma zamanı. Sizin için bu, gündelik yaşam dramaları ve olaylarının önemsizliğini geride bırakıp gerçekleşmekte olan daha yüksek dramayla kozmik bir düzlemde bağlantıya geçme zamanı. Bu şekilde kendi niyetleriniz amaçlarınız ve dramanız hakkında daha iyi bilgi sahibi olabilirsiniz. Hem kendi kimliğinizi, hem de kimliğinizle seçtiğiniz herhangi bir dünyaya gitme yeteneğinizi anlayacak durumda olmak zorundasınız.

 

Işık Ailesi ya da bizim adlandırdığımız şekliyle “Beyaz Fanilalıların Dönüşü”nün bu öyküsü sizin kim olduğunuzdur. Belli bir görevi yerine getirme, görevli olma ve buraya yapmaya geldiğinizi anımsayıp yerine getirme sözü verdiniz. Size dünyalarınız ve içlerindeki kimliğinizin temelden değişeceğini, bu zamanların yaklaştığını söyledik. Çoğunuz değişti. Döner, bir yıl önce kim olduğunuza bakarsanız şimdi çok daha güçlenmiş olduğunuzu hepiniz göreceksiniz.

 

En iyi durumda hepiniz, her an kendi gerçekliğinizi yaratmakta olduğunuzu, kullanılın, kullanılmayın, deneyimlediğiniz her durumun kendi tasarımınız olduğunu hissetmeye başlıyorsunuz. Bu zamanda, her biriniz düşüncenizi gerçekleştirme yeteneğine sahipsiniz, çünkü şimdi bilginin gezegene yönelik vericileri haline gelebilmeniz için kozmik bilgi ağını bedenlerinize çekme zamanı. Bu, bedeninizin dışındaki ışık şifreli iplikçikler tarafından harekete geçirilen ağdır.

 

Göklerden kimlerin geldiğini çok daha iyi ayırt etmek zorundasınız çünkü aldatılacak, kandırılacak ve bunu anlamayacaksınız. Sizi aldatıp kandırmanın ne kadar kolay olduğunu biz bildiğimiz için bunu görüyoruz. Bazen sizi harekete geçirmek için bunu yapıyoruz. Sizinle birçok numaraya başvurduğumuzu söylemiştik. Gerekliydi; size bütün gerçeği söyleyecek olsak çoğunuz çoktan arkasını döndüğü gibi kaçar giderdi.

 

Size yavaş yavaş güven telkin ettik. Size ayrıca bu sistemin -sizin kendinizi yarattığınız, gerçekliğinizi düşüncelerinizle yarattığınız anlayışı- temel yapı taşlarını alabilmeniz ve Işık Ailesi tarafından tasarlanan bir dünyayı ifade edebilmeniz için yeni bir ek bilgi verdik. Bu şekilde, yepyeni bir olasılığın ileri atılabileceği bir plan ve yeni bir ağ bu Dünyanın bir kısmına yayılabilir. Siz ve yeni olasılık olmaksızın Dünyada bir zaman büyük bir kozmik savaşın gerçekleşme olasılığı var.

 

Hissetme merkezinize uzanın ve olanlara ilişkin bu dünyaya yayılan karmaşayı hissedin. Bu gezegen, çok düşük bir frekansta, hayatta kalma, güçsüzleşme temelli bir frekansta işledi. Kimliğiniz, kendinizin dışında toplayabilecekleriniz üzerine oluştu. On iki sarmal, iki sarmalın temsil ettiği ve çevresindeki her şeyi konu dışı bırakacak. Biriktirilen bütün para, sahip olunan mal mülkün -size kimlik sağlayan iki sarmala dayalı bütün güvenliğin- gezegenin evrimiyle hiçbir ilgisi yoktur.

 

İnsanlar, yaşamlarını belirleme yollarının şimdi çökmekte olduğunu anlamaya başladıkça, bir korku ve belirsizlik içine girdi. Bunu hissedin. Işığın bu çöküşün suçlusu olduğunu, Işık Ailesi’nin ve Frekans Bekçilerinin üyeleri olarak sizlerin de, yeni frekansı gezegene yayınlayan elektromanyetik yükleri taşıyarak bu çöküşe neden olduğunuzu görün. Yeni bilincin bu karmaşasının yaratılmasına yardım ediyorsunuz.

 

Dönün, kendi yaşamlarınızın son bir ya da iki yılını gözden geçirin ve sizin de inanılmaz bir bilinç karmaşası yaşamış olduğunuzu ayrımsayın. Kim olduğunuz, nerede yaşamak istediğiniz, kiminle birlikte olacağınız, birisiyle birlikte olmaya devam etmek, çocuk sahibi olmak, ana baba olarak kalmak ve pek çok başka şeyi isteyip istemediğiniz konusunda karar alma karmaşası içindeydiniz.

 

Düşüncenizi içinde bulunduğunuz topluluklara çevirin ve insanların yaşamlarını bir temele oturtma tarzlarının nasıl yavaşça moloz yığını olmaya doğru kaydığını hissedin. Gerçekliğin küresel kavranışı gitti gidecek. Temel kayıyor, kayışı şu anda göremeyenler var. Kaymanın en anlamlı nedeni, eski bilgiyi ilkel ve yıpranmış kılan erişilebilir yeni bilgi, bunun da sorumlusu sizlersiniz. Dolayısıyla, bir ölçüde kendinizi bu yoldan geçerek evrimleştirmekten, kendi esin biçimleriniz olmak, başkaları için yaşayan örnekler olmaktan sorumlusunuz.

 

Son derece etkin bir rol oynuyorsunuz. Işık, karşılaştığı her titreşimsel frekansı değiştirmekle tanındığı için, “Ah, olamaz, ışık geliyor!” diyen çok insan var. Işık bilgi taşır, bilgiyse sistemleri eski sistemlerin artık varolamayacağı kadar genişletir. Böylece ışık yok etmek üzere hareket ettikçe geride bıraktığıyla yeni sistemlere hayat verir. Yeni bir düzen kurulur.

 

Kimileriniz kendisini yıkıcı olarak düşünmekte zorluk çekiyor çünkü yıkıcılığa ilişkin bir inanç sisteminiz var. Bir paradigma bu. Ve bu titreşime sıkışır kalır, böylece düşünceleri yok etmezseniz gerçekliğin deneyimlenmesinde çok sınırlı bir hale gelirsiniz. Evet, kesinlikle yok edicilersiniz sizler. Karanlık ve bilgisizliğin egemen olduğu sistemleri yok ediyorsunuz. Bütün bu sistemleri yok etmek üzere içlerine giriyor ışık. Yıkımın deneyimi ise, bilincin, yok edilene ne kadar kuvvet ya da nasıl bir tutkuyla asıldığına bağlı.

 

Olaylar şiddetlendikçe kim kurtaracak sizi? Nerede kurtarma ekibi? Kurtarıcı sizsiniz. Dönüşümün gerçekleşmesi için oluşturmanız gerekeni kullanmak zorundasınız. Her türlü alemden inanılmaz bir yardım alıyorsunuz. Ancak yine de her şey size bağlı, bize değil. Frekansı yalnızca bağlılık, kararlılık ve irade gücüyle değiştireceksiniz.

 

Fiziksel bedeninizde kim olduğunuzu keşfedin çünkü o sizin gücünüzün uzantısı. Işığı bedeninize taşıyarak frekansı gezegene getiriyorsunuz ve bu frekansta bilgi var. Işık frekansı, kimliğinizin ve size özgü bilincin tarihini içeriyor. Dediğimiz gibi, sizin tanrılarınız olmak üzere gelenler, onlarla aynı becerilere sahip olmanız halinde sizi denetleyemeyecekleri için bu bilinci veri tabanınız ya da hücre yapınızda dağıttılar. Adına “Düşüş” denilen biyogenetik deney ve dönüşümü gerçekleştirdiler. İnsan türünün cehaletinin egemen olduğu zamandaydı bu. Çok uzun bir zaman dilimi boyunca süren pek çok deney yaptılar.

 

Işık, dağıtılmış olanı bir araya getirmeye temsil eder. Bu görevi yerine getirmek için bütün yapmanız gereken olmaktır. Sadece varolduğunuzda, kendinizi evrimleştirip kişisel yaşamınızı geliştirdiğinizde gerçekten de ışığın bütün diğer üyelerinin sizin gibi evrimleşeceğine kesin gözüyle bakmanız gerekir. Bizim size her zaman “buradayız” diye söylediğimiz gibi, varlığınızın burada olduğunu telepatik olarak yayınlarsınız. Biz de Işık Ailesi’nin üyeleriyiz, bilgiyi getiriyor ve her yere yayınlıyoruz.

 

Hepinizin çevrenize koyduğunuz sınırları incelemeniz gerek. Evrimleştiğinize, geniş bir bakış açısına sahip olduğunuza, birçok şeyi gördüğünüze inanıyorsunuz. Yola nereden çıktığınız düşünülürse gerçekten de ilerleme kaydettiniz. Bununla birlikte ne yapabilip yapamayacağınıza olan inancınızı sınırladığınızı görmediğiniz konusunda size güvence veririz. Onlar, sizi bu gerçeklik frekansına bağlayan ipler.

 

Bu sınırlamalar sizi, içinizde uyanan bilgiyle harekete geçmekten alıkoyuyor. Bilgi, ruhsal yükselişin bir parçasıdır. Ruh alemiyle daha büyük bir uyum içinde olmanız için gerçekliğin çeşitli katmanları ortadan kaldırılıyor. Ruhsal ilerleme budur. Sınırlamalardan vazgeçmenizi, ve yaşamanızın her bir yönünü belirleyip korumayı bir yana bırakmanızı istiyoruz.

 

Işık taşımak müthiş bir görevdir. Işığa bir kez bedeninize girme izni verdiğinizde değişim sürecine başlaşmış olursunuz -kiminizin keşfettiği gibi bu süreç her zaman da sevinç dolu, yükseltici ve eğlenceli değildir. Değişim süreci eğlenceli bir halde değilken yeltenebileceğiniz ilk şey kendinizi gelişmekten alıkoymaktır, değişim duygusal olaylara korkuyla karşılık vermeye dönüşür. Başka birisini suçlayabilir, sızlanıp yakınabilir, birisinin size bir şey yaptığına inanabilirsiniz.

 

Gezegenin geri kalanı buna inanır ama Işık Ailesi’nin üyeleri değildir onlar. Işık Ailesi’nin milyonlarca üyesi var elbette ve ışık, Kara Fanilalıların çok uzun bir zaman başta olduğu bu gezegene geri dönüyor. Kara Fanilalılar sizin korku, olumsuzluk, savaş ve hırs duygularınızla beslendi, bütün bunlara izin vardı. İlk Yaratıcı, karanlık takım kadar Işık Ailesidir de. İlk Yaratıcı her şeydir.

 

Size öykülerle öğretiyoruz. Belki günün birinde anlattığımız öykülerin ötesini göreceksiniz. Onlara ihtiyacınız kalmayacak, paradigmaları parçalayıp gerçekliklerin daha geniş bilgisine ulaşacaksınız. O güne dek ilginizi canlı tutup korktuğunuz -ruhunuzun en derin kısmında yolculuğa çıkmaya söz verdiğiniz- alanlara girmeye ikna etmek için size öykülerle sesleneceğiz.

 

Kısa bir süre içinde kimlerin gerçekten Frekans Bekçisi olduğunu, kimlerinse sadece sözünü ettiğini ayırt etmek önemli bir ihtiyaç haline gelecek. Gerçekliklerini yarattıkları zamanı yüzde yüz bildikleri için Frekans Bekçileri gezegende belli bir istikrar oluşturmaya çağrılacak. Farkındalıkların bilinçli yönlendirilmesi ve enerjileriyle insanlık yasalarına nasıl karşı koyacaklarını öğreniyorlar. Sözünü ettiğimiz kusursuzluk ve adanmışlığın derinliği burada yatıyor.

 

Sizinle söz düellosuna girmeyeceğiz ya da kendinizi iyi hissetmenizi sağlamayacağız. Kim olduğunuzu, ne yapmayı kabul ettiğinizi, bu gezegene neyi gerçekleştirmek üzere geldiğinizi size hatırlatmak için buradayız. Size amigoluk yapmak, anımsamaya yüreklendirmek, insan bedeninde bekleyen mucizeyi keşfetmenize biraz rehberlik ve yardım etmek için buradayız.

 

Bu zamanda yapabileceğiniz en iyi şey, ortalara düşüp başka herkesi “kurtarmak” değil, kendi frekansınızın koruyucusu olmaktır. Olanlar karşısında farkındalık ve anlayışınızı tutarlı bir şekilde sürdürmek için elinizden gelen her şeyi yapın. Size bilgi getiren ışık enerjisi ve yaratılışın frekansı olan sevgi frekansıyla tutarlı olun.

 

Yaratıcı tanrıların ellerinden besin kaynakları alınıp frekans engeli delindiğinde Dünya ağı değişecek. Aslında Dünya bir inisiyasyondan geçiyor. Üzerinde yaşayanlar Dünya için önemli. Üzerinde yaşayanlar evrimleştikçe o da daha büyük olanakların gündelik olaylar haline geleceği, erişilebilir olacak olan frekansın içinde yer alacakları için mucizelerin yaşama biçimi olacağı bir varoluşa doğru evrimleşiyor. Işığa ve bildiğinize göre yaşayarak her biriniz bu frekansın gezegen üzerinde yaşar hale gelmesine yardım ediyorsunuz. Bireysel nitelikli bir iş bu. Gruplar halinde çalışabilirsiniz, belli liderleriniz olabilir ama birey olarak kendinizi geliştirmek zorundasınız. Evrimleşip belli bir şekilde yaşamak üzere ışık size yol gösterdikçe coşku duymaya başlayacaksınız.

 

Bilgi toplamak için bizimle ya da herhangi biriyle sürekli birlikte çalışmanız gerekmiyor. Size gereken tek şey süreklilik, kendinizle çalışmak ve bizim yüce benlik dediğimiz şeyin anlamını aramaktır. Yüce benliğin ne anlama geldiğini hissedin -elde etmede tutkulu, özgürleşmiş, sevinç dolu olan, başarıda ise en yüce olandır o.

 

Bu gezegen umutsuzca yüce benliğin arayışında olan adanmış varlıklara gereksiniyor. Sözünü ettiğimiz -yaşamlarınıza getirmeniz gereken- süreklilik, varlıklarınızın içinde an be an bu yücelmeyi keşfetmeye söz verdiğinizi bilmenizi gerektiriyor. Bu yüceliş, frekans, his dalgası ya da titreşim olarak sözcüklere çevrilebilir. Titreşimi hepiniz ışık ve ses olarak anlıyorsunuz. Titreşimler süreklidir, zeka biçimlerini taşır ve iletirler. Kendinize baktığınızda ve bu yolda olduğunuzu unutmadığınızda -ve sürekli olarak ışığı bedeninize çektiğinizi, fiziksel bedeninizin frekansını yükseltmeye çalıştığınızı, insanlık yasalarına meydan okuduğunuzu, gezegen frekansını değiştirdiğinizi kendinize anımsattığınızda- dünyadaki bütün kitap ve kasetlerden daha fazlasını yapabilecek bir süreklilik üretiyorsunuz demektir.

 

Yüce benliğe bağlılıktan daha güçlü birşey yoktur. Bir kez ışık enerjisinden, yüceliş enerjisinden ve yücelmiş enerjiden yana tavır aldıktan sonra işaretlenirsiniz. O zaman, göreviniz için hızlandırılmayı istediğinizde bu enerjilerin önünüze koyduğu şeye uygun bir şekilde yaşamak zorunda olursunuz.

 

Birincisi ve en önemlisi, ışığınızı yaşayın. İçinizdeki bu ışığı cesaretle yaşayın. Kapalı kapılar ardında değil -yaşayın onu. Pembe dizi haline getirmeden ya da bir fanatik gibi elinizi kolunuzu sallamaksızın bildiğinizi anlatın. Sadece şöyle ifade edin: “İşte buna inanıyorum. Bunun için yaşıyorum.” Sözgelimi size birisi “Dikkat et” diyebilir, “soğuk alabilirsin.” Siz de şöyle karşılık verebilirsiniz: “Soğuk almaya inanmıyorum. Bedenimi hastalık için kullanmıyorum.” Böyle şeyler söyleyerek başkalarını uyandırabilirsiniz. Aileniz ve arkadaşlarınızla sohbetlerinizde bildiklerinizi söyleyin.

 

Nerede olursanız olun ışık sütununu kullanın. Hepinizin taç çakranızı açarak başınızdan gelen ve bedeninizi ışıkla dolduran bir ışık sütununu görselleştirmeesini öneririz. Kozmosun yüksek boyutlarından gelerek içinizi dolduran ve güneş sinir ağınızdan çıkarak parlak bir eterik yumurta içinde varolmanız için bedeninizin çevresinde bir ışık topu oluşturan bu kozmik ışık sütununu canlandırın.

 

Kendinizi ve Dünyayı sevdiğinizde, yeniden tanımlamak, yeniden tasarlamak ve insanlığın sınırlarını ortadan kaldırmak için burada olduğunuzu bildiğinizde bunu yayarsınız. Hayatınızı buna adanmış olarak yaşarsınız. Bize bunun için ne kadar zaman ayırmanız gerektiğini soracak olursanız yanıtımız; “Çok basit; bütün zamanınızı” olur. Bütününü. Hakkında endişelendiğiniz bir şey değil bu, sadece olduğunuz bir şey. Bunu yaşarsınız, kutsallığınızdır bu sizin. Işığınızı yaşadığınızda yaşamlarını aynı biçimde yaşamaya büyük bir ilgi duyanları kendinize çekeceksiniz ve sayınız arttıkça artacak.

 

“Ruh, beni çalıştırmanı istiyorum. Beni işe koy ve ne yapabileceğimi göster. Işığımı yaşama, gerçeğimi söyleme ve bu ışığı dünyanın her yerine taşıma fırsatı tanı” demeye karar verdiğinizde Ruh sizi işe koyacaktır. Ne yapabileceğiniz konusunda açık olun ve Ruh’la bir sözleşme yapın. Ruh’a, karşılık olarak ne istediğinizi söyleyin. Görüşme yapmanıza izin verecektir Ruh. Titreşiminizi yükseltmek için kendinize hizmet göreviyle çalışırken istediğiniz sözleşmeyi yazabilirsiniz. Kendi hizmetinizde ve kendinizi kişisel gelişim ve değişime vermişken çevrenizdeki herkesi yükseltirsiniz. Hizmet budur. Hizmet, gidip kendini kurban ederek, “Sizi kurtaracağım”, demek değildir. Hizmet, işi kendinizin yapıp size dokunan herkesin yolculuğunuzdan etkileneceği biçimde yaşamaktır.

 

Ruh ile biraz kanlı canlı bir ilişki kurup, “Dinleyin çocuklar, ben yaptım. Sordum ve istedim yapmayı. Hızlandırılmak istiyorum, lütfen, dedim” demenin yanlış bir tarafı yoktur. Hızlandırılmak istiyorsanız açık olun, harekete geçmeye çok hazır olun, size geldikçe simgeleri okumaya açık olun. Raftan bir kitap düştüğünde okuyun. Bir yere gitme fırsatı çıkarsa, “Kusura bakmayın, yapamam” demeyin, gidin. Yolunuza birisi çıktığında ve bir ilişki istediğinizi söylemişseniz ama o kişin donanımı uygun değilse yine de girin ilişkiye. Anlamsızlık içinde çalışırsınız ama belki de bütün bunlar Ruh’un kalıpları kırmak için getirdiği yollardır. Açık olur, her durumda iletişim içinde kalırsanız ilerleme kaydedebilirsiniz.

 

Hepiniz olayların nasıl oluşacağı ve nasıl bir ambalaj içinde geleceği konusunda endişeleniyorsunuz. Bunun farkına varmak önemli. Hızlandırılma istediğinizde mantıklı zihnin korkabileceği riskleri göz almaya hazır olun. Korkacağı için mantıklı zihin bunların kimisine karşı çıkıp sorun çıkarabilir. “Yapamam” ya da “Hiçbir anlamı yok bunun” dediğiniz anda kulak verin. Bunlar anahtar sözcüklerdir. Sadece şunu söyleyin: “İlahi bir şekilde rehberlik ediliyor bana. Hızlandırılmaya niyet ediyorum. Yükseltici bir görevde çalışmaya niyet ediyorum ve bu şansımı deneyeceğim. Anlamı olmasa da doğru olduğunu hissediyorum, onun için bu yolda yürüyeceğim.” Ama eğer iyi olduğunu hissetmiyorsanız anlamı da yoksa yapmayın. Hislerinize güvenin.

 

Devam eden bir toplanma var, seçilmişlerin toplanması. “Seçilmiş” olmanın anlamı nedir? Biz konuştuğumuzda anlayanlar ve içsel şarkılarını işitenler seçilmişlerdir. Tek başına seçilmiş olmak, sizin doğrudan saflardan öne çıkıp yapılması gereken görevi yerine getirmeniz anlamına gelmez. Sizi kim seçiyor? Siz kendinizi seçiyorsunuz. Seçkin bir kulübün üyeleri değilsiniz -öte yandan yine de öylesiniz. Bu kulübün üyeliği gönüllü ve hepiniz kim olacağınıza ve neden buraya geleceğine karar verdiniz. Cesaretin her birinizin adı olacağını ne kadar söylesek azdır.

 

Çoğunuzun kapalı kapılar ardında geçen bir yaşamı var. Derinlerdeki inançlarınızı herkese bildirmek istemiyorsunuz. Bir odada kimi çok uzağınızda olan çeşitli konularda tartışmayı son derece güvenli bulabilirsiniz ama işyerinizde, aileniz vb ile ağzınıza bir fermuar çekiyor, gerçeğinizi konuşma iznini vermiyorsunuz kendinize.                 angelo-luce.it

 

Şifreleri, sesinizi duymayı bekleyen çok sayıda insan var. Böylece siz seçilmişler toplanıyorsunuz bu zamanda. Cesaretiniz nedeniyle seçildiniz. Cesaretinizi şimdi toplamazsanız gelecekte toplayabileceğinizden emin değiliz.

 

Siz hepiniz gezegene bir görev için geldiniz, bu görev elinizde. Şimdi. Değişimin on yılı içindesiniz ve değişimin anlamını ayrımsayıp bütünlüğünüze kattıkça, bu, yaşamlarınızın her birini değiştirecektir. Değişim pek çok şeyden vazgeçmek, ayrılmak ve güvendiğiniz için başka şeylerle bir araya gelmek demektir. Güven, her birinizin ikinci isminiz olmasını isteyeceğimiz bir şey olsa da, sahip olmadığınızı hepinizin söylediği bir şeydir.

 

Güvenmek ne demektir? Düşüncelerinizin dünyanızı yarattığını içsel olarak bilmek, ilahi soğukkanlılık ve iç bilgiyle bir şeyi düşünürseniz onun olduğundan emin olmak demektir. İşte bu, günün birinde kavrayabilmeniz için ifadenin bütün olanaklarıyla size döne döne sunmaya çalıştığımız konudur. Bir kez kavrayıp yaşamaya başladıktan sonra yaşamlarınızı değiştirir olacaksınız.

 

Altını çizmeye devam ediyoruz; harekete geçme zamanı şimdidir. Bu sizin için mutlaka zamanın daralması anlamına gelmiyor. Zaman azalıyor ve eğer harekete geçmezseniz rahatsız edici şeyler olabilir. Dediğimiz gibi, seçilmişler bir araya geliyor. Kendinizi siz seçiyorsunuz; onun için, kendiniz için yaptığınız plana göre çalışmazsanız zamanınız bir ölçüde azalacak. Her şey alt üst olup gönüllü olduğunuz gibi hayatınızı ışığın gerçek ışık düzeyinde yaşamayışınızın telaşı ortalığı sarmadan birkaç yıl daha var önünüzde, sonra çok geç olabilir. Başka bir deyişle, harekete geçmeyi erteler durursanız geldiğinde -belki de gerçek anlamda- deprem dalgasının altında kalacaksınız.

 

Katılmanız için size yolunun gösterildiği çaba ne olursa olsun, bu sizin tasarınızın, planınızın parçası olduğu için ilerleyebilirsiniz. Gelişirken de gezegenin evrimini etkilersiniz. Yaptığınız her şey evriminiz içindir. İnsanların kim, burasının ne olduğu anlayışına kavuştukça başkaları için yeni yollar açmaya başlarsınız. Asla hayal etmediğiniz olayların bir şekilde önünüzde oluştuğunu göreceksiniz. Kavrayışınızı aşan şeyler, hiç aklınıza gelmemiş, bizim deyimimizle “ayarlar” ya da fırsatlar olacak bunlar. Bu, ışığınızı cesaretle yaşadığınızı bildiğiniz zaman gerçekleşecek.

 

Işık taşıyıcıların önümüzdeki birkaç yıl içinde gündemde olma olasılığı yüksek. Bunun planın bir parçası olduğunu anlayın. Hepinizin, gerçekliğinizin nasıl tasarlanmasını istediğiniz konusunda açık bir niyeti olmak zorunda. Bu sizin esnek olmayacağınız anlamına gelmiyor; “Rehberlerim ve Dünyadaki evrim yolculuğumda bana eşlik edenlerin tümü; Niyetim, başarılı olmak. Niyetim, yaptığım her şeyde güvenlikte olmak. Niyetim, yaptığım her şeyde sevgi almak, sevgi vermek. Niyetim, iyi vakit geçirmek ve gereksinimlerime göre geçimimin bollukla sağlanması. Niyetim, maddi dünyaya aşırı düşkün olmamak.”

 

Evrimleşmek için kendi işinizi kendiniz görmek zorunda olmakla birlikte sizinle birlikte çalışmaya hazır birçok gezegen dışı ve bedensiz varlık var. Bütün yapmanız gereken, onları yardım için çağırmak. Çağırdığınızda her zaman bütün yardımın ışıktan gelmesini açıkça belirtin. Bütünlüğünüz içinde kalın ve uyanıklığınızı koruyun. Bu gezegende zeki birisinin ruhsal olarak farkında olduğu varsayılıyor. Kesinlikle yalan bu! Birisi parlak olabilir, insan yasalarını aşmayı öğrenebilir ama ışık ya da sevgi frekansıyla hareket etmiyor olabilir. Bunun farkında olun ve kendinize çektiğiniz yardımın doğası hakkında açık bir görüşünüz olsun.

 

Işık frekansının bilgi getirdiğini birçok kez belirttik. Sevgi frekansı, yaratıcılık ve yaratılışın bütününe karşı saygı ve bağlılık getirir. Işık frekansı olmaksızın sevgi frekansı çok eksik kalır. Işık frekansının içinizden değil, dışınızda bir şeyden geldiğini düşünürseniz bu gezegende durmadan yapılan bir şeyi yapar, sevgi frekansı propagandası yapan birine bir azizmiş gibi tapınırsınız.

 

İdeal, bilginin ışık frekansını taşımak -bilgi sahibi haline gelmek- ve bunu sevgi frekansı ile birleştirmektir. Bu, sizin kendinizi yaratılışın bir parçası olarak hissetmenizi, onu yargılamak ya da ondan korkmak yerine, içindeki her bilince kendisini öğretmeye doğru evrimleşen yaratılıştaki tanrısallığı ve kusursuzluğu görmektir.

 

 

 

 

 


(13)

 

SİZLER KİMİN AMACISINIZ?

 

 

Bir amaç için varolduğunuzu söylemiştik. Kimin amacı için? Hiç düşündünüz mü? Siz kimin amacısınız?

 

Amacınız var çünkü bilincin bütün yönleri birbirine bağlıdır. Hiçbir şey sistemin dışında varolmaz; hepsi bütünün parçalarıdır. Kullandığınız araç (bedeniniz) ve ürettiğiniz enerjinin özü, yaşamdaki kişisel arayışınız için bir amacı olduğunu söyleyebileceğiniz gelişimsel bir sürekliliğin parçalarıdır. Ama bütüne ne gibi bir amaç katabilirsiniz? Sizin amacınızı kullanıp onunla büyüyen başka birisini düşünebiliyor musunuz? Varolduğunu bilmediğiniz bir enerjiyi?

 

Evren, domino sistemini temel alan bir şekilde birbirine bağlıdır. Bu belirli sistemde bilincin kendisini deneyimleyebilmesinin yegane yolu bu olduğu için bilincin bütün yönleri bu evrende etkileşim içinde olmak üzere bir araya gelmiştir. Başka bir sistem ya da evrensel yapıda bilincin her bir türü bütünüyle özgür olabilir. Başka bir deyişle, kendi başınıza olabilir, başka hiç kimsenin amacına hizmet etmeyebilirsiniz. Bu evrende bu doğru değildir.

 

Pek çok evren ve konu var. Yüz peninin bir dolar etmesi gibi bazı evren toplamları da enerji koleksiyonu olan bir şey oluşturur. Sizin çalıştığınız varoluşla hiç ilgisi olmayan pek çok varoluş sistemleri olduğunu er geç anlayacak, farkına varacaksınız. Bu sistem, içinde her şeyin birbiri ve her şeyle bağlantılı olduğu bir özgür irade sistemi olarak tasarlandı.

 

Belki özgür irade bölgeleri olarak adlandırabileceğiniz, her şeyin her şeye bağlı olduğu başka türlü alanlar da var. Burada, Dünyada her şey her şeye bağlantılı. Her şeyin bağımsız olduğu bir sistemde çok daha fazla alan vardır ya da daha fazla alandan çok, alan farkındalığı. Bu tür bir evren, gerçekten bu evrenden çok daha küçük olabilir ama yoğunluktan hareket edilmeyeceği için alan farkındalığı daha büyük olacaktır.

 

Amacınız bilgi taşımaktır ve taşıyarak bilgiyi frekans yoluyla başkaları için erişilir kılarsınız. Sizinle bir öykü paylaştığımızda bilgi taşıma görevini yerine getirirsiniz. Bilgi ışık, ışık bilgidir. Ne kadar bilgi sahibi olursanız frekansınızı o kadar değiştirirsiniz. Sizler elektromanyetik yaratıklarsınız, olduğunuz her şeyi başkalarına yayarsınız. Tıpkı birisinin korku içinde olduğunu ayrımsamanız gibi, bedeninizi bu tür bir farkındalığa nasıl ayarlayacağınızı öğrenmeye başlarsanız o kişinin coşku içinde olduğunu da ayrımsarsınız.

 

Göreviniz bilgi taşımak ve kendinizi insan biçimi içinde olabilecek en yüksek kapasiteye ulaştırmak. Bunu yaptığınızda kalabalıkları etkilememek elinizde değildir. İşinizin önemli olmadığını hissedebilirsiniz. Sözgelişimi garsonsunuz diyelim; hatırlayın, bir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir; sizinle teması olan herkes titreşiminizden etkilenir. Kimileriniz bir süre ayak işi ya da sıradan bir iş yapabilir ya da sadece ana baba olup çocuklarınızın bakıcılığını yaparsınız veya büyük zafere ulaştıracak yolun üzerinde olmadığını hissettiğiniz bir işiniz olabilir. Yine de, gerçekten radikal olan bütün bu bilgiyi sindirmek zorunda olduğunuz belli bir zaman geçireceksiniz. Bilgiyi yaşamınıza uyarlamak, yaşayarak, kavrayıp alışarak kendinizi dünyanızın tarihine uydurmak zorundasınız. Kim olduğunuzu bilmediğiniz için alçalıp yükselen duygularınızın atlıkarıncasına binmek yerine, bir bilgi frekansını tutarlı bir şekilde koruduktan sonra size bir görev verilecek. Görev önünüze getirilecek ve planınızın bir parçası olacak. Planınız, ayrıntılı kişisel tasarı ya da bu yaşam için geçerli olan hareket taslağınızdır.

 

Çoğunuz planın ne olduğunu ve size hangi yolda rehberlik edildiğini şimdiden biliyor. Planın ne olduğunu hepiniz varlığınızın en derin yerinde biliyorsunuz. Bilginizin önündeki engel, mantıklı olarak planınız için gerekli yeteneğe sahip olmadığınızı ya da yapamayacağınızı düşünmektir. Meditasyon durumuna geçecek olursanız kimliğiniz, gerçekliğiniz ve gün be gün görevinizdeki bir sonraki adımın ne olacağına ilişkin bir görüntü alırsınız. Meditasyon bir iletişim yoludur. Kaybolacağınız bir yerlere gitmek değildir. Meditasyon bilgi edinmenin ve sizi besleyen bir yere gitmenin yoludur.

 

Hedefinize doğru ilerleyeceksiniz, göreviniz büyük olasılıkla frekansın kolaylaştırılması olacak; uyarlamak, başkaları için indirgemek, açıklamak, başkalarını iyileştirmek için kullanmak ve insan ırkı için kararlı bir hale getirmek. Eğer hepiniz bir bilgi frekansını korkmaksızın korur ve sürekliliğiniz konusunda güvenilir olursanız, frekansı dünyaya yerleştirmiş olursunuz. Bu frekansın farkına varılmıştır. Sınırları tam olarak çizilemez ama tanınabilir ve şu anda da ayrımsanıyor. Bu nedenle de frekansı değiştirmek için çılgın bir hareket oldu. Baktığınız her yerde daha fazla frekans kontrolü göreceksiniz, ancak şimdi bunun neden olduğunu görebilecek durumda olacaksınız.

 

Yaşamınızda her şeyin sizi adım adım yapacağınız şeye hazırladığını göreceksiniz. Belki bir zamanlar oymak başıydınız, genç çocuklarla nasıl çalışılacağını öğrendiniz. Belki başka bir zaman bir restoranda çalışıyordunuz, besinlerin kullanımını, servisin nasıl yapıldığını öğrendiniz. Yaptığınız işler aracılığıyla, daha sonraları, kendini aşma sistemlerini öğretmek durumunda olduğunuzda, bu insanlar nereden geldiğine ilişkin bir fikriniz olacak şekilde gerçekliğin çeşitli yönlerini yarattınız.

 

Sizinle insan değilmişsiniz gibi konuşuyoruz çünkü bizim için değilsiniz. Bizim için Işık Ailesi’nin üyelerisiniz ve biz sizin çok boyutlu benliklerinizi tanıyoruz. Size insanlarla nasıl hareket edileceğinden söz ediyoruz, çünkü onları bütüne dahil etmek, yatıştırmak ve hepsinin yok olmaması, böylece burasının yeni türler ve yeni bir etkinlik alanı barındırması için içlerinde bir ışık kıvılcımı uyandırmak sizin göreviniz.

 

DNA’nın evriminde, insan ırkını ve onunla yapılan deneyi denetim altında, yönlendirilebilir bir halde tutan frekans değişikliğinden birçok kez söz ettik. İşe alındınız; gelecekte bu yana bu varoluş döngüsüne geri gelmek, insanları kontrol altında tutmanın ne olduğunu anlamak için birçok kez bedenlenme görevinde bulunuyorsunuz. Bu şekilde içeriden çalışabilir ve sistemi değiştirebilirsiniz. Mantıklı zihninizle savaş halinde olduğunuzda, öyküyü yutan insan yanınızla, öyküye inanmayan ve daha büyük bir bakış açısını öğrenen Işık Ailesi’ni temsil eden yanınız arasında bir çelişki deneyimlersiniz.

 

Mantık ötesi yanınızın size bir şey öğrettiğini anlamaya başlayın. Bu yanınız size, insanların çoğunun nasıl hareket ettiğinin ilk elden deneyimi ile, başkalarına ulaşmak için nasıl çalışmanız gerektiğinin ilk elden bilgisini veriyor. Eğer sezgiye geçiş ve sezgi alanında güvensiz bir şekilde hareket etmek sizin için çok kolay bir deneyim olsaydı ve mantıklı zihninizde sezginizden kaynaklanan bu kavrayış ikileminiz olmasaydı, uzunvadede insanlığın geri kalanına karşı çok sabırsız, anlayışsız olurdunuz. Sizin için kolay olsaydı başkaları için ne kadar güç olduğunu nasıl anlayabilirdiniz?

 

İnsanlar uzun zamandır frekans tarafından kontrol ediliyor. Frekans kontrolüne öylesine alıştılar ve yakın zamanlarda mantıklı zihin öyle aşırı bir şekilde gelişti ki, çok fazla kuşku ve korku oluştu -benliğin öylesine kontrol altında tutulan karanlık bir yeri var ki, insanlar oraya gidip bilgiyi kendilerinin alabileceğine inanmaya bile korkuyorlar. İnsanların yaptığı yayını, DNA’larını yeniden düzenleyip gezegende çeşitli senaryo ve olaylar yaratarak -sonra da kendilerince nedenlerden ötürü, bu psişik enerjinin sonuçlarını çeşitli kapılardan uzaya hortumlayarak- değiştirmiş olan varlıkları düşündüğünüzde neyle savaştığınızı görebilirsiniz.

 

Sizin ve bütün gezegenin yalnızca mantık -son derece korku dolu bir mantık- kanalıyla düşünmenizi isteyenler var. Size şu sıra verebileceğimiz en iyi öğüt, bu mantığı kullanmak. Kendinize, “Burada bir süre mantık sınırları içinde kalacak ve mantıklı zihnimin ne yaptığını göreceğim. Egemen olmak istiyor. Bunun nasıl olduğu ona söylendi. Bana da işin diğer yönünün de gerçek olduğu söylendi. Yalnızca birini bırakıp diğerlerine nasıl gittiğimi gözlemleyeceğim. Kızgın mıyım? Güvensiz miyim? Yücelmenin bana getirdiği nedir? Güvenlik bana ne getirir? Düşünce yollarımın her birinin benim için taşıdığı anlam nedir? Kendimi nasıl algılıyorum, nasıl hissediyorum?”

 

Bütün bunları gözlemleyin ve kabul edin. Sonra, “Her birine sahneye çıkma iznini verdim; peki ben ne istiyorum?” deyin. İstediğiniz şeyi bir kez daha onaylayın, evrimleşmek istediğinizi biliyorsunuz. Kuşku yoluyla döngüyü geriye doğru izlemenin nasıl da Tanrısal Planın parçası olduğunu görüyor musunuz? Bu, sizi izleyecek olanların nereden geçeceğini anlamanın yoludur. Şefkat ya da yürek merkezinizi açmayı öğrenmek zorundasınız, bu da yapılacak en zor işlerden biridir. Hayatı akmaya bırakma ve hissetme cesareti gösterirken kendiniz ve başkaları için şefkat duyun.

 

Olayları nasıl karşıladığınızı gözlemlemek çok önemlidir. Gözlemleyebilmeniz için karşınıza çeşitli olaylar çıkarıldı. Davranışınızı gözlemlemeyi ve -sizin için kimi zaman güç de olsa ve kendinizi yalnız da hissetseniz- kendinizle çok daha fazla zaman geçirmeyi öğrenin. Uzun vadede, sizi kendinizle daha anlamlı bir yüzleşmeye yönlendirdiğimiz için bize teşekkür edeceksiniz. Sizi daha büyük bir anlayışa ulaştırabilecek olan zenginlik ve olgunluğu elinizde tutuyorsunuz.

 

İçinde bulunduğunuz, benliğinizin bir bölümünün göremediği bir düzen var. Benliğinizin bir bölümünün anlamlı bir bakış açısından yoksun bir şekilde davrandığı, kimi zaman sizi yolunuza geri getirecek olaylar gerçekleşir. Bu yeni bilinç kaosunda, karmaşa ve belirsizliğe geçişte tanrısal bir düzen bulunduğunun farkında olun.

 

Kek pişirmeye benzetilebilir bu. Tarifteki her malzeme kendi içinde bir bütündür ve kendi yapı anlayışına sahiptir; yumurta, un, yağ, şeker. Hepsini bir araya getirdiğinizde bir kaos yaratıyormuşsunuz gibi görünür. “Her şeyi mahvediyorsun!” diyebilir birisi, “Yumurtayı mahvettin. Şeker nereye gitti? Bütün temel malzemeyi mahvettin.” Herhalde böyle söyleyenler, ısının sihirli katalizör etkisini anlamayanlardır.

 

Bu zamanda gezegende bütün bireysel yapılar kaos gibi görünecek şekilde erirken ve yaratmak için birleşirken katalizör enerjisini görüyoruz. Tıpkı belirli malzemelerin karışımının kaosundan kekin doğması gibi bundan da yeni bir şey doğacak. Kek hamurunu karıştırdıktan sonra pişmesi için fırına koyacağınızı anlamayan birisi yapışkan hamura bakıp bundan hiçbir şeyin çıkmayacağını düşünebilir. Gezegendeki çoğu insan kaosun ötesinde daha yüksek bir düzenin olduğunun, bir tarifin izlendiğinin farkında değil.

 

Bu tarih içinde her birinizin özel bir görevi var. Tarifi nasıl gerçekleştireceğinize, onun nasıl bir parçası olacağınıza elbette özgür iradenizle karar verirsiniz. Özgür irade ana planı izlemek zorunda olmakla birlikte sizin yaşamak istediğiniz hayatın özelliklerini tasarlamanızı sağlar. Bunu ister güç, ister kolay, ister yoksulluk, ister zenginlik içinde yapın, seçiminiz size bağlıdır. Her şey, sınırlarınızı nereye çizmeye inandırıldığınıza bağlıdır.

 

Sizi bütün sınırlarınızı kaldırmaya -kendinizi, size ait olduğuna inandığınız sınırlarla kısıtlamaya son vermeye- ikna etmek için ne söyleyebiliriz? Başarmak istediğimiz bir şey varsa o da her düşüncenizin bir şekilde deneyiminizi belirlediğini bilmenizi sağlayarak hepinizi sınırsız ve özgür kılmaktır. Eğer sizi istediğiniz şeye göre zamanınızı yüzde yüz yaşar hale getirebilirsek bunun son derece başarılı bir yıl olduğunu hissini deneyimlerdik.

 

Sizden hepinizin bu sözü vermesini ve daha temiz, daha az kusurlu bir hayat yaşamasını isteyeceğiz. Sorumluluk almayı aklınıza bile getirmediğiniz anlarda sorumluluğunuzu kabul etmenizi istiyoruz. Her birinizin olanları biliyormuşçasına hareket etmesini istiyoruz. Yaptığınız her seçimde size tanrısal bir şekilde yol gösteriliyormuş gibi hareket edin ve her zaman doğru zamanda doğru yerde bulunduğunuza inanmaya başlayın. Kendinize, “Yolumu gösteren tanrısal rehberlik. Hep doğru zamanda doğru yerdeyim. Yaptığım her şey daha da büyümem, bilincimin, evrimimin daha yüksek düzeylere ulaşması için düzenleniyor” deyin. Sizin artık her zaman böyle davranmanızı istiyoruz. Yaşayan Frekans Bekçileri olun. Işık bedeninize girdiğinde ışık şifreli iplikçiklerinizi ateşler ve bir frekans değişimi yaratarak DNA’nın yeniden düzenlenmesine yardım eder. Frekans bildiğiniz şeydir. Frekans sizin kimliğinizdir.

 

Gezegende birçok farklı boyutun aynı anda yaşadığı zamanlar oldu. Son bin yılda insanların arasında büyük bir kaos ve karanlık egemen olduğunda pek çok farklı boyut geri çekildi. Varoluş yasalarının biraz farklı olduğu bu boyutlar ya da başka gerçeklikler veya yerler şimdi geri dönüyor. Boyutları gezegene çekip boyutsal birleşim denilen şeyi yaratarak dönüşlerinde yardımcı oluyorsunuz onlara.

 

Kimi zaman bu boyutlara gider ve içlerinde olduğunuzu bilmezsiniz. Özellikle Dünyadaki kutsal bir yere gittiğiniz zaman farklı bir bilinç duruma girersiniz. Farklı bir boyutsal frekansa girersiniz ve her şey değişir. Kendinizi yücelmiş ve enerji dolu hisseder ya da midenizden rahatsızlanırsınız. Farklı bir bilinç durumuna geçtiğinizde devam eden bir şey vardır.

 

Farklı bir bilinç durumunda olduğunuz için içinde olduğunuz durumu her zaman bilmezsiniz. Bu, boyutsal bileşimin başlangıcıdır. Kutsal bir yerden eve dönüşte geriye bakar, “Vay canına! Ne oldu orada?” diyebilirsiniz. Bu, farkı boyutları deneyimleme duygusudur.

 

Boyutsal çarpışma ise ayrı bir fasıldır. Bu zamanda, bu gezegende oluş amaçları değişim olsa da korkunun avucunda olup değişmeyi reddedenler, boyutları çarpışmalar olarak deneyimleyecek. Onlar için boyutsal bileşim, sağlam bir çimento duvarın başka bir sağlam çimento duvarla çarpışması gibi olacak. Büyük bir rahatsızlık olacak bu gezegende birçoğu için. Sinir sistemindeki çok küçük ölçekli rahatsızlıklar olarak şimdiden olmakta da. Gelişmeyi, kendileri ve gerçeklikleri karşısındaki tavırlarını değiştirmeyi reddetmeleri nedeniyle insanlar sinir sistemi rahatsızlığı geliştirebilir. Tıp alanında, bedeniyle çalışanlar olsun, öğretmenler, müzisyenler ya da diğerleri olsun, benlik ve gerçeklik tanımını değiştirme gereğinin insanlığın açmazı olduğunu anlamalı.

 

Gerçekliğin kendi kendisini ne şekilde oluşturmasını istediğinize karar vermek için iradenizi ve aklınızı kullanın. Bu sırada er geç daha yüksek bir irade ve daha yüksek bir plan olduğunu keşfedecek, bilincinizle bunu kullanacak ve tanrısal yolu ortaya çıkaracaksınız. Tanrısal yolun amacı bilincin evrimidir. İnsan ırkı olarak siz, çağlar boyunca kendiniz hakkında başkalarının size söylediklerine inandınız. Söylediğimiz gibi bunun bir amacı vardı; başkaları sizi kontrol etmek istiyordu. Başarmak için istediğiniz kadar çabalayın, bu gezegende güçtü bu, çünkü DNA dağıtılmış ve kapatılmıştı, böylece istediğiniz ne olursa olsun titreşimsel bağlantılar yoktu. Titreşimsel bağlantıların gezegene geldiği şimdi -bir ağ ya da plan olarak düşünebileceğiniz- Tanrısal Plan Dünyaya yaklaşıyor, boyutlar da er geç bir araya gelecek. Ne zaman karşılaşacakları size bağlı. Tanrısal Plan buraya belli bir zamanda gelmek üzere planlanmadı; gelişi, insanların gereksinimleri ve kendileri konusunda ne kadar hızlı ustalaşabileceklerine bağlı.

 

Kendiniz üzerinde ustalık kazanmak ne demek? Tanrısal Planı anlamak ve plana doğru hareket etmek için kendinize bakmak zorundasınız. Kim olduğunuz konusunda ustalık kazanmak zorundasınız. Toplumunuzda, “Evet. Ben gereken nitelikleri taşıyorum. Bu kurallar konusunda ustalaştım, onları iradem doğrultusuna kullanıyorum” diyebilmeniz için sınav vermeniz gereken pek çok şey vardır. Sözgelimi sürücü belgesi almak için araba kullanmada ustalaşmak zorundasınızdır. Kaçınız bedeni konusunda ustalaşıp iradesi doğrultusunda kullanabilir onu. Pek azınız. Neden? Çünkü size kimse bunun mümkün olduğunu söylememiştir. Size bir dizi şeyi anımsatmak üzere buradayız.

 

Gezegene değişimi getirmek üzere şifrelenmiş olanlar kendi kendilerine öğrenmeye kodlandığı için, Dünya bu zamanda varolmanın çok zor olduğu bir yerdir. Görüyorsunuz, gezegendeki sorun, sürekli olarak tanrılardı. Birbiri ardına gelen tanrılar. Kimdi bu tanrılar? Tanrılar sizi yarattı. Siz onların tasarısısınız. Sevgili varlıklarısınız onların. Bununla birlikte, hisleri anlamadıklarından bazıları için sevgili varlıklar değilsiniz. Bazılarıysa farklı gerçekliklere sizin kadar tutkun.

 

Bilince kendini ifade izni verilmiştir, size de sizi yönetenler tarafından sınırlı bir şekilde kendini ifade izni verilmiştir. Sizin bakış açınızdan, hiçbir zaman yönetmeleri için kendinizi onlara bırakmadınız, varlıklarından haberiniz bile yoktu. Sizin din, önderlik ya da kimi zaman esin olarak adlandırdığınız kılıklarda dramalar getirdiler gezegene. Belli şeylerin elde edilmesi için düzenlenmiş olsalar da kimi zaman olaylar, onlara tutunanları bir araya getirir ve asıl amaçlarından başka pek çok olasılık çıkarır ortaya.

 

Size, temelden bir değişim olduğunu iletmek istiyoruz. Bunun üzerinde ne kadar dursak azdır. Dünya büyük bir sarsıntı içinde. Sarsıntı, insanlığın şimdiki paradigmasının bütünüyle, dışındaki bilgi işlem ve kavrayışına ilişkin. Bu, sinir sisteminin veri saldırısına uğrayacağı ve gerçekliği nasıl kontrol ettiği ya da algıladığıyla ilgili inancından kurtulmak zorunda olması demek.

 

Bu bilgiyi içine almayı arzu eden siz Işık Ailesi üyelerinin görevi, yeni bir frekansı kusursuz bir şekilde bedenlerinize yapılandırarak gezegende yerleştirmektir. Kolay değil. Kolay olmak değildi amacı. Buraya basit bir görev için gelmediniz. Sizler özgür ruhlarsınız, geçmişte de öyleydiniz. Size bir dakikalığına çok boyutlu anılarınızı verebilseydik neden söz ettiğimizi anlardınız. Defalarca, farklı kılık ve biçimlerde değişimin nerede temellendirilmesi gerekiyorsa oraya gittiğinizi benliğinizin en derin noktasında bilirdiniz. Pek çok kez gittiniz, paradigmaları yok ettiniz, kendinizi özgürleştirdiniz ve kimliğinizin, olduğunu düşündüğünüz yerin ötesine geçtiniz. Tanrısal Plan budur; benliğin birleşmesi.

 

Tanrısal Planın pek çok dalı vardır ve birçok güç türünü bir araya getirir. Bizim ışık güçleri ve karanlık güçlerinden söz ettiğimizi duydunuz. Durumu yansız bir hale getirmek ve bunun bir oyun olduğunu bilmeniz için onlara “Beyaz Fanilalılar” ve “Kara Fanilalılar” lakaplarını taktık. Oyun konusunda ağır bir ciddiyetin olduğunu ve oyunun içi, çevresi ve üzerinde Tanrısal Planın bulunduğunu da bilmenizi istiyoruz. Tanrısal Plan, bunun için kodlanmış olan ve buraya bu frekansı taşımak üzere gelen belirli insan bedenlerine bir titreşim olarak yerleştirilebilir. O zaman da kendi kurusuzluk planınıza ulaşabilirsiniz.

 

Kendi yaşamınız, bunun sizin hayatınız olduğunu bile fark etmediğiniz bir konuma yükseldiğinde, fiziksel olmayan alemlerin enerjisinin sizi -boyutları birleştirmek ve bilinci yeni bir algı yoluna doğru özgürleştirmek için- bir kanal olarak kullanmasına izin verirsiniz. Dünyanıza ölüm ve yıkım gelse de, ölüm ve yıkımın bu gezegene her sonbaharda geldiğini anımsayın. Don, çiçekleri ve ağaçlardaki yaprakları öldürür, bitkiler solup ölür. Her zaman yalnız yaz olduğu bir yerde yaşayan birisi sonbaharı gördüğünde belki çok endişelenecektir. “Aman Tanrım!” Dünya mahvoluyor burada. Bütün güzellik yok oldu” diye düşünecektir. Dünyada sürüp gidenin de bu olduğunu anlayın. Yenilerinin doğabilmesi için eskilerinin öldüğü bir mevsim bu. Bunların tümü Tanrısal Planın parçaları.


(14)

 

ZAMAN TARİHİNDEKİ GİZ: DUYGULAR

 

 

Bu evrende yaşayıp da henüz insan duygusunu keşfetmemiş olanlar var. Dünya’nın en eski ülkelerini ziyaret edip başka zaman ve mekanların yaratılarına baktığınızda bu yerlere özgü frekans ve titreşimleri hissedebilirsiniz. Orada anahtarlar olduğunu bilirsiniz, orada mesajlar olduğunu -bir zamanlar varolmuş olanın içinde yüzeye çıkacak bir şeyin saklı olduğunu bilirsiniz. Aynı şekilde, insanlar da içinde evrenin evrimi için çok değerli olan bir şey gizlidir. Bu veriyi şifreler ve temel sayılar olarak adlandırıyoruz. Bunlar, bu evrende yaşam biçimlerinin yeniden yaratılışı ve üretiminin parçaları olan ışık formülleridir.

 

Bilgiler, zamanın çok gerilerinde DNA’ları yeniden düzenlendiğinden beri insanlardan gizlendi, unutturuldu. Tarihin uzak bir geçmişinde insan türü canlıydı ve çok farklı bir biçimde titreşiyordu. Bu dönem unutuldu ya da kimileri tarafından rafa kaldırıldı. Dediğimiz gibi, karantina altındaydınız, yeni çağlar geldiğinde sizin burada olduğunuzu neredeyse unutacakları kadar uzun bir süre zamanın zindanlarında kaldınız.

 

Ancak unutmayanlar da var. Sizi, bütün bunları değiştirmek, hafızayı geliştirmek ve insan varlığının değerini yeniden yaratılışın ön planına getirmek üzere göreve yolladılar. Size ihtiyaç var çünkü pek çok başka türün hiçbir fikrinin olmadığı bir şey taşıyorsunuz: duygu. Tıpkı sizin kendi benliklerinizi çok boyutlu bir varlığın bütünlüğü ve zenginliğine getirmek için birlikte çalışmanız gerektiği gibi bütün evreni yeni bir oktava -ileriye uzanış ve yeni bir alanın yaratılmasına- fırlatmak için çalışanlar var.

 

Zaman Bekçileri bilginin nerede saklı olduğunu biliyor. Siz bulundunuz, onu ışığa çıkarmak üzere siz seçildiniz. İnsan DNA’sının tarihinin üzerindeki kilidi açmakla görevli olanlarınıza yardımcı olmak için zamanınıza ilerledik -ya da bizim zaman periyodumuza göre geriledik. DNA’yı kendi varoluşunuzda yeniden düzenlenmek ve sonra da Yaşayan Kitaplığın bir parçası olmanıza yardım etmek için buradayız.

 

Söylediğimiz gibi, Dünyada olanlar pek çok yeri etkileyecek. Düzene girmeleri ve bu evreni kimliğinin anlıksal farkındalığına ulaştırmaları için bazı evrensel güçleri yeniden yönlendirmek üzere bu zamanda buraya enerji gönderiliyor. Dünyada gerçekleşen zaman tarihinden çıkarılmış bir giz gibidir ve duyguyla ilgilidir bu. Bu duygu armağanında bolluk ve zenginlik vardır. İçinde, çok çeşitli gerçekliği aşarak çok çeşitli farkındalık durumlarından geçme, bu durumları deneyimlemeye ilişkin inanılmaz bir yetenek barındırır. Duygu, belirli enerjilerin kendilerini gerçekleştirirken bir araya gelmesini, birbirine bağlanmasını sağlar. Duygu olmaksızın bu bağ olamazdı.

 

Bu evrende çok eski varlıklar var; buranın taşıdığı anlamı kavramış olan varlıklar. Çağlar boyunca çalıştılar. Bizim sistemimize göre bile daha yaşlılar ve erkek ya da kadın olmasalar da, sizin kavramlarınızla büyük bilge erkek ve kadınlar olarak onurlandırılıyorlar. Bu sistemde Varoluş Bekçileri olarak düşünülüyorlar. Kaptanın gemiyi kullanması gibi gereken hareketleri yerine getirerek sistemi idare eden onlar. Bu evreni yörüngesinde tutuyorlar, işleri bu. Tıpkı sizin de bir işinizin olması gibi onların işi, evreni keşif yörüngesinde yönlendirmek. Başka evrenlerle bağ kurmak zorunda olduklarını kendi öğrendikleriyle keşfettiler ve yola çıktılar.

 

Enerjiyi yeni deneyime fırlatmak ve göndermek için bir plan var. Bu zamanda Dünya ve onunla eşzamanlı olarak varolduğunuz bir dizi diğer sistem, yoğunlaştırılmış bütün kimliklerin tek bir tanesinde anlaşılması amacıyla duygunun yeniden ortaya çıkışına aracı oluyor. Tıpkı sizin ne olabileceğinizi keşfetmeniz gibi evrenler de bir araya gelip birlikte çalışarak neler yapabileceklerini keşfediyor. Neyin olacağına ilişkin hiçbir önyargı yok. Bu, yeni alan.

 

Bütün bunların anahtarı duygudur. İnsan olarak sizi ruhsal benliğinize bağlaması için duygularınıza ihtiyacınız var. Duygu, maneviyatı anlamada esastır çünkü duygu hissetmeye hayat verir. Duygusal bedenle ruhsal beden gibi zihinsel bedenle fiziksel beden de birbirlerine sıkı bağlarla bağlıdır. Elbette ruhsal beden, fiziksel sınırlamaların ötesinde varolur. Fiziksel olmayanı anlamak için duygulara ihtiyacınız var, bu gezegende duyguların böylesine kontrol altında tutulmasının nedeni de bu. Kendinize duygusal olarak pek dar bir alan tanıdınız ve güçsüzlük ya da korku duygularınız teşvik edildi.

 

Çoğunuz acı verici olabileceği için bu duygusal engellerin ötesine geçmek, kişisel engellerinizin arasından ilerlemek istemiyorsunuz. Elinizde olsa “hokuspokus” deyip uzaklaştırmak isterdiniz. Acı, hissetmenize yol açar. Eğer başka bir yoldan hissedemiyorsanız, kimi zaman dik başlı bir insan olarak kendi dikkatinizi çekmek, yeteneklerinizin ölçüsünü kendinize göstermek ve hayatı deneyimlemek için acı yaratırsınız. Bu şekilde hayatta olmanın zenginliğini hissedebilirsiniz.

 

Çoğu insan duygusal ya da his merkezinden korkuyor, hissetmekten korkuyor. Ne olurlarsa olsunlar duygularınıza güvenin. Sizi belli bir yere götürdüklerine inanın. Hissetme biçiminiz size farkındalığın kapısını açıyor. Hepiniz yaşamın içinde olmak, aynı zamanda da ondan çekilip alınmak istiyorsunuz. “Bırak sadece burada ve güçlü bir kişi olayım ama hissetmek, işin içine fazla girmek istemiyorum çünkü çok acı veriyor. Tükenip gidebilirim. Hayata güvenmiyorum” diyorsunuz.

 

Hissetmekten korkmayıp geçmiş yargınızı aşarak kendinize her yoldan hissetme izni verdiğinizde duygu aracılığıyla başka gerçekliklere gidebileceğiniz için muazzam bir atılım gerçekleştireceksiniz. Bırakın başka gerçekliklere geçmeyi, kiminiz, duygularına güvenmediği için hissetmekten, bu gerçekliğe katılmaktan bile korkuyor. Hız kazanmak istiyorsanız duyguları ortaya çıkaracak bir şeyin içine dalın. Kontrolün elinizde olduğunu düşünebilmek için konunun etrafından dolanmaya bir son verin. Ortalık yerine dalın ve görün bakalım kontrol elinizde miymiş.

 

Nasıl hissedileceğini bilmiyor değilsiniz, duygularınızdan korkuyorsunuz. İçinizi kapladıklarında onlarla ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Güçsüzlük duygusu uyandırıyorlar, böylece duygularınızı bir “Allah kahretsin, beceremedim!” algısıyla birleştiriyorsunuz. İnanç sisteminizde, yüzeye çıkan bir şey duyguya ilişkinse ve acı ya da öfke yaratıyorsa iyi olmadığına dair bir sınırlama var. Duyguların çevresinde ayaklarınızın ucuna basarak dolaşmaya, duygularınızdan kaçmaya son vermenin zamanı.

 

Öfke bir amaca hizmet eder. Hepiniz ilişkinizin kesilmesini istersiniz onunla, iyi bir şey değilmiş gibi halının altına süpürmek istersiniz. Çürük sebzeymiş gibi davranır, kaldırıp atar, hiç bir amacı yokmuşçasına arka bahçenize gömersiniz. Korkunun bir amacı olduğunu, öfkenin bir amacı olduğunu vurguluyoruz. Kendinize, öfkenizin ifadesine yol açabilecek olan korkularınızı ifade etme ve deneyimleme izni verecek olursanız bir şey öğrenirsiniz. Korku ve öfkeden umutsuzca kaçmak isteyenlerinizin, bu duygulardan gerçekten korkanlarınızın hislerinden alacağı büyük bir ders vardır. Onlar sizi kişisel kimlik ve davranış sınırlarınızın ötesine geçirecek tekniklerdir. Korktuğunuz, bunu deneyimlemek.

 

Çoğu zaman bütün istediğiniz, kabul edilmek. Belirli şeyleri yapmanız ya da belli biçimlerde hissetmeniz halinde kimsenin sizi sevmeyeceğini hissediyor, kendinize bu belirli duyguları yaşama iznini vermiyorsunuz. Öfke işte buradan kaynaklanıyor. Öfkelisiniz çünkü neyi yapabilip neyi yapamayacağınıza ilişkin yargılarda bulunuyorsunuz. Eğer kendinize hissetme izni vermezseniz öğrenemezsiniz. Duygular sizi yaşama bağlar.

 

İnsanlarda bir dizi amaca hizmet eder duygular. Hepinizi duygularınıza güvenmeye, duygularınızı geliştirip onlara inanmaya çağırıyoruz. Eğer bu oyunu ciddi bir şekilde oynuyorsanız, duygularınızın, gitmeniz gereken çok boyutlu gerçekliklere yolculuk biletiniz olduğunu anlayın. Çok boyutlu gerçekliklerde kendinizin birçok çeşitlemesini bir arada tutup onlara odaklanmayı öğrenirsiniz. Duygular, özellikle de güvendiğiniz duygular sizi buralara kadar götürebilir. Duygularınıza karşı çoğunuz kuşku dolu ve buyurgansınız. Bazı duygulara öne çıkma izni vermiyor ya da ortaya çıktıklarında sizi nereye götürdüklerini, size ne sunduklarını gözlemlemiyor, sadece yargılıyorsunuz.

 

Bir şeyden korktuğunuz için kendinizi onu deneyimlemekten alıkoyuyorsunuz, “Oraya gidersem kötü olur”, diyen bir duvar çekiyorsunuz. Frene basıyorsunuz. Gerçekte, korkunuz deneyimi er geç sizin gelişim alanınıza çekecektir çünkü her düşünce, arkasındaki duygusal etkiye göre biçim almaya eğilimlidir. Onun için kimi zaman yapılacak en iyi şey sadece, “Allah kahretsin, gideceğim işte oraya. Teslim oluyorum” demektir. Sonra olduğunuz yerle ilgilenin ve hissetme merkezinizde bulundukça merkezlenme konusunda tasalanmayın. Eğer, hissetme merkezini sürekli olarak kontrol altında tutmaya niyetlenirseniz, sınırları ve inanç sistemlerini yıkacak olan duygularla davranmak için gereken hareket serbestisini tanımamış olursunuz kendinize.

 

Öfkenin amacı vardır. Öfke amaçsız değildir, acı amaçsız değildir. Hepsi de sizi bir şeye doğru götürür. Hissetme merkezinize gidip olanakları araştırırken orada merkezlenmeyi öğrenmek için niyette bulunabilirsiniz. “Burada merkezleneceğim” derseniz, hiçbir harekete izin vermeyecekmişsiniz gibi olur. Bunun yerine sadece merkezlenmişlik isteyin. Merkezlenmişlik, hiçbirşeyin kıpırdamaması demek değil, şeylere hareket etme izni vermeniz demektir. Teknenin devrilmeye hazır mı olacağına yoksa sakin sularda mı bulunacağına siz karar verirsiniz. Biner ve olaydan sert ya da yumuşak bir sürüşle çıkarsınız. Duygularınız başkalarının besini değil, kendi benliğinizin besinleridir. Kendinizi böyle besler, kimliğinizi yaratırsınız. Bu, sizin duygulardan geçen frekans şeklindeki kimliğinizdir. Duygular, sizi ve varoluşa çağrı mektuplarınızı besler.

 

Sınırlarınızın her biriyle uğraşmanız gerekecek çünkü yapmak istediğiniz bu. “İyilik perisi, beni sınırlayan her şeyi puf diye ortadan kaldır!” demek isterdiniz. Ne kadar kolay olurdu böylesi. Bu, hissetme merkezinin çevresinden dolanmayı istemenin klasik örneğidir. Kendinize bu sınırları koyarken, size yardımcı olan çeşitli duygusal inançlarınız ya da hisleriniz vardır. Onun için, bir sınırı ortadan kaldırırken önce onu oraya koyan duyguyla yüzleşmeniz gerekir. Duygusal bedeniniz kanalıyla ruhsal bedeninize bağlanırsınız. Güç olan bir şeyin çevresinden dolanmak isteyebilirsiniz, ancak içinden geçen yolunuzu hissetmeniz gerekir.

 

Zor şeyleri halının altına süpürmek isteyebilir, zorluklar sizin için değerli taşlar gibiyken, “Bu işe girişmek istemiyorum”, diyebilirsiniz. On binlerce sınırınız bile olsa düş kırıklığına uğramayın. Sadece, “İlginç”, deyin. Koyduğunuz sınırlara bakın, sövüp saymak yerine nasıl geldiklerini ortaya çıkarıp çıkaramayacağınızı araştırın. Hangi amaca hizmet ettiklerini görün -bu malları hangi bakkaldan aldığınızı.

 

Bir şeyin varlığını kabul edip tanıdığınız ve bırakmaya razı olduğunuzda, o şey yerinden hareket eder. Asıldığınızda, korktuğunuzda ya da “Bu sınırlamayı seviyorum; bana çok iyi hizmet ediyor” diye düşündüğünüzde kendinizi engellersiniz.            angely-sveta.ru

 

Duygularınızı sevmeyi öğrenmek zorundasınız. Bir şeyi zor olarak nitelendirdikçe onu siz zor kılarsınız. Başka birisi değil. Gerçekleşen değişimlere siz direnir, siz yargılarsınız onları. Neler olduğunu bilmediğinizi hisseder, denetimin elinizde olmasını istersiniz. Kontrol son derece uygun, pratik bir şeydir. Süper yapıştırıcı gibi doğru yere, doğru zamanda uygulanmak zorundadır. Yanlış yerdeki süper yapıştırıcının pek yararı olmaz. Hiç elleriniz ya da dudaklarınızı yapıştırmak için kullandınız mı? Denetimi süper yapıştırıcıyı kullanır gibi uygulamayı öğrenmek zorundasınız. Süper yapıştırıcıyı elinize yüzünüze bulaştırırsanız gömülü kalır, hiçbir şey yapamazsınız. Kontrol da böyledir; yapışmanızın gerekmediği bir şeye saplanır kalırsınız. Neyi kontrol edeceğiniz ya da etmeyeceğinize karar verirken son derece seçici olmak zorundasınız. Eski insan davranışı kalıbı ya da mevcut paradigma, “Kendine hakim ol!” der.

 

Işık Ailesi’nin üyeleri olarak sizler bir uyanış yaşıyorsunuz. Duygularınıza ihtiyacınız var. Duygularınızla dost olmak zorundasınız çünkü duygular yoluyla çok boyutlu benlik ve on iki çakra sisteminin basamaklarını tırmanabilir, ortaya çıkardıklarınızı araştırabilirsiniz. Duygular yoluyla bir şeyin sürüp sürmediğini söyleyebilirsiniz. Eğer beden duyguyla bağlantıda değilse, mantıklı zihin içinde bulunduğu süreçten kopacaktır. Duygu frekans değişikliğini algılar. Mantıklı zihin ise frekans değişikliğini algılamaz.

 

Frekans değişikliğinde bir uyanış bekliyorsunuz. Yaşamınızın birçok yönünü değiştirmeye, çoğu şeyden vazgeçmeye yönlendiriliyorsunuz. Değişimlere direnmeyin ve kendinizi kontrol dışı hissedin çünkü neyin geleceğini bilmiyorsunuz ve duygularınız sizi avucuna almış görünüyor. Duygularınız sadece bir şey göstermek istiyor size. Duygularınızın araya girdiğini ya da sizi zor durumda bıraktığını düşündüğünüz için de bundan hoşlanmıyorsunuz.

 

Aklınızı kullanın. Bu duygusal durumlardan birine gireceğiniz anda kendinize hemen şunları söyleyin: “Tamam. Neler olduğunu biliyorum; bu kez tuzağa düşmeyeceğim. Öğreneceğim, değiştireceğim bir şey var burada. Bana yol gösterildiğinde, bir planı izlediğime inanıyorum. Onun için yargılamayarak ve kendimi akışa bırakarak yaşadığım şeyde benim için ne olduğuna bakacağım. Bütün değişimlerimin sevinç, güvenlik ve uyumla sonuçlanmasını diliyorum. Kararım budur. Niyet ettiğim evrimimdeki her şey bununla karşılansın; sevinç, güvenlik ve uyum deneyimleyeyim. Bu enerjiyi ele alıyor, benim için neyin değiştiğine, neyi bırakmam gerektiğine bakıyorum.”

 

Anılarınız eksiksiz değilse ve kendinize karşı güven geliştirmemişseniz, değişme hazır hale getirildiğinizde neler olduğunu anlamadığınız için kendinizi kapatırsınız. İnsanlar için hissetme merkezine güvenmek ve onunla çalışmak şarttır. Eğer birtakım şeyler hissetme merkezini harekete geçirir, sizi de tedirgin ederse, hoşlanmadığınız duygularla yüzleşin. Sizin özünüz bu. Duygular, onlardan kimliğiniz konusunda çok şey öğrenebileceğiniz mücevherleriniz, hazineleriniz, değerli taşlarınızdır. Atlama tahtanızdır ve onlarla işiniz hiç bitmez. Onları bir kenara itip, “İğrenç! Böyle olduğum zamanki kendimi sevmiyorum!” diyemezsiniz. Ancak, gerçekliği bu şekilde algılayan “siz”i değiştirebilirsiniz. Uyanışınız sürdükçe ve kim olduğunuza ilişkin geniş bir anlayış kazandıkça geriye, oradaki varlığa bakabilir ve o zamanlar kim olmuş olduğunuz konusunda yepyeni bir algılayışa sahip olabilirsiniz. Devam eden bir süreçtir bu. Bunu karşılıklı birbirinizde görmeye başlayacaksınız.

 

Kendi “malzemelerini” yaşayan dostlarınızı onurlandırın ama süreçlerinin bir parçası olmayın. Eğer burada öğrenmeniz gereken bir şey varsa olun ama başkalarının dramalarını uzatmalarına yardımcı olmayın. “Malzemeyi” yaşamanın zamanı, ondan 365 gün sahnelenen bir oyun yaratmanın değil. Öykülerinizi bir kez, iki ya da üç kez anlatmanızı ve orada bırakmanızı öneririz. Herkese herşeyi anlatmanız gerekmez çünkü başkalarının da tezgahta kendi “malzemesi” vardır. Anlıyor musunuz? Sürekli kendi “malzemenizden” söz ederseniz, söylediğiniz şeyi yapmak ve görmek yerine konuştuğunuz için bu noktayı gözden kaçırırsınız. Sizinle ilgili olan her şey üzerine herkesle konuşmak, dikkat çekme isteğinizden kaynaklanır, buna ise ihtiyacınız yok.

 

Olaylar sürer gider, işiniz tam anlamıyla hiçbir zaman bitmez onlarla çünkü “malzemenizdirler” sizin. Herhangi bir şey sizin için yaşandığı anda acı vericiyse gelecekte benzeri bir durumla karşılaşacağınızı ve daha önce hiç olmadığı gibi bir şefkat duygusu kazanmış olacağınızı garanti ederiz. Durumu bütünüyle yeni bir bakış açısından göreceksiniz.

 

Gündeme gelmekte olan şeyler, sizi başlangıçta gerçekliği algılamaktan alıkoyan şeylerdir. Bunlar, içinde otoyol sisteminin ağır hasar gördüğü, bilginin akmadığı, bundan ötürü acı duyduğunuz ve duygusal acıyı fiziksel beden diline çevirdiğiniz duygusal bedeninizin parçalarıdır. Hepinize beden çalışması öneririz. Beden çalışmasının konusu enerjiyi dışarıdan, kozmostan bedeninize getirmek, diğer -zihinsel, fiziksel, duygusal ve ruhsal- bedenlerinize akıtmak ve enerji ağına uygun hale sokmaktır. Enerji ağı gerektiği gibi olduğunda, hücre hafızasını tıkamadığınız, enerjiye bedeninize girme izni verdiğinizde, enerji çakralarınızdan geçerek bedeninizi bilgisiyle besler. Korktuğunuzda, kapalı olduğunuz, başka birisini suçladığınız ya da yadsıma içinde olduğunuzda saplanır kalırsınız. O zaman ışık bedeninizde aksa bile enerji ağına uymaz. Böylece kaos içinde olursunuz, herkes sizden uzak durmak ister çünkü kaosu yansıtırsınız. Kaos içinde olmakta sakınca yoktur. Sürekli içinde kalmadıkça kaosun yanlış hiçbir yanı yoktur.

 

Duyguyu yadsıdığınızda psişenizde büyük Yeryüzü değişikliklerinin olmasını istersiniz. Orda bir hortum, burada bir tayfun, şurada burada küçük bir yanardağ püskürmesine izin verdiğinizde duygularınıza kendini ifade özgürlüğü tanırsınız. Böylece duygularınız kişisel çevrenizde gemi azıya almazlar.

 

Hissetmek sizi insanlığınıza bağlayan şeydir. Hissetmek, sizi duygularınıza bağlayan şeydir. Bu varoluş alanında duygular sizi ruhsal bedeninize bağlar. Söylediğimiz, duygular ya da hislerin bu gerçeklikte canlı olmanın anahtarları olduğudur. Pek çok başka gerçeklik, duygular olmaksızın varolur ama bu gerçeklikte onlar sizin en büyük armağanınız. Eğer bu yaşamınızda duygusal benliğinizi yadsırsanız şunu anlamanız gerekir ki şansınızı kullanamadınız. Eğer duygusal benliğinizin parçası haline gelmezseniz sözünü ettiğimiz oyunu asla oynayamazsınız. Bütün olacağınız, televizyonun karşısına geçmiş kendisini durmaksızın kurban gibi hisseden kalabalıktan biri olmaktır. Duygusal bedeninizde bir acı hissettiğinizde kendinize orada acının olduğuna neden inandığınızı, acının hangi amaca hizmet ettiğini ve duygularınız yoluyla acı yaratmayı neden seçtiğinizi sorun. Seçiminiz neden sevinç yaratmak değil? Her şey seçimdir. Bunu size anımsatma gereksinimi duyuyoruz.

 

 

 

 

 


(15)

 

BÜTÜNLÜK YOLUYLA DÜNYANIN İNİSİYASYONU

 

 

Bu güzel dünya öyle derin, öyle yüce bir hazine ki, uzayın uzak köşelerinden varlıkları güzelliğini esirgemeleri için kendine çekiyor. Güzelliğini içinizde hissetmenizi, kendi varlıklarınızda yaşatmanızı istiyoruz. Bu güzelliğe varlığınıza dokunma izni verdiğinizde derinden etkileyecek sizi ve insan ırkı olarak Dünyanın güzelleştirilmesinin, öncelikler arasında ilk sırayı almasını istemeye başlayacaksınız. Dünyaya karşı sorumluluğunuzu uyandırmak için bu düşünceyi içinize ekmek istiyoruz. İçinizde kendinize karşı sorumluluğunuzu uyandırdık, olabileceğinizin en iyisi olma yolundasınız; kutluyoruz sizi. Ya şimdi? Dünya için neyi nasıl yapacaksınız?

 

Size mümkün olan her an kendiniz için en iyi olanı talep etmeyi öğrettik. Dünya sizin yuvanız olduğuna göre, bu enerjiyi şimdi Dünyaya nasıl yönlendirecek ve bildiklerinizle bu gezegen üzerinde nasıl bir etki uyandıracaksınız?

 

Kaçınız onu kutsal bir yer olarak görüp, kendi mülkü olarak algılayıp üzerinde yürüdü ve Dünyaya üzerine titrediğini bildirdi? Bu tür bir iletişim sizi Dünya ile ilişkiye sokacaktır. Onunla ilişkiye bu şekilde girin. Çöpünüze bakın, kaldırıp attığınıza bakın, bilincinde olmadığınıza bakın. Bu, sizden kendiniz için yapmanızı istediğimiz şeyin harika bir yansımasıdır. Düşüncelerinize bakın, psişenizi darmadağın eden çöplere bakın. Size öğrettiğimiz her şeyi Dünya için genelleştirebilirsiniz. Nereye giderseniz gidin, Dünyayla iletişim kurun ve uyanmakta olduğunuzu bildirin. Kendinizi ışık ipi olarak düşünmelisiniz; nerede yürür, araba kullanır, uçar, nereyi ziyaret ederseniz edin, ışık ipinizi taşıdığınızı unutmayın. Gezegenin çevresine örülen iplikler çoğaldıkça er geç olağanüstü kozmik bir ışık dalgası olacaktır.

 

Çılgınlığa yuvarlanmadan önce yavaşlamanın kıyısında bulunan bir dünyadayız. Dünyaya daha bilinçli bir dikkat yönelterek bu yavaşlamayı başlatabilirsiniz. Bu zamanda Dünya, özellikle Birleşik Devletler’deki egemen bilinç, bir statü simgesi olarak en güzel çimenlere sahip olmayı isteyen bilinçtir. En güzel çimenlere sahip olmak için çimenler oturma odanıza serebileceğiniz bir halı görünümünü alana dek olabildiğince çok ilaç ve kimyasal gübre kullanıyorsunuz. Bu değer sistemi nereden geliyor, anlamı nedir? Değer sisteminin anlamı, birisinin bir üründen para kazanması, ürüne meşruluk kazandıran bir pazarlama kampanyası yaratması ve birisinin de bunu satın almasıdır.

 

Dünyayla iletişim kurun, kulak verin ona, bırakın bu güzel gezegen size uyum içinde yaşamayı öğretsin. Bu yavaş ilerleyen bir süreçtir, bir günde öğrenmeyeceksiniz. “Dinleyin beni, hanginiz teninize böcek ilacı dökülmesini ister?” diyen Dünyaya kulak kabartın. Dünyayı ilaçladığınızda olan budur. Dünya duyarlı bir varlık ya da varlıklar toplamıdır. Dünyayı yaratan duyarlı varlıklar, bu bilincin birliğine duydukları sevgi ve bilinç için bir yuva olmayı deneyimleme arzusu ile hareket ederek geldiler buraya. Bu, sizin deriniz ve içinizde yaşayan bütün bakterilerin yuvası olmanıza benzer. Onlarla çalışırsınız. Dünya, iyi bir ana olmak için çocukları derslerini kendi başlarına almaya bırakmak gerektiğini bilir. Sizin dersiniz de kuşkusuz sorumluluk. Bir şey istediğinizde hedefinize ulaşmak için yapmanız gereken şeyler, almanız gereken sorumluluklar vardır. Dünya, yüzeyine ve içine hasar vermenize izin vererek insanlara sorumluluğu öğretiyor.

 

İnsanlık fazla ileri gittiğinde, tehlike içinde olan Dünya sakinleri olan sizlerin daha büyük bir ders almanız için yuvalarına nasıl bakmaları gerektiğini öğretmek üzere ne gerekiyorsa onu yapar. İnsanlığa karşı beslediği tanrısal sevgi ve öğretmen rolünün tanrısal kabulüyle Dünya, saygısızca değil, onunla işbirliği ve sevgi içinde nasıl yürüyeceğinizi anlayabilmeniz için size gizlerini öğretecektir.

 

Bu, kaçınılmaz bir şekilde Dünyanın insanlık bilincini yakalamak, insanların neyi gözden kaçırdıklarını vurgulamak için bazı büyük değişimler geçirmesi gibi büyük bir olasılığa yol açıyor. Bir öğleden sonra bir Dünya değişimi nedeniyle yirmi milyon insan yok oluverirse belki diğer insanlar uyanır. Belki!

 

Dünya değişimleri üzerine kehanetler duyup durdunuz. Bazılarınız bunu zor tarafından yaşadı. Bunların başkalarının başına gelebileceğini, dünyanın yarısına yayılan gazetelerde yer alabileceğini düşünmüş olmakla birlikte, sizin başınıza geleceğini aklınıza getirmediniz. Peki değişim ya kapınızın önünde ya da komşu kentte cereyan ederse? Birleşik Devletler’in büyük kentleri çökmeye başlarsa? Günün birinde uyanıp da Dünyada New York ile Washington arasında bir uçurumun açıldığını gördüğünüzde ne hissedeceğinizi düşünüyorsunuz? Bu sizi biraz sarsmak için yeterli olur muydu? Yaşamlarınızı yeniden yapılandırmak için ve gözden geçirmenize yeterli olur muydu?

 

Şimdi artık gazeteleriniz öyküleri dört bir yana taşıdığı için olanların biraz daha farkındasınız. Oysa bu öyküler bir süredir buradaydı. Yirmi yıldır çevresel değişimlerden söz eden çevreciler ve korumacılar vardı ama insanların sorunların kendiliğinden çözüleceğini sandı. Üstelik çevre konuları gazete satışlarını artırmaz, bir ölçüye kadar insanlar da sorumluluk öğrenmeye ilgi duymuyordu. Bu tavır geri tepecek; cehalet içindeki çoğu insan sorunların yoktan varolduğunu düşünüyor. Sorunlar ciddileşecek; otomobil kullanımını yasaklayacak ülkeler olacağını öngörüyoruz.

 

Dünyanın bu zamandaki öğreti ya da dersleri pek çok şeyle ilintili. Frekanslar değiştiğinde her şey değişir. Frekanslar değiştiğinde evinizden çıkıyormuş gibi olursunuz; bütün çevre değişir. Bu değişim herkesin yaşamını yüceltmek için tasarlanmıştır. Herkesi daha büyük bir olaylık ve anlayış noktasına getirmek için tasarlanmışlardır. İnsanları dünyanızı katı olarak ve çok sınırlı bir şekilde tanımlayan paradigmadan kurtarmak için tasarlanmışlardır.

 

İnsanlar Dünyanın niteliklerini onurlandırarak yaşamlarının öncelikler sıralamasının başına yaşam kalitesini getirirlerse bu gezegende çok az Dünya değişimi olacaktır. Ancak, özellikle Batı dünyasında çoğu insan çok farklı bir yaşam kalitesi ile ilgileniyor; ne kadar elektronik gerece sahip oldukları, dolaplarında kaç giysi bulunduğu, garajlarında kaç arabanın durduğu ilgilendiriyor onları. Bütün bu malzemenin üretiminin, sizin ebeveynleriniz olan duyarlı varlık üzerindeki etkisi onları hiç mi hiç ilgilendirmiyor.

 

Eğer insanlar değişmezse -değerlerini değiştirmez, Dünya olmaksızın burada olamayacaklarının farkına varmazlarsa- Dünya, kendi inisiyasyonu ve daha yüksek bir frekansa erişime karşı beslediği sevgi ile onu yeniden dengeye getirecek bir temizliğe girişecektir. Pek çok insan için bir öğleden sonra bu gezegeni terk etme olasılığı vardır. Belki bu şekilde kalanlar uyanır ve neler olduğunu anlarlar. Başından beri sizi harekete geçirecek, yüreklendirici ve küresel bir değişimin olması gerektiği konusunda uyarıcı olaylar oldu. Temelden başlayıp olağanüstü bir şekilde büyüyecek olan hareketler vardır. Dünyaya ne olacağı herkesin değişime ne kadar gönüllü olduğuna bağlıdır.

 

Bunda sizin sorumluluğunuz nedir? Siz ne kadar isteklisiniz değişmeye? Artık bu konuda sadece konuşmanın değil, eyleme geçmenin zamanı geldi. Kendi yaşamınızda değişmeyi vaat ederseniz, değişimi gezegen için de kendiliğinden olası kılarsınız.

 

Dünya, bütünlüğü için çabalıyor. Bu zamanda gezegen kendisini bütünlüğü elinden alınmış, onuru lekelenmiş ve sevilmekten uzak hissediyor. Dünya sizi seviyor ve çalışmanız için bir yer veriyor; yaşayan bir organizma o. Dünya bütünlüğünü yeniden oluşturmak ve size Dünyayı severek kendinizi sevmenin önemini anlatmak üzere. Kendinizi sevin, Dünyayı sevin çünkü bu ikisi aynı şey.

 

Dünya değişimleri, sistemi alaşağı etmede önemli bir rol oynayabilir. Değişimler sigorta şirketlerinin, sigorta şirketleri ise pek çok başka sistemin çöküşüne yol açacak. Bankacılık sektöründeki çoğu kuruluş ipoteklerini sigorta şirketlerine satıyor, sigorta şirketleri de ağırlık olarak naylon hisse sanayine yaptırım yapıyor. Hugo kasırgası ya da San Francisco depremi gibi birkaç büyük değişim yanında savaş ve yeraltı ekonomisi de olsa, varolmaya daha ne kadar devam edebileceklerini düşünüyorsunuz? Kağıt üzerinde bundan henüz kimse etkilenmedi. Her şey hala, bankalar arasında mekik dokuyan ve her şeyi su üstünde tutan çeklerin çevresinde dönüyor. Onun için büyük olasılıkla Dünya değişimleri bir şekilde bu çöküşü oluşturmak için kullanılacak. Dünya değişimleri, insan ruhunun bir araya gelişi ve zaferini de getirecek beraberinde çünkü felaketler sırasında erkek ve kadınlar diğer erkek ve kadınlara yardıma koşar. Bu insanları birbirine bağlar.

 

Plan eğer bu olmuş olsaydı burayı çok çabuk temizleyebilecek teknolojiler var. Ancak, insan ırkı bugün Dünyanın sorumluluğunu üstlenmediği için bunun hiçbir anlamı yoktur. Mevcut ırk, yuvasını onurlandırmayı öğrenmek zorundadır. Hepiniz bedenlerinizi onurlandırmayı öğrenmek zorundasınız çünkü bedenleriniz olmaksızın burada varolamazdınız, Dünya olmadan burada olamazsınız. Bedeniniz ve gezegen en büyük iki armağan ve sahip olduğunuz en değerli şeylerdir. İdeal, Dünyanız ve fiziksel bedeninizi onurlandırıp koruyup severek bir kutsallığı ifade etmenizdir. Bu, evinizde, mülkünüzde, bağlı olduğunuz ülke ve bedeninizin ülkesinde yankısını bulacaktır.

 

Dünya tahmin edebileceğinizden daha esnektir. Sizi besleyip desteklemek üzerede burada o. Hayvanlar da sizinle işbirliği için çalışmak üzere burada. Sevgiyle yapıldığında her şeyin arkasında Yaratıcının gücü vardır. Sevgiyle yapıldığında ortada ne acı olur, ne de zarar. Davranışlarınız hakkında karar verirken bir rehbere gereksinirseniz sorun kendinize, “Bütünlüğümün en yüksek düzeyinden mi hareket ediyorum? Sevgiyle mi hareket ediyorum? Dünya, hayvanlar, karşılaştığım herkes ve her şeyde sevgi mi benim niyetim?”

 

Eğer süreç içinde sevilir ve onurlandırılırsa Dünyaya ait her şey kullanılabilir. Bir grup petrol işçisini delgiyi toprağa yerleştirmeden önce ellerini havaya kaldırıp Dünyayı delmede yol göstericilik ve izin isterken canlandırmak güç olabilir. Ama bu yapılacak olsa her şey çok daha uyum içinde olur. Gülüyorsunuz çünkü size cevap vermeyen bir şeyle konuşmayı aptallık sayıyorsunuz. Ama eğer sanayi, eğitimciler ve herkes önce durup ilgili herkes için en yüksek bütünlük ve sevgi sözü verecek ve Dünya ya da insanlara hiçbir zarar gelmemesini isteyecek olsalar seslenişleri olağanüstü bir şekilde kabul görürdü. İleri bir uygarlık için yapılan planı harekete geçirirdi bu. Böyle bir farkındalık gelmek üzere; bu zamanda birçok kişi bu tür bilgiler alıyor.

 

Çoğu insan hizaya girmek ve bütünlüğü desteklemek istemiyor. Başlarının belaya girmesinden korkuyorlar. “Bütün istediğim, işimi ve güvencemi korumak, lanet olsun”, diyorlar. Herhangi bir toplumda olabilecek en inanılmaz şey, güvence herkesin elinden alındığında gerçekleşir. Yitirilecek hiçbir şey olmadığı için cesaret, yeni kurulmuş bir bahçe gibi çiçek açmaya başlar. İnsanlar ayaklanmaya başlar.

 

Asla çabalarınızın boşuna olduğu duygusuna kapılmayın. İstediğinizde açıkça niyetlenmek için zihin gücünüzü kullanın. Fizik ötesi alemlerden yardım isteyin ve elde etmek istediğiniz sonucu gözünüzde canlandırın. Gerçekliğinizi yarattığınızı, herkesin gerçekliğini yarattığını anlayın. Herkesin her an uyanma şansı var. Yaklaşımınız geniş açılı olsun.

 

Yeterince insan kendi gerçekliğini -bilinçli bir şekilde- yarattığında yeni bir gezegen yaratacaksınız. Bu, gerçek anlamda dünyaların bölünmesi olacak. Bu bölünmenin gerçekleşmesi büyük olasılıkla yirmi yıldan uzun zaman almayacak. Bu sırada Dünya muhtemelen birkaç kez savaşlarla kasılıp kavrulacak. Kim olduklarını herkesin önünde ortaya koymaya gereksinen uzaylı kuzenlerinizle çok şaşırtıcı ve karmaşa yaratan bir uzay draması yaşayacaksınız.

 

Dünya bir boyutsal çarpışmaya doğru ilerliyor. Bu on yılın içinde birçok boyut ya da olasılık kesişecek. Bu gerçekliklerden kimi, herkesin bilincin başka bir paradigmaya tekmelenmesi için gereksindiği şok düzeyine bağlı olarak şok yaratacak. Şok mutlaka yıkım anlamına gelmez. Sadece gerçekliği görüş tarzınızı değiştiren bir yöntem olabilir. Herhangi bir şey sizi şoke ettiğinde gerçekliğe artık daha önce tutunduğunuz gibi asılmazsınız. Midenize ani bir tekme yemişsinizdir, her şey değişir. Dünya yalnızca ulusal düzeyde olmayan birçok şokla yüz yüze. Yalnızca gerçekliklerinin çökmesine gereksinenler için gerçekliklerin yıkılıyormuş gibi görüneceği küresel bir boyutlar kesişmesinden söz ediyoruz.

 

Olasılık anlayışı tek bir gerçeklik olmadığı görüşünü savunuyor, sizler de düşüncelerinizle sürekli olarak başka gerçekliklere ayrılıyorsunuz. Dünyayı değiştirmiyorsunuz, hangi dünyada yaşıyorsanız değiştirdiğiniz o. Bu da bizi dünyanın katı olmadığı fikrine geri götürüyor. Dünya enerjiden oluşuyor, enerji ise dünyanın içinden ona katılanların düşünceleriyle biçimleniyor.

 

Olası Dünyalar ve olası deneyimler her zaman vardır ve olmuştur. Şimdiki sizden oldukça farklı yaşamlar süren olası “siz”ler vardır. Siz enerji ve frekanssınız. Sizin şarkınızı varoluşa doğru söyleyen enerji telinin ritmine göre atıyor nabzınız ve bu tirim sizin için öylesine tanıdık ki, sürekli olarak varoluşunuzun tek bir yönüne odaklanıyorsunuz. Deneyim birçok bakış açısından kazanılır; frekansı değiştirerek doğal olarak fark etmediklerinizi fark edebilecek ritme nasıl geçeceğinizi öğreniyorsunuz.

 

Bedenlerinizde nörolojik değişimler gerçekleştikçe sürekli olarak gözlemleniyorsunuz. Bu yeniden kablolama ya da yapılanma, sinir sisteminizin iki şeritli bir otoyol sisteminden on iki şeritli bir otoyol sistemine geçmesi gibi bir şey. Bu gerçekleştiğinde anılar diğer olaylara koşut bir şekilde akan olaylar olacak. Önceleri bunları neye bağlayacağınızı bilmediğiniz için biraz korkabilirsiniz.

 

Sözgelimi yolun diyelim iki yıl gerisinde, 1989 ya da 1990’daki bir Şükran Günü yemeğini hatırlarsınız. Sonra birden, daha önce hiç hatırlamadığınız bir olayın anısı gelir ve hatırladığınız Şükran Günü yemeğinin yanında, ona koşut yer alır. Sinir sitemi yeni bir tempoya geçtiğinde ve beden kitaplığını yeniden bir araya getirdiğinde olacak olan budur. Işık şifreli iplikçikler kendilerini yeniden biçimlendirdiğinde ve ellerindekini yayınladıklarında sinir sisteminin bunu taşıyacak ve yorumlayacak durumda olması gerekir.

 

Birçok katılımcı ve gözlemcinin olduğu büyük bir enerji kutuplaşması gerçekleşiyor. Gözlemlemeye gelenlerin çoğu aynı zamanda süreci kesintiye uğratmak için de geliyor; bu zamana, onlar da kendi “malzemelerini” öğrenmek için geliyorlar. Muhteşem bir dünya yaratmaya son derece kararlı olan katılımcılar da var. Gördüğümüz kadarıyla, olası dünyalar oluşmaya başladığında bu gezegende insanlık arasında büyük değişimler gerçekleşecek. Büyük bir kaos ve kargaşa varmış gibi görünecek, uluslar birbirlerine karşı savaş açacak, daha sık depremler olacak. Her şey ayrılıyor, bir araya getirilemiyor gibi görünecek. Tıpkı kimi zaman sizin yaşamınızda eski kalıplarınızı değiştirip yeni enerjilere doğru ilerlerken her şeyin gümbürdeyip sarsılması gibi Dünya da özgürleşmek için silkiniyor. Belli bir yeniden düzenlenme dönemi bekleniyor. Hayvanlar ve balıklar da Dünyayı terk ediyor gibi görünüyor. Bu hayvanlar şimdi kurulmakta olan yeni dünyaya geçiyor. Varoluşlarının sonuna gelmediler, yalnızca onları katılmanızı beklemek üzere yeni dünyaya doğru süzülüyorlar.

 

Açıklamak bir ölçüde güç çünkü bir üçüncü boyut deneyiminin ötesinde bu. Temel olarak, dördüncü boyuta doğru ilerliyorsunuz. Süreç tamamlandığında tam anlamıyla yeni bir Dünya oluşturacaksınız. Bir düşten saf ve güzel bir dünyaya uyanmış gibi olacaksınız. Gökleriniz, izleyen ve sizin bunu nasıl yapacağınızı görmek için bekleyen, yardımlarını sunan gözlemcilerle dolu. Birçok insan için bu geçiş bütün olanakların ötesinde görünüyor. Ama bu enerjiyi simyager ve tapınak yaşamındaki eski Atlantisliler olarak incelemiş olan sizler için öyle değil. Başka zamanlarda aldığınız eğitim sizi bu geçiş dönemine hazırlamak üzere varlıklarınıza şifrelenmiş durumda.

 

Dünya değişimleri zamanında gezegeni terk edenler artık buraya uymayan ve Dünyanın uyumunu durduranlardır. Bir anda belki yirmi milyon insanın gezegeni terk ettiği zaman geldiğinde kalanlar için muazzam bir bilinç sıçraması olacak. Büyük bir grup birlikte göçtüğünde kalanların bilinci üzerinde bir etki yaratır.

 

Geliştirin kendinizi. İş, uyku ve yemek gerçekliğinin dışındaki gerçeklilerle de olmaya başlayın. Uyanık olduğunuzda zihninizi olasılıklara doğru genişletin, bırakın düşünceler size gelsin. Düşünceler özgürdür, her yerdedirler ve yayınları sürekli olarak gelir gezegene.

 

Dünya değişimini gerçekleştirdiğinde herkes aynı şeyi deneyimlemeyecek. Yeni frekansa uymayacakları için, yıkım deneyimlemeye gereksinenler, yıkım içeren bir Dünya değişimi ya da döngüsü deneyimleyecek. Daha yüksek bir titreşimi almaya hazır olanlar bir frekans değişimi deneyimleyecek. Böylece, birisi için, bildiği şekliyle yaşamın sonu ve korkunç bir yıkım olabilirken, başka birisi için vecd hali olacak. Bütün potansiyeller var. Hatırlayın, düşüncelerinizin sonucu olan simgesel bir dünyada yaşıyorsunuz. Dış dünya size içinizde olanları yansıtıyor. Öyleyse dünyanın parçalarına ayrılması neyi temsil eder? Yeni bir sistem ve yeni bir enerjinin doğuşunu yaratmak üzere içeride olanın parçalarına ayrılması ya da çöküşünü.

 

Toplumdaki değişimleri sevip kutsamanız ve kendini ortaya koyan karşısında korku ya da endişeye kapılmamanız şarttır. Hiçbir anlamı olmasa da her anın, Ruh’un işini yapması ve sizi yüceltmesi için bir fırsat olduğunu bilme titreşiminde kalmak sizin görevinizdir. Olağanüstü tembel bir ırksınız. Patronunuz, karınız ya da kocanıza, her şeyi sizin için yapacak birisine bütün gücünüzü armağan ediyorsunuz. Durmadan armağan ediyorsunuz gücünüzü. Sizi kendinize doğru yönlendirmek için hayatlarınızın sorumluluğunu üstlenmenizi sağlayacak olaylara ihtiyacınız var. Dünyada olacak değişiklikleri ve olayları kutsayın, açıklıkla istediğinizin gerçekleşeceğine güvenin. Sınandığınızı göreceksiniz. Kendinize, “Kurban mıyım ben burada? Dünya etrafıma çöküyor mu? Yoksa her şey görünüşte çöküşün tam ortasındayken çevremde kendisini mi yüceltiyor?” diyeceksiniz.

 

Doğru yerde, doğru zamanda, doğru şeyi yapıyor olacağınız inancı, sizin için temel önemde bir ihtiyaçtır. Doğru yerde, doğru zamanda olmaya niyetlenmek –niyetlenmeden de öte bunu bilmek- sizi rehberliğe açacaktır. Belki siz daha aramaksızın birisiyle bağlantılı olarak bir arsa ya da fırsat önünüze konacaktır. Bunu görecek ve “Benim için geldi. Almalıyım” diyeceksiniz.

 

İster inanın ister inanmayın, çoğunuzun yaşamlarında kapıyı şimdi bildiğiniz şekliyle yaşamın üzerine kapayacağınız bir zaman gelecek -ya da gelebilir diyelim. Sahip olduğunuz evi gerçek anlamda bırakıp elinizde pek az eşya ile çıkıp gidebilirsiniz. Pek olası görünmüyor şimdi, değil mi? İçinizde bir şey, “Tanrım” diyecek, “çıldırdı mı dünya? Benim değerlerim neler? Hayatta kalmam için en önemli şey ne şimdi?” Ve Ruh gelip hatta kalmanız için en önemli şeyin ne olduğunu söylemenizde rehberlik edecek. Bu belki sadece pek az bir eşya taşımak olacak. Belki bazılarınız bu yaşamda tam anlamıyla evlerinin eşiğinde durup içeri bakacak ve her şey anlamsız görünecek onlara, çünkü en önemli şeyler manevi değerleriniz ve yaşamınız olacak. Dönüştüğünüz şeyin ışığında bütün bu maddi varlık ve şeyler toplamının hiçbir anlamı yoktur. Sizi bu eyleme götürecek olayları hayal edebilir musunuz? Küçük olaylar olmayacak bunlar.

 

Anımsayın, insanlığın kaderi evrimleşmektir. Size, bildiğiniz yaşamın bundan on yıl sonra artık olmayacağını garanti ederiz. Bildiğiniz dünya, bildiğiniz gerçeklik, konfor, tasarılar, tatiller ve yaptığınız hiçbir şey bundan on yıl sonra burada olmayacak. Kendi kişisel evriminiz için burada bulunuyorsunuz. Evrimin dünya çapında nasıl geleceği de ilginç olacak. Birkaç düzine insanın evriminden söz etmiyoruz. Türün evriminden söz ediyoruz. İnsanları uyandırmak için bazı olaylara gerek olacak. İşte bunun için yaşamınızı yüreklilikle yaşamak ve ışığınızı yaşamak için cesaret sahibi olmak gereği ile karşı karşıya kalacaksınız.

 

Hepinize yerli Amerikan öğretilerinin karşınıza çıkmasını öneririz. Kızılderililerin ter dökme töreni, davul çalma, dans vb öğretileri araştırmaya başlayın. İçinizde pek çok şey uyandıracak ve Dünya hakkında çok şey öğretecektir. Ritüel için şifrelendiniz. Ritüel uygularken bedeniniz kim olduğunuzu ve ne bildiğinizi anımsamaya başlar.

 

1990’larda topluluklar çok etkin olacak. Yirmi-kırk dönümden birkaç yüz dönüm kadar büyüklükte ya da belki on dönümlük arazi parçaları üzerinde kurulacak ve otuz ile yüz kişi arasında barındıracak yerler olacak. Üyeleri bir iç bilgiye cevap verdiği için bir araya gelecek bu gruplar. Gelecek topluluklar tarafından kullanılacak olan yeni teknolojiler sevgi üzerinde temellenecek. Teknolojinin yanlış bir tarafı yoktur. Bu gezegende şimdi kullanılan teknolojinin en büyük engeli, insanları yükseltmekten çok ayırmak, manipüle etmek, kontrol etmek için kullanılmasıdır. Anahtar, sevgi taşıyan teknolojidir. Çoğu insana hiçten varoluş gibi görünen büyük miktarlarda teknoloji verilecek. Size bir buluş fikri verilebilir ve ortaya koyduğunuz icadın ne olduğu üzerine hiçbir fikriniz olmaz. Gerçekleştirmesi için başka birisine devretmek zorunda kalabilirsiniz. İnsanlar bu yeni teknolojiyi geliştirmek için birlikte çalışacak.

 

Bilinç evriminin bir bölümü de bir bilinci diğer bir bilince bağlamak, kendinizi ayrı tutmamaktır. Bir kişi belki bir fikirle gelir, başka birisi düşünceyi alır uygulamaya geçirir, bir diğeri de satar. Gördüğümüz kadarıyla, icatlar için olağanüstü bir yeraltı pazarı olacak. Bu icatlar geleneksel pazarlarda asla görünmeyecek çünkü böyle becerileriniz olduğu anlaşılırsa yok edilirsiniz. Topluluklar arasında sizin için her şeyi yapacak olan bu yeraltı teknolojileri büyük bir ticaret konusu olacak.

 

Sizin için bu yaşamdaki en ödüllendirici deneyimlerden birisi de toprağı seven ve kendisine karşılık verecek toprağı -Dünya- olan insanların grubuyla işbirliği içinde yaşamaktır. Toprağı sevip Dünyaya neyin arayışında olduğunuzu bildirirseniz Dünya sizi besler ve bakar size. Anahtar budur.

 

 

 

 

 


(16)

 

ZAMANIN ÖNCÜLERİ

 

 

60’lı yıllar bir hazırlık zamanıydı. Uyanışınız o zaman başladı. Bu, yeni paradigmaların doğabileceğini gösteren bir zamandı. O on yıl boyunca önceki kuşakların değerlerinden birden uzaklaştınız. 60’lı yıllar, barış hareketi, bedene bakmayı ve kabul etmeyi, cinselliği bütün bir bilinçle -bir önceki kuşağın yaptığı gibi kumaş katmanlarının ardına gizlenmiş beden parçalarını bulmaktansa giysileri çıkararak- paylaşmayı destekleyen bedenin ifade edilmesi hareketi gibi olaylarla dolu geçti. Bilinç doğdu, barış ve özgürlük düşüncesi uyandı. Çocuk bahçesiydi.

 

90’lı yıllar, küçük köşelere değil, bütün gezegene manevi (spiritüel) hareket getirildiği yıllardır. Bütün gezegeni dolaşıyoruz, size dünyanın her köşesinde benzerleriniz olduğunu söyleyebiliriz. Temsil ettiğiniz ışık ekibi, ışık işçileri her yerde olduğu için bütün üsleri doldurmayı güvence altına aldı. Kendinize geliyorsunuz.

 

Maneviyata yönelik hareket, maddecilikten uzaklaşma hareketidir. Son yıllarda çoğu insan bedenlerine yöneldi, bedenlerini canlandırdı, çalıştırdı, güzelleştirdi. Bu, Ruh’a doğru ilerlemenin hazırlığıydı. Ruh dünyası çok heyecan verici bir yerdir. Daha esnektir; yolculuk edilecek yerler, atılacak büyük serüvenler vardır, hiçbir sınırlama yoktur.

 

Fiziksel dünyanın sizin için böylesine bir düş kırıklığı kaynağı olmasının neden, onun sınırlayıcı çenge, ip ve safra öykülerini yutmuş olmanızdandır. Işık üzerine hiçbir fikri olmayanlarla, bütün varoluşları boyunca sınırlama hikayelerini yutanlarla ilişki kurmanız için planın bir parçasıydı bu. Başka varlıkların bir kez daha bağlantı kurması için gezegeni elektromanyetik olarak değiştireceksiniz -deyim yerindeyse yeniden kablo döşeyeceksiniz. Bunu ancak bulundukları yerle bağ kurabilirseniz yapabiliriniz.

 

Eğer buraya hafıza bankalarınız açık olarak gelseydiniz ya kalmak istemez ya da başkalarını henüz anlayamazdınız. Böylece ışığı olmayan bir toplumun içine daldınız ve bu dünyayla ilişki kurabilmek için ışığınızı unuttunuz (ya da büyüdükçe hayal meyal anımsadınız). Şimdi, gezegenin değer ve tasarımlarının bütünüyle değişmeye başlaması için, bu toplum dünyasını, temsil ettiğiniz ışık ve Ruhun çok boyutlu dünyasıyla bütünleştirmenin zamanı.

 

Öncüler zamanlarının ötesindedir. Gezegene gelen ayrı düşüncelerin taşıdığı cevher her zaman daha sonra anlaşılmıştır. Onun için cesaret; Bu yeni düşüncelerle sadece alay ediliyormuş gibi görünüyor. Fiziksel olmayan alemlerde sizin için büyük bir yardım hareketi olduğunu hatırlamalısınız, hepinizin kendi şablonu, evriminde izleyeceği planı olsa da siz küresel bir şablonun ve küresel bir bilincin parçalarısınız. Bu küresel şablonu harekete geçiriyor ve diğerlerini uyandırıyorsunuz.

 

Her biriniz bilgi taşımayı ve yayınlamayı öğrendikçe dalgalar halinde uyanıyorsunuz. Herkesin bir anda uyanması son derece büyük bir kaos yaratırdı. Uyanma, siz onunla baş edebildikçe gerçekleşmek zorunda çünkü bir elemana taşıyamayacağı kadar ışık koyarsanız sigorta atar. Elektrik akımları uyum içinde olmazsa beden yok olabilir. Bunu göreceksiniz. İnsanlar enerjiyi kullanamadıkları için sinir sistemi ve hafızaya bağlı bir rahatsızlığın gezegene yayıldığını göreceksiniz. Enerjiden korkacaklar. Kendilerinin çok boyutlu bir bölümünü ortaya çıkarıp deli olduklarını düşünebilirler. Sonra deliliklerini kocalarından, karılarından ya da çocuklarından saklamak saplantıları haline gelecek. İnsanlar anlamayacakları bu enerjiyle çılgınlığa sürükleyecekler kendilerini.

 

Sinir sisteminin eski gözlerinizi açmanın ve kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi, nereye gittiğinizi anımsamanın anahtarı olduğunu ne kadar söylesek azdır. Sinir sistemi elektrik akımını bedene alabilecek, yüksek enerjiyi ölçecek, bedenin içine yerleştirecek ve bedenin, bilinç olan bu yüksek enerjiyle evrimleşip beslenmesini sağlayabilecek durumda olmalıdır. Tam anlamıyla olan da budur.

 

Bu sanki, yeni doğmuş bir bebeği alıp onu bir yıl içinde bir günlük bebeklikten otuz yaşındaki bir yetişkin haline gelmeye zorlayacak bir formülle beslemek gibidir. Sizin gelecek yirmi yıl içinde geçireceğiniz şey böyledir işte. Yeni doğmuş çocuğun bir yılda otuz yaşına gelmesi gibi. Böyle bir şekilde büyümeyi sindirebilmesi için çocuğun ne yapması, bedenin neleri bütünlemesi gerektiğini düşünün. Organları, fonksiyonları ve hormonları düşünün.

 

Siz varlığını buna adamış ışık taşıyıcıları olduğunuz için aura alanınızda belli bir açılım var. Koruyucuların inip ne kadar enerji işleyebileceğinizi kontrol eden kapı bekçileri gibi hareket edebilmeleri için ışık sütununun getirdiği bir açıklık var. Entelektiniz egonuz ne kadar “Daha, daha, daha” da dese kapı bekçileri, ışık taşıyıcısı olduğunuzu, belirli bir göreve bağlı olduğunuzu ve yitirilemeyeceğinizi bilir. Kendi kendinizi yok etmeyi aklınıza koymamışsanız ve en yüksek iradeyi kendi iradenize katıp geçmiyorsanız bu böyledir.

 

Bedendeki otoyol olan sinir sistemi, ancak sizin onun üzerinden hücrelere akan bilgiyi işleme süreciniz ölçüsünde hareket edebilir. Çoğunuz hala varlık bölümlerinizin içindeki karanlıkla dolu mağaraları temizliyorsunuz. Bu mağaralar bu yaşamda oluşmuş -çocukluğunuza geri giden- mağaralar olabileceği gibi, kimileri başka hayatlardan da gelebilir. Çoğunuzun bu yolculuğu yirmi beş-otuz yıldır sürmekteyken, kimileriniz yola yeni çıktı. Yolculuk herkeste aynı uzunlukta sürmeyecek. Otuz yıldır ağır adımlarla ilerleyenleriniz yol göstericilerdir. Yeni katılanlarınızın hissedebileceği bir titreşimsel frekans ayarlaması yapıyorsunuz. Yeni katılan sizlerin yeni frekansı arayıp ortaya çıkarmanıza gerek yok; haritalama yapıldı ve haritalama bedeninizde karşılığını buluyor.

 

Hepinizin birbirinize ihtiyacı var. Uyum içinde çalışmanız şart. Uyum içinde çalışmazsanız Atlantis ve bütün diğer yıkımları yeniden ve yeniden yaratırsınız. Uyum şart.

 

Çoğunuzun frekansı yayınlamak ve başkalarının olanları anlamasını sağlamak için Ruh ile birlikte çalışacağı bir zaman geliyor. Uyanış dalgaları sürecek ve Ruh bu gezegende bir yaşama biçimi haline gelecek. Gezegen için yapılan plan bu ve İlk Yaratıcıdan gelen yaratıcı kozmik ışınlar -önce burayı etkileyerek- galaktik sisteminizin sınırlarına isabet ediyor. Büyük enerji topluluklarının buraya geliş nedeni bu. Bu enerjiler, dönüşüm kendi galaktik alanları ve evrensel varoluşlarına ulaştığı zaman hazırlıklı olmak üzere buradaki dönüşüme katılmak istiyor.

 

Muazzam bir dönüşüm olmakta ama elbette onunla ne yapacağınız size bağlı. Dünyanızın iki dünyaya ayrılacağını, ışıkla hareket edenlerin ışık dünyasında olacağını söylemiştik. Bu bölünme başladı bile. Işığı temsil eden daha yüksek titreşimsel alanlarla çalışmayı arzu edenlerle, korku, karanlık, kaos ve karmaşayı temsil eden daha düşük titreşimsel alanlarla çalışmayı arzu edenler arasındaki kutuplaşma ve saf seçimi başladı.

 

Daha düşük titreşimsel alanlarla çalışanlar, anlamadıkları bir şeyi temsil ettiğiniz için size cadı ya da şeytan olduğunuzu söyleyeceklerdir.

 

Siz değişimi temsil ediyorsunuz, çoğu insanın değişimden ölümüne korktuğunu unutmamanız gerekir. İnsan bilincinin tuhaf şeylerinden biri de istikrar düşkünü olmasıdır. İstikrarın arzu edilecek bir kanca, ip ve safra olduğu anlayışına kandınız. Bundan dolayı da istikrar için çabalıyorsunuz. İstikrar ve güvence olmayacaksa kim olacağınızı düşünüyorsunuz. Onlar olmadan varolmayabilirsiniz, yok olabilirsiniz.

 

Kiminin belki de aile üyeleriniz olabileceği çoğunu tanıdığınız insanlardan söz ediyoruz. Bu enerjiyi hissedip de yararlanabilecekleri şekilde cevap vermek istemeyenlere karşı müthiş boyutlarda sabır ve şefkat geliştirmeniz gerekecek. Başkalarına karşı, onların yaşamın değerini öğrenebilmeleri için kendilerini yok etmelerine bile izin verecek ölçüde her şeye izin verir hale geleceksiniz.

 

İnsanlar bunun bilinçli olarak farkında olmasa varlığınızın derinliklerinde, ruhunuzun tek gerçeği anlayabilip size bir bakış sunmak üzere veriyi işleyebilmesi için bir varoluştan diğerine ilerlediğinizi ve deneyim topladığınızı biliyorsunuz. Günün birinde ruhunuzun yaşamları ve varoluşlarını tarayabilecek ve bu ruhun enerjisini alacak, elinizde bir kristal tutar da çeşitli fasetalarına, pırıltılarına bakarmışsınız gibi bu kimliği hissedip bileceksiniz. Ruhunuzla bunu yapabilecek duruma geldiğinizde, ruhunuz bir parçası olduğu ama henüz anlamadığı diğer zeka formlarıyla da bağlantıya geçecek.

 

Sizi gererek esnetiyoruz. Enerji kazanabilmeniz için karmakarışık bir hale gelmenizi istiyoruz. O zaman merakınız sizi hiç düşünmemiş olmakla kalmayıp varolduğunu bile bilmediğiniz alanlara götürecek. Niyetimiz bu -cesaret, mizah ve güvenle yeni bir kimlik düzeni yaratabileceğiniz daha yüksek bir düzleme gelmeniz.

 

Her şey frekanstır. Ne kadar hızla evrimleşmekte olduğunuzu bilseniz iskemleye oturup başınızı ellerinizle örterek, “Yapamam. Bu benim için çok fazla” derdiniz. Perdeyi çekili bırakıyor ve sizi daha yüksek boyutlara yaklaştıracak değişiklikler kesintisiz sürerken hiçbir şey olmuyormuşçasına yaşamaya devam ettiğinizi iddia ediyorsunuz. Tek bir yaşam içinde başaracağınız şeyi düşünün ve hissedin. Gelecek on ya da yirmi yıl içinde yoğun fiziksel yaratıklar olmaktan çıkıp Işık Çağında ışık yaratıkları olacaksınız. Bunu kavrayabiliyor musunuz?

 

Pizza yemek de dahil, yaptığınız her şey sizi tanrısal bir şekilde kusursuz bir yolla bu yere getiriyor. Bir noktaya ulaştığınızda katıldığınız her olayın önemini ve her şeyin bütünlüğünü anlayacaksınız.

 

The Karate Kid filminde çocuk karate öğrenirken çok sabırsızdır. Bir usta bulur ama bir usta bulduğunu düşünmez bile. Ona verilen ödevleri zaman kaybı olarak görür. Öğrendiği her parçanın daha büyük bütünü oluşturduğunu anlamaz. O çocuk gibisiniz. Bütün parçalar bir araya geliyor ama egonuzun bakışı yüzünden bu zamanda parçaların büyük bütünü oluşturduğunu anlamıyorsunuz. Görev size verilecek ve aradığınız her şeyin sizin olduğunu göreceksiniz. Bu iyi haber.

 

Uyanıklığınızı koruyun ve iradenizin tanrısal iradeyi ve Tanrısal Planı ne zaman gasbettiğini -sağduyulu davranmadığınız için kendinizi ne zaman fazlasıyla zorladığınızı- ayrımsamayı öğrenin. Aynanın karşısına geçin ve nasıl göründüğünüze bakın. Gözlerinizin içine bakın, gözleriniz bütün fiziksel bedeninizin göstergesidir. Berrak mı? Kendinize açıklıkla bakabiliyor musunuz? Çizgileri çoğalmış mı, bitkin mi, sakin mi? Bedeninizi nasıl hissediyorsunuz? Dingin bir konumda oturabiliyor musunuz? Bedeninizi dik tutabiliyor musunuz yoksa çuval gibi bırakma ihtiyacı mı hissediyorsunuz? Enerjiyi bedeninizde tutamadığınız için kıpır kıpır mısınız -böylece de ne yapacağınızı bilmeyen bedeniniz sürekli dans edip kıpırdıyor mu? Parmaklarınızla hep trampet çalıyor ya da etlerini kemiriyor musunuz? Bakılacak çok gösterge vardır. Araştırıp enerjiyi kimin bütünleyemediğini görebilirsiniz.

 

Bir kez bu enerjiyi bedeninize getirip orada tuttuğunuzda bedeniniz hafiflik hissetmeye başlayacaktır. Teniniz ya da saçınızda bir canlılık olacaktır. Saçınız sağlığınızın çok iyi bir göstergesidir. Sağduyu elbette en iyi dostlarınızdan biridir. Sağduyu size neyin doğru olduğunu, neyin olmadığını gösterir. Kimi zaman enerjinin çok fazla geldiğini, sakin ve merkezlenmiş olmadığınızı fark edeceksiniz. Bu şu ya da bu zamanda hepinizin başına gelecek. Bir şekilde çok fazla şeyin olmakta olduğunu hissedeceksiniz; işlenecek çok fazla veri, konuşulacak çok fazla insan ya da çok fazla olay. Böyle zamanlarda kendinizi bir aygıt gibi düşünüp fişten çekmeniz gerekir. Tıpkı bir tost makinası gibi devre dışı kalmak için sadece fişinizi çekin. Böyle zamanlarda her şeyden çok yapmanız gereken dinlenmektir. Bazılarınız çeşitli zamanlarda aşırı uyku ihtiyacı hissedecek. Tembelleştiğinizi düşünüp hırpalamayın kendinizi, sadece kabul edin. Bazılarınızın on sekiz saat uyumak istediği zamanlar olacak. Uyuyun. Gereklidir bu. Uyuduğunuzda yolculuk ettiğiniz ülkeler ve fiziksel bedeninizde yapılan iş hakkında hiçbir fikriniz yok. Uyku, bu gerçeklikle bağınızı koparıp, yeniden güç toplayarak başka gerçekliklerde öğrendiğiniz zamandır. Köprüler ve gözleriniz gerçeklikler arasına açılacak ve bu anıları görüp taşımaya başlayacaksınız.

 

Çin lokantasına gittiğinizde Çin yemeği yersiniz, hamburger ısmarlamazsınız. İtalyan lokantasına gittiğinizde lazanya yersiniz. Dünya adındaki bu lokantanın fiziksel bir bedeni vardır, burada nasıl -fiziksel bir beden içinde- hareket edeceğinizi belirler.

 

Söylemek istediğimizi anlamanız için çok basit terimlerle konuşuyoruz. Benzetmemizin ne kadar gülünç olduğunun hiçbir önemi yok, biz sadece anlamanızı istiyoruz. Demek ki Dünya restoranında bu bulunduğu için fiziksel bir beden içindesiniz. Bu lokantada başka şey çıkmıyor. Siz Dünya restoranına yeni tarifler getireceksiniz -belirli aralarla sınanan ve gerçekliği yalnızca şurada burada belirli yerlerde kanıtlanan tarifler.

 

Hatırlayın, Dünya çağlar önce mühürlenmişti. Bir şey için yaratıldı Dünya, ama milyonlarca yıllık varoluşundan sonra bütünüyle yoldan çıktı. Buraya defalarca bedenlendiniz ve gerçekten de düş kırıklığı yaşadınız çünkü bedenlendiğiniz her sefer bir şeyler yapmaya niyetleniyor ama yarı yolda bunun ne olduğunu unutuyordunuz.

 

Kimileriniz bu gezegendeki ustalığı tamamladı ve yükseliş süreciyle kendini kurtardı. Diğerleriniz, bu karantina ya da kozmik toplumun geri kalanından inzivaya çekilişin sona ereceği bir zaman istediklerini haykırdı. Siz ve bu gezegendeki ve çevresindeki pek çoğu nedeniyle şimdiki zaman periyodu doğdu.

 

Yardım, size yaşamın bütün yollarından geliyor, yine de sizin işinizi başkaları yapamaz, çünkü yaşamı, güçlenebilmesi için insan ırkının kendi kendini güdüleyeceği ve evrimleşeceği bir şekilde tasarımladınız. Muazzam bilgi sahibi olanlarınız, insan ırkını güçlendirmek için, ırkın bunu kendisi için yapamayan geri kalanına bir örnek olmak üzere bu biçimde bedenlenmeye karar verdi. Kim olduğunuzu yayınladıkça varoluş için yeni yollar açıyorsunuz. Kanal çalışması için odalarda toplandığınızda hatırlamanızı sağlayan muazzam miktarlarda şey istiyorsunuz. Ve yürüdüğünüz yolda cesaret verilmesini istiyorsunuz. Bazılarınız bu işi cesaretlendirilmeksizin başaramayacağını düşünüyor. Bunu anladık. İşte bunun için çoğu zaman sizin için muazzam bir sabırla buradayız. Kim olduğunuza sahip çıkmanız için size bir fırsat vermeyi arzu ediyoruz.

 

Bu gezegendeki tür olarak anlamanız gereken en önemli gerçeklik ve yüzleştiğiniz en büyük meydan okuma da ölüme ilişkin olandır. Sizi pek çok şeye inandırabiliriz ama ölmeyeceğinize inandıramayız. Bu zamanda, burada, bu gezegende bedeninizi fiziksel olarak terk etmenize gerek yok. Moleküler yapınızı yeniden düzenleyeceğiniz için sadece fiziksel varlığınızın titreşimsel değerini değiştirip bedeninizi birlikte götüreceğiniz fikrini kavrayabiliyor musunuz?

 

Yükseliş sıçramasını gerçekleştirip buradaki yolculuğu tamamlamak gezegendeki pek çok tür için mümkündür. Bazılarınız gezegenden göğe yükseldi ve bunu yeniden yaparak yol göstermek için yeniden geldiniz. Buradan yükseliş süreciyle gitmek büyük bir yolculuktu. Kendinizi bu işe adayabilmeniz için birbiri ardına yaşamlar boyu eğitim gördünüz. Bu, maddi dünyada değil, aslında doğaya çok yakın yaşamayı gerektirir.

 

Bunu yapan ve sürece tanıdık olanlar şimdi geri geliyor. Gezegenden yükselmek ve tam anlamıyla daha yüksek kozmoloji ya da ana gemilere alınmak sizin göreviniz. Işık kentlerine yükselerek çevrenizi saran ve sadece üçüncü boyut gözlerinize görme izni vermediğiniz için görmediğiniz başka gerçeklikler de yaşayabileceksiniz. Dünya üzerindeki görevinizi tamamlamış olacaksınız, Dünya ise geçişini gerçekleştirecek. Güzel bir mücevher olacak evrende. Bu yeni Dünyanın yeniden yapılandırılması ve inşasına yardımcı olmak üzere birkaç yıl kalmak isteyebilirsiniz. Ama bir süre sonra başka dünyaları dönüştürmek üzere yeni görevlere gitmeyi isteyeceksiniz. Hatırlayın, sizler özgür ruhlarsınız ve çok heyecan verici bir zamandan hoşlanıyorsunuz. Onun için büyük olasılıkla tadını çıkarmaları için bu güzel gezegeni başkalarına bırakıp yeni bir göreve doğru gideceksiniz.

 

Yükseliş bu gezegendeki görevdir. Bu gezegende yaşayanların buradan tek ayrılış yolunun yükseliş olduğu bir zaman gelecek. Bir kez bu gezegenden çıktığınızda birçok başka yere gideceksiniz. Bunca katı ve denetlenemez görünen bedenin gerçekte tanrısal bir düzenin sonucu olduğunu ve sizin, bilincinizde onunla istediğiniz her şeyi yapabileceğinizi kendinize ve ırkın geri kalanına göstereceksiniz.

 

 

 

 

 


(17)

 

IŞIK DİLİ

 

 

Avatarlar (İnsan ya da başka bir canlı biçiminde bedenlenerek dünyaya gelen tanrı. Ç.N. Korhan Kaya’nın Hint Mitolojisi Sözlüğünden) ve ustalar öğreti için kendi gereçlerini de yanlarında getirerek dünyanın ağzına nüfuz ettiler şimdi. Bu gezegende kullanılacak gereçler sizin boyutunuzdan olmayan ender örnekler, tam anlamıyla kendilerine özgü bir yaşamları bulunan simgesel biçimlerdir. Işık Dili olarak bilinen şeyi oluştururlar.

 

Size içinizde belli bir bilgiyi harekete geçiren bir yapı geometrik bir form aşılandı. Bu, sizinle birlikte çalışanların bilgiyi doğrudan sizin varlığınıza göndermelerini de kolaylaştırıyor. Büyük bir çoğunluğunuz aşılandı, aşılanmayanlarınız da açılmayı ve katılmayı seçerse kısa sürede aşılanacak. Bunu seçmeyen hiç kimse aşılanmadı. Bu, Işık Dili yapısı gelişiminizi kolaylaştırmak için bilgi ve enerji almanın bir yoludur. Kitaplar ya da entelektin aracılığı olmaksızın öğrenme yöntemidir. Bu metot, anlayışınızın çok ötesinde bir hiyerarşinin gerçekten de ta başından beri insanlıkla birlikte çalıştığına duyulan inanca açılmayı gerektirir.

 

Sevgiyle çalışır bu hiyerarşi, sizin gerçek kimliğinizi korur ve bilincin evrimsel sıçramaya hazır olduğunu anlamak için gezegene ayarlanan zaman mekanizmalarından bakabilme yeteneğine sahiptir. Bu anda gezegen ağına sızmış 144 bin ruhsal hiyerarşi üyesi vardır. Her ustanın kendi Işık Dili bölümünü temsil eden bir mührü bulunur, bu sizin için er geç varlığınıza nüfuz edecek 144 bin enerji mührü olduğu anlamına gelir.

 

Başlangıçta bedenin kaldırabileceği on iki form ile çalışacaksınız. Çok sonra, dönüşüm bir kez gerçekleştiğinde 144 bin simgesel dil yapısının bütünü varlığınızdan geçecek. Sadece açıklanmasının bile bu yaşam süresine sığmayacağı bir açılım olacaktır bu.

 

Bu mutasyon, sizin başka bir varlık alemine gitmenizi sağlayacak bir açılım sürecidir. Gezegendeki herkes bu dönüşümden geçme potansiyeli taşır. Çoğu kişi daha yüksek bilince ayarlanmayı arzu etmediği için süreci durduracak. Kim olduğunuzun ayırdındaysanız sizin için farklı bir durum söz konusudur. Bu gezegenin tohumunu atan tanrısal bilincin –engin, sevgi dolu ve sizinle çalışan bir zihnin- ayırdına varır hale geldiğinizde ve bu bilinçten onun bir parçası olmayı istediğiniz zaman, geometrik formlarla aşılandığınız zamandır.

 

Aşılanan formlar piramit gibi çeşitli biçimlerde gelir. Piramit neden bu kadar önemlidir? Bu gezegen ve kozmos boyunca piramit, bilincin büyük birliğini simgelemek için kullanılır. Bütün o çoklu yüzeyleriyle yaratılması en güç olan yapıdır ama yine de bir kusursuzluk yapısıdır. Enerjiyi Dünyadan toplayıp dışarıya gönderen bir yapıdır.

 

Küre ve sarmal yapıları da aşılanacaktır size. Sarmal birçoğunuz için çok sevilen bir yapıdır çünkü sarmalın pek çok düşüncenin iletiminde kullanıldığı kültürlerde konakladınız. Paralel çizgiler, küp ve elbette beş yüzlü figür olan Merkabah aracı da aşılanacaktır.

 

Beş yüzlü figür insan varlığını en sınırsız halinde simgeler -bütünüyle özgür olan insanı. Bazılarınız onu simgesel bir yapı olan Merkabah aracı olarak tanıyor. Bu, hiçbir sınırı olmayan insan tasarımıdır. Pek çoğunuzun yapabileceğinizi düşünmediği şekilde uçabilen insandır. Bu aşılama, daha önce mümkün olmayana kendinizi gerçek anlamda adadığınızda gelir.

 

İçinize herhangi aktarım ya da geometrik formun aşılanacağı her şeyden önce sizin katılım isteğinize bağlıdır. Siz bu varlıklar için erişilebilir olmayı seçerseniz, bu varlıkların da sizin için erişilebilir olmayı seçeceğine olan inancınıza bağlıdır. Açılmaya ve mucize ya da olağanüstü olaylar olarak adlandırılan şeylerin yaşamınızda belirmesine izin vermeye başladığınızda süreç başlayacak.

 

Çoğunuz için Tanrı formu, birlik ve tamlığı simgelediği için dairenin aşılanmasıyla başlayacak. Kiminiz, birçok yaşamında ortaya çıkarılmış ya da çıkarılmamış piramitlerle birlikte yaşadığı için, aşılanmak üzere piramit yapısını seçecek. Coğrafyanızın tanıdık olduğunu sanıyorsunuz ama bir gerçeklikten diğerine kaydıkları için hala keşfedilmemiş pek çok şey var. Balta girmemiş ormanların derinliklerinde, çoğu höyüklerin altında kalmış, toprağa gömülü birçok piramit bulunuyor. Hala ortaya çıkarılacak birçok harika var.

 

Gerçekten de hiçbir sınırlama olmadığına inanmaya rıza gösterenleriniz Merkabah yapısını alarak, daha gezegende yaşarken, bu yapıyla gezegenden çıkabilir duruma gelecek. Eğer Merkabah ile aşılanmak istiyorsanız, bunu yapma arzunuzun olması zorunludur. Bazılarınız şimdiden onunla yolculuk etmeye çalıştı ve bunun -sizde- nasıl kullanılabileceğini biliyor. Merkabah’ı gerçekten kendinize çağırıp ne anlama geldiği -bedeninizle ve bedeniniz olmaksızın gezegeni terk eden sınırsız bilinç olma- duygusunu algılamaya hazır olduğunuzda aşılama gerçekleşecektir. En yüksek ve en aşağı aşılamalar olmadığı gibi, Merkabah da en yüksek aşılama değildir. Aşılama, kişisel gelişiminize en uygun olacağı zaman gelir. Bir kez aşılandığınızda varlığınıza gelecek sonsuz yeni formlar süreci vardır.

 

Size aşılanacak olan formu bilinçli bir şekilde seçmezsiniz. Bununla birlikte, sizi Işık Dili yapılarına açan yaşamı seçersiniz. Hergün sizin için önemli olanın ne olduğunu seçersiniz. Bu, sizin bu formlara erişiminizdir. Bu enerji evliliğiyle er geç hepiniz içinizde ışık alfabesine sahip olacaksınız ve ışık alfabesi size öğretecek. Düşünüzde geometrik formlar görmüşseniz formların sizinle birlikte çalıştığının göstergesidir bu. Ya da belki okuldayken geometriyi seviyordunuz. Eğer neyle aşılandığınızı bilmek isterseniz hangi formların öne çıktığına bakın. İsmi bile olmayan pek çok biçim vardır. Bildiğiniz, tanıdığınız ama daha sonra bilincinizin yorumlayamadığı yeni formlar alan şekiller olacaktır.

 

Işık Dili geometrisinin temel formlarından biri sarmaldır. Bir köprüdür, kendi kendisi üzerine bir öğretidir. Formu bilgi şifrelidir ve sarmalı kullandığınızda sonu yokmuş gibi görünür. Bu size, kendi içinize ve dışınıza yapacağınız yolculuğun sonsuz olduğunu gösterir. Tür olarak siz, bilincinizi bölebilecek ve bilincin bağlantı kurması için her iki yöne de gidebileceksiniz. İçerideki ve dışarıdaki sonsuz yolculuğa çıkarak içinde evrensel gerçeği barındıran bilinçle ilişki kurarsınız.

 

Bedeninizdeki hücrelerin bu evrenin bütün tarihini içerdiğini söylemiştik. En iyi durumda, bu altın kitaplığın kendi içinizdeki varlığını bu yaşamda keşfedecek ve orada olanı nasıl okuyacağınızı öğreneceksiniz. Sarmalı içe almak yolculuğun bir bölümüdür. Buradaki oyun, hem içeriye, hem de dışarıya gitmek ve bunların aynı olduğunu görmektir.

 

Sarmal birçok gerçeklikte mevcuttur. Sarmalı gözünüzde canlandırdığınızda onu tanıdığınızı hissedersiniz, oysa bildiğiniz bir yüzüdür onun. Sarmalla birlikte büyümeye başladığınızdaysa -sizin deyiminizle- sonsuzluğun geri kalanını incelemekle geçirebileceğiniz kadar çok boyutu olduğunun farkına varırsınız. Durmaksızın gelişir. Sarmal, içinizdekiyle bağlantı kurmanın anahtarıdır. DNA’nız sarmal biçimindedir. Sarmal çevrenizde her yerdedir ve Işık Dili, onların da sarmal formundan geldiğini ışık şifreli iplikçiklerin üzerinde ilerler. Deneysel bir şeydir bu ve sizin için gelişecektir.

 

Meditasyon yaparken bir tayfun üzerinde ilerler gibi sarmalı kullandığınızı canlandırın. Kendinizi, tayfun gibi yaklaşan bir sarmalı görürken hayal edin. Sonra, ondan kaçmak yerine durun ve dönerek içine çekildiğinizi hissedin. Binin üzerine, başka gerçekliklere açılan bir kapı aralığıdır o.

 

Işık Dili geometrik biçim ve formları, bu gezegene bedenlenmiş, insan yasalarına karşı çıkmış, kendilerini yüksek yeteneklere uyandırmış ve sonra da dil ve geometrik unsurlar olarak ifade etmiş bireylerin bir deneyimler toplamıdır. Bir zamanlar bu enerjiler gezegende erkekler ve kadınlar olarak yaşıyordu. Kendilerini geometrik simgelere evrimleştirdiler ve tıpkı sizin bedeniniz içinde varolmanız gibi kendi etkinlik alanlarında varoldular. Bu varlıklar bir dil sistemi ya da geometrik sistem içinde yaşarlar.

Bu sistemlere kurulu evrenler ve bu evrenlerden kendi evreninize bu zamanda yapılan ziyaretler vardır. Gezegende buğday tarlalarına kondurulmuş daireler ve başka biçimler vardır, sizin için bunlar açıklanamaz şeylerdir. Dünya yüzeyine dil sembolleriyle aşılanmış uzun bir öykü ya da dil vardır. Bu simgeler belli bir frekansı yapılandırırlar ve çoğalacaklardır.

 

Er geç bazılarınız kare ya da dikdörtgenden ibaret olmayan geometrik biçimlerde evler inşa edeceksiniz. Pleiades’deki yerleşimlerin çoğu sizin bildiğiniz biçimlerde değildir. Astrolojide bazı açıların güç noktaları olduğu ve bazı şeylerin bazı açılarla gerçekleştiği anlaşılmıştır. Aynı şey biçimler için de geçerlidir. Büyük piramit bütünüyle açı ve biçimlerin kullanımına ilişkindir. Enerji açılarda, biçimlerde ve formlarda toplanır. Bu biçimleri yaratmayı ve onların içiyle çevresinde yaşamayı öğrenebilirsiniz. Enerjiler bu şekilde biçimlenir ve iletilirler. Kimi derecelerin kimi güçleri olduğunu ve bazı açıların içinde bulunmanın sizin için çok rahatsız edici olduğunu da keşfedeceksiniz. Bazen bir odanın ortasında uyumak, doksan derecelik bir açıya sıkışmış bir yatağınız olmasından daha iyidir çünkü doksan derecelik açı bir enerji kilidi yaratır. Odanın ortasındaysa enerji çevrenizde akar.

 

Üç boyutlu gerçeklikte Dünyaya evrimi getirmek üzere bir çok kapı açılıyor şimdi. Bir zamanlar burada savaşan güçler yüzünden gezegen mühürlenmiş ve karantinaya alınmıştı. İnanılmaz savaşlar oldu. Bu savaşların izleri bugün hala kıraç ve verimsiz bölgeler olarak görülüyor gezegenin üzerinde. Yaratıcı tanrıların yaratıcı tanrılarla çarpıştığı bir kaos ve karmaşa zamanıydı bu. On-oniki bin yıl önce, son savaş dalgası sırasında, ışıkla savaşanlar savaşı kaybettiği için gezegen mühürlendi. Işık her zaman galip gelmez, biliyorsunuz. Benliğinin bütün bölümlerini bütünleştirmeyi öğrenmek zorunda olduğu için ışık sizin anladığınız anlamda zafer kazanmaz her zaman. İlk Yaratıcı her şeydedir, ışık ve karanlık Yaratıcının parçalarıdır. Bu nedenle ışığın, benliğinin karanlık kısmıyla birleşmesi gerekir.

 

Zaman olayları düzenler ve bir araya getirir. Son savaşlardan bu yana bir dizi döngü yaşanmak üzere ayarlandı. Bu zamandan sonra ışığın girebilmesi için kapılar yeniden açılacaktı. İşte bu, yaşadığınız dönemdir. Işık gezegene yeniden girmek için ayarlandı ve her gün çoğalıyor. Enerjinizin sizin bilinciniz kanalıyla yolunu açmaya çalışması için gezegende barınabilmesi zorunludur. Zeka, Dünyaya geometrik biçimler oluşturan dalgalar biçiminde girer. Bu, aşağı inen, gece vakti tarlalara daireler çizerek kalkıp giden bir uzay gemisi değildir. Kimi dairelere inen uzay gemileri neden oluyorsa da zeka istediği her şeyin biçimine girebilir ve çoğu zaman dalga şeklinde gelir. Bir ışık dalgasının dünyayı kaplamayacağı bir zaman gelecek.

 

Kimi zaman geometrik biçimler halinde geldiği için zeka, konuşulan sözcüğün de, yazılan sözcün de ötesindedir. Pisagor bunu anlamaya başlamıştı ama geometrisi başkaları tarafından anlaşılmadı. Geometri muazzam miktarlarda bilgi iletebilen evrimleşmiş bir zeka, bir deneyim birikimidir. Gerçekte, gezegenin her yerindeki tarlalardaki daireler, bu dil biçimlerinin aşılanması için insan frekansının üzerindeki sesler tarafından yerleştirildi. Başlangıçta, bu şekiller çoğu zaman dairedir. Üçgenlere, doğrulara ve pek çok başka şeye evrimleşecekler.

 

Tarlalardaki dairelerin en uygun olduğu yer İngiltere ve Avrupa’dır. Bununla birlikte, eskiden Sovyetler Birliği olarak anılan bölge ile Güney Amerika’da da bulunurlar. Bazı kişiler olmadığını iddia etse de Birleşik Devletler’de bile var.

 

Geometrik biçimler hiyeroglifler gibidir. Bu gezegende mağaralara oyulan hiyeroglif ve resim-yazılar da benzer bir zeka kuşağındandır. Başka bir anlatımla, eğer birisi Rosetta Taşına dayanarak hiyeroglifleri okuyabilseydi hiyeroglifler bir anlama gelirdi. Eğer birisi rahiplerin gizli dilini anımsayabilse hiyeroglifler başka bir öykü anlatırdı. Eğer birisi yaratıcı tanrıların dilini anlayabilseydi ortama bambaşka bir şey çıkardı.

 

Dünyaya yerleştirilen daire ve biçimler sizin frekansınızı tutup yönetme ve ışığınızı yaşama cesaretine sahip olmanıza yardımcı olmak için buradalar. Frekans bilgisini çok ince bir şekilde erişilir kılıyorlar, kimse onları çözemiyor henüz. Bu biçimlerin her biri bir diğerine bağlı. Bir kıtadan diğerine uzanıyorlar ve gezegen çevresinde Dünya ağının harekete geçmesine yardımcı olacak bir dalga boyunu yayıyorlar. Sizin bildiklerinizle kendinizi tuhaf hissetmenizi, gerçekleşen frekans değişimlerini daha rahat algılamanızı sağlıyorlar.

 

Bu, tarlalardaki dairelerin yol açtığı şeylerin küçük bir bölümü sadece. Oldukça ilginç oluşumlar bunlar. Çoğu, kimilerinin Yükselen Ustalar dediklerince tasarlandı ve üretildi. Arkalarında bir de şaka gizli. Bazı varlıkların evrimleştikçe muazzam bir mizah duygusu geliştirdiğini anlamalısınız.

 

Söylediğimiz gibi, geometrik biçim ve formlar zeka taşıyıcılarıdır. Değiştirilebilen frekans dalgalarıdır. Dünyaya gelen biçimler enerji kapıları ya da enerji sembolleri gibidir. Zeka barındırırlar ve er geç bağlanarak gezegenin çevresinde zeki bir ağ oluşturacak şekilde ayarlanmışlardır. Bu ağın, insanlığın evriminde kullanabileceği bir frekans olacaktır.

 

Dilin bütünü bu zamanda gezegende bulunmuyor. Semboller Dünyaya belli bir bilinç evriminin sonucu olarak geliyor. Girdap merkezleri olan ve şimdi onları kendilerine çeken yerlerle çalışıyorlar. Dünyanın yörüngede olduğu milyarlarca yıl boyunca bu merkezlerin üzeri örtülü ya da gömülüydü. Kimi uykuya daldı, çoğuysa gezegenin çevresindeki mühre girildiği için uyandırıldı.

 

Tarlalardaki daireler bilincin ifadeleridir. Size, mantıklı zihninizin ne kadar isterse de bütün bilgiyi denetimi altında tutamadığını göstermek için -gerçekliğinize- gelirler. Bu olaylar bütün insanların bilinç şifreleriyle kesişmek üzere gerçekleşir. Gerçeğin açıklanamadığı her zaman bilinçte belli bir oyuk açılır. Tarlalardaki daireler bütünüyle mantıklı zihnin dışındadır. Bunun için, bir uzlaşma sonucu olan gerçeklik açısını genişlemeye zorlarlar, çünkü önceden tasarlanan gerçeklik bu olayları bir olasılık olarak barındırmaz. Tarlalardaki daireler tetik görevi görür. Gerçekliği kendi sınırlarının ötesine geçmeye zorlar.

 

Tarlalardaki dairelerin birçok varlık nedeni vardır. Temel neden gerçekliği harekete geçirmek -sizin düşünmekten çok hissetmenizi sağlamaktır. Bu daireleri araştıranların çoğu nasıl ilerleyeceklerini hissetmekten çok düşünür. Onların yüzünden Büyük Britanya kurdeşen döküyor çünkü İngilizler genellikle mantığın çok ağır bastığı bir bilinçtir. Ancak Britanya Adaları ülkesi yaşayanların sezgisel yeteneklerinde yoğun bir şekilde iz bırakan megalitik (dikme) sarmal taş biçimlerle damgalanmıştır.

 

Bu olgunun hiçbir mantığı yoktur. Mantığa göre yönlenen bir toplumu, anlamsız bir şeyin varlığını kabul etmeye zorlar ve bunu kimsenin gerçeklik görüşünü tehdit etmeksizin büyük bir oyun havası ve açıklıkla yapar. Eğer her yere gemiler inecek olsa insanlar altüst olurdu. Ekinler iç içe geçmiş daireler şeklinde bastırılıyor ve bu şekilde ne kırılıyor, ne ölüyorsa kimse gerçekten çok fazla altüst olmaz. Enerjilerin sizinle nasıl oyun oynadığını anlıyor musunuz? Devreleriniz aşırı yüklenmeden anlayıp çözebilmeniz için bazı şeyler yapmak gerekir.

 

Gezegene bu dil, bir öykü -size kendi frekansınızı barındırmanızda yardımcı olacak bir frekans içeren bilgi sembolü- olarak getirildi. Uyandığınızda başkalarının sizi okuyup tanıması kolaydır. Sürekli gözlendiniz çünkü evrimi ve bilincin yerini gösteren yöntemler vardır. Bilinç belli bir yere erişti mi bu frekansın diğer alemlerini yerleştirmek üzere dışarıdan yardım getirilir.

 

Başka bir anlatımla, diyelim bir restoran açıyorsunuz, çok tutuluyor. İşletiyor, bakıyor ve gerçekten iyi yiyecek satıyorsunuz. Derken birisi geliyor ve “İsmini vermeye ne dersin? Bu şekilde her yere yayılırsın” diyor. Geometrik biçimler de gezegenin her tarafına bayilikler vermenizi sağlar. Sizi yeni bir başarı düzeyine ulaştırırlar.

 

 

 

 

 


(18)

 

BİLİNÇ SENFONİLERİ

 

 

Işık sizi bilgilendirir. Bir kez bilgi sahibi olunca kendinizi daha güçlü hissedeceğiniz için yükselmenizi sağlar. Bilgi sahibi olmadığınızda kendinizi güçsüz hissedersiniz.

 

Işığın parçası olduğu için bilgi taşımanın bir yolu da sestir. Kendi görüş açısından ışığı gözleriniz, sesi kulaklarınızla algıladığınız için ses ve ışık size iki ayrı şeymiş gibi görünür. Bedeninizdeki iki ayrı algı alanını kullandığınız için ses ve ışık da ayrıymış gibi görünür. Gerçekte birbirlerine çok bağlıdırlar. Birbirlerinin çevresinde dönerler çünkü her ikisi de bilgi taşır.

 

Bu gezegene inşa edilmiş birçok yapı, özellikle de eski kutsal yerler taşta gizlenen bilgiye sahiptir. Aynı şekilde sizde de bilgi, iskelet biçiminizin kemiklerinde saklıdır. Sese içinizden geçme izni verdiğinizde bir kapıyı açar ve bilginin bedeninize akmasını sağlar. Dünyanın titreşimlerini etkileyip bilginin moleküler düzeyde yeniden düzenlenmesini gerçekleştiriyor ve bilginin içeriği akacağı bir açıklık yaratıyor. Bu tür bir çalışma gittikçe derinlik kazanacak.

 

Tibet’te, gerçeklikleri aşabilen bir usta bu dünyadan göçtüğünde iskelet frekanslara karşı duyarlı olduğu için bedeni saklanır ve kendi doğal çözünümüne bırakılırdı. Bilgi taş ve kemikte saklıdır. Tibet’te mezhep ve rahiplerin geçmişinin binler ve binlerce yıl öncesine kadar izlenebildiği belli yerlerde insanlar çeşitli ustaların kafataslarını sakladılar. Bu kafataslarıyla dolu çok gizli kripta ve odalar vardı. Birisi bu yerlere girdiğinde ses yoluyla zamanında bu kafataslarının içinde bulunan insanların zeka unsurlarına erişir.

 

Kristal kafataslarının neden tasarlandığını anlıyor musunuz? Kristal yapılar holografik bilgisayarlar gibidir; evrimleşmiş ya da kaynakla bağlantıya girmiş insana muazzam miktarlarda bilgi iletir. Kendi kafatasınız ve bedeninizdeki kemiğin çok değerli olduğunu anlamanızı sağlamak üzere bir kod olarak hareket etmeleri için kafatasına benzer bir şekilde tasarlanırlar.

 

Ses bir dönüşüm aracıdır. Sizi onlar gibi olmanız için yüreklendirdiğimiz Frekans Bekçileri, barındırdıkları frekansın ses yoluyla nasıl değiştirileceğini öğrenirler. Ses herhangi bir maddeye girip molekülleri harekete geçirerek gerçeklikleri yeniden düzenleyebilir.

 

Eski Mısır’da Ank ya da yaşamı temsil eden simge gerçekte bir frekans modülatörüydü. Frekansları koruyup onlarla pek çok şey yapabilen kişilerce kullanılırdı. Ank diapozona benzer ve sesi yönlendirebilir. Çok uzun zaman önce böyle kullanılıyordu. Sesi eski Mısırlılar gibi kullanabilecek hale gelmeden önce bütünlük sergilemeniz gerekecek. Bu tür bir gücü kullanabilecek durumda olup olmadığınızın görülmesi için bir inisiyasyon ya da sınavdan geçmeniz gerekecek. Bu gezegen böyle bir enerjinin herhangi birinin eline tutuşturulacağı olgunluk düzeyine gelmedi. Bu tür bir çalışmayı bu zamanda yapabilecek durumda olsaydınız yaşamınız güvenlikte olmazdı çünkü armağanınızı kötüye kullanacak çok fazla insan olurdu. Yetenekler, onların gerektirdiği olgunluğa ulaştıkça size verilir.

 

Sesle çalışmaya, bedeninizi bir saz gibi “çalmasına” izin vererek başlayabilirsiniz. Merkezlenin, zihninizi boşaltın ve seslerin size gelmesine izin verin. Eski gizli öğreti okulları sesle bu şekilde çalışırlardı. Grup içinde uygulandığında çok güçlü bir tekniktir. Bu yolda çok zaman harcanmıştır ama içinde bulunduğumuz on yıl içinde kendi kendilerini seslendiren bilinç ses ya da senfonilerinin işbirliğinin sonuçları olarak neler algıladığınızı görüp hayret edeceksiniz. Birlikte ses çıkardığınız zaman, siz bunu yapabildiğinizi bile bilmeksizin ne yapabileceğiniz gösterilecektir. Çocuklar için oyun hamuru aldığınızda çocuk önce bununla ne çok şey yapabileceğini bilmez, hamurdaki potansiyeli görmesi için siz alır, küçük toplar, makarnalar yaparsınız. Çocuk bir süre oynadıktan sonra kendi biçim yaratma yeteneğini keşfeder.

 

Sesin yaratıcı biçimi size önce potansiyel olarak gösterilir. Sesin kullanımında yolunuz gösterilir, gerekli uyum sağlanır. Er geç, sesin başarabildiği şeylerin bir kısmını siz kendi başınıza keşfedeceksiniz. Cesaretiniz giderek artacak ve sesin yaratabileceklerini öğreneceksiniz. Kötüye kullanılmadıklarından ve kendinize coşku içinde aşırı yüklenmediğinizden emin olmak üzere böyle sunulur enerjiler.

 

Bununla bir süre çalıştıktan sonra ses kullanımında çok ileri gideceksiniz. Bu bir bebeğe verilen çok güçlü bir araç gibidir. Gerekli farkındalık olmaksızın çok şey yapabilir, yaptıklarınızın yansımalarının da farkında olmayabilirsiniz. Sesin stadyum ve konser salonlarında ne yaptığını düşünün. Kalabalığın tezahüratı ya da yuhalaması bir atmosfer yaratır. Gruplarınız birlikte ses çıkardığında kendiniz için bir atmosfer yaratmış olursunuz. Belli enerjilerin bedenlerinizi bir müzik aleti gibi çalmasını sağlarsınız. Önyargılı görüşleri bir yana bırakır ve çeşitli melodilerle enerjilerin fiziksel bedenlerinizi, kendilerini gezegene sunan olanaklar olarak kullanmasına izin verirsiniz. Gerçekte deneyimlediğiniz, kendi benlikleriniz aracılığıyla kendisini ifade etmesine izin verdiğiniz enerjilerin yaşam gücüdür. Kanal haline gelirsiniz. Tıpkı aracınızın sizin gerçekliğinize onun bedeniyle gelmenize izin vermesi gibi, olanca görkemiyle bir titreşimin bedenleriniz ve işbirliğiniz aracılığıyla gezegene gelmesine izin veriyorsunuz. Bir şey doğuruyorsunuz. Bir fırsat yaratıyorsunuz ve bu enerji bu fırsattan yararlanıyor.

 

Duygu, hissediş getirdiği ve sizin hissetmeyle bağınızı kurduğu için bilincin farklı durumlarını algılamanızı sağlar. Mantıklı zihin, kendi kimliğine dayandığı için bilinç durumlarını algılamanızı sağlamaz. Egonun sınırları içinde hapsolmuştur, başka alanların bilincine varmak istemez. Ama hissetmek, farklılığın ayırdına vardığı için başka alanları her zaman algılar. Hissetmek adını verdiğiniz enerjiyle işaretleri ve tanımları okuyabilirsiniz. Gerçekte hissetmek bir titreşimdir. Sesler duygusal hissediş durumlarına yol açar. Ses armonileri yarattığınızda bedeninize bir şey hatırlatır bunlar. Işığı, derin kozmik sesi ve başka dünyaları anımsatır. Coşku durumuna geçer bedeniniz, bazen de her şeyi örten üzüntüye. Beden, arayışında olduğu ve sesin kendisine hatırlattığı bir frekansı hedefler ve erişir ona. Sese bedeninizi bir saz gibi çalma izni verdiğinizde aramış olduğunuz bir frekansı keşfedersiniz. Bu frekans, bedeninizdeki sarmalların evrimiyle bağlantılıdır. Ses, sizi mantıkla ulaşamayacağınız beden dışı daha yüksek çakralara bağlayan bir araç ya da kanaldır. Bütün frekanslar ve çakra merkezlerine hissederek ulaşmak zorundasınız; ses sizin bilgiyi anlamanızı sağlayan hissedişle bağlantınızı kuracaktır.

 

Sesin resmi çizilebilse kimileriniz bu resme bakarken transa geçerdi. Sesin kendi kendinin resmini yaptığı gerçeklikler vardır. Sallanıp ellerinizi hareket ettirdiğinizde sesin devinimi ve dilini hissedersiniz. Sesin kendisini ifade edişini hissederek bu iletişim biçiminin zenginliğini ve her şeyin nasıl çok boyutlu olduğunu deneyimlersiniz. Kendi dili ve kendi biçimi vardır.

 

Ses belli bir frekans taşır, beden de bu frekansı ayırt eder. Beden, frekansın erişilebilirliğine ayarlanmıştır. Beethoven, Mozart gibi büyük müzisyenler, gezegene büyük bir karanlığın olduğu zamanda ses armonileri algıladıkları için istikrarlı bir şekilde bilgi getirmek üzere şifrelenmişlerdi. İnsan ırkının zihninde belirli bir hatırlayışı açık tutmak için düşük ses değerleri bu ustaların zihinlerinde yorumlanmıştı.                 cennetin-melekleri.web.tr

 

Ses evrimleşecek. Seslendirme yoluyla insanlar şimdi sesin araçları haline gelebilirler. İnsanlar flüte, piyano, arp, obua ve tubaya dönüşüyor. Yayılımını belirlemedikleri ya da kontrol etmeye yeltenmedikleri ses çeşitlemeleri yapmak üzere insanlar, enerjilerinin fiziksel bedenlerini kullanmalarına izin veriyor. Ruh çalıyor, insanlarsa sadece onların ve bütün diğerlerinin seslendirdiği senfoninin sunuluşunu izliyor. Oldukça derin bir olgu.

 

Armoniler pek çok şey geliştirebildiği için onlardan inanılmaz biçimlerde yararlanılabilir. Armonilerin kullanımında önemli olan şeylerden biri de tamamlandıklarında çok sessiz olmaktır. Armoniler bir şeyi değiştirir, kapıyı açarlar. İnsan bedeni kanalıyla çalınan kimi sesler, zekanın bilgi ve frekanslarının kilidini açar. Armonilerin ardından uzun bir süre sessiz olmak, insanların bedenlerini frekansların alıcısı ve özümseyicisi olarak kullanmalarını ve kendilerini bir esrime haline taşıması için nefes aracından yararlanmalarını sağlar.

 

Başkalarıyla birlikte ses çıkardığınızda ses yapmadan önce erişiminizin olmadığı grup zihnine ulaşabilirsiniz. Bu, bilinçte dev bir sıçramadır. Anahtar sözcük armonidir. Armonik bir düşünce yaratabildiğinde bütün gezegen olduğu gibi değişir. Yapmaya çalıştığınız şey de bu. Bir frekans yayınlayacaksınız ve bu ses her yeri dolaşacak. İnsan ırkı içinde armoniler -grup zihni ve aynı anda da bireyin güçlendirilmesine dönüş- umutsuz bir acı ve özleme dönüşecek.

 

Sesle yapmaya niyetlendiğiniz şey son derece önemlidir. Eğer niyetleriniz açık değilse ses, kendisini kapatıp özgün kapasitesinin ötesine büyüyüp gelişmenin bir yolunu bulabilir. Kendi etkisiyle kendisini iki, dört katına çıkarabilir. Sesle ne yapmayı tasarlandığınız konusundaki açıklık çok önemlidir. En önemlisi budur.

 

Ses bundan başka enerjiyi harekete geçirir. Frekans üstüne frekans kurarak bir kemer dalgası yaratır. Bu enerji herhangi bir şeye yönlendirilebilir. Jericho kentinin çevresinde yürüyenleri duymuşsunuzdur. Dört gün boyunca Jericho’nun çevresinde yürüyüp sürekli bir dalga yarattılar. Dalga sonunda öyle bir enerji oluşturdu ki kent surları çöktü.

 

Yerli dansı, daireler halinde ayağı yere vuruş, sallanma ve hareket bu dalganın enerjisini yaratır. Daire halinde ya da ışık sütununun çevresinde ses yaptığınızda düşünebileceğinizin çok ötesinde şeyler yapabilecek bir dizi yaratırsınız. Ortaya çıkan enerji, patlamalar ve pek çok gerçekliğin yok edilip yaratılmasını başaracak güçtedir.

 

Savaşçı kabilelerde savaşmaya gidenler savaş çemberine başvururlardı. Birleşik ve niyetlenilmiş çağrı ile bedensiz güçlerden kendilerine eşlik etmeleri istenirdi. Savaşçılar, enerjinin bir kapıdan geçerek dikey bir sütun oluşturmasını sağlayarak bu tür sesi düşmanlarıyla çarpışmada kullanırlardı. Savaş çemberine benzer bir ses oluşturduğunuzda sesin rahatsız edici biçimlerde kullanılmış olduğunu anımsarsınız çünkü çok güçlüdür. Sesin sorumluluğunu hatırlattığı için başkalarını rahatsız eder. Bazılarının sesten ödü kopar; tercihinizin ne olduğunu açıklıkla dile getiren kendi sesinizden korkarsınız. Sesin neler başarabileceği hücre belleğinizde bulunmaktadır, sesi kullanarak yapabileceklerinizin etkisi ya da olanakları bazılarınız için daha çok yıkıcıdır. Ses sizi entelektinizle bağlantı kuramadığınız yerlere bağlar. Entelektiniz sınıflandırmaya çalışır ama sesi sınıflandıramazsınız; yalnızca deneyimlemek durumundasınızdır onu.

 

Kötüye kullanımı maksatlıdır. Sesin gücünü keşfeder ve başkalarını manipüle etmek amacıyla kötüye kullanırsınız. Kentte yaşayıp da sirenleri duyduğunuzda ne deneyimlersiniz? Korku. Sesin kötüye kullanımıdır bu ve frekanslarınızı değiştirir. Bunu yapmanın çok alçakça bir yoludur. Ses yapanlar bunun insan psişesi üzerindeki sonuçlarını bilirler. Kulak tırmalar bu ses, rahatsız eder ve dikkatinizi başka bir yere çevirmenizi engeller. Kilit gibidir bu frekans; ipnotize edicidir, bilinç ve zekanızı tutsak eder. Zekanız başka hiçbir yere odaklanamaz gibidir. Neredeyse hapiste olmaya benzer çünkü ses farkındalığınızı öyle bir tutsak eder ki farkındalığınız belli bir titreşim değerine bağımlı ya da kilitli hale gelir ve başka hiçbir şey anlamaz olur. Kontrol altındadır. Televizyon ya da diğer elektrikli gereçlerden gelen sesleri de düşünün.

 

Frekans kontrolünün farklı biçimlerine bakıp ses gibi güçlü müttefiklerin nasıl sizi kontrol etmede kullanıldığını görmek üzücü. Gizli gerçeklerin bilinç manipülasyonunda kullanıldığını duyan çoğu insanda bu büyük bir öfke, huzursuzluk, zarar ve heyecan yaratıyor. Bunları sizinle paylaşmamızın birçok nedeni var. En önemli nedeni sizi kendinizi güçlendirmede daha ileri bir aşamaya götürmek. Hiçbir durumda güçsüz olmadığınızın ve yaratıcılığınızda zihninizin temel olduğunun farkına varmak zorundasınız. Hangi teknoloji yöntemi kullanılırsa kullanılsın zihniniz ve düşünceleriniz deneyiminizi tasarlar.

 

Kendi gerçekliklerinde kurusuz bir yol göstericilik, uyum ve ışığa bağlılıkla hareket edenler aynı şeyi yapan boyutsal karşılıkları olanlarla bir araya gelirler. Işık köprüleri oluşturur, ışık şifreli iplikçikleri sütunlar olarak tutar, kapıları açarsınız. Sesi işlerinin bir parçası olarak kullanmaya çağrıldıkları anlayışıyla ödüllendirilmiş olanlar, bu çağrıyı kabul edip ona uyanlar hızla evrimleşeceklerdir. Bu hızla evrimleşenleriniz günün birinde birçok insanı temsil etmeye, dünyanın bilinç toplantılarını temsil etmeye ve erişilir frekansı sesinizle değiştirmeye çağrılacak.

 

 

 

 

 


(19)

 

İÇ ALEVİ TUTUŞTURMAK

 

 

Gezegen kendi içinde bir denge arayışında. Benlik her şeyin bileşimi olduğu için sizin bütün dünya dışı benliklerinizi, çok boyutlu benliklerinizi, erkek ve kadın benliklerinizi dengeleyen de bir armonidir.

 

Sizler, ayrımına varmaya başladığınız inanılmaz ölçüde bütün varlıklarsınız. Kendinizi gelişmeye ve bu tamlığa ulaşmaya bırakın. Sizi tek engelleyen kendinizsiniz. Eğer bu bütünlenmeye izin verecek olursanız sizi hayallerinizin ötesinde olanaklar bekliyor. Duygusal bedeninizde ve hem dişiliğinize, hem de erkekliğinize gereksindiğinizi keşfediyorsunuz. Hayatta kalmak ve gezegende olanları anlamak için hepinize olanaklar sunulduğunu anlamanız gerekiyor. Lütfen yaşadığınız zamanların ciddiyetinin farkına varın. Biz her birinize zaman verirken siz de buna karşılık sınavdan geçirilecek ve zamanı geldiğinde birçok insana öğretmek üzere alınacaksınız.

 

Bir şeyi çözmeye ve kendi içinizde bütün hale getirmeye çalıştığınız için hissetme yoluyla çok daha fazlasını keşfedeceksiniz. Kendinize tamlıktan ne kadar uzak olduğunuzu göstermek için dışınızdaymış gibi görünen muazzam bir ayrılık yarattınız. Dramanız, güçlü bir kadının karşısındaki güçlü bir erkekle ilintili gibi görünüyor. Kurban hangisi olacak? Kim haklı, kim haksız? Bu iç dramanın gerçekte anlattığı ne? İçinizde olanı yansıtan bu dış ayna nedir?

 

Çok boyutluluğa eriştiğinizde erkek ve dişiyi birleştirmek zorundasınız. Ayrım ya da binlerce yıl sürmüş olan kadın erkek savaşında kalmayacaksınız. Erkekler ve kadınlar arasındaki ayrımı kim yaratıyor? Paradigmayı sizin için oluşturan ve bu frekansları başka açılardan teşvik eden yaratıcı tanrılar. Yarattığı zarar nedeniyle ayrılık hikayesi çok işlerine yaradı onların.

 

Erkek titreşimleri yakın zamanlarda, beş bin yıl kadar önce iktidar oldu. Kim olduklarını yavaşça keşfetmek için kendilerini daha önce iktidarda olan her şeyden -anaerkil hareket ve dişiler- bütünüyle ve tamamen ayırdılar. Dişiler geleneksel olarak sezgi ve hissediş alanlarından hareket eder. Erkekler de birçok zamanda sezgi ve duyguyu taşımışlardır ama yakın zamandaki bu ayrıma duyguları da beraberlerinde getirmediler. Dev bir ayrım oldu ve gezegendeki erkek ve dişiler büyük bir çatışma içine girdiler. Neden oldu bu? Öyle ayarlanmıştı. Gezegeni ele geçirip gerçekliği talan eden -kendilerini doyuran, canlı ve işler halde tutan, duygusal kargaşa ile beslenen- yaratıcı tanrılar tarafından ayarlandı.

 

Bu gezegen giderek büyüyen bir duygusal kargaşanın yaratılması için her türlü plan ve etkinliğe konu oldu. Bu etkinliklere ne kadar insan katılırsa duygusal karmaşa potansiyeli de o kadar büyüyordu. Yaratıcı tanrılar bu etkinlikleri körükledi ve sizi birbirinize karşı hale getirdiler. Hepinizin görevi olduğu şekilde bu paradigmayı yıkmak için, kurulan birçok ayrılık yapısını değiştirmek zorundasınız. Ayrım ne olursa olsun -erkekle kadın, beyazla siyah ya da Doğulu ve Batılı arasında- değiştirmek zorundasınız.

 

Gezegene arketipal olaylara Işık Ailesi üyeleri olarak katılmak amacıyla geldiniz. Dediğimiz gibi, bunu kitleleri anlayabilmek ve enerjiyi kendi içinizde dönüştürecek duruma gelerek kitleler için de dönüştürmek üzere yapıyorsunuz. Bir iyileştirme ya da katılımı gerçekleştirdiğinizde bunu benimsersiniz ve iyileştirdiğiniz yalnızca kendiniz değil insan ırkı ve kitle psişesi de olur.

 

Kişisel dramanızdan çıkın ve bütün bunların simgesel olduğunun ayırdına varın. Kendinizi kimlik arayışında bir dişi varlık olarak görün ve bir erkek kimliğinin nasıl size sürekli karşıymış gibi göründüğünü fark edin. Bu kimlikleri kendi içinizde nasıl bir araya getirebileceğinizi keşfetmek zorundasınız. Bu birleşme içinizde gerçekleştiğinde kendiliğinden dışınızda da gerçekleşecektir. Bu gezegene yolculuk ettiğinizde iyileştirmeye geldiğiniz şeylerden biri de dişi üzerindeki erkek egemenliğiydi. Yaptığınız şeyi üzerinize alınmanıza ya da size ait kişisel bir yükmüş gibi taşımanıza gerek yok. Sizin yükünüz değil bu; evrensel bir yük.

 

Hepiniz kolektif deneyiminiz içinde çözümlenmek üzere enerjiler taşıyorsunuz. Işık Ailesi üyeleri olarak sizi en iyi temsil edecek, canlandırıcı bulduğunuz alanlarda hepinizin kendi tekrar doğum çerezleri -kendi “malzemeniz”- var. İşte bunun için hepiniz bu kadar farklısınız. Işık Ailesi üyeleri olarak dikkatinizi insan varlığının nasıl çalıştığına açmanız gerekiyor. Dönüşüm gereksinimi, güçsüzlük duygusunun hangi derinliklere kadar uzandığınızı ve ırkın belleğinden Tanrıça enerjisinin ne kadar yitmiş olduğunu hücresel bir düzeyde anlayabilmeniz için bütün bir deneyim yelpazesini yaşamanız gerekiyor.

 

Gelişimleri frekans yoluyla kilitlenmiş yaratıklar olduğunuzu unutmayın. Göreviniz, insanları insan evrimini bilinçle hızlandıracak şekilde dengelenecekleri bir noktaya getirmek. Evriminiz frekans ve DNA manipülasyonuyla engellendiğinde yayınlanabilir sadece belli bir frekans türü kalır geriye: İnsanın kendi kendisiyle savaşı; her şey böylece birbirinden daha da ayrıymış gibi görünür. Daha bütün hale geldikçe şeyleri birbirinden bu şekilde ayırmaz olursunuz. Her şeyin deneyimin parçaları olduğunu görürsünüz. Kimi zaman insan olma deneyiminde öylesine kayboluyorsunuz ki, burada ne yaptığınızı unutursunuz.

 

Işık Ailesi üyeleri olarak buraya insan ırkı için dönüşmek üzere geldiniz. Dramalara daha az bağlı hale gelir gelmez kendinizi onların bu kadar avcunda ve kurbanı olarak hissetmeyeceksiniz. Yüzleştiğinizin kolektif bir enerji olduğunu anlayacaksınız. Onun için, bunun farkına hep birlikte varabilirseniz kadınlara ve erkeklere uyum içinde olacakları yeni bir titreşim yayınlayabilirsiniz.

 

Kendinizi yol almış gibi hissettiğiniz her zaman yol almışsınızdır. Attığınız adımları hesaptan düşmeyin. Davranışınıza bakıp kendinizi ya da başkalarını kötü olarak yargıladığınızda güvenilirliğinizi sarsarsınız. Her şeyden ne elde ettiğinize bakın.

 

Gerçekte süren çatışma içinizdeki erkek ve dişi arasında. Erkek ve dişiyi nasıl birleştireceğinizi anlamadıysanız, aynı çatışmayı yaşayan milyonlarca başkaları var. Kendinize karşı nazik ve verici olun. Kendi içinizdeki erkek ve dişi yanlar arasında işbirliği kurduğunuzda gezegende birbirinizle ve uzaydan gelen varlıklarla da işbirliği yapar hale geleceksiniz. Bunların hepsi de sizsiniz.

 

Bütün gereksindiğiniz kendi egemenliğinizi kazanmak. Değiştikçe, kimseye zorunlu olmaksızın içinde hareket edebileceğiniz bir alana gereksinirsiniz. Aynı zamanda da, aynı hakkı tanımaksızın başka birisinden isteklerde bulunamazsınız. İlişki ve işbirliği anlayışlarını birçok açılardan yeniden tanımlıyorsunuz. İlişki işbirliğidir. Frekansların işbirliği ya da frekans değişimi bileşimi kararlaştırılmıştır. Bir özgürlük frekansını keşfetmekte olduğunuzdan, eski ilişki kurma yollarınızın çoğu çok rahatsızlık uyandırıcı hale geliyor. Göreviniz bu özgürlük frekansını gezegene çekmek. Elbette onu önce kendi yaşamınıza, aileniz ve ilişkilerinize yerleştireceksiniz. İdeal durumda karmaşık sayıda ilişki, bağlantı ve yaşam aktarımı içindeyken özgür olmayı öğreneceksiniz.

 

Bu gezegendeki ilişkiler ne yazık ki sahiplenme çağrıştırıyor. Bir erkekle kadın evlendiklerinde geleneksel olarak kadının babası onu verme rolünü üstlenir. Başka bir deyişle kadını bir erkek devralmalıdır. Karşınızdakinin davranışına ilişkin inanılmaz bir beklenti var ilişkilerde. İlişki fikrinizin ne olduğu konusuna açıklık getirin, bu sizin için uzun vadede her şeyi kolaylaştıracaktır. Ana babalıkta nasıl sahiplenme yoksa ilişkide de yoktur. Birbirinizle nasıl ilişki kuruyorsanız ileri, geri enerjilerle de öyle ilişki kurarsınız. İdeal durumda, bütün bu ileti ve ilişki kurmada iletişim vardır.

 

Dişiler kadar erkek titreşimler de güçlerini sunar. “Hadi bakalım, git hayatını tehlikeye at. Bir görüş benimse ve silahını bizim için çek. Bedenin biçilecek olursa bir hastanede bakımını yapar sana bir parça para veririz. Hadi bakalım kahrolası, koyul yola.” diyen bir hükümete armağan ederler güçlerini ve öylece boyun eğerler. Boyun eğme ve bireyin gücünü başkasına verme zinciri bu şekilde tamamlanır.

 

Hissetme merkezlerini açıyorsunuz. Erkeklerin hissetme merkezlerinde kadınlardan daha büyük engeller taşıma eğilimi vardır. Enerji, erkekte sıkışıp kaldı çünkü birinci çakradan çıktı, ikincisinde durdu. Erkek titreşimin hissediş merkezi harekete geçirilmedi. Bu, son dört-beş bin yıldır sürmüş bir deneyin parçasıdır. Hisseden ve gezegene yaşamı getiren, yaratıcılığı temsil eden dişi enerji, erkek titreşime dünyayı hissetmeksizin yönetme fırsatı vermek için boyun eğdiği bir duruma geçti.

 

Geniş açıdan bakmanızı istiyoruz. Bilinç hareketlerine bakıyoruz. Maji ve sezgiselliği taşıyan dişi bunlardan vazgeçmeyi kabul etti -dişi yalnız fiziksel olarak dişi varlık değil, dişi olan bilinçler anlamına gelir. Dünya ile birlikte yaşayan ve hayatın ne olduğunu bilen pek çok yerli kültür son derece dişiydi. Hatırlayın, hayat dişi bedenden doğduğu için dişi, gezegene gerçek anlamda yaşam getirir. Dişi bundan ötürü hislerin taşıyıcısıdır çünkü gezegene hayat getirip de -sizi hissetmekten alıkoyan uyuşturucuları yaratan ataerkil harekete katılmadıkça- hissedemezlik edemezsiniz. Hayatı hissedemediğinizde hayatın değerini de bilemezsiniz. Yaşamı hissedip hayatın yaradılışına, doğuşa katıldığınızda ne demek olduğunu bildiğiniz için yaşamı çok daha iyi değerlendirirsiniz.

 

Son beş bin yıl boyunca ataerkil hareket, savaş ve insanların sürekli yok edilişi deneylerini gerçekleştirebilmek için kendisini doğum sürecinden çıkardı. Enerji erkekte kasıtlı olarak engellendi. Değindiğimiz gibi, erek enerjisi son derece çıkmazdadır. İşaret parmağımızı uyaran bir hareketle sallamıyoruz. Bununla birlikte, genel olarak gezegendeki erkek cinsinin enerjisinin ikinci çakraya, penise saplandığını söylüyoruz. Dişiler, siz de gırtlak çakrasına saplandınız çünkü dört beş bin yıl önce, temsil ettiğiniz ve ikiz alevinizin parçası olarak bildiğiniz şeyin maji ve sezgisi konusunda sessiz kalmayı kabul ettiniz. İkiz alev, fiziksel olarak ister erkek, ister dişi olun, tek bir bedende varolan erkek ve dişidir.

 

Ataerkil toplum, benliğin hepinizin olmuş olduğu erkek yönü tarafından yönetildi. Alevlerin bedeninizde birlikte tutuşturulacağı bu zamana hazırlanarak neyin en iyi sonuç verdiğini hepiniz bilinçli bir şekilde deneyimleyip öğrendiniz. Bu zamanda ikiz alev benliğin dışında bir eş olarak aranmıyor, erkek ve dişi benliklerin bütünlüğü ve bütün bu benliğin yaptıklarının olgunluğu olarak anlaşılıyor. Erkek ve dişiyi kendi içinizde bütünleştirdikten ve ikiz alevinizi harekete geçirdikten sonra, ancak o zaman, bir eş aradığınızda varlığını kabul etmediğiniz ya da kendinizin karşılamadığı bir gereksiniminizi yerine getirecek birisini değil, bütün birisini ararsınız.

 

Bu değişim zamanlarına kadınlar gırtlak çakralarını açıp kendilerine konuşma izni vermeye gereksinecek. Zamanı geldi. Siz erkeklerinse kadınları ve diğer erkekleri anlamadaki sınavınız, hissetmek ve hissedişin ilişkilerinizdeki cinsel ifadeye girmesine izin vermek. Çoğu erkek kadınlarla çok zor bir zaman geçirecek. Kadınlar erkekleri çıldırtıyor. Gerçek bu.

 

Erkek titreşime -ve benliğin erkek yanıyla çalışan dişiye de- önerimiz, cinselliği paylaşırken hissedişe geçmeniz. Yalnızca cinsellik ve bedensel tahrikten çok, şeylerin duygusallığına girin. Duygusal bağlılık ve güven gerektiren duygusal bir uyarım vardır. Bu duygusal uyarım, elektromanyetik olarak içinizde bir frekans açar. Cinselliğin temsil ettiği bu frekans iyiliğinizin anımsatıcısıdır.

 

Gezegen ev sahipliğini deneyimlemek için, erkek hissetme merkezini kapadı. Savaşlar çıkarıp öldürmeyi, gezegene egemen olmayı başardı çünkü hissetme merkezini kapamıştı. Erkeğin bu sistemin sorumluluğunu üstlenmeyi deneyimleme fırsatının olması için kadın konuşma merkezini kapamayı kabul etti.

 

Şimdi bütün bunlar istikrar ya da eşitlenme noktasına geliyor. Kadın otuz yıl önce gırtlak çakrasını açmaya başlayarak zamana uygun bir şekilde konuşma fırsatını yarattı. Sorun, çoğu kadının konuşma merkezlerini açarken hissetme merkezlerini kapamasıdır. Erkeklere çok benzemeye başladılar. Dengeye ihtiyaç var. Şimdi kadın, içindeki dişi ilkeyi uyandırma gereksinimi duyuyor. Bir dişi beden içinde yaşıyor ve içindeki erkek titreşimi kullanmada ustalaşmış. Dünyaya açılıyor, güçlü hissediyor kendisini. Sokaklarda yüzüne bir tül olmaksızın dolaşabiliyor, evlenmek isteyip istemediğine karar verebiliyor. Kendi kendisinin sahibi. Bu ülkede kendi kararlarının sorumluluğunu taşıyor. Kendisini beslemiş ve yaşam getirmiş parçasını yumuşatmaya ve uyandırmaya başlıyor. Erkek ve dişi yanlarıyla bir bütün haline gelip evrimleşmiş DNA’yı deneyimleme iznini kendisine verdiğinde bu frekansı yayınlar. Bu frekans gezegende çok yaygın bir hale gelecek.

 

Erkeklerin hissetme merkezlerini açmaları kaçınılmazdır. Dişiyle arada denge kurmak için atmaları gereken sonraki adım budur. Erkekler için bu çok çabuk gerçekleşecek. Kitle olarak erkekler bir karmaşaya doğru ilerlediklerinden otuz yıllık bir süreç olmayacak bu. Erkekler varolandan hoşlanmadıklarını fark ediyor ve otoriteyi sorguluyorlar.

 

Bir noktada frekanslar ağır basacak. O zaman da, sözgelimi birisi, hissetme merkezi aniden ve temelden açıldığında laboratuarda bir hayvan üzerinde çalışıyor olabilir. Kişi hayvanın hissettiği acıyı hisseder ve yapmış oldukları tiksinti uyandıran bir hale gelir. O kadar sarsılmıştır ki döner dolaşır, çıkar laboratuardan ve bir daha da geri dönmez. Erkek titreşim için olacak olan budur.

 

Erkek titreşimin çok kısa bir süre sonra dönüşeceğini söylemiştik. Bazılarınız bunu son derece uğursuz bulacağı için size neden ve nasıl olacağını söylemiyoruz. Bununla birlikte, dalgalar gelmeye devam ettikçe insanlar arasında tek yanlı bir bilinç yükselişi olacak. Belli bir noktada, erkekler egemenlik duygusunun en derin savaşındayken hissetme merkezi harekete geçirilecek. Bu ya nazik bir biçimde gerçekleşecek ya da bir vuruşla ardına dek açılacak.

 

Bu sırada kadınlar, erkeklerini hissederken seyrederken şefkat duyabilmeleri için kalp çakrasının açılışıyla sarsılacak, aşılanıp sarmalanacak. İnsanları ışık dalgalarıyla harekete geçiren kitle olaylarından söz ediyoruz.

 

Hisseden ve yaşamı yaşama bağlayan dişi enerjisi herkeste uyanıyor. Kadınlar dişilik ve gücü yeniden tanımlamak zorunda. Erkeklerin erkek olarak yaralanabilir olmanın ne olduğunu anlaması gibi dişilerin de dişi olarak güçlü olmanın ne olduğunu anlaması gerekiyor. Yaralanabilir olduğunda erkeğin sevimli yanı nedir? Güçlenen dişinin -bu güçlenmenin erkekçe değil, kadınca bir çeşidiyse- sevimli yanı nedir?                 angeli-raja.eu

 

Kadınlar enerji alanlarının çevresine kalın bir kabuk örmüşlerdi, kendilerini böyle koruyorlardı. Şimdiyse gerçek bir duygusal güç geliştirecekler. Sert dış kabuk belirsizleşecek, ışık beden kalpten ışıyacak. Tanrıça ve tanrılar bu enerjiyi kabul edip onunla çalışıyor. Dramanın bu şekilde açılması kararlaştırıldı.

 

Dişinin, yaratıcının, doğurabilenin, kanın -yaşam gücünün- sırrını elinde tutanın ve yaşam gücünü Dünyaya geri getirenin büyüsünü anlatan eski öyküler gömüldü ve üzeri kapatıldı. Tanrıçanın -seven, besleyen ve doyuranın- öyküleri nerede? Erkek cinsinin de içinde Tanrıça enerjisi vardı ve Tanrıçaya o da ihtiyaç hissetti.

 

Son birkaç bin yıldır gezegeni daha iyi kontrol altında tutmak üzere dünya dışı varlıklar tarafından size gereken bütün mitler verildi. Bütün dinsel kurumlarınızın tohumlarını attılar. Sizin bir deney olduğunuzu söyledik. Deney kimi zaman yüceltici ve sevgi doluydu ama yakın zamanlarda inanılmaz bir bozulmaya uğradı. Işık Ailesi üyeleri olarak sizler gezegeni ele geçirmeye, ayrılık ve savaş saçmalığına inanılmasına asla gerek duyulmaması için ışığı yeniden gezegene çekmeye geldiniz. Erkek ve kadın birbirlerini bütünlemeyi amaçlamışlardır, birbirlerine karşı çıkmayı değil.

 

Hatırlayın, hissetmek duymaktır. Hissetmek bu gezegeni kurtarmak, çok boyutlu benliği anlamanın anahtarı, onu iyileştirmek ve onunla bir olmaktır. Aynı zamanda Dünyayı sevgi dolu bir şekilde Yaşayan Kitaplık olarak harekete geçirmenin, varoluşu yok olmaktan değerli bir alana geri getirmenin anahtarıdır. Erkekler ve son birkaç bin yıldır bu gezegenin sorumluluğunu taşıyan ataerkil toplum ile -arka koltukta bile değil- yeraltında bir konum edinen kadınlar nedeniyle ayrılık ana konu haline geldi, duygu bir kenara itildi, kötü bir isim verildi ve uygunsuz bulundu. Sizi ayrı tutmak için verilen rolleri canlandıran robotlar haline geldiniz.

 

Güçlü dişinin yaratıcı imgelerinden oluşan bir tanrılar birliğiniz (pantheon) yok. Güçlü dişinin olumlu imgesini biçimlendirebileceğiniz hiçbir şeyiniz yok. Böylece erkekler erkek olmaya çabalıyor, kadınlar da erkek titreşimiyle güçlenmeye çalışıyor çünkü güçlenmiş dişiye ilişkin açık bir fikriniz yok. Bunu yaratmak zorundasınız. Benliğin sezgi, alıcılık, yaratıcılık, şefkat, beslenme olan kadın biçimindeki enerji bolluğunu fark etmeye başlayın. Uzun zaman boyunca değer verilmemiş bir varlıktaki kimlik zenginliğini keşfediyorsunuz. Dişiyseniz, elbette bu özün yaşayan bir biçimisiniz. Erkekler, Tanrıçanın tanrıyla birleştiği içlerindeki Tanrıça biçimlerini ortaya çıkarmak zorundalar.

 

Aynı şekilde, erkeğe bakış da çarpıtılmıştır. Güçlü, hisseden bir erkek örneğiniz yok. Toplum hisseden erkekleri “yumuşak”, erkeklikten yoksun sayar. Erkekler duygularına bakıp, “Bunu hissediyorum” deyip erkekliklerini de kaybetmediklerini görmeye başladılar. Böylece erkekler de kadınlar da erkek ve dişinin güç kazandırılmış, bütünlenmiş biçimleri için rol modelleri yaratıyorlar. Bu modeller hızla geliyorlar. Ayrılık zamanı sona erdi.

 

Değindiğimiz gibi, ikiz alev eşinizi dışınızda aramıyorsunuz. Dişi ve erkek özün bütünlenmesini içinizde arıyorsunuz. İkisi bir bütün ediyor. Bütünlenmiş insanlar, güven, arzu ve seçime dayalı ilişkilerle bağlanmak için bütünlenmiş insanlar arar. İlişki, “Sana yaşamımda beni tamamlaman ve değerlendirmen için gereksiniyorum” temeline dayalı değildir. Siz kendi içinizde tamamlanır, kendi içinde tamamlanmış ve keşfedilecek yepyeni bir alan sunan başka birisiyle birlikte çalışırsınız.

 

İçinizdeki ikiz alevle birleştiğinizde benliğinizin sezgisel, Tanrıça, yaşam getiren, duyarlı yanı kadar güçlü, akılcı ve entelektüel yanının da bilincine varırsınız. Birisi son derece Dünya düzleminde, diğeri son derece ruhsal düzlemdedir. Bu enerjileri içinizde birleştirdiğinizde aynı niteliklere sahip birisini bulmanız zorunlu hale gelecektir. Bütünlenmemiş ve tam olmayan birisiyle uyuşamazsınız.

 

Kendinize bütün insanları kendiliğinden, çabasızca çekeceksiniz. Birbirinize arzu ve kabul edişle bağlanabileceksiniz, ihtiyaç duyarak değil. Daha önce hiçbir ilişkide bir olasılık olarak kabul etmediğiniz bir şeyi başaracak ve ilişkiye yepyeni bir kişilik, yeni bir sınır, yeni bir tanım getireceksiniz. Bu yeni tür ilişki için kendi rol modeliniz kendiniz olacaksınız. Çoğunuz evlilik kurumunu anlamsız bulacak. Bu kurum, bildiklerinize ve nasıl yaşamak istediğinize uymayacak ve barındırmayacak bunları.

 

Hepiniz içinizdeki kutuplaşmaları bütünleştirme yolunda olduğunuzdan zor konular durmadan karşınıza çıkacak. Zor zamanları hoşlukla karşılayın, en büyük öğretmenler olabilir onlar sizin için. Dikkatinizi kendi büyümeniz, kendi yolunuz, kendi benliğiniz üzerinde tutun, başkalarının ne yaptığında değil. İçinizdeki erkek ve dişiye seslenin ve birlikte, uyum içinde çalışmaya başlayabilmeleri için aralarında bir diyalog oluşturun. Kendinize bol sevgi ve cesaret verin. Kendinizle buluşun ve “Seni seviyorum benliğim. Sen harika bir benliksin. Bir numarasın, en iyi benliksin” deyin.

 

İnsanların hürmetini kabul eden bir soyluymuşçasına kendinize kendi sevginizin saygınlığını sunarsanız her şey değişir. Kim olduğunuza inanıp onu sevdiğiniz için güç ve bütünlenme sizin olur. Kendinize inanır ve severseniz her şey sizin yolunuzda gitmeye başlar. Çoğunuz için en zor şey, sevgiyi hak ettiğinize karar vermektir. Başka hiç kimsenin sizi sevmesi gerekmez. Ortalarda dolaşıp kendinizi bunu hak ettiğinize inandırmak üzere sevgiyi başkalarından toplamak için burada değilsiniz.

 

Karanlık, gerçek öykü hakkında çok az veri, uyarım ya da bilgi veren bir sistemde çok zor bir görevin üstesinden gelmek üzere buradasınız. Olanaksızı başarmak için buradasınız. Kendinizi sevme kararı alarak, bu kararlılığı her günkü yaşamınızın ilk adımı kılarak her şeyin yerini bulmasını sağlarsınız. Bütün ve tamam hale gelirsiniz. İşte o zaman bütün bir insanla bir bağlılık ilişkisi için hazırsınızdır ve bu ilişki sizi keşfedilmemiş dünyalara götürebilir.

 

 

 

 

 


(20)

 

DAHA YÜKSEK BİLİNCE GİDEN KÖPRÜ:

CİNSELLİK

 

 

Kitaplığınız raflardan indirilip dağıtıldığında ve DNA geriye yalnızca pek az bilgi ve hafıza içeren iki sarmal bırakılacak şekilde bölündüğünde cinsellik yara almamış bir halde bırakıldı bedende. Elbette bir çoğalma biçimi olarak bırakıldı -türün kendi özüyle bağını koparmaması ve doğurabilmesinin bir biçimi olarak. Cinsellik doğasının çok derinlerinde, ulaşılabilir, çoğu insan tarafından peşinden koşulan ve yanlış anlaşılmış bir frekans vardır. Adına orgazm denir.

 

Orgazm asıl hedefinden saptırılmıştır. Bedeniniz, ulaşabilecek durumda olduğu kozmik orgazmı unuttu çünkü toplum size binlerce yıl boyunca cinselliğin kötü olduğunu öğretti. Kontrol altında tutulmanız ve sizi cinsellik yoluyla elde edilebilir özgürlüğü aramaktan alıkoyulmanız için bu öğretildi. Cinsellik sizi esriklik (vecd) frekansına bağlar, esriklikse tanrısal kaynağınıza ve bilgiye geri götürür.

 

Cinselliğe bu gezegende kötü bir isim verildi ve bu kötü isim hücresel hafızanıza kaydedildi. Kaynağı sadece bu yaşamınız değil; binlerce yıllık yanlış ve kötü kullanıma dayanıyor. Cinselliği bu yaşamınızda çevrelendiği negativiteden arındırmanız ve çok boyutlu benliklerinizde cinsel enerji ve ifadeyi nasıl kullandığınızı incelemeniz gerekiyor.

 

Bedeninizin cinsel kısımları, zevkle bağlanan ana caddelerdir. Zevkse bedeni iyileştirip uyaran ve daha yüksek ruhsal benliğe ulaşma potansiyeli sunan frekanslar yaratır. Cinsellik bu gezegende öylesine yanlış anlaşılmıştır ki, iki insan arasında paylaşıldığında ruhsallıkla ilişki kurma niyeti son derece az görülür. Cinsellik, özgür ve kendisine yaratıcı olarak bakan bir ruhsallığı çeker. Ancak cinsellik çok ender sizi bilincin daha yüksek düzeylerine ulaştıran bir köprü olarak kullanılır.

 

Işığı kullanan bir dizi kişiyle konuştuk. Doğru eşle tekeşlilik içinde bulduklarından varlığın çok yüksek düzeylerine çıkmayı başarabilmişlerdi. Titreşimsel olarak bulunduğunuz yer nedeniyle tekeşlilik çoğunuz için gayet iyi olma eğilimindedir. Birçok eşiniz olduğunda daha az dürüst olma ve kim olduğunuzu saklama eğilimindesinizdir; tohumunuzu saçarak biraz burada, biraz şurada, derken her yerde paylaşırsınız kendinizi. En iyisi bir kişiyle birlikte olmaktır ama bu sonsuza dek bir kişiyle anlamına gelmez. Birlikte çalıştığınız insanla dürüst, açık olun, paylaşın, gidebildiğiniz kadar uzağa gidin. Eğer ömür boyu sürerse ne ala. Sürmezse, aranızda iletişimin kalmadığı, birbirinize hizmet etmediğiniz bir yere geldiğinizde ve ilişkinin bir sıçrama yaratamayacağını hissettiğinizde ilişkiye son verin ve sizin titreşiminizle çalışacak başka birisini bulun.

 

Birebir yakınlıkta çalıştığınızda güven geliştirirsiniz. Güven modeli olmadığı için çoğunuzun kendine güven konusunda güçlüğü var. Bir ilişki, size kendi bakış açınızdan göremeyeceklerinizi gösteren ayna görevi göreceği için güveni ilişki içinde öğrenebilirsiniz. Cinsellik ve derin yakınlık içinde iletişime açılmışsanız ve cinselliği yakınlaşma amaçlı bir eğlence kaynağı olarak kullanmıyorsanız bir ilişki size kendinizi kendi dışınızda gösterir. Çoğunuz cinselliği eğlence kaynağı olarak ve yakınlığa erişmekten çok yakınlıktan kaçmak için kullanıyor. Enerjiyi almaya, birbirinizin gözlerine bakmaya, sıcaklık ve heyecanı hissetmeye başlıyorsunuz. Sonra, birbirinizi yakından ve ruhsal olarak keşfetmek yerine hissetme merkezlerinizi kapatıyor, zırhınızı kuşanıyor ve cinsel organlarla sınırlı sığ bir şekilde sevişiyorsunuz çünkü bütün bir bedensel ve ruhsal bağlantı kurmanın daha derindeki yolunu izlemek fazla korkutucu ve yoğundur. Kimi zaman ateşli seks harika olur. Biz sadece bundan ötesinin olduğunu söylüyoruz. Çok daha fazlası var ve kendinizden, inançlarınızdan, sınırlarınızla duvarlarınızı indirme korkunuzdan başka hiçbir şey sizi bundan alıkoymuyor.

 

Korkularınızın çoğu, cinsel yaşamınızda kendiniz için yarattıklarınız ve başkalarına yapmış olduklarınızdan kaynaklanıyor. Cinsel geçmişiniz ruhunuzun bütün diğer kısımlarını da etkiliyor, böylece ruhunuza ilişkin konuların hepsi bedeniniz yoluyla yüksek sesli ve açık seçim yayınlanıyor. Fazla acı verici olduğu için buna bakmak istemiyorsunuz kimi zaman ve kötü olduğunu düşünüp yargılıyorsunuz. Yargılamaya son verin, yaptığınız konusunda yansız olun -ortaya çıkardığınız ne olursa olsun, ne denli tiksindirici ve zor görünürse görünsün, ne kadar tecavüz içerirse içersin. Amacınızın bilgi toplamak ve benliğinizi anlamak olduğunu bilin.

 

Cinsellik bir frekanstır. Geçmişiniz, anılarınız ve kimliğiniz alınıp dağıtılmış olsa bile cinsellik elinizden alınmamış olanı temsil eder. Kim olduğunuzu keşfetmenin zarar verilmeden size bırakılmış olan yolu cinsel deneyimden geçiyordu. Elbette size hiçbir zaman öğretilmedi bu. Sözümüz kiliselere dokunacak biraz. Kilise üyeleri için üzgünüz. Kiliseler örgütler olarak meydana geldi -din ve ruhsal gelişimi kontrol etmek, iş yaratmak, hiyerarşi yaratmak ve bir kulüp yaratmak için. Çok az kilise insanlara bilgi verme düşüncesiyle oluştu. Genel olarak dini sizi bilgilendiren bir şey olarak düşünmüyorsunuz, değil mi? Bilgi getiren herhangi bir din, gerçeğin titreşimi ile yaşayan bir dindir.

 

Ruhsal alemler, insan bedeninin uzak tutulduğu varoluş alanlarıdır. Cinselliğin insanların hafızalarını yeniden kazanmaları ya da ruhsal benlikleri ve ruhsal yaratıcı ile bağlantı kurmaları veya size kapalı tutulan ruhsal aleme ulaştıran bir yol bulmaları için bir olanak olması nedeniyle kiliseler oluştu ve cinselliğin propagandasını üreme için yaptılar. Size cinselliğe sahip olmanızın tek nedeninin küçük insanlar üretmek olduğunu öğrettiler.

 

Cinsellik kötü bir şey olarak tanıtıldı. Kadınlara, cinselliğin erkeklere hizmet etmek için katlanmaları gereken bir şey olduğu ve doğum süreci üzerinde hiçbir kontrollerinin bulunmadığı söylendi. Kadınlar buna inandı; bu nedenle, o günden beri genel olarak bedeninizin bu kısmı üzerinde hiçbir söz hakkınızın olmadığına inanıyorsunuz. Bir çocuğu dünyaya getirip getirmeme kararını yalnızca sizin verdiğinizin bilincine varmak zorundasınız. Bu size söylendiği kadar karmaşık bir şey değildir. Kararlılık ve niyettir deneyimi varlığınıza getiren. Bir bebeğinizin olup olmaması sizin denetiminizdedir. Eğer kadın son birkaç bin yıldır bu yeteneğe sahip olsaydı ve cinsel benliğini çocuk sahibi olma korkusu olmaksızın keşfedebilseydi belki erkekler ve kadınlar kendilerine söylenenden çok daha özgür olduklarını ortaya çıkarabilirlerdi.

 

En yüksek cinsel frekansın keşfi sevgi deneyiminden kaynaklanır. İlişkilerin, aynı cins ya da karşı cinsle oluşuyla hiçbir ilgisi yoktur. İki insanın birbirlerine bilinç frekanslarını açacak şekilde zevk vermesiyle ilişkisi vardır. Cinsel ifadede neyin uygun olup neyin olmadığına ilişkin birçok fikir benimsediniz.

 

Sevgi her ilişkide yaratılacak özdür. Birisini seviyor ve onurlandırıyorsanız sizin yoğunluk oluşumunuzun önemi yoktur. Önemli olan, sevgi titreşimi ve bu sevgiyi nasıl keşfettiğinizdir -ideal durumda bu keşif erkek ve dişi tarafların ikiz alevi oluşturan bütünlüğüyle ödüllendirilmiş ve birleştirilmiştir.

 

Cinsellik en iyi durumda duygularla keşfedilir. Üçüncü ve dördüncü çakralar sizi duygusal ve şefkatli benliklerinize, bu benlikleriniz de ruhsal benliğinize bağlar. Ruhsal benlik sizin -onun aracılığıyla aynı anda pek çok biçimde varolduğunuz- çok boyutlu kısmınızdır. Sizin göreviniz, anlaşmanız ve işiniz, kimliğinizde bütün bu gerçekliklerin ayırdında olmaktır. Farkında olduğunuzda kendinizi çeşitli frekanslara ayarlayabilir ve bu evrenin titreşimsel değerini değiştirebilirsiniz.

 

Bu gezegende böylesine gizemli olduğu için cinsellikten söz etmeyi seviyoruz. Bazı gizli öğreti okulları cinselliğin gizlilik içinde kullanımının barındırdığı potansiyele ilişkin bilgilerin bir kısmını elinde tutuyordu. Sizler elektromanyetik varlıklarsınız, başka bir insanla bir araya geldiğinizde elektromanyetik frekanslarınızı birbirine bağlarsınız. Frekanslarınız sevgi frekansına ayarlanır ve yanına sevgi frekansını alırsa inanılmaz şeyler gerçekleşebilir.

 

Binlerce yıl önce, gezegenin toplumun daha çok anaerkil bakışı benimsediği belli bölgelerinde Tanrıça enerjisi bazı kişilerle birlikte çalışıyordu. Dişi, gücünü, sezgisini, hissediş merkezini, bağını ve yaşam yaratma arzusunu anlamıştı. Eğer niyeti bu değilse, hamile kalmasının asla gerekmeyeceğini de anlamıştı.

 

Ataerkil toplumun daireyi tamamlayıp Dünyayı bilinç sıçramasına hazırlaması için dişi enerji arka plana geçmeye gereksindi. Böylece dişi güç, enerji ve cinsellik anlayışı bastırıldı. Modern zamanlarda -son iki bin yıldır- kadınlar ne zaman çocuk sahibi olmayı istediklerinin kontrolleri dışında olduğuna inanır oldu; gezegende, cinsellik kötü ve tiksindirici sayıldı, seksin ancak evlilik hakları içinde uygulanması öğretildi vb. Bütün bunlar bir pazarlama programıydı.

 

Bugünün cinsellik ve ifadesine karşı daha da büyük bir korku yaratma amaçlı pazarlama programlarından bazıları AIDS, herpes ve benzeri bütün diğer şeylerdir. Bunları gazetelerinizde okuyor, kendi ifadenizden, sezginizden, kendi sevincinizden korkuyorsunuz. Anlıyor musunuz?

 

DNA yeniden düzenlenmeden önce çoğu insanın daha yüksek boyutlara ulaşma, kendi merdiveninin basamaklarını tırmanma ve dünya dışı frekanslara erişme yolu sevgi kanalıyla elektromanyetik olarak bağlanmaydı. Kendilerini başka gerçeklik sistemlerine fırlatacak rokete benzer bir deneyim yaratırlardı.

 

Konuştuğumuz çoğu insanın kesinlikle derin cinsel deneyimleri olmuştu. Bir ilişkide kime bağlanmak istediğiniz konusunda ayrım yapmadığımızı, yargıda bulunmadığımızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz ve size de yargılamayı bir yana bırakmanızı öneriyoruz. Eski programlamadır bu. Bağlandığınız kişinin karşı cinsten mi, kendi cinsinizden mi olduğu önemli değildir. Bir araya gelip kendilerine göre uygun olan bir şekilde fiziksel olarak birleşerek paylaştıkları için sevgiyi yaratan iki insandan söz ediyoruz. Deneyimleri hakkında iyi şeyler düşünmediklerinde insan bedenlerinin birleşmesinde bütünlük ve sevgi eksik olur. Bu, fiziksel bedende her türlü zarar verici sonuca yol açabilir.

 

Daha yüksek kimliğinizi anımsayabilmeniz için cinsellikteki orgazm deneyiminin frekansı elinizden alınmadı. Benliğinizin enerjisi ya da tarihi ortaya çıkarıldığında ve kim olduğunuzu keşfettiğinizde, kişisel çok boyutlu kimliğinizin pek çok bedenini fiziksel biçiminiz içinde birleştireceksiniz. Kimlik ağınızın bütün etkisini almak için on iki sarmalın bedeninize uyum sağlamasına ve ışık şifreli iplikçiklerin kendi kendilerini düzene sokmalarına izin verin. Bu sürecin elbette fiziksel bedene bağlı olan zihin bedenle ilgisi vardır. Ruhsal bedene bağlı olan duygusal beden, sırasını herkesin savmak istediği bedendir. “Gelişmek istiyorum” dersiniz, “hızla ivme kazanmak istiyorum ama bunun için hissetme merkezinden geçmek istemiyorum.”

 

Çok boyutlu benliklerinize duygularınız kanalıyla bağlısınız ve öncelikle saplanıp kaldığınız şey de duygularınız. “Malzemenizin” herhangi bir nedenle yüzeye çıkmasını kabul edin. Çoğunuz, “malzemesini” gömmek, çirkin, siz olmayan bir şeymiş gibi çöpe fırlatmak ister. Bu “malzeme” kimliğinizin yüzleşmek ya da kabul etmek istemediğiniz gölge yanıdır.

 

Kimi zaman bir şey yüzeye çıktığında etiketi yapıştırıp, “Bu yanımdan nefret ediyorum. Bütün istediğim bitirmek, halının altına süpürmek ve unutmak. İşim bitti bununla” demenizi anlıyoruz. Bilin bakalım aslı nedir. “Malzemeniz” -meseleleriniz- yaşamınızın hazineleridir. Nasıl öğrendiğinizdir onlar.

 

Dönüşüm geçirmeyi, ışığı bedenlerinize çekmeyi ve bu gezegene Işık Ailesi’ni doğurmayı kabul ettiniz. Işık bilgi olduğu için kendinizden gizlediğiniz her şeyle yüzleşmek zorundasınız. Cinsellik bu konuların ilki çünkü gizli benliğiniz o sizin -kendisinden saklandığınız benliğiniz. Toplum size, “Bu iyi, dedi, şu kötü. Şunu yapmalısın, bunu yapmamalısın.” Kim verdi size bu yasaları? Başlangıçtaki yasaları size veren kim?

 

Takılıp kaldınız çünkü kendi kendinizle konuştuğunuz dilin simgelerini okuyamıyorsunuz. Böylece orada kalıyorsunuz. Çoğunuz hikayelerini seviyor çünkü bu yolla dikkat çekiyor. Bir hikayeniz olmasa kim konuşur ki sizinle? Bedeninizi gözlemleyin ve onun ne öğrettiğini görün. İdeal durumda, fiziksel bedeninizde daha çok yaşamayı ve cinselliğinizin yeni bir kimliğine sahip olmayı öğrendikçe yarayı iyileştirecek ve daha büyük bir rahatlık ve sevinç duyduğunuz bir yer yaratacaksınız.

 

Cinsellik bir anahtardır. Bilincin daha yüksek boyutlarına açılan bir kapıdır. Kendinizi yeniden tanımladıkça ve ışık şifreli iplikçikler size benliğinizin yeni bir tanımını verdikçe cinsel olarak kim olduğunuz konusunda da değişeceksiniz. Cinsellikle hepiniz karşılaşmak zorundasınız ve deneyimimize dayanarak size bunun şu sıra en korktuğunuz alan olduğunu söyleyeceğiz. Daha sonraları daha korkutucu alanlar olacağı konusunda güvence veriyoruz.

 

Eğer sevgi fikrinde takılıp kalmışsanız ve neler olduğunu anlamıyorsanız, sizin güçlüğünüz sevgiyi dışınızda aramanızdır. Yaşamınıza anlam katması, size değer vermesi için başka birini arıyorsunuz. Bu insan yoksa öfkeleniyor, kendinizi değersiz hissediyorsunuz. Birlikte büyüdüğünüz, size toplumunuzun gösterdiği bir davranış kalıbı bu. En önemli şeyin kendinizi sevip Dünyayı onurlandırmanız olduğunu size defalarca söyledik. Ama bunu unutmaya devam ediyor, sizi bütün ya da tamam yapması için bir sonraki ilişkiyi bekliyorsunuz. Bir ilişkiniz olmaksızın belki de pek kabul edilebilir bir vatandaş olmadığınızı düşünüyorsunuz. O zaman da yalnız hissediyorsunuz kendinizi. Tek başınıza olmayı öğrenmek zorundasınız. Yalnızlık sadece bir zihin durumudur. Asla, asla yalnız değilsiniz. Çevrenizde pek çok varlık var. Kendiniz için üzülmeyi bir yana bırakırsanız, teması rahatça sağlayabilmek için yalnız olmayı isteyeceğiniz kadar büyük bir veri patlamasının sürekli üzerinize geldiğini fark edersiniz.

 

Kendinizi sevdiğinizde ve sizi sevecek başka birine ihtiyaç duymaktan kıvranmayı bir yana bıraktığınızda birisinin sunduğunu alabilir durumda olursunuz. Aşk kılığına girmiş bir şeyi kabul etmemeniz için kendinize değer vermeniz şarttır. Bir eş bulmaya ya da birisiyle birlikte titreşmeye karar verdiğinizde, ama istediğinizi elde edemediğinizde, o kişiyi sizin gereksinimlerinize göre değiştirmek için sızlanmayın, söylenmeyin, surat asmayın. Eğer kendinize bir değer biçmişseniz ve bunu yaratmıyorsanız sadece gerçekliğinizi değiştirin ve sizin değerinizi yansıtan birisiyle karşılaşana dek yolunuza yalnız başınıza devam edin. Bütün bu zaman boyunca benlik sevgisiyle titreşin, benliğinizi onurlandırın ve buraya yaptığınız yolculuğun hedefinin başkalarıyla ilişki içinde bir öz keşif olduğunu anlayın. Yalnızca kocalara ya da karılara ilişkin bir yolculuk değil bu. Buraya yolculuk, birçok insanın yaşamına dokunurken fiziksel bedeninizi ve benliğin eşsizliğini deneyimleme yolculuğudur. Kendinize her zaman benlikle birlikte çalışma izni verin ve bırakın evrimleşsin benliğiniz.

 

Kendinize yakın olmaktan -kendinizle yalnız olmaktan- hepiniz korkuyorsunuz. Bir kez bir yakınlık, sessizlik, benlik sevgisi ve enerjinize egemenlik geliştirdikten sonra yakınlığın bu yönünü başka birisiyle yakınlığın ölçüsü haline getirmek isteyeceksiniz.

 

Yükseldiğiniz ve frekanslarınızı incelediğiniz için şu sıra cinsellik son derece karmaşa yaratıcı olabilir. Bedenlerinizi bir araya getirdiğinizde, birbirinize sarıldığınızda bile frekans alışverişinde bulunuyorsunuz. Cinsel bir deneyim yaşarken bedende hormonlar salgılanır. Hormonlar hücrelerin içindeki bazı enerjileri uyandırır ve bir kişinin özü diğerine aktarılır. Bundan dolayı, birisiyle cinsel deneyim yaşadığınız zamanlar enerjisini üzerinizden atamazsınız. O kişiyle birlikte olmak istemeseniz bile elektromanyetik bir alışveriş yaşamış olduğunuz için cinsel deneyim sizinle birlikte kalır.

 

Frekans değişiminden geçiyor ve frekansınızı nasıl sürekli bir bilgi, öz sevgi ve öz yakınlık noktasına yükselteceğinizi öğreniyorsunuz. Bundan dolayı, kendiniz hakkında öğrendiğiniz bu hassas konuyu alıp barındırmak ve bir başkasıyla birleşmek çok akıl karıştırıcı ve kimi zaman korkutucu görünebilir. Farkındalığınız arttıkça bedeninizi nasıl kullandığınız, bağlantısını neyle sağladığınız, onu nereye oturttuğunuz ve elbette cinsel olarak kiminle birleştiğiniz konusunda daha fazla sorumluluk üstlenirsiniz.

 

Eğer kendinizi cinsel olarak ifade etmek şimdi en büyük gelişiminizde sizi destekliyorsa hazır olacağınız için bu deneyimi kendiliğinden yaratırsınız kendiniz için. Benliğin gelişim süreci içinde cinsel etkinlikte sıklıkla bir uyku döneminin yaşandığını anlayın. Cinsel frekans içinde başkasıyla değişimde bulunursunuz. Eğer benzeriniz olmayan birine bağlanır ve onunla kimyasal değiş tokuşa girerseniz, oldukça derin bir düzeyde enerji alışverişinde bulunduğunuz için onun atıklarını alırsınız.

 

Kimi zaman bu tür bir alışverişten uzak tutulacaksınız. “Tanrım, neler oluyor? Yaşlanıyor muyum? Kuruyor muyum? Neler oluyor?” diye düşünebilirsiniz. Olan bu değildir. Sizi cinsel olarak uyaran enerjiyi başkasına vermeden kullanmayı öğrenebilirsiniz. Karmaşa içinde yuvarlanıp aklınızı kaçırmak yerine bunun son derece meşru ve iyi bir şey olduğunu bilerek mastürbasyon sanatını uygulayarak enerjiyi keşfedebilirsiniz. Ya da cinsel uyarım yaşadığınızı yalnızca gözlemlemek ve bununla ne yapacağınıza karar vermek isteyebilirsiniz. “Pekala, şimdi buna göre hareket etmeyeceğim. Enerjinin nereye gittiğini görelim bakalım” diyebilirsiniz. Enerjiyi alın, bedeninizde yükselmeye bırakın ve başka alanlarda kullanın.

 

Kendinize kollarınızda tuttuğunuz yeni doğmuş bir bebek gibi yaklaşıp kendiniz için en iyi şeyi yapacağınızı bilerek hayranlık duyduğunuzda, destekleyip sevdiğinizde belli bir noktaya kadar ilerlemiş olacaksınız. Çoğunuz dikkatini kendisinden uzak tutuyor. Yanıtlara ulaşacağınız dinginlik ve sessizlik yerini bulun. Yanıtları bütün günü telefonun başında geçirip başkalarından isteyerek elde edemezsiniz. Buna yeltenirseniz size dışınızda aradığınız gösterilir. Yanıtları bulmak için içe nasıl dönüleceğini öğrenirseniz benliğiniz konuşacaktır. Normal olarak duyamıyorsunuz çünkü değiştirmek gerektiğini bildiğiniz ama o zaman kim olacağınızı bilmediğiniz için değiştirmek istemediğiniz davranış kalıplarının elinde tutsaksınız.

 

Açıkçası siz kendinizden korkuyorsunuz. Çok yaygın bir şey bu. Bütün olmayacağınızdan korkuyor, bütün olmayı çok istiyorsunuz. Böylece, “Bütünüm. Kendi kendimin efendisiyim. Başka birisine ihtiyacım var. Birisi beni kendine çekiyor. Aman tanrım, bakamıyorum. Çok korkuyorum. Kimseye ihtiyacım yok benim. Birisine ihtiyacım var” diyorsunuz. Bir ileri, bir geri gidiyorsunuz. Zihninizi sakinleştirmeyi öğrenin. Bu ne anlama geliyor? Nerede olursanız olun, kendinizi gözlemlemeniz anlamına geliyor -bedeniniz nasıl konumlanmış, ellerinizi nasıl kullanıyorsunuz, kendinizi durmadan yineliyor musunuz, konuşuyor musunuz, sessiz misiniz. Kendinizi yargılamadan seyretmeyi öğrenin. Nasıl olduğunuza karşılık nasıl olmak isteyeceğinizi belirleyerek seyretmeyi ve kendinizi düzeltmeyi öğrenin. Zihninizi sessizleştirmeyi öğrenin.

 

Frekans özellikle arada bir sevgi bağı varsa sizden başka bir insana taşınır. Sevgi bağı sonsuza kadar birbirinize bağlı kalacaksınız anlamına gelmez. Bu sadece, sizin birbirinizi onurlandırmanıza, enerji alış verişinize ve açık bir devreden geçermişçesine enerjilerinizi akıtmanıza uygun olduğuna karar verdiğiniz sürece bir ilişkide olmanız demektir. Karşınızdakini sevmediğinizde ve aranızda bağ olmadığında akım olmaz, devre açık değildir. Nitelikli bir seks yaşamınız olmayacağı anlamına gelmez bu. Sadece devrenin açık olmadığı anlamına gelir.

 

Elektrik akımı yükseldikçe insan bedeninin algılayabileceği daha yüksek orgazm deneyimi dorukları vardır çünkü sinir sistemi daha yüksek esrime frekanslarını kullanabilir. Sinir sistemi sizin kendinizi nasıl ifade ettiğinizi ve nasıl hissettiğinizi belirleyecektir. Eğer az gelişmiş bir sinir sistemine sahipseniz elektrik akımını sinir sistemi ilettiği için cinsel deneyiminiz çok sınırlı olacaktır. Orgazm deneyimi fiziksel bedenin iyileşmesini ve yeniden düzene girmesini sağlar.

 

Er geç, sizinle aynı voltajdan olmayan birisine yaklaşamayacak ya da birlikte olamayacağınız bir zaman gelecektir. Uyuşmuyorsunuzdur. Kırk numara bir ayağı yirmi sekiz numara bir ayakkabıya zorlamaya benzer. Olmaz. Uyuşmuyorsunuzdur çünkü titreşimsel olarak birleşecek durumda değilsinizdir.

 

Cinsel olarak bağ kurmaya başladığınızda titreşimsel beslenmenin önemini sonunda anlayacaksınız. Cinsel olarak bağ kurma, aynı ya da uygun voltajlarda seyreden insanlar arasındaki birleşme yollarından yalnızca bir tanesidir. Uyanıklık aleminizde bu kadar çok ipucu bulunduğu için sizin gerçekliğiniz bize çok ilginç geliyor. Yabancı bir ülkeye gittiğinizde elektrikli aletleriniz oraya uymaz. Bir adaptöre ihtiyacınız olur. Cinsel ilişkide yakın bir ilişki içindeyken bir titreşime sürekli uyum sağlamaya çalışmak gerginlik yaratacaktır. Çok fazla çaba harcamak anlamına gelecektir. Bütün enerjinizi uyum mekanizmaları yaratmaya harcardınız böyle bir durumda. Çıtayı indirdiğiniz için yadsıma içinde olur, kendinize daha ileri gitme izni vermezdiniz.

 

Altmışlı yıllar cinsel keşfin başlangıcına damgasını vurdu. O zamanlar gezegendeki enerjinin büyük bir kısmı, çeşitli bilinç değiştirici maddelerin deneysel özümsenmesiyle birlikte hemen yeni bir paradigma yarattı ve sizi bir önceki kuşaktan ayırdı. Sınırlar anında değişti. Savaşa inanan ve hissetmeyen -cinsel ifadesi karanlıkta, belki kat kat giysinin altında gerçekleşen- bir kuşaktan ayrıldınız. Birçok yoldan paradigmayı ardına kadar açtınız, yeni eğilimler belirlediniz, yeni varoluş yolları yarattınız. Olağanüstüydü. “Aman Tanrım, özgür seks, aşk ve gösterilen bedenler!” dediniz.

 

Şimdi bir insana titreşimsel olarak takılacağınız yeni bir devrimin zamanı. Cinsellik eğlencelik olmaktan çıkacak, takıntılarınız yokmuş -şu ya da bu konumda olabildiğiniz, şunu söyleyebilip bunu yapabildiğiniz için cinsel açıdan özgürleşmişsiniz- gibi davranmak olmayacak. Bu, cinsel alanda bedensel egzersizden ibarettir sadece. Biz sizi ruhun egzersiz alanına getirmek istiyoruz, titreşime. Bu alanda bir araya gelip bağlanan iki insanın derinliğine duyduğunuz açlık hepinizin çektiği. Bundan korkuyorsanız nedeni, bunun için bir temelinizin ya da rol modelinizin bulunmaması. Oluşturmak zorundasınız. Kozmik şablonda kendinizi anlamanın bu yeni adımı için duyulan arzu temelinde, enerjinin bir şekilde, anında yeni bir hareket oluşturacağına inanmanız gerekiyor.                     himmelens-anglar.se

 

Gerçeklik yoluyla -hem erkek hem kadınken ve cinselliği her yönüyle keşfettiğinizde- yaşadığınız farklı yönlenmelerinizdeki cinsel ifadelerinizi büyük bir açıklıkla hatırlayacaksınız. Bunu yapmak cesaret ister. Kendinizi gerçekten yargıladığınız, gezegenin büyük bir yargıda bulunduğu bir alan varsa o da sekstir. Cinsel açıdan neyin uygun olup neyin olmadığına ilişkin kesin fikirleriniz var. Cinselliğinizle ne yapmış olduğunuzu hatırlamak çoğunuzu derinden sarsabilir.

 

Cinselliğin bu gezegende bedenin her zaman daha yüksek frekansıyla arasında kurmuş olduğu bağ olduğunu anlayın. Beden bilginin çoğu dağıtılıp bütünden ayrılmış da olsa, varlığınızın temelinde, özünüzde kim olduğunuzu bütünüyle anlamanız için yaşam yaratmanın bu potansiyeli size bırakılmıştır. Cinsel titreşim sizin kozmik kimliğinizle bağlantınız olmuştur ama bütün bu kavram olduğu gibi yanlış anlaşılıp yitirildi. Biz sadece daha büyük bir öykü olduğunu ve onun da inanmaya yeltenebileceğinizden çok daha heyecan verici olduğunu söylüyoruz.

 

Cinsel frekanslar sizi her şeyi anlamaya başlayabileceğiniz bir özgürlüğe taşıyabileceği için bu frekanslarla uyum içinde olmanızı istemeyenler vardı. Cinsellik size sinir sistemini kullanacağınız ve bedeninizin dışına çıkıp daha yüksek zekayla bağ kuracağınız bir frekans olarak bırakıldı. Bunun yoldan çıkmak olduğu söylendiyse sizi kim kontrol ya da manipüle etmiş olabilir?

 

İnsanlar cinsel deneyiminize çağlar boyunca rengini vermiş olan olumsuz çağrışımlardan ve yargılardan arınmak zorunda. Frekanslar ve kimliği bütünleştirmek için seksle barışmanız gerekiyor. Cinselliğin sizden uzak tutulması için her şey manipüle edilip sınırlandı. Size bu yolla üreyip orgazm yaşayabileceğiniz söylendi ama onunla frekanslar açabileceğiniz söylenmedi. Kim olduğunuzu anımsamada ve bedeninizin titreşimsel frekansını değiştirmede cinsellikle bağlantı kurup onu bir yöntem olarak kullanabilirsiniz.

 

Gelecek birkaç yıl içinde cinsellik ifadeniz yepyeni bir boyut kazanacak. Aynı yola koyulmak ve bu kadar açık olmak isteyen bir eşiniz olması koşuluyla evrimleşecek ve büyüyeceksiniz. Ama eğer kaçınma ve yadsıma oyununu oynamak isteyen birisiyle birlikteyseniz, o noktaya ulaşamayacaksınız.

 

 

 

 

 


(21)

 

ÜÇ BOYUTTA EVRİMLEŞME SÖZÜNÜZ

 

Bizim bakış açımızdan hepiniz bilgi sahibisiniz ve bütün gereksindiğiniz, varlığınızda saklı hafızayı harekete geçirmek. Sizin deneyim alanınızdan kimilerinin yana yakıla, “Ara sıra yardım ve desteğe gereksiniyoruz” dediklerini gördük. Onun için bırakın size kesinlikle yürüyebileceğiniz bir yol, işe yarar bir formül önerelim.

 

Formül oldukça basit: Sizin için bu, yaşadığınız anda ve sürekli her gün ne deneyimlemek istediğinizi açıklıkla belirlemek. İstediğiniz şey belki başka birinin sınırlarına ya da sınırlamasına bağlı olarak gerçekleşmesi olanaksız sınıfına girer. Hak ettiğiniz duygusu ve incelikle içinizde sizi neyin mutlu edeceğini ortaya çıkarın. Size kendinizi hafif, yaşama bağlı ve canlı hissettirecek olan nedir? Siz kendi varlığınızda yaşarken gezegene barışı neyin getirmesini arzu edersiniz?

 

İstekleriniz nelerse istemeye başlayın. Şöyle söyleyerek çağırın onları; “Niyetim, uyumlu bir yaşama biçimi deneyimlemek. Niyetim, beni yaratıcı serüvenlere götürecek sağlık ve enerjiyi deneyimlemek. Niyetim, ihtiyaçlarımın karşılanması, barınak, yiyecek ve yaşamı deneyimlemek için gereksindiğim her şeyin bana büyük bolluk içinde verilmesi ve bu büyük bolluğu başkalarına iletmek, onlarla paylaşmak.” Bunlar, düşünmek için eğitilmediğiniz fikirlerdir.

 

Günde iki ya da üç kez zamanınızın küçük bir bölümünü ne istediğiniz konusunu açıklığa kavuşturmaya ayırın. Her gün ışık frekansına seslenerek bedeninizdeki ve bedeninizin üstünde yer alan enerji merkezlerinizi açın. Işık frekansına biz ışık sütunu diyoruz. Yedisi bedeninizde, beşi bedeninizin dışında bulunan on iki çakra merkezinize gelen bir ışık ışını canlandırın. Bu çakralar bir kez harekete geçirildiğinde dönmeye başlayan bilgi merkezleri ya da girdaplarıdır. Döndüklerinde, bedeniniz içinde ışık şifreli iplikçiklerin birlikte çalışmasını sağlamak, birbirlerine bağlanmak ve bedende on iki evrimleşen sarmal oluşturmak üzere bir hareket yaratırlar.

 

Fiziksel varlığıyla kusursuz bir denge içinde olmak isteyen herkes için düzenli olarak bir çeşit derin nefes programı uygulamak çok önemlidir. Bu, nefesin büyük önem taşıdığı, bedene oksijen getirilmesi için oksijenlenme uygulamasının yapıldığı bir programdır.

 

Geniş çapta bir enerji hızlandırmasına geçmek isteyenlerinize önerdiğimiz başka bir hareket de dönmektir. Soldan sağa, gözünüz başparmağınızda olacak şekilde sayarak kendi çevrenizde dönün. Günde en az otuz üç kez dönmenizi öneririz. Çok yavaş başlayabilirsiniz. Günde üç kez otuz üç kez dönüşten doksan dokuz dönüşe kadar çalışabilecek durumda olursanız, işte o zaman gezegende -ya da en azından bu boyutta- ne kadar uzun süre kalacağınızı görürüz. Kaç kez yapıyorsanız dönmeyi tamamladıktan sonra avuçlarınızı göğüs hizasında bir araya getirin, gözlerinizi açık tutarken birbirine bastırın ve aynı zamanda hem yere bastığınızı hem de dönmeye devam ettiğinizi hissedeceğiniz şekilde omuzlarınız kadar açık tuttuğunuz ayaklarınızla dengelenin. Bu, bedeninizdeki çakra sistemlerini olağanüstü şekilde hızlandırır ki o da sizin bilgi alış ve yorumlama hızınızı muazzam bir değere yükseltecektir.

 

Kullanılacak yöntemler, niyet, nefes egzersizi, ışık sütununu kullanma ve dönmedir. Bunlara bir not düşeceğiz. Frekansını çok hızlı bir şekilde değiştiren elektronik varlıklar olduğunuz için olağanüstü miktarlarda su içmenizi öneriyoruz; taze su, arınmış su ya da kaynak suyu içmenizi. Su bir iletken gibi hareket eder. Sisteminizi açık ve akıcı bir halde tutar.

 

Yapabileceğiniz birçok başka şey daha var. Farklı bilinç durumu deneyimleri yaşamayı ve kendinizi kontrolden çıkmış hissetmemeyi öğrenin. Bu bilinç durumlarını geliştirin ve bilgi toplamak, olasılıkları değiştirmek, zaman koridorunda ilerlemek ve kendi yaşamlarınızı değiştirmek için içlerine girin. Sonra, bu farklı bilinç durumlarından nasıl yararlanacağınıza bağlı olarak iradenizi bütünüyle kullanıp çıkın içlerinden. Bunu yapmayı öğrendiğinizde hızlandırma kesinlikle olağanüstü bir şeye dönüşecek. Gezegende bu tür bir beceri kaydeden birçok bilinç olduğunda insan bilincini düzenleyip izleyen bütün bir ağ kendi kendisini değiştirecektir. Gezegene, böyle bir şeyi barındıracak olanlar olduğu için daha çok enerji gelebilecektir.

 

Herkes bu enerjiyi barındırıp onurlandırmayı öğrenebilir çünkü yerleştirilmesi gerekmektedir. Petrol kuyusu gibidir. Orada, burada, her yanda açılmamış, petrolün fışkırmadığı kuyuların ne yararı vardır? Çok az; bütün yaptıkları kargaşa yaratmak olur. Ama, Dünyanın petrol kuyuları, doğal gaz kaynakları ya da çağlayanlar gibi enerji armağanlarını alıp iradenizle birleştirdiğinizde enerjiyi yönlendireceğiniz bir hedef ya da yol oluşturursunuz. O zaman da yönlendirdiğiniz insanlar için bu doğal kaynaklar refah doğurur. Bütün bu enerjileri yönlendirme ve barındırma sürecinin en önemli yönü Dünya ve deneyimlerine her şeyden önce değer vermektir. Şu sıra size inanılmaz bir doğal kaynak sunuluyor, onu açıp yönlendirmelisiniz. O zaman hepiniz, yararlık ve ustalık alanlarında çok varlıklı bireyler olacaksınız.

 

Çoğunuz görevinizin burada, Dünyada olduğunu unutup daha yüksek boyutlara ulaşarak orada kalmak istiyorsunuz. Topraklanmış halde kalmayı öğrenmek zorundasınız. Topraklanmanızın gerekliliği çoğunuzun anlamadığı bir şey. Giderek artan bir hızlandırmaya doğru ilerleyip temellerden yoksun olursanız sinir sisteminizle güçlük yaşayacağınızı yakında anlayacaksınız. Frekans değişip bedene daha fazla ışık geldiğinde bu araç çok daha fazla veri almaya başlar. Kimi zaman dünyanızda yaşamaktan çok sıkılıyor ve sadece alıcı durumda olup dünyevi hayat dediğiniz şeyi unutmak istiyorsunuz. Topraklanmamışsanız bilginin gerçekliğinize girip kullanılır hale getirilmesini sağlayamayacaksınız. Bu durumda bilgi, sisteminiz için yalnızca aşırı yük anlamına gelebilir ya da siz aldığınızı yorumlayamaz ve sakin kalamazsınız.

 

Aynı anda birçok dünyayı dengelemeniz gerekiyor. Nasıl yapacaksınız bunu? Niyet, uygulama ve kararlılıkla. Topraklama dünyaların birleşmesini ve sizin pek çok dünyaya erişiminizi sağlar. Enerji akımını hissetmenizi ve bu akımı -üstün insan olmak için- gereksindiğiniz yer ve zamanda yönlendirmenizi sağlar.

 

Topraklanmanın iyi bir yolu dışarı çıkıp toprağa oturmaktır. Onun için çıkın dışarı, doğada olun. Bir ağacın yakınında durun veya oturun bir süre. İskemlenizi güneşe çıkarın ve güneş üzerinizde ışırken kitap okuyun. Yüzmeye gidin ya da ayaklarınızı suya sarkıtın. Bunlar elementlerdir. Dünyayı oluştururlar, onun için hissedebilirsiniz onları.

 

Siz evrimleştikçe ve bütün ırkınız boyutları birleştirmeye doğru ilerledikçe sinir sisteminizin dünyanızı tanımlamanızı değiştirecek ola bütün bu bilgiyi yorumlayabilir durumda olması zorunludur. Değişim yaklaşıyor. Geçen yıl, sizin yıllardır biliyor olduğunuz bilgi daha geniş kitlelere açıldı. Dünya dışı varlıklar ya da kişisel gelişimle ilgilenmeyen çok daha fazla insan ya bu konularla ilgilenmeye ya da en azından bunların farkına varmaya başladı. Yalnız Birleşik Devletlerde değil, bütün dünyada bir gelişim hareketi olduğunun, bir şeylerin değiştiğinin farkındalar.

 

Şu sıra, çatışma ya da büyük savaşım olarak adlandırabileceğiniz bir enerjiler çatışması yaşanıyor. Savaşım daha da büyüyecek çünkü bu gezegene egemen olan, sizin frekansınıza sahip olup manipüle etmek ve eğitmek isteyen frekansa karşı sürdürülüyor. İnsan kılığına girmiş frekans olarak kimsiniz siz ve bu zamandaki görevinizin özelliği ne?

 

Kim olduğunuzu ve bir şeyi yapmaktayken ne yaptığınızı bilmek çok önemlidir. Siz boyutlar arası ve çok boyutlu hale geldikçe, frekanslar değişip enerjiler hızlandıkça bedeniniz, bilgi taşıyıcısı olan sinir sisteminizin kaldırmak zorunda olduğu zorlayıcı hızda bir değişimden geçer.

 

Birçok gerçekliği aynı anda yaşamayı, yaptığınızı bu olduğunun farkına varmayı ve bilgiyi aktaracağınız bir yeriniz -Dünya- olmasını öğrenmek zorundasınız. Bilgi ve enerjiyi Dünyaya aktarmak sizin için önemli olmasa burada olmazdınız. Onun için ne zaman elektriklendiğinizi ya da enerjinizin arttığını hissetseniz farklı bir bilinç durumu içinde olduğunuzu bilin. Ne kadar farklı bilinç durumu olduğunun ve kendinizi büyük bir boru hattı gibi bir iletken haline getirmek için eğitmek zorunda olduğunuzun da ayırdına varın. Farklı bir bilinç durumu içinde olduğunuzun, size bilgi, şifa enerjisi, coşku verilmekte olduğunun, yükseltilmekte olduğunuzun farkına vardığınızda boru hattı gibi hareket edin. Enerjiyi içinizden geçirin ve çok boyutlu bir ifade içinde olduğunuzu bilin ve kabul edin. Algılayın ama analiz etmeyin. Sadece bırakın enerji sizin kanalınızla Dünyaya süzülsün, olan daha sonra daha fazla anlam kazanacaktır.

 

Duygulara güvenebileceği kararını vererek duygusal bedeninizi keşfedebilirsiniz. Duyguların iyi, güvenli, sizi bir yere götürebilir, yararlı olduğuna ve engel olmadıklarına ya da yanlış anlaşılmadıklarına karar verebilirsiniz. Duyguların açığa çıktığı herhangi bir zaman sizin için neyi gerçekleştirdiklerini görmek için bakın. Çocuğunuzla kavga ettiğinizde, çocuğunuz size bağırdığında, bunun üzerine kendinizi kötü hissedip siz de ona bağırdığınızda duygularınıza bakın. Duygu sizin için neyi yerine getiriyor? Duygunun içinde olduğunuz her zaman birçok gerçeklikten bilgiye erişirsiniz. Bu frekansı bulup tutun.

 

Duyguların kontrol edilemez oluşu neredeyse evrensel bir inanıştır. Öyle değildir. Duyguyu kontrol edebilirsiniz, kontrolden çıkmanız gerekmez. Duygu onun kanalıyla varlığınızın derinliğini ve özünü hissedebileceğiniz bir frekans olabilir içinizde. Yine de o sırada size bakmakta olan birisi içinizde bir şeylerin olmakta olduğunu hiç anlamayabilir. Bu sizin akışı engellediğiniz anlamına gelmez; sadece duyguyu hissetmenin bir yolunu oluşturduğunuzu ve onun ne kötü, ne iyi olarak, bilincine vararak hissettiğinizi gösterir. Bir duyguyla neler yapabileceğinizi görün. Sizi nereye götürüyor? Bir sonraki adım ne? Duyguyu sizde uyandıran olaydan kopun. Bu bazılarınıza yardımcı olacaktır.

 

Bedenin çalışmasının özgürleştirici bir etkisi vardır. Bedeninizin doku ve kaslarını iskeletinizi kaplayan bir zırh gibi kullandınız. Bu doku sıkılaştı, kendi kendini sakladı, iskelet biçiminin içinde olanı yüzeye çıkmaktan alıkoydu. Kemik, öykünün saklandığı yer olduğu için dokuda engeller süre giderken kemiğin içindeki bilgiye erişmek istiyorsunuz. Bedeninizin içindeki gerçeğe ulaşmak için bütün bu katmanlardan geçmeniz gerekiyor.

 

Planınız ya da gezegene başarmak için geldiğiniz şey siz ona yaklaştıkça coşku kazanmaya başlar. Tıpkı çocukken oynadığınız oyundaki gibidir bu; bir şey saklarsınız, birisi sakladığınıza yaklaştığında “sıcak, sıcak” dersiniz. Planınız belirginleşip siz mantıklı zihninizden deneyime geçtikçe bedeniniz uyarılır. Hedefinizle uyum içine girdiğiniz içindir bu. Bilgiyi zihniniz değil bedeniniz alır. Duygularınızın özgürce hüküm sürmesine izin verirseniz, onları yargılayarak, neyin içinden geçmekte olduğunuzu anlamayarak, kontrol etmeye yeltenerek edineceğiniz deneyime göre çok daha tatmin edici bir deneyim yaşarsınız.

 

Duygularınıza ihtiyacınız var. Bunun üzerinde ne kadar dursak azdır. Kimileriniz duygularının olmayışıyla övünüyor. Bu fazla uzun sürmeyecek çünkü övündüğünüz şeyin yıkımınızı getirdiğini göreceksiniz.

 

Bazı şeyleri ana babalarınızla ele almış olduğunuzu hissedebilirsiniz. Belli bir zamanda ancak mümkün olabilecek bakış açısına sahip olduğunuzu söylemek daha uygun olacaktır. Bir çeşit beden çalışması ya da kristallerle çalışmayı deneyimlediğinizde veya daha yüksek bir düzeye doğru bir hareket yarattığınızda daha geniş bir bakış açısına kavuşursunuz.

 

Bilgi taşta saklı ve yazılıdır. Bilgi kemikte de saklı ve yazılıdır. İskelet yapısıyla çalışmak bu nedenle önemlidir çünkü bu yaşamınız boyunca edindiğiniz deneyimin çoğunu barındırır. Bırakın, birtakım şeyler ortaya çıksın, bazı şeylerle işinizin bittiğini düşünüp kendinizi cezalandırmayın. “Harika! Sandığımdan daha fazlası varmış. İşte bu hoşuma gitti!” deyin. Deneyimden, bir altın madenini ortaya çıkarmışsınız -yeni doğmuş, varlıklı bir kişi olduğunuzu keşfetmişsiniz- gibi yararlanın.

 

Geçirdiğiniz her şey, geçirmeye sizin karar vermiş olduğunuz şeydir. Ne kadar çok şey arındırdığınızı bilmiyorsunuz. Sadece kendiniz için değil, gezegen için bilinç caddeleri açıyorsunuz. İyi haber; şimdi arındırmakta olduğunuz şey işin kolay kısmı. Son derece tuhaf şeylerden kimisi daha sonra, sizin için artık fazla bir şey fark etmeyeceği kadar usanmış olduğunuzda gelecek. Her şeyin bir zamanı vardır. Gerçekleşmekte olan dönüşüm, içsel bilginin dışsal bilgiye bağlanışı ya da evrimidir. Gerçekleşmekte olan arınma ise kullanmaktan korkmuş olduğunuz bütün duygusal bedenlere erişimdir. Ruhsal bedeninizi anlamak için duygusal bedeninize ulaşmanız gerekir. Söylemiş olduğumuz gibi, zihinsel bedenle fiziksel beden el ele giderken duygusal bedenle de ruhsal beden ele ele gider. Ruhsal beden fiziksel olmadığı ve siz fiziksel alemde tutsak olduğunuz için fiziksel olmayan dünyaya bütünüyle duygularınız yoluyla ulaşmak zorundasınız.

 

İnsanlar dramalarını, deneyimin sindirim sürecinde onlardan kurtulamayacak kadar çok severler. Deneyimi “sindirmek” bir yaşam biçimi haline gelebilir. Bunun bir yararı olmaz. Sürekli sindirim halinde olup insanlara, “Beni arama, yaşadıklarımı hazmetmekle meşgulüm. Öyle daldım ki derinliklerine, çözemiyorum” demek yakışık almaz.” Kişisel dramalarınızın incelenmesi gerekir, evet. Evet, kişisel dramalarınız sizin için beslenme şölenidir. Ama yiyeceğinizi yiyin ve yaşamaya devam edip yeni bir şölen düzenleyin kendinize. Geçmişinizin mücevherlerine tutunup bu konuları çözümleyecek olursanız yaşamlarınızda bir daha hiç heyecan verici şeylerin olmayacağından korkmayı bırakın. Deneyimin sindirim sürecini bütünlüğü içinde değerlendirmek iyidir.

 

İnsan bedeni evrimleşiyor ve değişiyor. Size bu öğretildiği için beden, belli bir gıda bileşimine gereksindiğine inanabilir. Ancak bu noktada en iyisi öğrendiklerinizi unutacak olmanız. Bedeninizi dinleyecek ve bırakacaksanız size neye gereksindiğinizi söylesin. Tahmin ederiz çoğunuz geçen yıl yemek istediklerini değiştirdi. Yemeye alışık olduğunuz şeyleri rahatça yiyemez oldunuz çünkü bazı besinlerin içindeki titreşim öylesine yoğun ki size uygun değil. Bildiğiniz gibi, et sanayinde sığırlar, domuzlar ve tavuklar gıdayla beslenmiyor. Küçük bölmelerde yaşıyorlar, çoğu gün ışığı görmüyor. Katlar halinde küçük metal kutularda yaşadıkları için birbirlerinin üzerine dışkılıyorlar. İşte böyle yetiştiriliyorlar. Steroid ve antibiyotiklerle -gıdadan başka şeylerle- besleniyorlar. Sevgiyle büyütülmüyorlar. Mezbahaya götürüldüklerinde de sevgiyle öldürülmüyorlar. İşte bu titreşimi içinize alıyorsunuz.

 

Her şeyin bir titreşim olarak varolduğunu anımsayın. Hayvanlar size arkadaşlık etmek, toprakta yaşamak, sizi beslemek ve gerekirse korumak üzere bu gezegene yerleştirildi. Sevgiyle yapılması gerekiyordu bunun. Çiftlikte yaşıyorsanız, kendi tavuk ve domuzlarınızı yetiştiriyor, onları gıdayla besliyor, kesilmeye götürmeniz gerektiğini bunu sevgi ve şefkatle yapıyorsanız ne ala. Hayvanlara nitelikli bir yaşam sunarsanız, buna karşılık hayvanlar da döngüyü tamamlar, size sevgi ve nitelikli bir yaşam verir. En iyisi budur. Bu gezegenin gerçekliği uzun zaman boyunca buydu. Ama artık değil. Şeylerin titreşimine karşı uyanık olun.

 

Bırakın bedeniniz ne istediğinizi söylesin. Değişmeye istekli olmaya bırakın kendinizi. Çünkü titreşimini yükseltmeye ve bir ışık beden oluşturmaya çalıştıkça bedeniniz kimi besinlerden uzaklaşmaya başlayacak. Beslenme biçiminizi değiştirmeye ve şeylerin size gelmesine niyet edin. Döne döne vurguluyoruz, sizler fiziksel varlıklar olmanın çok ötesindesiniz. Pek çok gerçeklikte varoluyorsunuz ve birçok rehberiniz var. Onun için hepinizin niyetlerinde daha açık olması gerekiyor. Ne istiyorsunuz? Belirtin; “Evrimleşmek istiyorum. Beslenme biçimimi değiştirmek istiyorum. Daha derin bir sezgi gücü istiyorum.” Niyetinizin ne olduğu konusunda açık olun. Niyet ediyorum sözcüklerinin olağanüstü bir gücü vardır.

 

Gerçek sağlık, beynin tüm gücünü harekete geçirecek olan bedendeki on iki bütünüyle dönüşmüş ve evrimleşmiş sarmaldan oluşacaktır. Kaynağa bağlanabilecek olsalar da on iki sarmalın bütünüyle harekete geçirilmesi belli bir zaman alacaktır. Bazılarınız onları bağlanmış ancak henüz harekete geçirilmemiş olarak deneyimledi. Harekete geçtiklerinde bütün beyin çalışır ve sizler birer deha olursunuz. Her şeyi bilirsiniz, telepatik iletişim kurarsınız ve Yaşayan Kitaplığın ev sahipleri olduğunuz için her şeyi yapabilir durumdasınızdır. Bütün bu gezegende saklanan herhangi bir bilgiye erişmenizi sağlayan kart elinizdedir.

 

Eğer herhangi bir şeyi isteyebilecek durumdaysanız, sizden kusursuz birer Frekans Bekçisi olmanızı isterdik. En yüksek düzeyin, sınırsız varlığın bilgisini saklayın içinizde. Bu frekansı sadece yaşayarak, sokaklarınızda yürüyüp, dükkanlarınızdan alışveriş ederek, akşamları yastıklarınıza uzanmış dinlenir ve kim olduğunuzu bilerek çevrenizdeki herkes için erişilir kılın.

 

Bilgiyi dışınızda arama gereğinin kalmadığı bir zaman gelecek. Bu zamanda bizler ve bizim gibiler sizin harekete geçirmeye, toplamaya, bir araya getirmeye ve birbirinizi yansıtmanız ve elektromanyetik olarak güçlendirmeniz için gruplaştırmaya geldik. Sizinle birlikte çalıştığımızda açılımlara yol açan ışık kıvılcımları yaratıyoruz. İçinizde açılımlar gerçekleştiğinde çevrenizdeki herkesi etkileyecek bir ölçüde titreşirsiniz. Bir şey sizlerden birisini harekete geçirdiğinde bunu algıladığınıza ilişkin bir frekans gönderirsiniz ve karşınızdaki bunu alır. Grup bilinci işte böyle gelişir. Bu, siz akıl yoluyla anlamaksızın, kafanızda belirgin bir izlenim oluşturmaksızın gelişir çünkü oluş alanı elektromanyetik olarak bedeninizdedir. Ne kadarını kaldırabileceğinize bağlı olarak enerji artışı yaratırsınız.

 

Bireyler kendi kendilerini çok boyutluluğa doğru harekete geçirmek zorundadır. Benliğin bir kısmı karar alır, “Pekala, çok boyutlu deneyimi yaşamak istiyorum. Yapmak istediğim nedir?” der. Önce istek gelmelidir. Arzu, sizi yaşadığınız ana yerleştiren bir algıdır sonra arzuyla ne yapacağınıza karar vermeniz gerekir. Bunu ertesi gün unutabilirsiniz. Arzuyu yapılandırmak ve bu konuda gerçekten ciddi olduğunuzu göstermek için bağlılığınızı ifade eden olaylara, hareketlere, ritüel ve törenlere katılın. O zaman yaşamınızı istediğinizi bu olduğu sinyalini gönderecek bir şekilde yapılandırmaya girişirsiniz. Yaşayan ve yürüyen dua gibi olabilir bu. Kiliseler insanlara istedikleri şeyler ya da bağışlanmak için belli tanrılara dua etmeyi öğretiyor. Biz yaşayan bir dua öneriyoruz; günün her anının anlamlı olduğu ve hareket şekliniz, odaklanmanız nedeniyle sizi dua ettiğiniz şeye ulaştıran bir süreç.

 

Yaşayan dua çevrenizdeki nesnelere ilişkin çok bilinçli bir niyetinizin olmasını gerektirir. Gerçekliğinizde önemi olmayan hiçbir şeyin olmamasını önermenin bazılarınızda depremler yaratacağını biliyoruz. Ama ne kadar çoğunuz hayatında istemediği şeylerin turşusunu kuruyor, bu ister on beş yıldır üstünüzden çıkarmadığınız, kol altlarında birkaç güve yeniği olan paltonuz olsun, isterse otuz beş yıldır taşıdığınız ve biraz daha fazla güve yeniği bulunan eşiniz? Yaşamınızdan sizin için anlamı olmayan şeyleri kaldırıp atmak zorlu iştir ama çok önemlidir.

 

Bir sunak oluşturmak ritüeli harekete geçirmenin harika bir kılıfıdır. Ritüel, hücre hafızasını canlandırır ve size içinizde saklı olan kadim öğretileri anımsatır. Öğretileri çalışmakta olan hafızanıza yerleştirir. Ritüeller sizi şimdi’ye, yaşanan an’a yerleştirir ve bir sonsuz şimdi’den kişisel anlamı olan Toprak Ana’nın niteliklerini onurlandırarak diğer sonsuz şimdi’ye götürür. Kendiniz için kişisel anlam yaratırsınız. Her şey, önce birisi ona enerji kazandırmaya karar verdiği için varlık alanına gelir. Herhangi bir şeye enerji kazandırılabilir. İradeyi harekete geçirmek ve gerçekliği yeniden yapılandırmada kullanmak bireysel akla kalmıştır.

 

Bu zamanda Dünya düzleminde evrimleşmeye doğru güdülenmeyen kimse yok. Bu güdüyü taşımayan kimse buraya gelmiş olamazdı. Bu zaman için açılan bütün kapılar, oluşturulan bütün planlar kendi kendini harekete geçirmek, hızlandırmak, hızlı evrim yönünde çalışmak üzere koşullandırılmıştır. Bu kitabın kendisi bir süreçtir ve tetik görevi görür. Anahtarlar kitabın içinde gizlidir. Sizi, kulaklarınıza, “Sen Işık Ailesi’nin üyesisin ve Dünya bir Yaşayan Kitaplıktır” diye fısıldayan itkilerin yolunda gitmeye özendiriyoruz. Sizi bekleyen pek çok ödül olduğunu söyleyerek inandıracak ve yardım edeceğiz size. Zorlukların sona ereceğini asla garanti etmesek de başaracağınız bir ustalık var.

 

Simgeleri okumayı ve etkileri en ileri noktalarına kadar izlemeyi öğrenin. Çok boyutlu olmak demek kanalları açmak, düğmeleri çeşitli frekanslara ayarlamak ve yayın ya da bilgileri almak demektir.

 

Mevcut dağarcık ya da sözlükte fizik ötesi alemin duygularını dile getirecek yeterli sözcük yok. Söz ettiğimiz Ruh, birçok fikir içeriyor. Esas olarak fiziksel olmayan ya da üç boyutlu bakışın dışında olana gönderme yapıyor.

 

Tramboline atlayıp dev bir sıçrama gerçekleştirme çağrısı hoşunuza gidebilir, bundan sonra tramboline bir daha asla dokunmazsınız. Sıçrar, sıçrar ve sizi Ruh dünyasına götüren altını ararsınız. Bu sizin kaybolduğunuz, yok edildiğiniz ya da moleküllerinizin dağıtıldığını anlamına gelmez. Yalnızca Dünyadaki bütün eski Şamanların katıldığı ve bir olanak olarak koruduğu bir sıçrayış, zeki formlarla bağ kurma ve insan ırkının evrimine eşlik etmektir bu.

 

Bizim için çok boyutluluk bir yaşama biçimidir. Öğretmenler olarak bizi bekleyen güçlüğün kendi yaşama biçimimizin evrimleşmekte olan sistemlere uyarlanması olduğunu görüyoruz. Ancak, sizi rahatlatmak için şunu da söyleyelim ki, gezegenden ayrılmadıkça bu, ne şekilde karşılaşacağınız size bağlı olmakla birlikte girmekte olduğunuz bir süreç.

 

Sizden uçurumun kıyısına gidebilmenizi, bir adım atıp havada durmanızı istiyoruz. Orada olmanızı istiyoruz. İçinizdeki öncüyü (heretik) tanımanızı istiyoruz. O, bilen, gerçekliği ardına kadar açacak olan ve yepyeni bir bilinç paradigması kuracak olan yanınız sizin. Bu, tek bir dünya lideri tarafından gerçekleştirilmeyecek, kitleler tarafından gerçekleştirilecek çünkü kitleler buna hazır.

 

Bu zamanda gezegende milyonlarca Işık Bekçisi var. Bütün gereken, kendinizi geliştirmeniz. Şu sıra işiniz çok yoğun bir şekilde benliğiniz, kullanmakta olduğunuz fiziksel araçla ilgili. Bu zamanda bu oyunu oynamanızı olanaklı kılan, benliğinizdir. Sevin onu, onurlandırın, koruyun, iyi bakın, hakkında çok iyi söz edin ve kapasitesini en iyi şekilde değerlendirmesi için niyet edin. Işık Ailenizle bağlantıya geçmek için bütün yapmanız gereken bu. Sonra ışığın kiminle karşılaştığını, size kimi tanıştıracağını ve ışığın gerçekte kim olduğunu öğrenmeye hazır olun.

 

Sevgi, ışığın ötesine geçtiğinizde deneyimleyeceğiniz şeydir. Sevgiye ulaşmak için bilgi demek olan ışığa ihtiyacınız var. Bilgi taşıyıcı frekans olmaksızın sevgi frekansı yanlış anlaşılır. Eğer ışık frekansı olmaksızın önce sevgi frekansı gelirse, sevginin siz olduğunu anlamakta çok dışınızda olduğunu sanırsınız. O zaman da gezegende insanlar çağlar boyunca yaptığını yapar, her şeye tapıp tanrılaştırır ve sevginin içeride değil, dışarıda olduğunu düşünürsünüz. Gezegene gelip ışıkla çalışarak önce sizi bilgilendirmek, güçlendirmek ve bilgiye uygun bir şekilde planlarınızı ateşlemek üzere buradayız.

 

Artık bilgilendiğiniz, kimliğinize çok boyutlu ışığın aşılandığı sırada neyle karşı karşıya olduğunuzu anladığınıza göre, sevgiyi çok boyutlu benliğinizin diğer yüzlerine yaymanızı ve birçok düzeyde yoğun bir iyileşme yaratmanızı sağlayan sevgi frekansını deneyimlemeye başlayacaksınız. Etkinliğin bu alanında yaşayacağınız deneyimler son derece güçlü olabilir. Sizi olağanüstü bir şekilde değiştirecek bu deneyimler; ağzınız kulaklarınızda dolaşacaksınız ortalıkta, insanlar ne çevirdiğinizi merak edecek. Kendinizi böyle taşıyacaksınız çünkü esrime titreşimi içinde olacaksınız. Bağlılık titreşimi içinde olacaksınız ve kendinize çektiğiniz herkes ve her şey bu titreşimin parçası olacak. Bu frekansla titreşmeyen hiçbir şey yanınıza bile yaklaşamayacak. Gerçekte, yüksek frekanslarda titreştiğinizde bu frekanslarda olmayan hiçbir şey sizi göremeyecektir bile.

 

Yaradılış ve sevginin eşlik ettiği bilgi frekansıyla hareket ettiğinizde bu frekansı yaygınlaştırma işine girişeceksiniz. Bunu başkaları için yaparak değil, sizinle temas kurduklarında insanların frekansınızı hissetmelerini sağlayarak yapacaksınız.

 

Hepiniz paha biçilmez varlıklarsınız, bunu biliyorsunuz. Bu konularda ustalaşmış olanlarınız, ki hepinizin böyle olmaması için hiçbir neden yok, bu günlerde çok revaçta olacak. Onlara üstün insan gözüyle bakacaksınız. Bununla birlikte, kendinizi insanlardan ayırmak size göre değildir. Sizin konumunuz insanlara aynı şeyi nasıl yapabileceklerini göstermektir. Herkesin kendisi için ne yapabileceğini görmesi amacıyla frekansların verilmesi ve özgürce paylaşılması gerekir. Gezegen bu şekilde evrimleşecektir.

 

 

 

 

 


(22)

 

IŞIK DALGASININ GALAKTİK GELGİTİ

 

 

Gezegendeki kitleler arasında farkındalık uyanıyor. Hızlanıp ortaya çıktıkça olayların toplamı herkesin gerçekliğine sızıyor. Bu olaylar ırk olarak sizi toplu olarak ışığın ifadesinin bu yeni oktavına getirmek için düzenlendi. Işık dalgasının galaktik gelgitin bu sızışı, gelecekten, sizlerle paylaştığımız yolculuk ve öyküyü izleyip ona katıldıkça sizin Dünya planına açtığınız kapılardan geliyor. Kitleler uyanıyor. Çevrenizde görüyorsunuz onları, gerçekten bütün insanlık bir geçiş töreninin işareti olacak bir bilincin gümbürtüsünü, içsel Dünya değişimlerini hissediyorsunuz.

 

Öğretmenlerimizin büyük yardımıyla bizler bu gezegene hedeflerimizle uyum içinde olacağını ve enerjilerimizi birleştireceğini hissettiğimiz bilgiyi sunduk. Bu zamanda bu gezegene belirgin bir esin mesajı -gerçek dalgalarını içeren bir mesaj- verdiğimizi hissediyoruz. Dokunmak, benliğin gizlenmiş ve uyur durumdaki bölümünü öne çıkmaya kandırmak için verilmiş bir mesaj bu. Sizinle bu kitap boyunca paylaşmış olduğumuz bilginin içinizde bilmekte olduğunuz şeyi uyandırmaya yönelik olduğunu hissediyoruz. Size yutturulduğu şekilde gerçekliğinizin yanılsamasının farklı çeşitlemelerini ve bütün bunlardaki rolünüzün ne olduğu ya da olabileceğini anlamaya yönelik bir mesaj bu.

 

Her birinizi düşünmeye kışkırtan mesajlarla uyardık. Niyetimiz sizi harekete geçirmek, belli bir yerde kalmaktan kurtarmaktı, rahatsızlık yaratmak değil. Siz kendi kendinize rahatsızlık yaratabilirsiniz. Bizse sizi rahat etmeye cesaretlendiriyoruz. İçinizdeki bir dizi bilinç sıradağına tırmanmaya da yüreklendiriyoruz sizi; rahatlığın yeni yerlerine gitmeye, ebedi gençlik, ebedi canlılık ve yaratıcılığın sürekli ifadesinin vadilerini bulmaya. Orada bilince yeni bakışlar ve gelecekte gelen galaktik bir ışık dalgası bulacaksınız.

 

Niyetimiz, bu son mesajı asal bir sayı olan yirmi ikinci bölümde vermek. Bu sayı, fiziksel gerçekliğin bu çeşitlemesine temel bir öğretinin damgasını basmak ve sunmakla ilintilidir. Bu mesaj bir şifre içerir ve sözcüklerin bir araya getirilişinde değildir; bu kitabın yöntemi ve ortaya konuluşunun ardından bilgi katmanları gizlidir. Sizi her zaman bu son adanışa, kendinizi kendinizin ilhamı olmaya adamaya yöneltirken fikirler sunuluyor, çatışmalar oluşuyor, çözümler öneriliyor ve esin bunların arasından kendi yolunu buluyor.

 

Sahne arkasından etkilediğimiz bu düzenlemeden yararlanacağınızı hissediyoruz. Bu kitabın temsil ettiği, bir anlayış sürecidir. Kaos ve karmaşa varmış, her şey karışıyormuş gibi görünen yerde bu karmaşa kendi düzenini yarattı. Düzen, yirmi iki damgasının altındaki bu son teslimatta özetleniyor.

 

Bu son mesajda hepinizin ruhu ve yüreğine sesleniyoruz. Sizden çağrıyı duymanızı, tanımanızı ve Işık Ailesi üyesi olarak bir adım atmanızı istiyoruz. Gezegende yürüdüğünüz bütün zamanda ışığı yaşama ve karşılaştığınız herkesle paylaşma cesaretiniz olsun. Vaaz vermeniz ya da ışığı pazarlamanız anlamına gelmiyor bu. Siz olduğunu bildiğiniz ışığı yaşamanız, varlığınızın yalınlığı içinde varoluşunuzu hedefini keşfetmeniz, onunla birlikte gelişmeniz ve en derin geçiş dönemini yaşayan Dünya Gezegeni olan bu yeri yeniden tohumlamanız anlamına geliyor.

 

Bu daha yüksek anlayış düzlemine geçiş süreci -boyutların birleşimi ve yeni bir alanın yaratılışı- herkesin daha geniş bir ölüm anlayışına ulaşmasına yol açacak. Işığınıza gerek duyulacak. Işığınız bilginizi yansıtır. Kitabın, size söz ettiğimiz ve içinizde olan her şeyi bildiğinizi bu son sayfalarda anımsatma yolları vardır, bunu farkına varamadığınız tasarım ve şifreler aracılığıyla gerçekleştirir. İçine sizin bildiğiniz şekliyle dünyanın ölümünü alan bu değişim ve geçiş zamanlarında sizin için fiziksel aracın keşifleri ve işleyiş mucizelerini paylaşma zamanı gelmiştir. Ölümün olduğu yerde her zaman yeniden doğuş vardır; bir şey ölür, yeni birşey doğar.

 

Gezegen bu büyük değişim günlerine yaklaştıkça her biriniz ışık sütunları olmaya çağrılacaksınız. Zamanı geldiğinde, insanlar eski yollar artık çözüm sunmadığı, uymadığı ve uygulanamadığı için umutsuzluğa kapıldığında yol göstereceksiniz. Bu kitapta size ışığın gezegendeki kaosun büyük bir bölümünü oluşturduğunu ima ettik ya da böyle bir izlenim verdik. Onun için bu zamanlarda elinizdeki armağana ihtiyaç duyulacak. Koşup saklanamazsınız çünkü topluluklar arasında mekik dokuyarak alternatif oluş biçimleri getirmenize gerek var. Düşüncelerinizle gerçekliği yaratma inancınızı paylaşmanıza ve başkalarına yeni uygarlık ve işbirliği ideallerinin iyileştirilip yaratılmasında bunun nasıl çalıştığını göstermenize ihtiyaç duyuluyor.

 

Günler ilerledikçe hayata geçen eski kehanetleri ortaya serecekler. Bu eski kehanetler gezegene en büyük derslerini verirken çok daha renkli olacaklar ve kendi yorumlarını yaratacaklar.

 

Evrimleştikçe bildiklerinizi ileri taşır, paylaşır ve yaşarsınız. Daha büyük bir ışık kabı ya da ışığın daha büyük bir ifadesi haline gelirsiniz. Bu süreçle gelecek birkaç yıl içinde bilginizle ışık hızının ötesine fırlatıldığınızı göreceksiniz. Size gelecek beceri ve yeteneklerle bilgi aslında sadece sizin içinizde.

 

Işık beden, türün dönüşümünü bütünüyle içine alan bedendir. Bir televizyonun kanalları arasında gidip gelir gibi bilincin niyet yoluyla bir açıdan diğerine geçişi ile ışık beden gerçekliklerle hokkabazın topları gibi oynayacak durumda olacaktır. Işık beden, bütün şifreli bilgiyi alacak, istediği gibi yorumlayabilecektir. Boyut içi ve boyutlar arası iletişim kuracaktır.

 

Anımsayın, madde sadece set çekilmiş ışıktır. Işık bedeninizi oluşturdukça moleküler yapının yeniden düzenlenmesini -manevi anlayışınızın gündelik yaşamınızla daha büyük bir uyum içinde olacağı şekilde maddeciliğin belli bir yönüne fazla asılmamayı- sağlarsınız. Işık bedenin oluşturulması daha az ketlenmiş maddenin ortaya çıkmasını ve kendini ifade ve kaynağını arayışta daha özgür hale gelen ışığın sizin kimliğiniz haline gelmesini sağlar. Böylece artık o kadar katı olmazsınız.

 

Titreşiminizi yükselttikçe ışık bedeniniz haline gelirsiniz. Bedeninizdeki değişimi tam anlamıyla göreceksiniz. Bedeniniz daha canlı, daha genç, kendi varlığıyla daha çok beslenir ve açıkça büyük ölçüde bilgi işlemcisi olacak. Işık bedenin oluşumu olağanüstü bir varlığına dönüşmeyi içerir.

 

Gençleştirme yoluyla hücre bedenin ömrünün uzatılması ve hücresel yaşamın uzatılması yeniden moda oluyor. Bu, ışık bedenin -o kadar yoğun olmayan, kendine yönelik yıkıcılığı bulunmayan, kendi gücünü üreten ve kendisini enerjiyle dolduran bir beden- oluşumunun bir parçasıdır. Hepinizin ulaşmaya çalıştığı şeydir. Mantıklı zihniniz böyle bir şeyin olası olup olmadığı konusunda tasalanmayacak olsa -toplum size bunun mümkün olduğunu söylemiyor- ışık bedeniniz olmak, onu hissetmek isterdiniz.

 

Topluma kulak vermeyi bir yana bırakmak zorunda olduğunuzu size ne kadar söylesek azdır. Bu başaracağınız en güç iş, duvarda açacağınız en büyük çatlak olacaktır. Toplumsal ve ruhsal benlikleriniz var, kutsal olanın hangisi olduğuna karar vermek zorundasınız. Sizin otorite kaynağınız hangisi? Bırakın sezgisel benliğiniz olsun söz hakkını tanıdığınız. Sezgisel benliğinizin deneyiminizin bayraktarı olmasına izin verin, sizin deneyiminiz, başka kimsenin değer biçmeyeceği deneyimdir. Deneyiminiz, anımsamasanız da bildiğiniz görevinizden kaynaklanıyor.

 

Bütün bildiklerinize ego yanınızla her an anlamaksızın tanrısal bir düzen ve amaç olduğu tavrıyla yaklaşırsanız gerçeklikler arasında hızla yol alırsınız. Galaktik ışık dalgası gelgitini yaşamanın çeşitli yolları olacaktır. Kesinlikle herkesi, sunduğu en büyük fırsatın abartılı bir yorumuna fırlatacaktır. Elbette bu da her bireyin kendi seçimidir.

 

Son sözlerimiz, kimliğinizin parçası olan ve sizi bu kitabı okumaya, benliğinizin geçitleri boyunca altın sarmallarda yankılanan sessiz fısıltıları izlemeye iten ışık kaynağını algılayan hepinize teşekkürlerimizi içeriyor. Sizi onurlandırıyoruz, varlığınızı tanıyoruz ve size yardım etmek için buradayız. Işık Ailesi olarak hepimiz evrimleşme seçeneği ve özgürlüğünü gezegene geri getirmek için buradayız -Yaşayan Kitaplığın parçası, yeni bir yıldız, pek çok duyarlı dünyanın ufkunda yeni bir ışık olarak parlayacağı bu yere getirmek için.

 

Gelecekte durup geçmişinizin şimdiki zamanımızla kesişmesini ve bütün varoluşu varlığın yen, en yüksek düzlemine fırlatmasını bekliyoruz. Bu süreçte yanımızda olmanız bizim için büyük bir zevktir.

 

 

 

 

 

 

More than 7000 pages in Czech and 18000 pages in other languages

and 5000 pictures about Cosmic people you can find on the internet:

 

 

www.universe-people.com

 

www.cosmic-people.com

 

www.angels-light.org

 

www.angels-heaven.org

 

www.ashtar-sheran.org

 

www.200-countries-download.org

 

www.all-the-world-downloads.org

 

www.we-arent-slaves.org

 

 

www.universe-people.cz

 

www.andele-nebe.cz

 

www.andelenebe.cz

 

www.vesmirni-lide.cz

 

www.vesmirnilide.cz

 

www.andele-svetla.cz

 

www.andelesvetla.cz

 

www.anjeli-neba.sk

 

www.anjeli-svetla.sk

 

www.stahuje-200-zemi.cz

 

www.stahuje-cely-svet.cz

 

www.nejsme-otroci.cz

 

 

www.himmels-engel.de

 

www.angeles-luz.es

 

www.angely-sveta.ru

 

www.anges-lumiere.fr

 

www.angelo-luce.it

 

www.anioly-nieba.pl

 

www.feny-angyalai.hu

 

www.andjeli-neba.com.hr

 

www.anjos-ceu.eu

 

www.angeli-raja.eu

 

www.engelen-hemel.nl

 

www.ingerii-cerului.ro

 

www.cennetin-melekleri.web.tr

 

www.himmelens-anglar.se